in ,

Batman Hush: Sargılar Her Zaman Yara Sarmaz

Çizgi roman dünyasının en usta isimlerinden ikisi, Gotham’ın pelerinli süvarisine unutulmaz bir serüven yaşatmak için kolları sıvarsa…

batman hush ust
- Reklam -
- Reklam -

Ödüllü senarist Jeph Loeb’u isim olarak tanımıyor olabilirsiniz belki. Ama hem çizgi roman hem de televizyon alanında verdiği birbirinden kaliteli eserlerden en az birine aşinasınızdır mutlaka. Örneğin Lost, Heroes ve Teen Wolf gibi. Ya da çizgi romanlardan örnekler vermek gerekirse Süpermen: Tüm Mevsimler, Batman: The Long Halloween, Spider Man: Mavi… ve tabii ki Batman: Hush.

Batman: Hush’ta Loeb’a çizgileriyle eşlik eden kişiyse Jim Lee’nin tak kendisi. Evet, o Jim Lee. Hani 1991’den X-Men’i resmen küllerinden doğuran; Cyclops, Storm, Rogue, Jean Grey ve Psylocke için o meşhur çizgi filmde de kullanılan farklı kostümleri tasarlayan ve Omega Red karakterini yaratan efsanevi çizer. Öyle ki bu çizgi roman aradan geçen bunca zamana rağmen gelmiş geçmiş en çok satan sayı olarak hâlen Guinness Rekorlar Kitabı’ndaki yerini korumaktadır.

Batman: Hush, böylesine yetenekli iki ismin ellerinden çıkma işte. Bu iki ustayı yan yana görmek bile bir çizgi roman tutkununun heyecandan yerinde duramaması için yeter de artar. Hele ki Batman gibi ikonik bir karakter üzerinde beraber çalışıyorlarsa… Peki isimlerinin hakkını verebilmişler mi Batman: Hush’ta? Gelin, hep beraber bakalım.

- Reklam -

Taşlar yerinden oynarsa…

Aslen 2012’de yayınlanmaya başlayan Batman: Hush, Kara Şövalye’nin kariyerinin zirvesinde olduğu bir zaman dilimine denk geliyor. Gotham artık kelimenin tam anlamıyla onun şehri, polis ona sonsuz bir saygı duyuyor. Ekibinde Robin (Tim Drake) ve Alfred’in yanı sıra Oracle (Barbara Gordon) ve Nightwing de var. LexCorp, Metropolis sınırlarını aşıp Wayne Enterprise ile azılı bir rekabet içerisinde. Başkomiser Gordon ise artık emekliye ayrılmış. Rocksteady’nin Batman oyunlarına yakın bir zaman dilimindeyiz anlayacağınız.

batman hush jbcİşte böyle bir ortamda, Killer Croc’ın (Katil Timsah) küçücük bir çocuğu kaçırıp fidye istemesiyle başlıyor her şey. Evet, biliyorum; Croc normalde rehine falan almakla uğraşmaz, ufaklığı doğrudan mideye indirir gider. Burada yanlış bir şeyler var ve Batman de bunun son derece farkında. Derken işin içine Catwoman giriyor ve hiç de tarzı olmayan bir şekilde fidye parasını alıp kaçıyor. Her ne kadar bir hırsız olsa da Selina asla bu tür küçük işlerle uğraşmaz, daha çok bir müze gibi aşılması zor engellere kafa tutmanın heyecanını yaşar çünkü. Sizin anlayacağınız Batman’in iki eski düşmanı hiç de tarzları olmayan iki şaşırtıcı harekette bulunmuştur bir gecede.

Bu da yetmezmiş gibi, Catwoman’ı çatılarda takip ettiği sırada biri Batman’in ipini kesiverir ve ölümcül bir şekilde sokağa çakılmasına neden olur. Ekibi hemen yardımına koşsa da ameliyat olmadığı takdirde ölmesi kaçınılmazdır. İşte o noktada çocukluk arkadaşı, dünyaca ünlü cerrah Thomas Elliot devreye girer ve Bruce’un hayatını kurtarır.

Batman bilmese bile ipini kesip onu öldürmeye çalışanın ve düşmanlarının farklı şekillerde davranmasına yol açanın kahverengi bir pardösü giymiş, yüzü sargılar içinde bir adam olduğu bizlere gösterilir. Yani Hush… Ve o noktadan sonra Kara Şövalye’nin neredeyse tüm düşmanları konuya dâhil olmaya ama alışılmışın dışında davranmaya devam ederek Batman’i öldürmeye, küçük düşürmeye, savunduğu tüm değerleri kaybetmesini sağlamaya çalışırlar.

Muhteşem çizimler, ortalama konu

Bu noktadan sonra cildin konusundan daha fazla bahsetmeyeceğim ki tadınız kaçmasın. Ama yukarıda saydığım isimlerin yanı sıra Riddler, Scarecrow, Poison Ivy, Harley Quinn, Joker ve Superman gibi isimlerin de hikâyeye dâhil olduğunu söylememe izin verin. Ki bunu çizgi romanın kapağında da açıkça görebiliyoruz zaten. Gel gelelim tüm bu yıldızlar geçidine ve gizemli Hush karakterine rağmen konu bir türlü tatmin edici bir bütünlük kazanamıyor maalesef.

Sayfalar boyunca Batman’i çeşitli düşmanlarıyla savaşır ve onları kimin organize ettiğini bulmaya çalışırken görüyoruz. Her biri normal davranışlarının ötesine çıkarak ya kara şövalyemizin bir dostunu ya da normalde bilememeleri gereken bir zayıflığını kullanarak onu bir şekilde çökertmeye çalışıyor. Bununla birlikte 320 sayfalık bu devasa cilt genel olarak bir bütünlükten yoksun ne yazık ki. Catwoman’ı saymazsak öteki karakterlerin her biri hikâyeye ansızın girip gerçek bir etki bırakmadan çabucak çıkıveriyor; öykünün başından sonuna bizlerle kalarak olay örgüsüne derinlik katmaları çok daha hoş olurmuş hâlbuki.

- Reklam -

Hush’ın “gizemi” de pek tatmin edici bir şekilde sonuçlanmadı kendi adıma. Seri boyunca yüzü sargılı, kahverengi pardösülü adamı birkaç kez görüyoruz ve her seferinde kimliğine dair apayrı bir ipucu veriliyor. Derken aslında bunun da bir tür numara ya da şaşırtmaca olduğu ortaya çıkıyor ve tekrardan yeni ipuçları veriliyor. Sorun, son ana kadar Hush’ın kimliğiyle ilgili gerçek bir detayın bizlere hiçbir zaman sunulmaması. Yani okura gizemi çözme şansı sunulmuyor, cevap ansızın veriliyor ve bunun bizi şaşırtması bekleniyor. Eh, şaşırtmıyor… En sonunda kimliği açığa çıksa da yüzünün neden sargılı olduğu ve tüm bunları neden yaptığı da okura tam olarak anlatılmıyor.

Öte yandan Jim Lee çizimleriyle bu ciltte kelimenin tam manasıyla harikalar yaratmış. Hem Batman hem de dostları ve rakipleri her sayfada muhteşem görünüyor. Keza Gotham, Batcave ve diğer detaylar da öyle. Dövüş sahneleri kadar Bruce’un geçmişi hatırladığı, renk paletinin siyah beyaza indirgendiği karakalem vari sayfalar da cidden harika olmuş. Uzun zamandır temiz ve keskin çizimlerini bu kadar sevdiğim bir çizgi roman okumamıştım doğrusu. Demek istediğim, şuna bir bakar mısınız?

batman hush 001

Hikâye ve çizimlerdeki bu zıtlık sanki Jim Lee, Batman evrenindeki tüm karakterler üzerinde yeteneklerini sergileyebilsin diye ortaya çıkarılmış bir çalışma izlenimini veriyor Batman: Hush’a. Öte yandan son sayfalarda beklenmedik bir son karşılıyor bizi ve tatmin hissiniz azıcık da olsa katlanıyor. Bu hikâyenin ileride Under The Red Hood’a ilham kaynağı olacağını ve Hush’ın amacının “daha sonra” ortaya çıkacağı çarpıcı bir hikâyeyi doğuracağını bilmek de çok fazla gönül koymanıza engel oluyor.

Çeviri ve editörlük

İncelediğim son Batman’lerin aksine bu kez çevirmen koltuğunda başarılı çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren İlke Keskin var. Editörüyse aynı anda on kitap üzerinde birden çalıştığına gün geçtikçe daha çok emin olduğum Aslı Dağlı. İkili genel anlamda oldukça başarılı bir çalışma ortaya çıkarmış. Kelime oyunlarında biraz zorlanmışlar gibi, ama İngilizce dilbilgisine dayalı öyle şeyler var ki başka nasıl çevrilebilirlerdi bilmiyorum doğrusu. Üstesinden hakkıyla geldiklerini düşünüyor, ikisini de gönülden tebrik ediyorum. Baskı ve sayfa kalitesiyse her zamanki JBC standartlarında zaten. Bir teşekkür de çizgisini bozmadığı için bu güzide yayınevine gelsin.

Çizgi romanın adını neden Batman: Şşşt, diye çevirmediklerine gelince… Sanırım bunun nedeni JBC’nin tüm çizgi karakterleri orijinal adlarıyla kullanma politikasıyla alakalı. Mesela Katil Timsah değil de Killer Croc… Ülkemizde daha önce basılan Batman: Şşşt ciltleri elimde olmadığından çeviri karşılaştırması yapamadım maalesef. Ama dediğim gibi, İlke Keskin ve Aslı Dağlı kalitesi böyle bir şeye gereksinim duymanıza mahal vermiyor zaten.

Sonuç olarak çizimleriyle sizi kendisine âşık eden, son ana kadar merakınızı ayakta tutmayı başaran, pek çok karaktere ev sahipliği yapan ama sonunu pek de tatmin edici şekilde bağlayamayan bir macera olmuş Batman: Hush. Bunu ancak arkasından Under The Red Hood’u okumak telafi eder. Kim bilir, o da yakında bizlerle olur belki?

M. İhsan Tatari

Yirmi yılı aşkın bir zamandır fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir oluyor.

Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, Kayıp Rıhtım'ın yanı sıra Oyungezer dergisinde de serbest yazar olarak çalışmakta, çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak görev almaktadır.

5 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for alalsoy90000 alalsoy90000 dedi ki:

    Villain çok kötü ve klişeydi bana kalırsa. Bu tür hikayeleri çok gördük. Klasik arkadaş aslında kötü adammış hikayesi.

  2. Avatar for mit mit dedi ki:

    Eh… Orası öyle. Bioware’in o dönem çıkan tüm RYO’larında da (KOTOR, Jade Empire vs) aynı sıkıntı vardı. O aralar modaymış anlaşılan :slight_smile:

  3. Avatar for Burak_Kurtulus Burak_Kurtulus dedi ki:

    Hikayeyi okuduktan sonra bu çizgi roman için realist bir inceleme okumak istedim ve bu yazı o yazı. Hikaye gerçekten çok kopuk ve tatmin etmedi beni. Çizimler ne kadar güzelse hikaye o kadar terse yatırdı diyebilirim. Hush birazcık balon.

  4. Avatar for Birazan7 Birazan7 dedi ki:

    Batman’in tüm villianlarını göstermek için yırtındıkları ve olayın bu kadar basit olması yüzünden aklımda hep kötü kalacak bir Batman Hikayesi. Batman’e yeni başlayanlar için de Batfamily ve villianlarını yüzeysel anlatan bir çizgi roman.

  5. Avatar for Legend1905 Legend1905 dedi ki:

    Batman artık sıkmaya başladı yeminle. Şu adam öldürmeme huyu, bir kez öldürürsem duramam klişe olmuş artık.

    Ne yani, 1 kişinin ölümü yüzlerce kişinin hayatını kurtaracaksa bu yapılmaz mı? Yapmazsa bu adama kahraman denebilir mi? Sırf bu davranışı yüzünden Todd’u kaybetti.

    Ben dünya 2 Batman’i daha çok seviyorum, işini temiz yapıyor :smiley:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

2017 fantastik bilimkurgu

2017’de Yurtdışında Çıkacak Kitaplar

anadolu korku oykuleri ust

Anadolu Korku Öyküleri: Yerel Spekülatif Kurgunun En Güzel Örnekleri