Martin Scorsese’nin dünya sinemasına son katkısı, 27 Kasım’da Netflix kütüphanesindeki yerini alan The Irishman oldu. 3.5 saatlik süresiyle kimi izleyiciler tarafından eleştirilen yapıma dair ilk istatistikler geldi.
Kadrosunda Robert de Niro, Al Pacino, Joe Pesci ve Harvey Keitel gibi isimleri barındıran yapım uzun zamandır merakla bekleniyordu. Buna karşı film Amerika Birleşik Devletleri’nde Netflix’teki yerini aldıktan sonra, izleyenlerin ancak %18’i filmin sonunu görebildi.
ABD’de ilk beş gün içinde toplamda 17,1 milyon kişi tarafından izlenen The Irishman, mafya dünyasından Frank Sheeran’ın hayat hikâyesinden uyarlandı.
Nielsen adlı araştırma şirketine göre film ABD’de yayına girdiği 27 Kasım’da 751 bin kişi tarafından izlendi. 29 Kasım’da ise bu sayı 930 bine ulaştı.
Bununla birlikte Nielsen, eğer The Irishman Netflix’te yer almak yerine vizyona girseydi ilk beş gününde 117,9 milyon dolarlık hasılat elde etmiş olacağını da açıkladı. Filmin bütçesi ise 175 milyon dolar.
Yapıma dair istatistikler bunlarla sınırlı değil. The Irishman filmini izleyenlerin büyük çoğunluğu. Bununla birlikte ilk beş günde filmi izleyenlerin %20’sinin 50-64 yaşları arasında olduğu; Netflix’in yaş ortalaması 31 iken, The Irishman’i izleyenlerin yaş ortalaması 49 olarak açıklandı.
The Irishman İzlenmelerde Zirvede Değil
Böylece The Irishman, ilk beş günkü ABD izlenme rakamlarıyla El Camino: A Breaking Bad Movie’yi geride bırakmış oldu. El Camino bu süreçte 8,2 milyon kişi tarafından izlendi.
Sandra Bullock’un başrolünde oynadığı kitap uyarlaması Bird Box filmi ise ABD’de ilk yedi günde 26 milyon izlenmişti. Bu noktada The Irishman’in geride kaldığı görülüyor.
Filmlerin tamamlanması konusunda Bird Box için de aynı yüzde 18’lik oran geçerli. El Camino’da ise %11’lik bir tamamlama oranı gözüküyor.
Elbette 3.5 saatlik bir filmi beyaz perde yerine evde izlemek, seyircileri biraz daha zorlayan bir durum. Martin Scorsese de geçen haftalarda belki biraz da bu durumu öngörerek “filminin telefonlardan izlenmemesini” rica etmişti.
Bir Twitter kullanıcısı ise filmi mini dizi gibi izlemek için bir rehber hazırlamıştı.
Scorsese’nin, filmin uzun süresi ve maliyetli yapısı nedeniyle dağıtımcı bulamadığını; Netflix tercihinin arkasında yatan nedenin de bu olduğunu açıklamıştı.
Öte yandan Netflix, henüz resmi olarak izlenme rakamı açıklamış değil.
Bu istatistikler hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşmayı unutmayın.
* The Sopranos Efsanesinin Öncesini Anlatacak Filme Dair Her Şey
Kaynak: Variety
Kendimi yaÅlı hissettim.
Şu kadar bütçe yapardı diye varsayım yapmak ne kadar doğru? Belki izleyicilerin yarısı Netflix’te olduğu için izledi, bunun ayrımını neye göre yapıyorlar?
Bir de Birdbox, El Camino gibi yapımların tamamlanma oranı ne kadar düşük. 90-120dklık bu filmlerin tamamlanma oranı daha yüksek olmalıydı. Eğer bu oran yapımcılar için bağlayıcıysa film sektörü fastfood bir hal alabilir.
Filme başladım, hayatımın 3,30 saatini harcamaya değer mi dedim. Sonra filmi kapattım.
Şu olayın üzerine sosyolojik ve psikolojik doktora tezleri yazılır. Üç buçuk saat süper kahraman filmi izleyince sıkıntı yok ama üç buçuk saat hikaye ve karakter odaklı gangster filmi izleyince “Hayatımı çalıyorlar imdaaaat!”…
Günümüz tüketicisinin özeti aslında bu. İnsanların dikkatini ve konsantrasyonunu o kadar süre kontrol altında tutabilmek gerçekten kolay değil. Sürekli ilgisini çekecek bir şeyler koymanız gerekiyor önüne. Instagram, Facebook, Twitter gibi hoşumuza gitmeyen içeriği saniyesinde gözümüzün önünden çekebildiğimiz bir düzende böyle bir filmi izlemek kimisi için işkenceden farksız olabilir. Yakında Youtube’da 2 dakikalık özeti çıkar, izler geçer filmin tamamını izlemiş gibi yorum da yazarlar.
Maalesef tüketici ve üretici yumurta tavuk muhabbeti gibi bir döngünün içerisine girmiş durumda. Tüketici mi düzeni bu noktaya getirdi üretici mi, cevabı bulamıyorum. Sonuç olarak iki taraf da mutlu görünüyor. Filmler milyonlarca dolar gelir getiriyor, izleyici sinema salonları önünde kuyruk oluyor… Üreticinin geliri düşmediği sürece düzeni değiştirmeye çalışmayacaktır. Ama doygunluk yaklaşıyor diye düşünüyorum. +18 filmler bu duygunluğun bir sonucu kanımca. Ondan da sıkıldıktan sonra bakalım yeni trend ne olacak. Kimbilir belki yine üç saatlik lirik, pastorel filmlere geri döneriz. O zaman the Irishman kıymete biner belki.
Ben anlamiyorim ya…forumdan uc bes kisi haric herkes filmi kotuledi. Dun gece izleyebildim. Bence gayet rahat ve keyifle izlenen bir film. Kendilerini tekrarlayacaklar diye korkmustum ama oyle de olmadi. Acikcasi ben American Gangster den beri bu tarz bir film bekliyordum ve keyif aldim. Aksine giderek Marvel dan nefret etmeye ve kopmaya basladim. Surekli ayni seyin lacivertini yaptiklari gibi birde dinin dinisinin dinisi tek film olarak geliyor. The Irishman candir ve sirf kostumler ve arabalar icin bile izlenir