in , ,

Avatar: The Last Airbender İncelemesi – Bir Çizgi Diziden Çok Daha Fazlası

Avatar: The Last Airbender incelemesi yayında. Yeni Son Hava Bükücü yapımları yolda. Peki bu çizgi diziyi efsane yapan nedenler ne? Detaylı bir analiz sizleri bekliyor.

Avatar: The Last Airbender İncelemesi
- Reklam -
- Reklam -

Avatar: The Last Airbender incelemesi sizlerle. Avatar evreniyle ilgili yeni yapımlar üretecek olan stüdyonun kurulduğunun duyurulmasının ardından Avatar: Son Hava Bükücü dizisi yeniden izleyicinin gündemine girdi. Kült animasyon dizileri arasında başı çeken yapım hakkında detaylı bir inceleme sizleri bekliyor.

2005 yılında Nickelodeon’da yayına giren Avatar: The Last Airbender tüm dünyada yankı uyandırmış, büyük bir izleyici kitlesi yakalamıştı. Son Hava Bükücü toplamda 3 sezon sürdü ve 2008 yılında final yaptı. Finalin ardından iki yıl sonra, 2010’da yönetmen M. Night Shyamalan tarafından sinemaya uyarlandı, fakat film olumsuz eleştirilere maruz kaldı. Avatar: The Last Airbender, yeni bir animasyon filminin geleceği duyurusu yapıldıktan sonra yeniden gündemde. Peki, serinin bitmesinin ardından 13 yıl geçmesine rağmen, nasıl oluyor da izleyici üzerinde hâlâ aynı etkiyi uyandırabiliyor?

Bu etkinin hala güncelliğini koruyor olması, büyük bir olasılıkla çizgi dizinin konusu ve aktarılma biçimiyle yakından ilgili.

- Reklam -

Avatar: The Last Airbender Konusu ve Ana Hikâyesi

Avatar: The Last Airbender, Ateş Ulusu’nun diğer uluslara (su, toprak, hava) yaptığı zulümler karşısında, dünyaya barış ve düzeni tekrar kazandıracak olan Aang’in Avatar olma süreci ve Ateş Lordu ile olan mücadelesini konu alıyor.

Güney Hava Tapınağı’nda Aang’e, henüz 12 yaşındayken keşişler tarafından Avatar olduğu bilgisi veriliyor. Oysa olağan şartlarda, Avatar olduğu bilinen bir kişiye 16 yaşında gerçek kimliği söyleniyor. Ancak keşişler yaklaşmakta olan savaş nedeniyle Aang’in bir an evvel 4 elementte ustalaşması gerektiğini düşünüyor. Gerçek kimliğini öğrenen Aang, Avatar olmanın vermiş olduğu sorumluluk ve disiplin altında eziliyor. Neşeli ve eğlenceli karakteriyle ön plana çıkan Aang, arkadaşları tarafından soyutlanıyor, oyunlara katılamaz oluyor ve kendisini yetiştiren Keşiş Gytso ile yollarının ayrılmak zorunda olduğu haberini alıyor. Bu baskıya dayanamayan Aang, uçan bizonu Appa ile kaçmaya karar veriyor. O akşam bir fırtına çıkıyor. Dalgalarla boğuşan Aang, bilinçsizce Avatar haline geçerek suyu büküyor. Appa ve kendisini bir buz kütlesinin içine hapsediyor ve böylece sırra kadem basmış oluyor. Aradan 100 yıl geçiyor. Bu süreçte, Ateş Ulusu iki ulusu (su, toprak) egemenliği altına alıyor, Hava Topluluğu üyelerini ise ortadan kaldırıyor. Artık dünyaya kaos hakimdir.

avatar buzlar içinde

Olanlardan ve aradan geçen yıllardan bihaber olan Aang, Su Ulusu’nun üyelerinden Katara ve Sokka tarafından tesadüfen bulunuyor. Onlarla beraber, Su Kabilesi’ne giden ve gerçeklerden habersiz olan Aang halinden memnun ve mutludur. Ancak ilk başta, kimliğini Katara ve Sokka’dan gizleyen Aang, yavaş yavaş gerçekleri öğrenmeye başlıyor: Aang 100 yıldır buz kütlesinin içinde kalmış, Ateş Ulusu diğer uluslar üzerinde hâkimiyet kurmuş, Hava Tapınağı üyelerinden kendisi dışında kimse kalmamıştır.

Tam da bu esnada, babası Ateş Lordu’nun gözünde onur ve şerefini kazanması Avatar’ı yakalamasına bağlı olan Zuko ve ona eşlik eden amcasının (Iroh) gelmesiyle işler karışıyor. Aang’in Avatar olduğu ortaya çıkıyor. Zuko’ya teslim olması üzerine Katara ve Sokka onların peşlerine düşüyor. İki kardeş, Aang’i kurtardıktan sonra dört elementte ustalaşma sürecinde çıktığı yolda ona eşlik etmeye ve Ateş Ulusu’nun zulmüne son vermek için yardım etmeye karar veriyorlar. Böylece onlar Aang’e sırasıyla su, toprak ve ateş bükmeyi öğretecek olan ustaları bulmaya yola çıkıyorlar. Yip Yip!

(Avatar: Son Hava Bükücü hakkındaki bu yazının devamı sürprizbozan [spoiler] içerir.)

avatar the last airbender hakkında

Eşzamanlı olarak Avatar’ın yaşadığının bilgisini alan Ateş Lordu, onun bir an evvel yakalanıp öldürülmesi için -oğlu Zuko dışında- ordusuna da haber salıyor. Bir yanda Zuko, diğer bir yanda Ateş Ordusu Aang’i yakalamak için seferberlik başlatıyor.

Aang, Katara ve Sokka ilk durakları olan Kuzey Su Kabilesi’nde ileri su bükme tekniklerini öğrendikten sonra, Toprak Ulusu’na yol alıyorlar. Binbir maceralar atlatan Aang ve arkadaşlarının yanına bir süre sonra Toprak Ulusu’ndan “Kör Haydut” takma adıyla bilinen Toph da katılıyor. (Çizgi dizinin ilerleyen bölümlerinde Toph’un, toprak bükücülerin ustaları olan köstebekler sayesinde topraktan gelen titreşimleri hissetmeyi zamanla öğrendiğini ve “görme konusunda” ustalaştığını öğreniyoruz). O, küçük yaşta olmasına rağmen, Toprak Ulusu’nun usta bükücülerinden biri olarak tanıtılıyor. Aang Katara’dan aldığı yardımlarla su bükmeyi ileri seviyeye taşıyor. Toph’un yardımlarıyla da toprak bükmede ustalaşma yolunda adımlar atıyor. Geriye bir tek ateş bükmek kalır. Artık ekip -bir eksik olsa da- bir araya geliyor ve yolculuk devam ediyor. Yip Yip!

Iroh ve Zuko’nun Hikâyesi

Zuko, Ateş Lordu Ozai’nin oğlu olarak karşımıza çıkıyor. Küçükken babasının askerlerle yaptığı toplantıya ısrarla katılmak isteyen Zuko, amcasının onayı üzerine toplantıya katılıyor. Toplantı esnasında generalin söylemlerine karşı çıkıyor. Zuko’nun tepkisi babası tarafından büyük bir saygısızlık olarak görülüyor. Babası bu saygısızlığın affedilmesi için onu düelloya davet ediyor. Zuko bu düellonun general ile kendi arasında gerçekleşeceğini ve -düelloyu kazanırsa- babasının gözüne girebileceğini düşünerek kabul ediyor. Fakat düelloya çıktığında karşısında babasını buluyor. Bunun üzerine ağlamaya başlayan ve babasından af dileyen Zuko’nun özrü kabul görmüyor. Ateş Lordu, ona, “Saygıyı öğreneceksin ve acı çekmek senin hocan olacak,” diyerek Zuko’nun yüzünün bir bölümünü ateşe veriyor. Ancak Zuko’nun cezası bununla sınırlı kalmıyor. Babası Zuko’yu sürgün ediyor ve onu Avatar’ı öldürmekle görevlendiriyor. Böylece Zuko, kaderinin Avatar’ı öldürmeye bağlı olduğu ve ancak bu yolla onurunu geri kazanabileceğini düşünüyor. O, kendi içinde sık sık “iyi” ve “kötü” arasında gidip gelen bir karakter sergileyerek karşımıza çıkıyor.

iroh ve zuko

Iroh ise Zuko’nun amcası ve emekli Ateş Ordu generali olarak maceraya katılıyor. Iroh, başarılı geçen generallik hayatında oğlunu savaşta kayıp vermiş, bu yüzden Zuko’yu oğlu yerine koymuş bir isim. Iroh, onu koruyup kollamayı kendine görev biliyor. En önemlisi de Zuko’nun yolculuğunda, gerçek kimliğini bulabilmesi için ona rehberlik ediyor.

Amcası ve Zuko’nun yolları sık sık kesişmesine rağmen, Zuko’nun Aang’i öldürme girişimleri hep başarısız sonuçlanıyor. Iroh her ne kadar Zuko’ya yardımcı olsa da Avatar’ı öldürmekten vazgeçmesi için ona telkinde bulunuyor. Zuko’nun onurunun ve kaderinin Avatar’ı yakalamaya bağlı olmadığını göstermeye çalışıyor. Fakat Zuko, Avatar’ı yakalamayı bir saplantı haline getirmiş durumda. Onu yakaladığı vakit babasının kendisini affedeceğinden dolayı mutluluğa ulaşacağını düşünüyor. Nitekim bu amacı bir nevi gerçekleşiyor da.

azula avatar the last airbender

Zuko’nun kız kardeşi Azula öfkeden beslenen, mutsuz ve Zuko’yu sürekli ezme eğiliminde olan bir karakter. Bir süre sonra Avatar’ı yakalamayı kendine görev bilen Azula, Aang’le yaptığı bir düelloda onu alt ediyor. Aang büyük bir darbe alıyor ve herkes onun öldüğü kanısına kapılıyor. Fakat Aang’in öldüğünden bir türlü emin olamayan Azula bir plan yapıyor: Zuko’ya Ateş Ulusu’na geri dönebileceğini ve babasına Avatar’ı öldüren kişinin Zuko olduğunu söyleyeceğini belirtiyor. Azula’nın bu yaklaşımı sevgiye aç olan Zuko için çok cazip geliyor. Amcasının itirazlarına karşın, Zuko “kötü”yü seçiyor, amcası ise hapse atılıyor. Zuko artık ait olduğu yerdedir. Ancak bir süre sonra Zuko tatmin olmadığını, içinde bir şeylerin ters gittiğini hissediyor. Evet, babası onu affetmiş, kendisi de artık onurunu geri kazanmıştır. Ama mutlu değildir. En sonunda Zuko, taraf değiştirmeye ve Aang’e ateş bükmeyi öğretmeye karar veriyor.

Zuko, Aang, Soka, Katara ve Toph’un yolculukları nihayetinde, dört ulusun düzen ve barışa kavuşmasıyla son buluyor.

“Yol”

“Yol” teması, izleyicinin nazarında ilkin, bu yolun “Aang’in Avatar olma yolculuğu olduğu” gibi bir algıya yol açabilir. Fakat bu yolculuğun yalnızca Aang’in Avatar olma sürecine karşılık gelmediğini söylemek mümkün görünüyor. Daha dizinin başında, Sokka ve Katara’nın Aang’i kurtarmak için Su Kabilesi’ne veda ettikleri sahnede, büyükannelerinin “ikinizin kaderi ondan farklı olmayacak” deyişi, bu yolun yalnızca Aang’in yolu olmadığına bir örnek teşkil ediyor. Aynı zamanda, henüz Aang bulunmadan Zuko’nun yolculuğa çıkmış olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.

sokka ve katara avatar

Öte yandan, çizgi dizinin ilerleyen bölümlerinde; başlarda cinsiyetçi söylemleriyle ön plana çıkan Sokka’nın zaman içinde kadınlara yaklaşımının değiştiğine, çok sert bir karaktere sahip olan Toph’un sivri karakterini törpülediğine, Katara’nın aşırı duygu durumlarının zamanla dengeli bir hale geldiğine ve Zuko’nun -amcasının rehberliğinde- karakterindeki köklü değişime tanıklık ediyoruz. Buradan hareketle, bu yolculuğun “ana karakterlerden her birinin kendini tanıma ve kendini gerçekleştirme sürecine karşılık geldiği” çıkarımı yapılabilir.

- Reklam -

“Çocuk”

Diğer bir yandan, dizinin konusundan anlaşıldığı üzere, görülüyor ki dünyayı kurtarmak çocukların elinde. Aang teknik olarak her ne kadar 112 yaşında olsa da, kurtarıldığında 12 yaşında. Onu bulup Avatar olma yolculuğunda eşlik eden Katara 14, Sokka 15, daha sonra ekiplerinde yer alacak olan Toph 12 ve seyirciye ilk etapta Avatar’ın can düşmanı olarak tanıtılan Zuko ise 16 yaşında. Serinin öne çıkan isimlerinden Iroh her ne kadar dizinin yaşlı karakteri olsa da, yapımı izledikçe onun aslında içinde muzip bir çocuğu taşıdığını görüyoruz. Zuko’nun öfkeyle amcasından kendisine ileri ateş bükme tekniklerini öğretmesini istediği bir sırada Iroh’un, “Ama önce kızarmış ördeğimi bitirmeliyim,” deyip gülerek ve iştahla yemeğine yönelmesi bunun bir örneği.

Peki, dünyayı kaostan kurtarma ve 4 ulusu tekrar barış çatısı altından birleştirme misyonunun çocukların elinde olması tesadüf mü? Sanmıyorum.

Çocuk; sinemada olduğu kadar felsefe ve edebiyatta rastladığımız simgeler arasında. Örneğin, Nietzsche felsefe dünyasında çocuk simgesine başvuranlardan biri. O, ruhun geçirdiği değişimleri deve, aslan ve çocuk simgeleri üzerinden anlatır. Deve Nietzsche’de sürü insanına, aslan değerleri yıkan özgür ruha, çocuk ise değerleri yeniden değerlendiren yaratıcı insan tipine, üstinsana karşılık geliyor.

avatar aang

Bu açıdan bakıldığında, Aang’in ilk etapta “özgür ruhu” temsil ettiği söylenebilir. Zaten özgürlüğün Hava Tapınağı üyelerinin niteliklerinden biri olduğuna dizide sık sık vurgu da yapılıyor. Fakat Nietzscheci anlamda değerlendirecek olduğumuzda, şunlar söylenebilir: Aang diğer Avatarlardan farklı olarak, erken bir yaşta Avatar olduğunu öğreniyor. Böylece “Avatar kimliğine sahip kişinin 16 yaşında bu gerçeği öğrenmesi gerektiği” tabusu Aang ile parçalanıyor. Aynı zamanda Aang’den önce Avatar olan kişileri gördüğümüzde, hepsinin bu kimliğe çok çabuk uyum sağladığı ve Avatar olmanın vermiş olduğu ağırlığı üstlendiklerini görüyoruz. Fakat Aang Avatar olmanın vermiş olduğu sorumluluğu üstlenmenin yanında, neşeli kişiliğinden hiçbir zaman ödün vermiyor. (Sokka ve Katara onu buz kütlesinden kurtardıklarında Aang’in ilk isteği, penguenleri görmek ve onlarla kaymak.)

Böylece Aang’in, “güç” ve “mükemmeliyet” kavramları ile karakterize edilen Avatar kimliğine de bir darbe indirdiği söylenebilir. Bu darbe, Hava Tapınağı’nda Guru’dan çakralarını açma eğitimi aldığı sahnede seyirciye sunuluyor: Avatar Hali’nde ustalaşması için, Aang 6 çakrasını açtıktan sonra sıra son çakranın açılmasına geliyor. Aang’in son çakrayı açabilmesinin yolu ise hiçbir zaafı olmamasına bağlı. Fakat son çakrayı açma sırasında Aang, Katara’nın yardımına ihtiyacı olduğunu öğreniyor ve Avatar olamama pahasına eğitimi terk ediyor. Nitekim Aang seçimini güç ve mükemmellikten yana değil de sevgi ve mutluluktan yana kullanmış görünüyor.

Aang Değerleri Yeniden Değerlendiriyor: Öldürmek Yerine Yaşatmak

Çizgi dizinin finaline doğru, Aang birinin yaşamını elinden alıp alamayacağı konusunda şüpheye düşüyor. Çünkü birini öldürme fikri, Aang’in ruhuna, kişiliğine ve karakterine aykırı düşüyor. Aang bu durumu arkadaşlarıyla paylaştığında, hepsi onun Ateş Lordu Ozai’yi öldürdüğü vakit dünyada barışın sağlanabileceğini söylüyor. Bunun üzerine Aang, kendinden önceki Avatarlardan fikir almak için ruhlar dünyasına geçiş yapıyor. Aang, kendinden önceki Avatarların hepsinin 4 ulusun barış durumunu tehdit eden zamanlarda, yani zaruri koşullarda bir insanın canını aldıklarını öğreniyor. Avatarlardan her biri zaruri durumlarda can almanın, Avatar olmanın gerekliliklerinden biri olduğunu söylüyor.

Avatar Studios The Last Airbender

Fakat bu diyaloglar Aang’i hiçbir şekilde tatmin etmiyor. Birini öldürme fikri Aang için işkenceye dönüşüyor. Tam da bu sırada, o, bükücülerden önce insanların enerjilerini büken bir Aslan Kaplumbağası ile karşılaşıyor. Aslan Kaplumbağa, “Sağlam bir yürek, nefretin zehrine kolayca karşı koyar,” diyerek Aang’e enerji bükmenin sırını veriyor.

İzleyicinin tam olarak da anlam veremediği bu sahnenin akabinde artık Aang’in Ozai ile mücadele vakti geliyor. İzleyicinin Aang’in nihayetinde Ozai’nin yaşamına son vereceğini düşündüğü an Aang, Ateş Lordu’nun enerjisini büküyor. Böylece, o, Ozai’nin canını almak yerine, enerjisini bükerek bir daha ateş bükmesini engellemiş oluyor. Nitekim -Nietzscheci anlamda- Aang’in yeni bir değer ortaya koyduğu söylenebilir: Öldürmek yerine yaşatmak.

Bir Başka Açı: Modern Toplumunun ve Sanayi Toplumunun Eleştirisi

16. yüzyılda, “bilgi güçtür” diyen Bacon’ın öncülüğünde insanlık bilgi’nin yıkıcı boyutlarını keşfetti. Bilgi, artık hem insana hem de doğaya hükmetmenin bir aracıydı. Bu olgunun, dizinin “Kütüphane” başlıklı bölümünde eleştirildiğini gözlemlemek mümkün görünüyor.

Ateş Ulusu’na karşı kullanabilecekleri herhangi bir bilgiye ulaşma umuduyla çocuklar yıllar önce çölün ortasında kalan kütüphaneye gidiyorlar. Kütüphaneyi maddi dünyaya getiren ruh, “10.000 şey bilen” Wan Shi Tang çocukları görür görmez gitmelerini istiyor. Aang, ona insanlarla derdinin ne olduğunu sorduğunda, “Yalnızca diğer insanları geçmek için bir şeyler öğreniyorsunuz,” cevabını veriyor.

Avatar The Last Airbender inceleme yorum

Bir şekilde Wan Shi Tang’i ikna edip Ateş Ulusu’na dair bilgi edindikleri sırada, ruh yanlarına geliyor. Sokka Ateş Ulusu’nun kötü olduğunu, kendilerinin iyiye hizmet için bu bilgiyi aradıklarını söyledikleri vakit, Wan Shi Tang “savaşını meşru gören ilk insan sen misin sence?” diye soruyor ve kütüphaneyi yok etmeye karar veriyor. Bu sahne, Antik Yunan’da “bilginin kendisi için bilgiyi sevmek ve istemek” anlamındaki bilginin/bilgeliğin, Modern Çağ’dan günümüze miras kalan ve şiddeti gitgide artmakta olan “hükmetmenin bir aracı olarak bilgi” anlayışının bir eleştirisi olarak değerlendirilebilir.

Sanayi Toplumu ve Ateş Ulusu

Diğer bir yandan dizide Ateş Ulusu üzerinden Sanayi Toplumu’nun eleştirisinin yapıldığını gözlemlemek mümkün. Buna göre, Ateş Ulusu ateş bükme gücünü tamamıyla savaş sanayisinin gelişimi üzerine kullanmıştır. Bu yüzden, diğer toplumların aksine Ateş Ulusu ileri teknoloji savaş araçlarına sahip. Fakat zaman içinde diğer ulusları egemenlik altına alan Ateş Ulusu, pek çok kabilenin yaşam alanına zarar veriyor.

ateş ulusu

Özellikle dizinin “Boyalı Kadın” başlıklı bölümünde, sanayinin doğa üzerindeki yıkıcı gücünün bir örneğine rastlıyoruz. Ateş Ulusu’nun açtığı fabrika nedeniyle bir balıkçı köyü yaşanmayacak hale geliyor. Deniz mavi rengini kaybetmiş, balıklar balık olmaktan çıkmış, insanların rengi solmuş, kadın/yaşlı/genç fark etmeksizin birçok kişi hastadır. Bu bölüm, baştan sona sanayi toplumunun bir eleştirisi olarak düşünülebilir.

Bu incelemeyi sonlandırırken Avatar: The Last Airbender yapımının yukarıda anlatılanların yanında, derin anlamlarla yüklü bir yapım olduğunu ve tekrar tekrar izlendikçe bu derinliklerin su yüzüne çıkabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Siz de yapım hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.

Ahsen Kurtuluş

27 yaşındayım. Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü ve Sosyoloji Bölümü mezunuyum. Yüksek Lisansımı Felsefe Bölümünde politika-etik alanı üzerine tamamladım. Halihazırda Felsefe Bölümü Doktora öğrencisiyim. Felsefe başta olmak üzere; sosyoloji, sinema, sanat ve psikoloji üzerine hem okumalar yapmak hem de onlar hakkında yazılar kaleme almak vazgeçilmezlerim arasında.

13 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Blackheart Blackheart dedi ki:

    Çizgi dizisi zaten harikaydı da filmin yönetmeni yanlış seçimdi bana göre.

  2. Avatar for Lorien_archers Lorien_archers dedi ki:

    Yönetmenden mi kaynaklı bilmiyorum ama ben bükme sahnelerini beğenmemiştim. Bir sahnede 10 toprak bükücü bir kayayı fırlatmaya çalışıyordu. Yanlarında ateş olmadan ateş bükemiyorlar falan animede bunlar yok. Ondan ben filmi beğenmemiştim. Film keşke düzgün olsaydı da devamında şu adını şimdi hatırlayamadım Daimyo muydu neydi Basingsey polislerini görebilseydik. Tobb ah Tobb.

  3. Avatar for Blackheart Blackheart dedi ki:

    Dediğiniz sahneler bence yönetmen kaynaklı sahneler. Benim eleştirim sizin dediklerinizi de kapsıyor.

    Belki bu kısım senaryo ile de alakalı olabilir, bilemiyorum. Ama bence bu filmi çekebilecek bir yönetmen değildi Shyamalan.

  4. Avatar for ErlikHan ErlikHan dedi ki:

    Aslında yoktan ateş var etmek, çizgi dizi için tamamda, film için fazla olabilirdi. Bu kısım güzel olmuş bence.
    Lakin o bükme hareketleri, savaşların hiç akıcı olmaması , Aang’in tavırları ve zorlama espriler çekilecek çile değildi.
    Özellikle Aang, çizgi dizidekiyle hiç alakası olmayan bir karakter olmuştu.

  5. Avatar for Akahige Akahige dedi ki:

    Filmin yönetmen dışındaki şeyleri çok mu iyiydi? :slightly_smiling_face: Kötü yönetmeni olan bir sürü film izledim ama bu film net şekilde izlediğim en kötü uyarlama. Bu kadarı da normal değil artık. Gerçi 6,5 saat sürmesi gereken hikayeyi 1,5 saatte anlatmayı deneyince böyle olması çok anormal değil.

    Bu olay tamamen yönetmenin seçimi işte. Kendisi sonradan verdiği bir röportajda “Diğer elementlerin hepsinin bükmek için bir maddeye ihtiyacı var ama ateşte bu yok. Güçleri dengelemek için böyle yaptık.” gibi bir şey demiş. Kimse de adama dememiş ki ateş ulusunun diğer üç ulusa karşı savaşıp kazanmasının bir sebebi var.
    Karakterlerin isimlerinin yanlış telaffuz edilmesi de yönetmenin seçimiymiş. “Seri Asya kültürünü temel alıyor ben de bu yüzden isimleri gerçek asyalıların telaffuz edeceği şekilde değiştirdim.” gibi bir şey demiş. Bence bu tamamen mantıksız değil ama Asya kültürüyle ilgili her şeyi muhtemelen süre sıkıntısı yüzünden silip sonra kültüre saygı duyduğumdan telaffuzları değiştirdim demesi biraz saçma olmuş.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

8 cevap daha var.

Zack Snyder's Justice League hbo max

HBO Max, Zack Snyder’s Justice League Filmini Yanlışlıkla Yayınladı

Sıcak Kafa Dizisi Oyuncu Kadrosu Haluk Bilginer

Haluk Bilginer, Netflix’in Bilimkurgu Dizisi Sıcak Kafa Kadrosundan Ayrıldı