Cem Altınışık
Birçok kurgusal eserde robotların insanları sindirmesi, dünyayı ele geçirmesi tüylerimizi diken diken ediyor. Bu bir gün bizim de başımıza gelecek mi? Ne zaman? Kaygılanmadan edemiyoruz. Hatta günümüz gerçekliğinde gün geçtikçe daha çok insan işini yerine getirebiliyor olmaları da bir gerçek. Bunun pratik açıdan düşünüldüğünde avantajları olsa bile, robotlar insana olan ihtiyacı da azaltmaya devam ediyor.
Kurt Vonnegut, 1952 tarihli kitabı Otomatik Piyano’da makinelerin her işi yerine getirdiği dünyada, amacını yitiren işlevsiz insanları işliyordu. İnsan ve makine rekabeti on yıllar önce de üzerine kafa yorulan bir meseleydi, şimdi her zamankinden fazla öyle. Düşünebilen, kendi özgür iradesiyle karar alabilen, özgürleşmek isteyen gelişmiş yapay zekâ olduğu zaman ne olacak? Kuşkularımızın yanında merakın gücünü de yadsımamak gerekli.
Peki bir elektrik kıvılcımı olmak ve dünyaya kafa tutmak kulağa nasıl geliyor? Sergey Noskov siberpunk evreninde geçen 2019 tarihli yandan görünümlü bulmaca oyunu 7th Sector ile bunun cevabını veriyor. Öncesinde 2016’da çıkan 35MM adlı iyi eleştiriler alan oyununu çıkarmıştı.
Bakalım son işi nasıl olmuş?
Kablolara Sığmam
Gizemli bir siberpunk dünyasında, hayattan sıkılmış ve yalnız (!) bir elektrik kıvılcımıyız. Ancak bizi kablolar tutamaz, özgürlüğümüzü istiyoruz. Yeni dünyaları keşfetmek, bizi kısıtlayan devrelerden çıkmak ve dünyaya kafa tutmak için neyimiz eksik?
Kablodan kabloya atlıyoruz. Çeşitli makinelere hack atıyor, istediğimiz doğrultuda kullanıyoruz. Yeri geliyor dron, uzaktan kumandalı araba yahut robotun kontrolünü ele geçiriyor ve yolumuza devam ediyoruz. Bu da bizi kabloların ötesine taşıyor ve farklı oynanış ihtimalleri doğuruyor.
7th Sector, başladığı gibi sizi yalnız bırakıyor. Sadece temel kontrolleri öğretiyor ve gerisinde ne yapacağınız size kalmış. Karşılaştığınız bulmacaların doğasını, makineleri kendiniz çözüyorsunuz. Bazen sesi dinleyerek bulmacayı çözüyorsunuz, ancak bunun için bir bilgi vermiyor. Ne yapmanız gerektiğini tamamen kendiniz bulmalısınız. Ne yapacağınızı anlamayıp kendinizi boş boş ekrana bakarken bulabilirsiniz. Evet, sizi sinirlendirmeye açık bir oyun.
Kısaca bulmacalar ses veya görsel hatırlamaya, matematik becerisine (denklem çözüyoruz arada) ve zamanlamaya dayalı. Tabii tüm bunlarla birlikte analiz edebilme becerisi de önem kazanıyor. Özellikle X sayısına ulaşmak için bazı sayıları birleştirdiğimiz matematik bulmacalarının içimi daralttığını söylemem gerekli. Yaratıcılıktan yoksundu.
Oyunda övülecek birçok nokta var, bulmacalar çeşitli, üzerine düşünülmüş. Yine de ben birçok bulmacayı çözdükten sonra tatmin yaşamadım. Sanki beyhude bir çabaymış gibi hissettirdi. Bulmacalar tasarlanırken yaratıcı olmak ve “Vay be,” dedirtmek yerine, oyuncuyu zorlamak için darlayan bir yapıya sahip. Bu da benim oynama motivasyonumu çok kırdı. Ama açık kapı bırakmak istiyorum. Bulmaca kısmı birçok kişiyi tatmin de edebilir.
Görsellik ve Müzik
Her şeyden önce bu oyunun tek bir kişi tarafından yapılmış olması ağzı açık bıraktıracak cinsten. Çünkü bulmaca çeşitliliğinden arka plan görselliğine kadar birçok detay üzerine çok çalışılmış. Geliştiricisi Noskov’un aylarca bu proje üzerine dirsek çürüttüğünü düşünmek yanlış olmaz. Zira birçok güzel tasarlanmış farklı mekân görüyoruz, farklı bulmacalara rastlıyoruz. Üşenmemiş valla.
Oyunun siberpunk atmosferinin başarılı olduğunu düşünüyorum. Tek kişilik bir bağımsız oyun içinse estetik tasarımının yanı sıra grafiklerinin de övgüye değer olduğu aşikâr. Bunların yanı sıra oyun için Nobody’s Nail Machine tarafından yapılan müziklerin de atmosferine uyumlu olduğunu söylemeliyim.
Son Olarak
7th Sector, PC’nin yanı sıra PS4, Nintendo Switch, Xbox One adlı oyun platformlarında da yer alıyor. Steam’de 22 TL gibi bir fiyata sahip oyunun, ‘Museum’ adlı bir bedava ek paketi de bulunuyor.
Bağımsız oyunun görselliği, grafikleri, tasarımı ve müzikleri başarılı. Bulmacaların ve mekânların çeşitliliğinin de yerinde olduğunu düşünüyorum. Kendi açımdan tek sorun, bulmacaların benim için yaratıcılıktan ziyade salt zorlamaya dayalı olması oldu. En azından ben bulmacaları çözdükten sonra tatmin hissi yaşamadım, beyhude bir çabada bulunduğumu düşündüm.
Yine de bu tarz bulmacaları seven de olacaktır, o sebeple diğer tüm başarılı yönlerini de hesaba katarak bir açık kapı bırakıyorum. Özellikle düşük fiyatı da düşünüldüğünde bir şans verilebilir.
* * *
Benim için de aynen öyle oldu. Ä°lk baÅta görselleri ve atmosferiyle sizi yakalasa da bulmacalar ne yazık ki tatmin edici olmaktan çok uzak. Sonunda dayanamayıp iade ettim.