Amerika Birleşik Devletleri’nin batı eyaletlerinden birisi olan Utah’ta, tesadüf eseri metal bir monolit keşfedildi. Eyaletin vahşi çöllerinde gerçekleşen buluş, bir devlet görevlisinin helikopterden yeryüzünü gözlemlediği sırada gerçekleşti.
Dünya sinemasının unutulmaz yönetmenlerinden Stanley Kubrick’in 1968 tarihli 2001: A Space Odyssey (2001: Bir Uzay Destanı) filminden çıkmış gibi duran monolit gerçek anlamda bir şaşkınlık yarattı.
Helikopterden, koyunları sayarken yapıyı bulan görevliye göre monolit 3 ila 3.5 metre yüksekliğinde. Kayaların arasında gizlenmiş ve tıpkı toprağa ekilmiş gibi görünüyor. Monolitin yüzeyi, yakınındaki kırmızı kayalara hiçbir şekilde benzeşmeyen, pürüzsüz, siyah ve gri metalden yapılma.
Yerel bir haber kanalı olan KSLTV, monolitin keşfinde rol oynayan pilot Bret Hutchinngs ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Pilot, “Bu, bunca yıllık uçuş hayatımda karşılaştığım en garip şeydi,” ifadesini kullandı.
Hutchings, o sırada helikopterde yeryüzündeki büyük boynuzlu koyunları sayan biyoloğun bu gizemli yapıyı fark eden ilk kişi olduğunu belirtti.
Keşfin Parçası Olan Pilot, Monolitin Bir Sanatçı ya da Film Hayranı Tarafından Çöle Yerleştirildiğini Düşünüyor
Biyoloğun, “Arkada bir şey var, ona bir bakmalıyız!” sözü üzerine harekete geçen pilot, verdiği söyleşide monolitin Arthur C. Clarke uyarlaması Stanley Kubrick filminde yer alan evrimsel yapıt ile olan benzerliğine dikkat çekti. Hutchings, monolitin muhtemelen bir sanat eseri olduğunu düşünüyor.
“Bunun, bir yeni dalga sanatçısına ait olduğunu varsayıyorum. Ya da büyük bir 2001: A Space Odyssey hayranına.”
Bay Hutchings, helikopter mürettebatının monolite bakmak üzere iniş yaptığı sırada, “içlerinden biri aniden kaybolursa geri kalanların nasıl da kaçışıp duracağına dair şakalar yaptıklarını” da belirtti.
Kırmızı kayalar arasında parlayan metal monolitin gizemi şimdilik çözülmüş değil. Yere sabitlenmiş olan yapıtın tam konumu ise açıklanmadı. Yetkililer, izinsiz yapı kurmanın yasa dışı olduğunu belirtirken gerekli soruşturmanın yürütüleceğini de belirtti.
Öte yandan, eğer bu bir “yerleştirme sanatı” ise uygarlığın dışına inşa edilen ilk popüler kültür referansı değil. Geçen yıl Alman-Namibyalı sanatçı Max Siendentopf, yedi beyaz sütun, bir mp3 çalar ve yedi hoparlörden oluşan bir enstalasyon yapmıştı.
Peki siz bu sütun hakkında ne düşünüyorsunuz? Teorilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Independent.co.uk
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!