Ay Işığında Yürüyüş, Kıyamet Tarikatı ve Zaman Kapısı gibi kitaplarıyla tanıdığımız ve 2012’de BU Yayınevi’nin Gençlik Edebiyatı Fantastik Roman Yarışması’nda jüri özel ödülüne layık görülen Ümit İhsan, kurtadamları konu alan yepyeni bir fantastik seriyle karşımızda.
Serinin ilk kitabı olma özelliğini taşıyan Kızıl Günün Şafağı için yayınlanan tanıtım metni şöyle:
Kadim sırların açığa çıkma, gizlenmiş olanın bilinme zamanı.
Nesilden nesile geçen gen sonunda kendini gösterecek bir vücut buluyor, yüzlerce yıldır beklenen alaca kurt yeryüzüne iniyor.
Şimdi yer altında gizlenenler için açığa çıkma vakti, ormanda saklananlar için öç alma zamanı.
Dişler bileniyor, pençeler törpüleniyor…
Sandıkta bekleyen eski hesaplar açılıyor ve yeryüzünde uzun zamandır beklenen son savaş başlıyor…
Kurt adam dolunaya hazırlanıyor.
Kurt Adam serisini okuyup bitirdiğinizde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…
Kumran Yayınları’nın alt kolu olan Kiwi Kitap aracılığıyla bizlerle buluşturulan kitap internet mağazalarında satışa açıldı. Kısa bir süre içinde raflardaki yerini de alması bekleniyor. Sevgili Ümit İhsan’a başarılar, sizlere de keyifli okumalar diliyorum.
Türkiye’de yayın yapan bir yayınevinin adında “w” harfini bulundurması beni düşüncelere sürüklüyor. Üstelik bu karşımızdaki yerli yazarımıza ait bir eser.
Yazarın okuru bol olsun. Ben yayınevinin adına çok takıldım.
Yayınevinin bu adı neden seçtiğini bilemiyoruz tabii ki ama bunun dışında “küreselleşme” denen şeyi, zaten pek hazzetmedikleri dilimizi kullanmamak adına bahane olarak kullandıklarını çok görüyorum.
@Firtinakiran, @per.ercan,
Kendini öne çıkarmak için atılmış bir adım olarak değerlendirince, "w"ye çok da takılamıyorum.
Beni rahatsız eden, yerli yazarın yabancıymış gibi tanıtılması. Yazarın ismini kısaltarak yabancı imajıyla pazarlamaya çalışan bir iki örneğine denk gelmiştim. Geçmişte forumca yakından şahitlik ettiğimiz bir örneğimiz de vardı. Neyse… Durduk yere kendi tepemi attırmayım
Kitaba döneyim. Şahsen, kurtadam temasını yerli fantazyaya daha çok yakıştırıyorum. Tamam, obur gibi, vampir mitosuna kaynaklık etmiş Türk kültüründen varlıklar mevcut. Kurt adam da hem nitelikleri hem de o niteliklere ilintilenerek bünyesinde barındırdığı potansiyel sebebiyle ilginç hikâyeler barındırabilir. Medeni ile yabani arasındaki çatışmalara ve ikilemlere, vampirin üstüne yapışmış aristokrat kimliğine zıt daha halkın içinden dertlere ve mizaca sahip (biliyorum, halktan canavar, tabiri tuhaf kaçabilir) bir varlık. Günümüz dertlerine paralel giden fantazilere uygun. Ama potansiyeli tam kullanılamıyor. Ya da o halktan tarafı sebebiyle çok göz önünde bulunmuyor. Kim bilir
Roman, kurt adam temasına duyduğum ilgi sebebiyle dikkatimi çekti.
Bazı korku öğeleri( vampirler, kurt adamlar, zombiler vb.) bir yerden sonra artık bıkkınlık vermeye başlıyor, artık eski heyecanı yaşatmıyor fakat olaya farklı açılardan bakılmışsa belki bir ihitmal. İçeriği nasıldır bilmiyorum ama umarım kendisini okutturan bir kitaptır.
Aynı fikirdeyim… Bir de şunu eklemek isterim…
Belli bir süreçten beri Türkçe’si bulunan sözcüklerin yerine yabancı kökenli olanların kullanılması adeta moda haline geldi. Okuduğum kitaplarda bunu rahatça gözlemleyebiliyorum.