Behzat Ç. – 4. Sezon 8. Bölüm İncelemesi: Karar Vakti

- Reklam -

Sezon finaline bir kala, Behzat Ç. içimize sinen bir bölümle daha evlerimize konuk oldu. Karakterlerin kendi arasında samimiyeti yakaladığı ve eski bölümleri hatırlatan, biraz daha farklı bir başkomiser görsek de izlemesi keyif veren bir bölümü geride bıraktık.

Şimdi gelin, hem bölüm üzerine biraz konuşalım hem de final tahminleri yapalım.

Her zaman yaptığımız gibi tekrarlayayım: Buradan sonra yazacaklarım ilk 8 bölümle ilgili spoiler içerecektir.

- Reklam -

Başta da söylediğimiz gibi, sezonun en güzel bölümlerinden bir tanesini izledik. Karakterler arasındaki ilişkiler ön plana çıkınca o eski tadı çok daha fazla aldık. 8 bölüm oldu, neden hâlâ kıyaslama yapıyoruz diye düşünebilirsiniz. Ama unutmayın, bizlere Behzat amirimizi sevdiren o ilk 3 sezondaki samimiyetti. Üstelik bu samimiyeti sansürün bolca bulunduğu ulusal bir kanalda bizlere geçirmeyi başarmıştı. Ama şimdi, nispeten daha özgür olduğu bir ortamda bunu pek fazla göremeyince ister istemez bir kıyaslama durumu oluşuyor. İşte 8. bölüm bu nedenle eskiye olan özlemi bir nebze de olsa giderdi.

Hayalet ile Mahir’in arasındaki ilişki de farklı bir noktaya doğru gidiyor. Birbirlerinden pek hazzetmemelerine rağmen yine efendi efendi konuşuyor olmaları seyir zevkini katlayan bir nokta. Derinsu hakkında ikisinin kendilerine söyledikleri yalanları karikatürize etmeden gerçekçi bir şekilde vermeleri de hoşuma gitti. Çünkü biraz daha saf bir bakış açısıyla yaklaşsalardı polisliklerinden şüphe duymaya başlayacaktık -ki bu da pek mantıklı olmazdı.

Bölümün Yıldızı: Şevket Ç.

Şevket Ç. karakteri de ayrı bir paragrafı hak ediyor. Kendisi en başından beri güzel oynasa da bu sefer iyiden iyiye parladı. Ege Aydan, oyunculuğunu çok güzel konuşturdu. Behzat’la olan diyalogları tam bir abi kardeş atışması gibiydi. Behzat’ın birçok açıdan daha güçlü olmasına karşın, altta kalmamak için verdiği çaba ve hareketler izlemeye değer. Memduh Başgan ile birlikte en sevdiğim karakter olma yolunda birinciliğe oynuyor.

Geçen bölümden devam eden cinayet soruşturması da bu bölüm açıklığa kavuştu. Çoğunuz benimle aynı şeyi düşünüyordur. Son anda yakalanan kişinin (Akın) hikâyesini dinleyince keşke kaçabilseydi diye düşünmeden edemedim. Fakat kanun herkes için var. Birisi veya birileri için esnetmeye başladığın an neler olacağını ülke olarak uzun süredir görüyor ve şahit oluyoruz.

Yine Bolca Gönderme Var

Ve yine bolca gönderme yapılan bir bölümle karşı karşıyaydık. Hatta bu sefer daha net bir şekilde yansıttılar. Uzun süredir yine birçoğumuzun aklına gelen bir soruyu bizzat Behzat’ın ağzından duymak güzeldi: “Madem ülkende savaş var, sen neden buradasın?”

Milyonlarca Suriyelinin sığınmacı olarak geldiği ülkemizde kalıcı olması ve yarattığı sorunlar, Banu’nun cinsel yönelimiyle ilgili yaşadığı çatışma ve haberlere bile konu olan o malum öpüşme sahnesi. Bir saniye bile sürmeyen sahne dizinin geri kalan bölümünden daha fazla konu oldu ülkemiz medyasında. Muhtemelen birçok yerde “iki kadın oyuncu öpüştü” adı altında benzeri haberleri görmüşsünüzdür. Konuyu gereksiz uzattılar diye de bakabilirsiniz. Ama cinsel yönelim üzerinden yaşanan ve tahmin ettiğimizden daha çok benzer sorunlarla yüzleşenleri anlamak için devam ettirmelerini önemli buluyorum.

Ayrıca daha önce sorduğum bazı soruları da bu sırada cevaplandırmış oldular. Hatırlarsanız 6. bölüm incelemesinde “Sevdiği kadını kaybedince hüngür hüngür ağlayan kadın daha mesai bitmeden nasıl başka birine iş atmaya başlayabilir?” diye sormuştum. Bu bölümde Banu da merak ettiğim bu soruyu Fatoş’a yönlendirdi. Görmek istediğim bir sahneydi.

- Reklam -

Behzat’ın kızı Şule’yle olan konuşması da kitapların yazarı Emrah Serbes adına yapılan bir gönderme gibi geldi. Yazar, geçtiğimiz yıl bir trafik kazası olayına karışmış ve üç kişinin ölümüne sebep olmuştu. Ardından olayı arkadaşı üstlenmiş ama bir süre sonra gerçekler ortaya çıkmıştı. Şimdi de bu sahne üzerinden Serbes adına böyle bir sahne yazılmış olabilir. Kim bilir, belki haberi vardır. Hapisten çıksa da vicdanen ölene kadar rahat olmayacak.

Sevindiren ve Can Sıkan Tezatlıklar

Peki Pilli Bebek müziği eşliğinde gördüğümüz o son sahneler neydi öyle? Akbaba ve Hayalet’in yine eski bölümlere atfen yaptıkları menemen tartışması, herhangi bir konuşma duymasak da kulaklarımızda yankılandı resmen. Güzel nostalji oldu.

Bölümle ilgili eleştireceğim tek nokta son sahne olabilir. Defne, dışarıdan bakıldığında psikopat gibi gözüken bir polis amiriyle ne ara bu kadar samimi oldu? Kendisi onun teklifini kabul edecek kadar ne ara yakınlaştı? Hadi kabul etti ve dediği yere gitti. Behzat amirimiz kendisine ne söylemiş olabilir ki bu kadar kahkaha attı? İçiyormuş gibi yapıp, Behzat amirimizin ağzından neredeyse tek kelime çıkmadığı halde bu kadar gülmesi pek samimi gelmedi. Ayrıca Behzat Ç. ne ara bu kadar sırıtmaya başladı? “Ah işte aralarında bir şeyler olacak, kesin olacak!” duygusunu vermek için yaptıkları bu sahneyi daha iyi şekilde kotarabilirlerdi.

Finalde Neler Olacak?

Şimdi, geriye kaldı tek bir bölüm. Ama 8. bölüm her ne kadar güzel olsa da, ara bölüm gibiydi. Doldurmalık bölüm diye tabir edebileceğimiz bu bölümden sonra final ne kadar uzunlukta olacak mesela? Nasıl bir ortam yaratacaklar, tam tadını almaya başlamışken ağzımıza bir parmak bal çalıp bitecek mi? Şu ana kadar elle tutulur bir şey yok.

Önceki bölümlerden de aşinayız; senaristimiz 40 dakikalık dizi yazma işinin altından ne yazık ki tam olarak kalkamıyor. Finale özel 2 saatlik bir bölüm mü izletecekler? Ve ölen olacak mı? Suat’ı sezon finalinde öldüreceklermiş gibi geliyor nedense. Ne yalan söyleyeyim, son bölümde pek sırıtmasa da yine de ölürse pek üzülmem. Final bölümüne ait fragman gelmemesi de merakımızı daha da arttırıyor. Umarım perşembe günü yeni bölüm gelir, sonraki haftaya kalma.

Peki ya sizler Behzat Ç. 4. sezon 8. bölümü izlediniz mi? Nasıl buldunuz? Finalle ilgili teorileriniz var mı?

Yorum ve görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.

Sezon finalinde görüşmek üzere!