Murat Bardakçı, sığınmacı nüfusunun artışıyla ülkedeki “büyücü” ve “büyü kitabı” sayılarının arttığına dikkat çekti.
Gazeteci, yazar ve televizyon programcısı Murat Bardakçı, dün yayınlanan Habertürk gazetesindeki köşesinde artan sığınmacı sayısının Türkiye’deki “büyü” kültürüne olan etkisinden bahsetti.
Bardakçı, büyü kültürünün birçok toplumda binlerce yıldır rağbet gören bir faaliyet olduğunu kaydederken “büyücülük” işinin sektörleştiğine de dikkat çekti. Cincilik, hüddamcılık, havvas, muskacılık, yıldıznâmeye bakmak, ecbed ve cifir gibi alanların da “büyü” ifadesine dahil olduğunu aktaran Bardakçı, bu eylemlerin Türkiye’de asırlardır süregeldiğini belirtti.
Özellikle şifa bulmak, aşk acısına son vermek ve iyi bir geleceğe sahip olmak için “büyü”nün kullanıldığını kaydeden Bardakçı, “büyü kitapları” için şöyle konuştu:
“Hususî kütüphanelerde bulunan elyazmaları bir tarafa, elyazması kitaplıklarında mevcut olan büyü risâlelerinin fazlalığı, rağbetin ne kadar yoğun olduğunu açık şekilde gösterir.”
Bazı elyazmalarının “çeşitli endişeler” nedeniyle ortaya çıkartılmadığını da kaydeden Bardakçı şunları kaydetti:
“İslâmî büyülerin yazılı kaynağını bundan yüzyıllarca önce kaleme alınmış olan ve temelleri çok daha önceki inançlara dayanan bazı Arapça eserler teşkil eder. Böyle eserlerin en geniş koleksiyonu Türkiye’deki elyazmaları kütüphanelerindedir fakat bazıları çeşitli endişeler sebebi ile kataloglarda gösterilmez ve okuyucuya çıkartılmazlar.”
Murat Bardakçı: “Anadili Arapça Olan Büyücüler, Müşterilerinin Dertlerine Cevap Arıyor”
Bardakçı köşesindeki yazısına şöyle devam etti:
“Büyüye olan merak hiç azalmadı, şimdi de devam ediyor ama bugün ile eski devirler arasında önemli bir fark var: Sığınmacıların gelmesi ile beraber büyücü sayısı fazlalaştı; büyü kitaplarının, özellikle de Arapça olanların satışında hemen fark edilebilecek bir artış başladı!
“Türkiye’de büyücülükle ve bu genel başlık altında yer alan diğer faaliyetler ile uğraşanların önemli bir noksanları vardı: Arapçaya, yani İslâmî büyünün diline pek hâkim değildiler! Sahip oldukları kaynakları bu yüzden lâyıkı ile kullanamıyorlar ve bu kitaplardaki bazı muskaları, duaları ve formülleri kopye edip müşterilerine vermekle ve “Şunu, şunu, şunu yap, bu muskayı da al ve şöyle et!” demekle iktifa ediyorlardı, o kadar…
“Bu sıkıntı, Arap ülkelerinden gelen sığınmacılar sayesinde artık halledildi! Anadilleri Arapça olan büyücüler, müşterilerinin her derdine şimdi asıl kaynaklardan istifade ile, o kitaplarda yazılanları tatbik ederek karşılık vermeye çalışıyorlar. Pek farkında değiliz ama, piyasa genişledi; talep de arttı, arz da…
“Bir başka artış da, eski büyü kitabı satışında yaşanıyor…
“Türkiye’de bugüne kadar en fazla satan büyü kitapları, Türkçe olanlardı; ya doğrudan doğruya Türkçe olarak kaleme alınanlar yahut klâsik kitapların bozuk tercümeleri rağbet görürdü. Üstelik böyle kitapların arasında orijinal eserleri taklit ederek, onların şekli verilerek yazılan ama tamamen uydurma olanları da vardı… Meselâ, eski bir gazetecinin 20. asrın ilk senelerinde Sirkeci’de o zamanlar gayet meşhur olan Meserret Kıraathenesi’nde oturup birkaç ay içerisinde yazdığı, daha doğrusu uydurduğu koskoca bir kitap baskı üzerine askı yapmış ve seneler boyunca Türkiye’nin en fazla satan kitaplarından olmuştu!”
Bardakçı’nın yazısının tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
İşin kültürel boyutuna daha ayrıntılı göz atmak için Mehmet Berk Yaltırık’ın Eski Türklerde Büyü ve Büyücülük başlıklı makalesini buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Yorumlarınızı ne şekilde? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Habertürk
Buna karşılık Healer sayısı azaldı, engineer yok gibi bir şey. Tanklarsa anladığım kadarıyla power creep’e ayak uyduramamış. Bence eski parti daha iyiydi.
Yılda 10 bin dolara yerli ve milli Hogwarts’a kayıt olup mezun olduktan sonra vatandaşlık alabilirsiniz.
Üfürükçü sahte hoca işini bile Suriyeliler kapmış
Tespitin doğruluğundan emin değilim ancak sığınmacılarla aynı apartmanı paylaşan bir arkadaşımın bodrumundan üzerinde sembollerin bulunduğu “şifalı” kağıtlar çıkmıştı. Bu tarz şeylere meylettikleri bir gerçek. Başta on binlerce tılsımlı kitap satan ablamız olmak üzere diğer enerjiciler, bu arkadaşların ekmeğine yağ sürüyor olabilir…
Hazırlıksız yakalandım buna. Hahahaha