İşler ne zaman bu noktaya geldi, takip etmesi güç. Olan bitenden hiç haberi olmayan okurlarımız için filmi biraz geri saralım. Her şey içerisinde Idefix, D&R, SabitFikir gibi markaların Turkuvaz Grubu’na satılmasıyla başladı.
El değiştiren SabitFikir Dergisi, geçtiğimiz günlerde A7 Kitap tarafından verilen bir ilanı, içinde “Tarih Boyunca En Etkin 100 Eşcinsel” adlı kitabın yer verilmesinden dolayı geri çevirmesiyle yeniden gündem oldu.
İpler ise edebiyatımızın kıymetli kalemlerinden küçük İskender’in aramızdan ayrılması sonrası doğan tartışmalarla koptu.
Derginin kurucularından ve eski editörlerinden Elif Bereketli, küçük İskender’e şöyle veda ediyordu:
İskender… SabitFikir`i birlikte kurduk, birlikte büyüttük. Bu derginin en güzel zamanlarının mimarlarından biri de sendin. SabitFikir`e verdiğin emek için sana derginin eski yayın yönetmeni olarak çok teşekkür ederim. Okurun olabilmek onurdur. Hoşçakal cesur insan. https://t.co/tzFcYVc4MT
— Elif Bereketli (@bereketli) July 4, 2019
Anlayacağınız küçük İskender, edebiyatımız için olduğu gibi SabitFikir Dergisi için de önemli bir isimdi. Ancak değişen yönetim ve bu yönetimin getirdiği yeni anlayış, olaya farklı bir pencereden bakmayı kendilerine görev bilmişti.
Şairin vefatı sonrası ne bir anma yazısı ne de bir teşekkür yayınlayan derginin internet sitesi bir yana, mevcut editörleri de işi tuhaf bir boyuta taşıdı:
Birincisi, genelde sitede taziye mesajı yayınlamıyoruz, basılı dergide anmayı tercih ediyoruz. İkincisi, rahmetlinin şiirini beğenmek gibi bir zorunluluğum mu var? https://t.co/9jDllOHNoG
— Mustafa Akar (@mustafa_akar_) July 3, 2019
Tüm bunlardan sonra SabitFikir’in internet sitesinde kısa bir anma yazısı yayınlandı:
“Bir süredir kanser tedavisi gören Türk edebiyatının değerli isimlerinden Küçük İskender dün sabah saatlerinde hayata veda etti. Şairin cenazesi bugün Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kendine özgü tarzıyla pek çok farklı türde eser üreten, bir dönem SabitFikir’in de yazarlığını yapmış Küçük İskender’i saygıyla anıyoruz.”
Ancak bu kısa açıklama, edebiyat dünyasından tepkilerin gelmesine engel olamadı. Öyle ki pek çok yazar, derginin internet sitesindeki yazılarının ve yazarlar sayfasındaki isimlerinin kaldırılmasını talep etti.
İşte o yazarlardan bazıları:
Altay Öktem
Benim yazarı olduğum Sabitfikir bu Sabitfikir değil. Neden hala yazar kadrosunda adım var. Bir zahmet çıkarır mısınız oradan. Yazılarımı da tabii. @SabitFikir pic.twitter.com/Npp80NVglw
— Altay Öktem (@altayoktem) July 3, 2019
Mahir Ünsal Eriş
yazılarımın derginizin internet sitesinden kaldırılmasını rica ediyorum. @SabitFikir
— mahir ünsal eriş (@koenagadol) July 4, 2019
Seda Ateş
ben de aynı fikirdeyim. yazılarımı sitenizden kaldırmanızı rica ediyorum. @SabitFikir https://t.co/w5U6GY2130
— seda ateş (@seda_ates) July 4, 2019
Sibel Oral
Yazılarımı ve yazar listesinden ismimi web sitenizden çıkarmanızı rica ediyorum @SabitFikir https://t.co/bq45uVyxxf
— Sibel Oral (@sibeloral) July 4, 2019
Irmak Zileli
Ben de yazılarımın sitenizden kaldırılmasını talep ediyorum @SabitFikir https://t.co/V6QsmXEoZd
— Irmak Zileli (@irmakzileli) July 4, 2019
Hikmet Hükümenoğlu
https://twitter.com/hikmeth/status/1146754827298516992
Deniz Durukan
Aynı düsüncedeyim. Benim de yazılarımı çıkarın lütfen. @SabitFikir https://t.co/0ZOpRTUxiT
— deniz durukan (@kontrolkulesi) July 3, 2019
Hakan Bıçakcı
Geçen gün @istanbulbld'ni takibe aldım, bugün @SabitFikir'i takipten çıkardım. Acayip zamanlar.
— Hakan Bıçakcı (@HakanBicakci) July 4, 2019
Murat Uyurkulak
https://twitter.com/uyurkulakmurat/status/1146813394709811200
Fisun Yalçınkaya
Yazılarımı ve yazar listesinden ismimi web sitenizden çıkarmanızı rica ediyorum @SabitFikir
— fisun yalçınkaya (@fisskobirlik) July 4, 2019
Murat Gülsoy
Yazılarımı ve yazar listesinden ismimi web sitenizden çıkarmanızı rica ediyorum @SabitFikir
— Murat Gülsoy (@MuratGulsoy) July 4, 2019
Oylum Yılmaz
Aksi taktirde bakın ben: Solcuyum, sosyalistim, feministim, eşcinsel hakları savunucusuyum, queer düşünceden yanayım! Sabitfikir’de şu anda yayında olan bir iki değil, 500’den fazla yazım var. Benden başlayınız kabul etmiyorsanız, talep ediyorum, hepsini siliniz.
— Oylum Yılmaz (@OylumYilmaz) July 4, 2019
Tuğçe Isıyel
SabitFikir bu günlere geldiyse geçmişteki yazarların,eleştirmenlerin emeği sayesinde gelmiştir.Bunların başında da küçük İskender vardır. Emeğe saygı duymadığınız gibi incelikten,vefadan da epey yoksunsunuz. Sitenizden geçmişteki yazılarımın kaldırılmasını istiyorum. @SabitFikir https://t.co/I8UYSCbNza
— Tuğçe Isıyel (@tugceisiyel) July 4, 2019
Liste şimdilik böyle. Ama tepkiler çığ gibi artıyor. Bakalım bu işin sonu nereye ulaşacak.
Siz ne düşünüyorsunuz? Forumlarımıza gelerek yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Bana Black Mirrorın Hated in Nation bölümünün kurumsal versiyonu gibi geldi. Sabitfikirin yaptığı ne alenen bir hakaret ne de bir nefret söylemi ama buna rağmen birsürü yazar çok ağır tepki ve cevaplar vermiş. Bu kadar mı kolay her şey
Benim düşüncem, tepkiler yerinde ve iyi olmuş. Tepki veren yazarların çoğu zaten kitaplığımda yerlerini koruyan değerli ve güzel insanlar. Edebiyat elbetteki Sabit Fikir’den ibaret değildir.
Küçük İskender gibi bir şair öldüğünde refleks olarak yayınlayacaksın mesajını bir prosedür olarak değil. İstesen de istemesen de! Edebiyat dergisiyim diye geziyorsan piyasada! Ama refleks olarak yayınlamıyorlar, tepkiler üzerine yayınlıyorlar! Daha büyük tepkiyi hak ediyorlar çünkü mesele ‘prosedür gereği yayınlamadık’ meselesi değil, daha derinlerde ve tehlikeli.
Sonra, ne şiir kalır geriye ne edebiyat. Hormonlu domates gibi yemek zorunda kalırız onların köksüz cümlelerini.
Görebildiğimiz kadarıyla olayın gelişimine bakalım:
Elif Bereketli birlikte kurduk, birlikte büyüttük vs. bir tweet’le anıyor. (Burada bir parantez açıp emeğin değerinden dem vuran hanımefendiye Sabitfikir’de editör olduğu tarihten Sabitfikir’in kurulduğu tarihi çıkarmasını tavsiye ederim. Beceremiyorsa gitsin ilkokul öğretmeninin yakasına yapışsın. Birlikte büyüttüler ve çok güzel bir yere getirdiler. Bu gerçekten doğru. Ancak kurulduğu gün İdefix’le toplantı yapılırken ben oradaydım. Kendisinin orada olduğunu hiç hatırlamıyorum. Tabii ki kendisinden önce verilen emek değil, uğraşanlar da insan değil. Bir o var.)
Ardından Mahir Ünsal Eriş, “iskender’i beğenmiyoruz o yüzden de bir taziye mesajını bile çok gördük diyen adamın şiiri de bu.” şeklinde bir tweet atıyor. Şimdi ne alaka? Mustafa Akar çok iyi şiir yazsaydı, taziye mesajı koymamakta haklı mı olacaktı? Gerçekten küçük İskender’in şiirlerini çok beğenen ve kitaplığımda birçok kitabına yer veren biri olarak da soruyorum: Herkes beğenmeye mecbur mu? İskender’in şiirlerini beğenmekle, taziye mesajı arasında nasıl bir ilişki var? Beğenmeyen şiirden anlamaz diye bir kaide mi var? Mesele iskender’in anılmaması mı, yoksa Mustafa Akar’ın şiirleri mi?
Sonra Mustafa Akar cevap veriyor: “Birincisi, genelde sitede taziye mesajı yayınlamıyoruz, basılı dergide anmayı tercih ediyoruz. İkincisi, rahmetlinin şiirini beğenmek gibi bir zorunluluğum mu var?” Ben şahsen sitede ufak da olsa hemen bir taziye mesajı yayınlanmasını tercih ederdim. Hem onca yıl emek vermiş bir insan, hem de çok önemli bir şair. Siteye koymadık, basılı dergide anmayı tercih ediyoruz, demiş. Saçma bir bahane bence. Çünkü basılı dergiye koyup siteye koymamanın mantıklı bir açıklaması yok. İnternet mi çok yakıyor? Motor mu soğuk?
Ardından birden hurra! “Beni de yazılarımı da silin.” O yazı için para aldın mı? Aldım. Bu yazı bu sitede yayınlanır, ben izin vermezsem başka bir yerde yayınlanamaz, dedim mi? Dedin. Şimdi ne diye geri istiyorsun? Seni sevmiyorum ondan. E iyi ver o zaman aldığın parayı. Hadi.
Ayrılan yazarlar da zaten belki bir yıl önce ayrılmıştı. Tek tek kontrol edin isterseniz, en son ne zaman yazmışlar. Sözün özü, Sabitfikir’in tavrını saçmalık, edebiyatımızın muhteşem yazarlarının tavrını ise ucuz kahramanlık olarak görüyorum.
İçinde bulunduğumuz dünya- ortam - dönem insana yalnızca ‘o’ olduğu için, yaptıkları ve ürettikleri için değer veren konuya ‘ne alakası var’ dediğin gerçekten alakası olmayan/ olmaması gereken konuları karıştırmayan bir dünya olsaydı %100 haklı bulurdum yorumunu. Derginin mesajı yayınlamaması saçmalığının da özellikli bir tercih olduğunu ya da şartlanmış refleks olduğunu düşünüyorum. Küçük İskender’den bahsediyoruz…Ha ayrıca yayınlasa ne olur yayınlamasa ne olur…sinir bozuyor.
Tepki veren yazarların tepkisinden daha doğal bir şey yok bana göre, şu an aktif yazıyor olmaları da gerekmiyor. Hayal edelim; kol kola yürüdüğünüz canınız ölüyor, yıllardır onun emeği geçmiş bir yayın bu durumu sallamıyor…hiç sallamıyor…hayırdır? demenin nesi abartı?