in

Spawn Kendi Filminde Tek Kelime Etmeyecek!

2019’un başlarında vizyona girecek ve merakla beklenen “Spawn” filmiyle alakalı McFarlane’dan şaşırtıcı açıklamalar geldi.

spawn 2 ust
- Reklam -

CGI’ın CGI olmadığı dönemlerde Spawn’un Rambo misali sağı solu tekmelediği, imajların tost makinesiyle alınmış gibi gözüktüğü, aksiyon koreografisinin yapaylığından şikayet edildiği, vurduya ve kırdıya ağırlık veren 1997 yapımı Spawn filmi anti kahramanı perdede görmek isteyen çoğunluğu tatmin etmemişti. Ondan sonra da “Tekrarı çekilse de seyretsek!” kervanının bir üyesi olarak kulüpte yerini almıştı. 2019’un başında gelmesi planlanan yeni Spawn filmiyle ilgili Todd McFarlane geçtiğimiz günlerde azcentral’a bizzat demeç verdi. Yalnız +18 ve Spawn’lu olsa da film aslen Spawn’un etrafında dönmeyecekmiş:
Senaryo son hâlini aldı ve oyuncu seçimlerine başladık. Film ağır ve karanlık konusuyla +18 olacak, fakat bence çoğu insan buna süperkahraman filmi olarak bakmayacak. Daha çok doğaüstü gerilim olacak, çoğu korku filmi gibi ve filmdeki doğaüstü tek şey Spawn olacak, kalan her şey normal. Film +18 olsa da ne Deadpool kadar cinsellik içerecek ne de Logan kadar şiddet. Mümkün olduğunca travma olacak, bol bol travma. Mesela Jaws filmindeki gibi. Spawn da film boyunca ağzını açmayacak, aynı Jaws gibi. Orada şerif ve insanların bir hayaletin peşine düşmesiyle alakalı olaylar var. Spawn’da başrol, Jaws’daki Şerif Brody gibi bir polis, yani Spawn değil. Süperkahraman filmlerindeki gibi ağır makyaj yapacak veya spor salonuna gidecek bir başrole ihtiyacımız yok; oyunculuk sergileyecek birine ihtiyacımız var.
McFarlane’ın yazdığı, yönettiği, storyboard’unu çizdiği ve yapımcılığını üstlendiği filmin bütçesi 10 milyon dolar olup düşük bütçelerle rekorlara imza atan Blumhouse Produksiyon (Kapan, Parçalanmış)’a emanet. Todd McFarlane’ın ilk yönetmenlik deneyimi olacağı için yirmi yıldır beklenen filmin hüsranla sona ermeyeceğini ancak umuyoruz.

- Reklam -

Bayram Sarıkaya

Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. İyi ki blues, elektrogitar, kamera, 1970 yılı, bilimkurgu, "Kuzgun" ve turuncu var. Bolca okurum çünkü kitaplar olmadan hayat zaten sıkıcı. Dante'nin "Komedyası"yla girdiğim dünyada Samuel T. Coleridge'ın "Yaşlı Denizcinin Ezgisi"yle devam ettim. Uzak doğu sinemasına, genel olarak da sinemaya aşığım. Zaman makinesi bulup önce İngiltere'ye gidip H. G. Wells’le, oradan da Japonya'ya gidip Akira Kurosawa'yla tanışabileceğime inancım tam. Ölmeden önce Japonya’yı görmek istiyorum. Şu an yaptıklarımın çoğunu ileride Japonya'da yaşamak için yapıyorum, çünkü -önceki hayatımda feodal lord olmamdan kaynaklı da olabilir- bir şekilde ruhum oraya bağlı.

Bir Yorum

Yorum Yap

Mert Özden için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

brandon sanderson roportaj

Brandon Sanderson’la Fırtınaışığı Arşivi Röportajı

barisin sikayeti ust

Barışın Şikâyeti Şimdi Türkçede!