La Pedrera: Masalsı Bir Evde Geçen Zorlu Hayatlar

- Reklam -

Kullanışlı bir şekilde planlanmış ve aynı zamanda göze de hitap eden bir mekânda yaşam herkesin hayalidir. Aramızdaki bazı şanslı kişiler ise bu hayali çoktan gerçekleştirmiş durumda, Casa Mila (La Pedrera) adlı konutta yaşayan Ana Viladomiu gibi!

Kendisi ünlü Katalan mimar Antoni Gaudi’nin ölmeden önce yaptığı son yapıda, yani La Pedrera’da hayatını sürdürmekte. Herkese ilk etapta içlerinden, “Vay canına!” dedirtse de bu ünlü yapıdaki hayat, beklediğinizden daha zor olabilir.

Gaudi’nin 1926 yılında tramvay çarpması sonucu hayatını kaybetmesinden önce arkasında birçok ilgi çekici eser bıraktığı ve bu eserler sayesinde Barcelona’nın her yıl milyonlarca turisti cezbettiği inkar edilemez bir gerçek. Bu nedenle en sakin günlerde bile La Pedrera’nın dışında, içeri girmek için sıra bekleyen bir sürü insan görmek kimseyi şaşırtmasa gerek.

- Reklam -

Dalgalı ve düzensiz kayalıklardan oluşan bir mağarayı andıran La Pedrera aynı zamanda su altı ormanına benzetilen bir girişe ve büyük ihtimalle bir daha asla göremeyeceğiniz ilginçlikte bir çatıya sahip. Ayrıca mağaraya benzetilen durumunun yanında zarif korkuluklara sahip olması, göze çarpan hoş zıtlıklarından biri.

La Pedrera’da Yaşamanın Zor Yanları

Ancak Viladomiu’ya göre La Pedrera’nın içinde yaşam, bazı pratik becerileri de beraberinde getiriyor:

“Eve dönüş yolunda kendimi daima insanları itelerken buluyorum. Onlar da bana bağırıyorlar çünkü bilet sırasını atlatmaya çalıştığımı düşünüyorlar. Özellikle taşınacak bir sürü yükünüz olduğunda bu, karşılaşılacak hoş bir durum değil.”

Dairenin kendisine gelecek olursak havadar ve yaklaşık 350 metrekare bir alana sahip. Viladomiu ise 1980’den beri orada yaşamakta ve geniş pencerelerinden gelip geçen turistleri seyretmekte.

Özel konut olarak tasarlanan ve birçok kiracı tarafından paylaşılan bu yapının tamamlanması tam 6 yıl sürmüş. Resmi olarak Casa Mila olarak bilinen yapı daha tamamlanmadan önce bile Barcelona’da büyük ses getirmiş. Kaba görünüşlü cephesi ve asimetrik şekli nedeniyle de kısa sürede “taş ocağı” anlamına gelen La Pedrera olarak anılmaya başlanmış. Asıl sahipleri tarafından bir gayrimenkul şirketine satılan yapı, sonraki yıllarda da kiracıları içinde barındırmaya devam etmiş. Ancak kiracı sayısı, yıllar geçtikçe azalmış durumda.

Ana Viladomiu: “İnsanlar Devamlı Zilimi Çalıp Evime Girmek İçin İzin İstiyorlar”

İşte Viladomiu da bu az sayıda kalan kiracılardan biri. Viladomiu, kiranın tam olarak ne kadar olduğunu söylemekten kaçınarak şöyle konuşuyor:

- Reklam -

“Barcelona’nın kalbinde, böyle sıra dışı bir yerde yaşamak ve ödediğim kira düşünüldüğünde, başka yere taşınmak oldukça saçma olurdu. İnsanlar devamlı olarak zilimi çalıp evime girmek için izin istiyorlar. Bazen bazı turistlere evimi gösterdiğim oluyor.”

Viladomiu buradaki yaşamı kameralar olmadan nefes bile alınamayan Reality Show’lara benzetiyor çünkü çoğu zaman koridora veya balkona çıktığında turistler tarafından gözlenip fotoğraflanıyor.

Son durumda Viladomiu burada yaşayan üç kiracıdan biri. Asansör ve tesisat gibi bazı konular düşünülerek tasarlanan yapıda en azından bu konularda bir sorun yok gibi görünüyor.

Viladomiu, Gaudi’nin tasarımında geniş ve eğimli yüzeylerin kullanımıyla estetiğe nasıl önem verildiğinin de altını çiziyor:

“Duvara bir kitaplık koyma fikrini unutabilirsiniz çünkü burada tek bir düz duvar yok. Bana kalırsa Gaudi’nin yapı içindeki yaşam hakkında oldukça güçlü ve net fikirleri vardı. Burada hayatınızı sürdürebilmeniz için de bu fikirlere saygı göstermek zorundasınız.”

Viladomiu’nun binanın tarihini ve buradaki yaşam tecrübelerini anlattığı bir kitabı da olduğunu söylemeden geçmeyelim. The Last Neighbour adlı kitap maalesef ki Türkçeye çevrilmemiş ancak İngilizce ve orijinal dildeki versiyonlarına rastlayabilirsiniz.

Peki siz hangi ünlü yapıda yaşamak istersiniz? Yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşmayı unutmayın!