in ,

Batman: Bitmeyen Cadılar Bayramı

Christopher Nolan’ın Batman filmlerine ilham kaynağı olan ve Kara Şövalye’nin en ünlü maceralarından biri sayılan Bitmeyen Cadılar Bayramı’nı inceledik.

Batman: Bitmeyen Cadılar Bayramı
- Reklam -
- Reklam -

Ünlü yönetmen Christopher Nolan’ın 2000’li yılların başına damga vuran Kara Şövalye üçlemesini bilmeyeniniz yoktur muhtemelen. Bu filmler yalnızca Batman’e sinemada kaybettiği itibarını geri kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda yeni nesle de Kara Şövalye sevgisini de aşılamıştır. Üçlemeyi şöyle bir düşündüğünüzde insanın aklına gelen ilk şeyler Heath Ledger’ın kaotik Joker’i, önceki Batman filmlerine nazaran daha karanlık olan atmosferleri ve tabii ki Christian Bale’in oyunculuğu oluyor. Ama bu filmlerin bir diğer güzel yanıysa asla tamamen Batman hakkında olmamalarıdır. Daha çok Gotham hakkındadır ve o şehrin insanlara yaptıklarıyla…

Bunun en güzel örneğine ikinci film olan Kara Şövalye’de (The Dark Knight), Bölge Savcısı Harvey Dent’in yavaş yavaş Two-Face’e dönüştüğü olaylarda tanık oluruz. “Ak Şövalye” olarak bilinen, adaletin temsilcisi olarak görülen Dent’in yaşadığı elim olaylar sonucunda giderek kötü yola düşmesi, yüzünün yarısını kaybetmesi ve en sonunda kendi yasalarını uygulayan bir intikamcıya dönüşmesi filmde çok başarılı bir şekilde işlenmiştir.

İşte o filmde Harvey Dent’in yaşadıkları aslında bu incelememize konu olan Batman: Bitmeyen Cadılar Bayramı’ndan (The Long Halloween) esinlenerek hazırlanmıştır. Christopher Nolan’ın her röportajında sık sık belirttiği üzere, bu çizgi-romanın filmin senaryosundaki payı çok ama çok büyüktür. Ve JBC Yayıncılık sağ olsun, artık biz Türk okurlar da bu meşhur mu meşhur macerayı kendi dilimizde okuma şansına sahibiz. Şimdi gelin, sayfaların arasında bizi ne gibi cevherlerin karşıladığına hep birlikte bir bakalım.

- Reklam -

Baba

Bitmeyen Cadılar Bayramı, Jeph Loeb ve Tim Sale ikilisinin tam bir yıl boyunca süren, bir Cadılar Bayramı’nda başlayıp bir sonrakinde sona eren, uzuuuun mu uzun soluklu bir macera aslında. İlk kez 1996-1997 yıllarında yayınlanan bu özel dizinin bünyesinde mafya savaşlarından tutun da gizemli seri katillere, süper kötülerden derin entrikalara dek pek çok şey var.

Batman: İlk Yıl’a yakın bir dönemi konu alan Bitmeyen Cadılar Bayramı, İtalyan kökenli Falcone ve Maroni ailelerinin hâlâ Gotham’a hâkim olduğu bir zaman aralığında geçiyor. Kara şövalyemiz artık iyice ünlenmiş ve hatırı sayılır bir tecrübe kazanmış durumda. Ancak insanlar kendisine hâlâ tam olarak güvenmiyor, hatta polisler de öyle. Tek müttefiki Komiser Gordon, Bölge Savcısı Harvey Dent ve Kedi Kadın. Tabii bir de Alfred var… Bu arada süper kötüler de yavaştan sahneye girmeye ve Arkham Tımarhanesi’ni doldurmaya başlamış. Yani tam da Gotham’ın İtalyan mafyalarının elinden çıkıp süper kötülerin eline geçmeye başladığı yıllardayız.

bitmeyen cadilar bayrami 001Söz konusu İtalyan mafyaları olunca akla hemen tek bir isim geliyor elbette: The Godfather (Baba). Ve senarist Jeph Loeb çizgi roman boyunca sinema tarihinin bu unutulmaz filmine minik göndermeler yapmaktan geri kalmıyor. Örneğin Carmine “Romalı” Falcone yakasındaki kırmızı gülü ve takım elbisesiyle tıpkı Marlon Brando’nun canlandırdığı Don Corleone’yi andırıyor. Filmin meşhur açılış repliği olan, “Amerika’ya inanıyorum,” (I believe in America) maceranın ilk sayfalarından son satırına kadar farklı şekillerde karşımıza çıkıyor: Gotham’a inanıyorum. Batman’e inanıyorum. Harvey Dent’e inanıyorum… gibi gibi. Buna ek olarak meşhur mutfak sahnesi, olaylardan uzak tutulmaya çalışılan iyi yeğen (burada oğul), aile içerisindeki sorunlar gibi etmenlerle devamlı olarak Baba filmine küçük göndermelerde ve bir nevi saygı duruşunda bulunuyor eser. Ki zaten çizgi-romanın önsözünde Jeph Loeb de gangster filmlerini ne kadar sevdiğinden ve onlara layık bir çalışma ortaya koymak istediğinden söz ediyor.

Eh… Ne zaman bir şehri kontrolü altında tutan bir İtalyan mafyası olsa, bir de ona rakip olan ve yasadışı eylemlerde hiç de aşağı kalmayan rakip bir aile söz konusudur. Burada da bu rolü Maroniler üstleniyor. Bölge Savcısı Harvey Dent ve Komiser Gordon bu iki aileyi suçüstü yakalamaya ne kadar çalışırsa çalışsın hâkimlerin, savcıların ve bankacıların büyük bir bölümü direkt olarak mafyaya bağlı olduğundan bu çabaları bir türlü sonuç vermiyor. Ne zaman somut bir delil elde ettiklerini düşünseler Falcone ve Maroniler parmaklarının arasından kayıp gidiyor, hatta adamları bile nezarette en fazla bir saat tutulabiliyor.

Savcı

Kahramanlarımız tüm çabalarının nafile olduğunu, habire boşa kürek çektiklerini gördükçe giderek umutsuzluğa kapılıyorlar doğal olarak. Genel olarak baktığımızda üçünün de amacının aynı olduğunu görüyoruz. Batman annesine ve babasına ettiği yemini yerine getirip şehri yaşanılabilir bir yer hâline getirmeye çalışıyor. Gordon ve Harvey ise hem eşlerinin hem de çocuklarının güvenle yaşayabileceği bir Gotham’ın hayalini kuruyorlar. Gelgelelim tüm bu başarısızlıklardan en çok etkilenen kişi Harvey Dent oluyor ve yasalara olan inancını günbegün kaybediyor.

bitmeyen cadilar bayrami 002

Derken, tam da Cadılar Bayramı’nda Falcone ailesinin üyelerinden biri gizemli bir cinayete kurban gidiyor. Olay yerinde namlusu biberon ağzıyla tıkanmış, seri numarası silinmiş bir silah ile küçük bir balkabağı bulunuyor. Benzer bir cinayet bir ay sonra, Şükran Günü’nde tekrar yaşanıyor. Sonra Noel’de, sonra yılbaşında… Seri katil özel günlerde Falcone ailesini hedef alan cinayetler işlemeye ve olay yerine o günle ilgili bir süs eşyası bırakmaya devam ediyor. Gazeteler ona “Holiday” (Tatil) adını takıyorlar. İnsanlar huzursuzlanıyor, mafya aileleri birbirine giriyor, polis yetersizlikle suçlanıyor ve Batman tüm çabalarına rağmen ne cinayetleri durdurabiliyor ne de katili yakalayabiliyor.

- Reklam -

Böylece aylar birbirini kovalamaya başlıyor. Eser boyunca pek çok kişiden şüphelenmeye başlıyor, katili tespit etmeye çalışıyorsunuz. “Acaba Harvey Dent mi?” derken onun o sırada başka bir yerde olduğunu görüyoruz. “Falanca yapmış olabilir mi?” diye düşünürken hop! Şüphelendiğiniz kişi ölüveriyor. Veya saldırıya uğruyor. Batman gibi, “Bu iş olsa olsa Calendar Man’in işidir,” diye düşündüğünüzde adamın zaten Arkham’da yattığını öğreniyoruz. Bu da yetmiyormuş gibi aynı şehre iki manyağın fazla olduğuna karar veren Joker işe bizzat el atmaya kalkışıyor. Başka bir köşeden Poison Ivy çıkageliyor. Korkuluk ve Şapkacı, Oz Büyücüsü sahnelerini aratmayan bir soyguna kalkışıyor (Çok kısa sürse de bu iki kaçığın beraber hareket ettiği kısımları pek bir sevdim ben).

Sonunda kendisi de ağır kayıplar veren, bu savaştan iyice yılan ve Falcone’a karşı ifade vermeye karar veren Maroni, soluğu Harvey Dent’in yanında alıyor. Ona mahkemeye çıkmak istediğini, her şeyi anlatacağını söylüyor. Ancak kader, aile bağları ve hain senaristler bir kez daha ağlarını örüyor ve mahkeme salonunda Harvey Dent’i Two-Face’e dönüştüren o elim olay yaşanıyor. Böylece Batman’in sayısız düşmanlarına bir yenisi eklenirken nadir dostlarından birisiyse yok oluyor.

Katil

Buraya kadar anlattıklarımdan rahatça görebileceğiniz gibi, dolu dolu bir içeriği var Bitmeyen Cadılar Bayramı’nın. Bununla birlikte tam bir yıl sürmesi önceden planlandığından bazı yerlerde gereksiz uzatıldığının farkına varmadan edemiyorsunuz. Örneğin Joker’in olaylara karışması, Solomon Grundy’nin boy göstermesi, Korkuluk ve Şapkacı’nın soygunu gibi bölümler her ne kadar işe renk katsalar da hikâyenin işleyişine herhangi bir katkıları yok. Bu karakterlerin sırf “olsunlar diye” araya katıldığı ve diziyi bir yıla yaymayı kolaylaştırma amacı güttüğü çok belli.

Aynı şekilde, “Holiday” kod adlı katilin kimliği açıklandıktan sonra havada kalan pek çok ayrıntı olduğunu fark ediyorsunuz. Evet, katilin “kim” olduğunun açıklanma şekli gerçekten zekice ve kimliğini neden bir türlü tespit edemediğinizi güzel bir şekilde size açıklıyor. Bununla birlikte kitabı kapatıp üstünde düşündüğünüzde bazı kısımlarının mantıksız olduğunu görmeden edemiyorsunuz. Hikâyenin sürprizini bozmadan eleştirmem gerekirse, son sayfadaki kişinin işlediğini söylediği cinayetler sırasında orada bulunması neredeyse imkânsız. O anda hastanede olması gerekmiyor muydu? Tedavi görüyor olması? Ve onca mafya elemanını atlatıp tüm bunları tek başına yapmış olması kulağa inanılmaz geliyor.

Buna ek olarak neredeyse ilk sayfalardan beri Kedi Kadın’ın etrafında dönen, esrarengiz bir durum var. Ancak macera sona erdiğinde cevaplanmamış bir soru işareti olarak kalıyor bu konu. Cevabıysa Loeb ve Sale ikilisinin yine bir yıl süren ve bu maceranın devamı olan Batman: Dark Victory serisinde veriliyormuş sadece. Sizi bilmem ama bir şeyler böyle yarım kalınca pek bir keyfim kaçıyor benim.

Çevirmen ve Editör

Toplamda 367 sayfadan oluşan Bitmeyen Cadılar Bayramı gerek kapağıyla, gerekse de kuşe kâğıda baskısıyla her zamanki gibi JBC kalitesinde. Eserin çevirisi Hasan Süpürgeci’ye, düzeltisiyse JBC’nin son zamanlardaki çoğu işinde olduğu gibi Aslı Dağlı’ya ait. Ve her zamanki gibi çeviri ve editörlük anlamında hiçbir şikayetim yok. Cümleler akıcı, kolay anlaşılır ve gayet net. Hatta İtalyanca kelimelere dipnot vererek bazı şeyleri daha iyi kavramamız bile sağlanmış, ki bunun için ayrıca bir teşekkür ediyorum kendilerine.

Süpermen: Dört Mevsim’den tanıdığımız Tim Sale’in çizimlerine gelirsek, genel olarak tatmin edici olduklarını söyleyebilirim. Bununla birlikte bazen “üçgen çeneli suratlar” göze batmıyor değil. Joker tasvirini de pek sevdiğimi söyleyemem. Ama onun haricinde, bilhassa da Batman, Gordon, Two-Face ve Solomon Grundy karakterlerinin göründüğü karelerde iyi bir iş çıkarmış usta çizer.

Uzun lafın kısası, bazı ufak tefek eksikliklerine ve gereksiz uzayan bazı sahnelerine rağmen iyi bir gangster hikâyesi ve güzel bir dedektiflik macerası sunuyor bizlere Bitmeyen Cadılar Bayramı. Batman’in ilk yıllarındaki serüvenlerini merak edenlere bilhassa tavsiye olunur.

M. İhsan Tatari

Yirmi yılı aşkın bir zamandır fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir oluyor.

Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, Kayıp Rıhtım'ın yanı sıra Oyungezer dergisinde de serbest yazar olarak çalışmakta, çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak görev almaktadır.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

orhan kemal

3. Orhan Kemal Edebiyat Festivali Başlıyor

oykumuzun kirk kapisi ust

Necip Tosun’dan Öykücülere Bir Armağan: Öykümüzün Kırk Kapısı