Ve uzun bekleyiş nihayet sona eriyor! Son Dilek ve Kaderin Kılıcı ile başlayan The Witcher kitapları serüvenimizde sıra Elflerin Kanı‘nda! Kader Kılıcı’nın bittiği noktadan başlayan Elflerin Kanı (Blood Of Elves), Ciri‘ye kol kanat germeyi kabul eden Geralt‘ın kül saçlı kızımızı Kaer Morhen’e götürüşünü ve sonrasında yaşananları konu alıyor. Bu kez Geralt’ı biraz daha az, başka karakterlerin gözünden görüyoruz başlarda. Ama sayfalar akmaya başladıkça ak saçlı Witcher’ımız da daha fazla sahne almaya başlıyor yavaş yavaş. Üstelik her zamanki nükteleri ve ince dokundurmalarıyla.
Serinin ilk romanı olma özelliği taşıyan kitapta (daha öncekiler kısa hikâye derlemesiydi bildiğiniz gibi) aynı zamanda Sapkowski’nin kaleminin ne kadar güçlü olduğuna şahit oluyoruz. Nasıl mı? Anlatım tarzı o kadar sık ve güzel bir şekilde değişiyor ki bir an olaylara Geralt’ın gözünden şahit olurken başka bir bölümde farklı bir karaktere geçiyoruz. Bazen birinci, bazen üçüncü tekil şahıs anlatımı karşılıyor bizi bölümlerde. Ve Sapkowski bunu çok akıcı bir biçimde yapmayı başarıyor. Yine de okurları uyarmadan etmeyeyim, bu sefer daha ağır ilerleyen bir kurgu var karşımızda. Ama hem Yennefer ve Dandelion gibi karakterlerin gelişimini görüyoruz hem sürprizini bozmak istemediğim eski dostlar hikâyeye katılıyor hem de sonraki kitaplar için güzel bir zemin hazırlıyor roman.
The Witcher: Elflerin Kanı için hazırlanan arka kapak metni şöyle:
Rivyalı Geralt, Witcher serisinin ilk romanıyla geri döndü ve bu sefer dünyanın kaderini ellerinde tutuyor.
Yüzyıldan fazla bir süredir insanlar, cüceler ve elfler barış içinde yaşıyordu. Ancak zaman değişti. Barış sona erdi ve farklı ırklar tekrar savaşmaya başladı. Hem birbirlerine karşı hem de kendi aralarında. Cüceler hısımlarını öldürüyor, elfler de insanları ve insanlarla dostluk kuran elfleri.
Bu çalkantılı çağda kâhinlerin beklediği bir çocuk doğar. Cintra Aslanı Kraliçe Calanthe’nin torunu Ciri’nin garip güçleri ve daha da garip bir kaderi vardır. Kehanetler onu “Alev” diye niteliyor, iyi veya kötü dünyayı değiştirecek kişi olarak.
“BU KİTABI GERÇEKTEN, GERÇEKTEN ÇOK BEĞENDİM… SAPKOWSKI’NİN DÜNYASINDAKİ HİÇBİR KARAKTER SİYAH-BEYAZ DEĞİL. GERALT VE CANAVARLAR DÂHİL HERKES GRİNİN BİR TONU.”
–The Deckled Edge
Çevirisini Regaip Minareci‘nin, editörlüğünüyse Kemal Küçükgedik‘in üstlendiği kitap şu an ön siparişte, 19 Eylül tarihinden itibarense tüm kitapçılardaki yerini alacak. Şimdiden keyifli okumalar!
6 Yorum
Yorum Yap