Devrim Beyaz
Yaşadığınızı kanıtlamak zorunda kaldığınız oldu mu hiç? Bilimkurgu ya da fantastik kurgu filmlerini aratmayan bu olay, İzmir’de gerçekleşti. Kayıtlara göre 1950 yılında ölmüş olması gereken İbrahim Dikici, yaşadığını hukuk önünde kanıtlayamadan “ikinci defa” öldü. Dikici’nin ailesi yaşadığını kanıtlamaya çalışırken şimdi de öldüğünü ispat etmeye çalışıyor. Dikici’nin cenazesi 5 gün morgda kaldıktan sonra, zorluklar içinde defnedilebildi.
Sağlık problemlerinden ötürü 2018 yılında hastaneye giden İbrahim Dikici, orada kayıtlara göre yaşamadığının haberini aldı. Başlatılan araştırmada, Dikici’nin 5 Mayıs 1950 tarihinde, henüz 16 yaşındayken öldüğü anlaşıldı.
Sonrasında İbrahim Dikici’nin zorlu mücadelesi başladı. Dikici, yaşadığını kanıtlamak için hukuk nezdinde çalışmalara girişti. Kan örnekleri, DNA tespitleri derken Dikici yaşadığını bir türlü ispat edemedi.
2021 yılında Dikici böbrek yetmezliğinden 87 yaşında hayatını kaybettiğinde, bu defa ailesinin mücadelesi farklı bir boyuta taşındı. Artık Dikici’nin gerçekten öldüğünü ispat etmeleri gerekiyordu. Bu işlemler yüzünden cenaze 5 gün süreyle morgda bekletildi. Dikici’nin mezar taşına ad ve soyad yazılamadı. Ailesi ise Dikici’yi ölü gösterenler hakkında dava açacaklarını belirtti.
“İkinci Defa” Ölen İbrahim Dikici’nin Mezar Taşına İsmi Yazılamadı
Dikici’nin yeğeni İnanç Dikici şu açıklamayı yaptı:
“Amcam 87 yaşında vefat etti ama nüfus kayıtlarında 16 yaşında ölmüş gibi bir kayıt var. Bunun hangi belgeye dayandırıldığına dair bir fikrimiz yok. 17 Temmuz 2018’de, Kayseri Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğünün yaptığı tahkikat ve tanımadığımız M.B. isimli bir şahsın beyanına ilişkin ölü gösterildiği bilgisine ulaştık. Herkes istediği gibi herkesi ölü gösterebiliyor mu? Bu, bu kadar kolay mı? Biz defin bile yapamazken insanların bu şekilde beyan yapabilmesi şaşırtıcı. M.B.’nin 2018’de yaptığı bildirim ve yapılan tahkikat, amcamın 5 Mayıs 1950’de öldüğüne dair. Biz ise 2 Mart’ta 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtık. Amcamın sağ olduğunu ispatlamaya çalışırken amcam 18 Mart gecesi vefat etti. Amcamızın 1950’de değil 2021’de vefat ettiğini ispat etmeye çalışıyoruz.”
Davanın sonuçlanmasıyla birlikte Dikici’nin mezar taşına isminin yazdırılması bekleniyor.
Dikici’nin Ailesinin Mezarları Açılacak, DNA Testleri Yapılacak
Ailenin avukatı Esra Erdoğan, asılsız beyanlarla Dikici’nin ölü gösterildiğini, ortada hiçbir ölüm belgesinin bulunmadığını belirtiyor. Erdoğan, Dikici’nin ilk duruşmayı göremeden vefat ettiğini, bürokratik işlemlerin sorunlu bir şekilde gerçekleştiğini ifade ediyor. Ailenin bu süreçte çok yıprandığına dikkat çekiyor.
Hastanenin, “Bu kişi zaten ölmüş, kabul edemeyiz,” dediği Dikici için adli süreç devam ediyor. Dikici’nin anne ve babasının mezarları açılarak DNA testi yapılacak. Böylece Dikici’nin “gerçekten” de Dikici olduğu ve 1950’de değil 18 Mart 2021 tarihinde öldüğü kanıtlanacak. Bu mağduriyete yol açanlar hakkında da cezai süreç başlatılacak. Ailenin avukatı, böylesine bir olayın pek de sık rastlanmadığını sözlerine ekliyor.
Gerçeğin kurgudan daha tuhaf olmaya başladığı bu zamanlarda, ölen birisinin yeniden ölmesi de gayet makul görünüyor. Siz ne dersiniz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Cumhuriyet
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz filmi geldi aklıma.