Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’nin uç beyi olarak görevlendirdiği İsa Sofi’ye ait türbe, Söğüt ilçesi Borcak köyünde bulunuyor.
Türbenin çevresi ve dış cephesinde, önceki yıllarda İl Özel İdaresi ekiplerince yapılan tadilatta, içindeki sıvı boyaların akması sonrasında gün yüzüne çıkan motifleri inceleyen uzmanlar, bunların Orta Asya Türk inancına ait olduğunu tespit etti. Tarihçiler bu türbeyi, orijinalliğiyle ayakta kalabilen ender yapılar arasında gösteriyor.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurfeddin Kahraman, türbenin yapılış tarihinin, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarına dayandığını söyledi.
İsa Sofi’nin, Ertuğrul Gazi’nin yakın arkadaşlarından olduğunu aktaran Kahraman şunları kaydetti:
’Güneş Motii, Hayat Ağacı ve Yer Altı Yaşamı’
“Bizi en çok ilgilendiren konulardan biri, türbede eski Orta Asya inancına ait motiflerin bütün duvarlara işlenmiş olmasıdır. Orta Asya’daki bazı toplumların inancına göre oluşan üç katlı evrendeki motifler var. Bunlar kök boya kullanılarak yapılmış. Işık alemi, gökyüzü katları, gökyüzünün en yüksek kesim noktası, onun altında 17 kat olarak tasavvur ediliyor. Güneş motifleri, bütün katlara ulaşan hayat ağacı ve yer altındaki yaşam ile ilgili çizimler var.”
Kahraman, böylesine tarihi bir öneme sahip türbenin pek bilinmediğini anlattı.
Söz konusu figürlerin restorasyon sırasında bulunduğunu aktaran Kahraman, şöyle devam etti:
’Bozulmadan Günümüze Gelmesi Büyük Şans’
“Sıvası, keçi tiftiği ile daha çok kireçten oluşan harçla yapılmış. Bu sıvanın üzerine de motifler çizilmiş. Anadolu’nun Türkler tarafından ana yurt haline dönüştürülmesi safhasından bu özellikleriyle ayakta kalan tek örnek gibi görünüyor. Osmanlı’nın kuruluş yıllarından bu zamana kadar bozulmadan gelmesi bizim için Bilecik ve Söğüt için büyük bir şanstır. Türbenin, Söğüt ile entegre edilerek turizm açısından değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.”
Aynı fakültenin Tarih Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Refik Arıkan da türbenin iç tezyinatının, Gök Tanrı inancına dair motifler içermesi bakımından önemli olduğunu belirtti.
Türbe tezyinatında uygulanan üslubun, dönemin inanç sistemi ve İsa Sofi’nin kimliğiyle ilgili önemli ipuçları verdiğine değinen Arıkan şunları aktardı:
’Türbede Mezarın Yönünden Başka İslami Öge Yok’
“Asıl ilginç ve dikkat çekici olan ise İslami bir kimlik taşıyan ve bu konuda topluma liderlik ettiğini düşündüğümüz kişinin türbesinde, mezarın yönünden başka İslami öge bulunmamasıdır. Kompozisyonda yer alan Türklerin evren tasavvuru, hayat ağacı ve şamanın göğe yükselmesi gibi figürler, toplumun bu dönemdeki inanç sistemini göstermesi bakımından önemi haizdir.”
Arıkan, mimari özellikleriyle Bursa’daki Gülruh Sultan ve Gülşah Hatun türbeleri ile benzerlik gösteren türbede kitabe bulunmadığı ancak vakıf kayıtları ve yöre halkının anlatımlarına göre bu yapının 14’üncü yüzyılın ilk yarısında inşa edildiğini de sözlerine ekledi.
Borcak Köyü Muhtarı Osman Çırakoğlu ise Söğüt’e düzenlenen kültür turlarına bu türbenin de dahil edilebilmesini talep etti.
Siz bu motifler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce de Osmanlı zamanında eskiye ait ritüeller düşündüğümüzden fazla mı? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.
* Türkiye’nin UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde Yer Alan 18 Eseri
* Erzurum’da İş Makinesi Çukur Kapatmak İsterken Tarihi Eser Buldu
* “Sultan Alaaddin”in Mezarının Bulunduğu Neredeyse Kesinleşti
Kaynak: AA
Bu kadar şaşırılmasını doğal bulmuyorum. Bırakın Osmanlı zamanını günümüzde dahi Göktanrı(Şamanizm) inancından kalma geleneklerimiz mevcut. Dua ederken elimizi göğe kaldırıp yukarıya bakma(ki İslam inancına bu terstir çünkü Tanrıyı tek bir yerde düşünmeyiniz der), gidenin arkasından su dökme, dilek ağacına çaput bağlama gibi geleneklerimiz bu inançtan kalmadır.
Selçuklular’ın İslamiyete geçişi siyasi nedenlerledir. Çünkü Oğuz Yabguluğu’ndan ayrıldıkları zaman bulundukları coğrafyadaki topluluklar ağırlıklı olarak müslümandı. İsim olarak Arap isimleri aldılar ama özde hala gök tanrı inançlarını koruyorlardı. Anadolu’ya geldikleri zaman da hala eski inançlarından kopmamışlardı.
Akıncıların islam ile tengriciliği harmanladığı zaten bilinen bir gerçek. Hatta akıncıların diğer gruplardan daha çok Türklüğe önem vermesi de kayıtlı gerçekler. Fakat bu kadarı beni şaşırttı zira bu tarz şeyler akıncı ailesi ile merkezi yönetimin arasını bozabilir zira moğol diye bir düşmanla mütemadiyen savaş halindeler. Yine de bunu görmek beni mutlu etti çünkü bu coğrafyaya verdiğimiz her şey coğrafyanın gelişmesine az da olsa katkı sağladı fakat bu coğrafyadan aldığımız hiçbir şey Türk milletine en ufak bir yarar sağlamadı… Tartışabilirdik fikrim değiştirilebilseydi.