Yunan manastırındaki keşif, kendi türündeki en eski el yazmaları olarak da kayıtlara geçti. Araştırmacılar, Yunanistan’daki Athos Dağı’nda yer alan bir Ortodoks Hristiyan kilisesinin derinliklerinde tarihi bir keşfe imza attı.
Athos manastırları birçok ülkeden keşişe ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda nadir kitapları, eski belgeleri ve sanat eserlerini barındırıyor. Tarihi yüzyıllar öncesine dayanan çoğu belgenin üzerinde kapsamlı bir şekilde çalışılmış. Fakat Osmanlı’dan miras kalan ve devletin fetih politikalarını gözler önüne seren dokümanlar bunun dışında kalmış. Athos Dağı’nın Osmanlı egemenliğinde olduğu zamanlardaki durumunun, bu dokümanları tahlil etmekle anlaşılacağı belirtiliyor.
Aktarılanlara göre Pantokrator Manastırı’nın kütüphanelerinde, içinde padişah fermanlarının da olduğu yaklaşık 25.000 el yazması belge bulunuyor. Diğer yandan belgeler, Osmanlı’nın fethettiği topraklardaki tutumuna ışık tutuyor. Bunlardan birkaçı Osmanlı yönetiminin bölgeyi kanatları altına aldığı, özerkliğini koruduğu ve dış müdahalelere izin vermediği yönünde.
Yunan Manastırındaki El Yazmaları, II. Murat’ın Stratejik Bir Hamlesini de Gösteriyor
Athos Dağı’na en yakın şehir olan Selanik fethedildikten sonra, Sultan II. Murat’ın ilk işlerinden birinin toplumun güvenliği için resmi belgeleri tanzim etmek olduğu belirtiliyor. Projede çalışan araştırmacılardan Profesör Jannis Niehoff-Panagiotidis, Athos Dağı’na olan bu tutumu ilginç bulduğunu şu sözlerle ifade ediyor:
“Padişahların Bizans’ın bu son kalıntısını yarı bağımsız bırakması ve ona dokunmaması ilginç. Burada ordularını bile tutmamışlar. Muhtemelen yerel temsilcileri vardı ve bu kişide yönetim merkezinde oturuyor ve çayını yudumluyordu.”
Profesörün değindiği bir diğer ilginç nokta, Athos’un Bizans’ın bir devamı gibi olması. Athos Dağı’nda ve Yunanistan’ın kuzey taraflarında Osmanlı’nın İslam dinini yaymak adına herhangi bir eylemi olmadığını belirtiyor.
Araştırma sürecinde akademisyenlerin yanı sıra manastır sakinleri de yer alıyor. Projeye yardımcı keşişlerden Papaz Theophilos, bu çalışmanın, ortak değer ve ilkelerde birleşerek, insanların birbiriyle nasıl yaşayabileceğini gösteren örnekler olduğunu söylüyor.
Bunlarla birlikte manastır kütüphanelerinin derinliklerindeki tüm gizem çözülmüş değil. Her ne kadar dünyanın geri kalanından uzak gibi gözükse de, manastırlar tarihin kıymetli parçalarını bünyesinde barındırıyor. Araştırmacılar Osmanlı Devleti’ne ait belgeler üzerindeki çalışmaların devam edeceğini ve gün yüzüne çıkmamış başka el yazmalarının olabileceğini belirtiyor.
Athos Dağı’ndaki Osmanlı izleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Npr
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!