Hakan Tunç
AFAD’ın 3 yıl önce Kahramanmaraş ili için hazırladığı deprem raporu, bugünkü acı ve ölümcül tabloyu gözler önüne seriyor. Devletin resmi kurumu, bölge halkının deprem tehlikesinden habersiz olduğunu ve olası bir deprem durumunda kayıpların ne kadar fazla olacağının haberini çok önceden veriyordu.
Türkiye’nin kurulduğu günden bu yana yaşadığı en büyük felaketin beşinci günü geride kalırken, ölüm sayıları her geçen dakika artmaya devam ediyor. Ülkemiz, 6 Şubat sabahında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ili merkezinde yaşanan 7.7’lik deprem ve sonrasında öğlen vakitlerinde Elbistan merkezli 7.6’lık deprem ile sarsıldı.
Sadece Kahramanmaraş’ı değil, çevresinde bulunan birçok ili de etkileyen depremde son açıklanan resmi rakamlara göre 19 bin 388 can kaybı ve 77 bin 711 yaralı var. Ne yazık ki uzmanlar bu rakamların giderek daha da artacağından endişeleniyor. 13.5 milyon vatandaşı doğrudan etkilediği belirlenen Kahramanmaraş Depremi, 100. saatini geride bırakmışken, mucize kurtuluşlar da devam ediyor. Ancak 3 yıl önce bizzat AFAD tarafından hazırlanan bir rapor, söz konusu can kayıplarının ve yaralı sayısının çok daha düşük olmasını sağlayabilecek nitelikte maddeler içeriyor.
Resmi devlet kurumu olan AFAD, tam 3 yıl önce hazırladığı “KAHRAMANMARAŞ İl Afet Risk Azaltma Planı” başlıklı raporunda, yaşanacak olası bir deprem felaketinde tehlikenin ne kadar büyük olacağını gözler önüne seriyor. Kurum, “Kahramanmaraş yöresi ve çevresi, tektonik yapısı bakımından sismik aktivitesi yüksek olan birinci derecede deprem bölgesi içinde kalmaktadır,” diyerek uyarıyı şu cümlelerle yapıyor:
AFAD Kahramanmaraş Deprem Raporu: “Halk Olası Bir Deprem Tehlikesinden Habersizdir”
“Bölgenin çok uzun sayılabilecek bir durgunluk dönemi geçirmekte oluşu nedeniyle halk, olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyutunu bir kat daha artırmaktadır.
Bu nedenle olası bir depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için, meskun alanlarda zemin etütlerinin ayrıntılı olarak yapılması ve tehlikeli zonlardaki (alanlardaki) yapıların tahliyesi zaruridir.
Ayrıca, yeni kurulacak köy, kasaba ve kentlerin kuruluş ve gelişme yerlerinin seçiminde deprem etkinliği ve deprem riski mutlaka dikkate alınmalıdır.
Aktif faylardan uzak ve sağlam zeminler üzerinde, betonarme ve statik hesapları doğru olan, depreme dayanıklı binalar yapılmalıdır.”
Bunun yanı sıra raporda 7.5’lik bir deprem senaryosuna da yer verildi ve böyle bir durumda en çok etkilenecek bölgeler haritalandırdı. Hemen aşağıda göz atabileceğiniz gibi, kurum nokta atışı bir şekilde “Tam Yıkım” olarak Pazarcık ilçesini işaret etmiş:
2020 yılında hazırlanan İl Afet Risk Azaltma Planı raporuna göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Söz konusu rapor hakkındaki düşüncelerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilir, sosyal medya erişiminin kısıtlanması ihtimalinde, bizleri Google News üzerinden takip edebilirsiniz.
Kaynak: Independent Türkçe
Birileri çok ciddi ayakta uyumuş. Bugün de seçime yakın fire vermemek için utanmasalar depremi suçlayacaklar. Depremde enkaz altında kalanı yalancı ilan edeni mi ararsın, enkazlar kalkmadan, insanlar kayıplarını toprağa vermeden, yaralarını sarmadan inşaat işlerinden bahsedeni mi ararsın. Biri de çıkıp ya biz ne yapmamışız demiyor.
Bu yapılara ruhsat veren veya sonradan kolon kesmek suretiyle yapıları depremlere karşı dayanıksız hâle getirenler için idam cezası geri getirilmeli.
Kurumun başına, genel müdür yardımcılıklarına, il başkanlıklarına ve yardımcılıklarına vs. görev makamlarına ‘yaşamı boyunca bu konularla ilgili, mesleki düzeyde alakası ilgisi olmamış kişileri’ getirirseler tabii ki ülkemizde büyük bir bilgilendirilme eksikliği yaşanır. Madem böyle bir durum var, yerel tv kanallarında ve gazetelerde niçin vatandaşın anlayacağı düzeyde kısa - öz -net anlaşılır bilgilendirme yapılmadı ? Bir şey söylenildiği vakitte de ‘şimdi zamanı mı, politika yapıyorsunuz, hain … vb.’ söylemlerle saldırmaya başlıyorlar, bu gibi büyük afette elbette eksikler - hatalar olacak fakat geçmişte yapılan hatalar dile getirilemeyecek mi ? Geçmişteki büyük yanlışlıklar, hatalar, eksiklikler yüzünden bugünkü felaket yaşanmadı mı ? Neyse …
Abartısız söylüyorum bizim toplum kadar hayatı kendine zorlaştıran başka bir grup yoktur. 30 yıl çalışırsın 1 daire alamazsın, Almanya’da 20 yaşında çocuğun rahatlıkla alabildiği arabayı 35 yaşında alamazsın. 5 milyona ev alırsın ama sana mezar olur.
Sebebi onlar, bunlar değil bizzat yine bu toplumun kendisi.
Deprem izolatörü yurtdışından alındığında birim maliyeti 6 bin dolar. 20 dairelik bir binada ortalama 40 tane kullanılması gerekiyor ve maliyet bina fiyatına yansıtılsa 200 bin TL oluyor.
Bu sistem 7 büyüklüğündeki depremi 3-4 büyüklüğüne kadar indirerek yansıtıyor binalara.
Bu sistem neden zorunlu değil? Kendi aptallığımız yüzünden başka bir şey yüzünden değil.
Bu sistemi birbirine yapışık konutlarda kullanmak pek mümkün değil, birbirine yapışık konutlar neden var? Yan yana 20 tane apartman birbirine yapışık. Abartısız söylüyorum 10 yaşında çocuğa sorsak nasıl ev yapalım diye, “böyle yapmayalım” der.
Binaların arasında mesafe olsa izolatörler de işe yarar.
Profesör Ahmet Arslan “Akıl henüz bu ülkeye uğramadı” diyor, kesinlikle çok haklı.
20 yaşında çocuğun taksitle rahatlıkla alabildiği araba burada 1 milyon TL’den daha pahalı ve kimsenin de umurunda değil. Aksine elinde arabası olan bundan çok memnun, daha da pahalansın istiyor. Ek vergi geldiğinde memnun oluyor. Böyle bir zihniyet.
Bu toplumdan hiçbir şey olmaz. Bugün 20 milyon TL’ye ev alsan depremde mezar olmayacağının garantisi yok. Kendini geliştirip, çok para kazanıp arazi alıp evini kendin yaptıracaksın. İzolatörünü de kullanacaksın başka gerekli ne varsa onu da.
Eğitim, sağlık ve konut sektörünü ticarileştiren, ranta açan bir ülkeden hiçbir şey olmaz. Zaten olmuyor da, bundan sonra da olmayacak göreceksiniz. Herkes kendisini kurtarmaya çalışsın, çünkü ne devlet ne de başkası hiçbirimizi kurtarmayacak.
Bence İstanbul için şimdi tüm binaları denetlesinler. Sıkıntılı olan yeni yapılmış (5-10-15 artık hangisi yeni sayılıyorsa) binaların tekrar inşası vs için kullanılacak parayı da binayı yapan, izin veren ve ucundan kenarından ilgili hangi haramzade varsa onlardan alsınlar.