in ,

Billy Summers İncelemesi: Stephen King’in “Infinite Jest” Okuyan Kiralık Katili

Billy Summers incelemesi sizlerle. Stephen King okuru Irak Savaşı gazisi entelektüel bir kiralık katilin son görevine davet ediyor.

Billy Summers İncelemesi: Stephen King'in Sniper'ı
- Reklam -

Billy Summers incelemesi ile karşınızdayız. Amerika’da Ağustos 2021’de okurlara sunulan eseri bu yıl (Nisan 2022) Türkçede okuma fırsatı bulduk. Bir kiralık katili merkeze alan bu roman için, Stephen King’in son dönemlerde sıklıkla tercih ettiği “gerçeğe yakın” yazma anlayışının veya Bill Hodges Üçlemesi ile başlayıp ve Yabancı’yla devam eden polisiye eğiliminin yeni bir meyvesi diyebiliriz. Billy Summers da her ne kadar baş kişisi bir kiralık katil olsa da polisiye izleği olan bir kitap.

Billy Summers: Klişelerin Kralı

Stephen King romanlarının, öykülerinin klişe diyebileceğimiz fikirlerden ortaya çıktığını görmek muhtemelen birçok yazarı kızdırıyordur. Bu denli “sıradan” fikirlerden nasıl böyle iyi hikâyeler çıkabiliyor. Cevap basit aslında. King edebiyatın nasıl işlediğini biliyor: Ne anlattığın değil nasıl anlattığın önemli.

Billy Summers da “tetikçi” klişeleri ile dolu: Ahlaki değerleri olan bir tetikçi, ona iş veren belalı ve zengin adamlar, olayların aslında sanılanın ötesinde sebepleri olması, tetikçinin güvenilir ve iş bilir arkadaşı, korunması gereken bir kadın, çocukluk travmaları, askeri geçmiş.

- Reklam -

Bunca klişeye rağmen kitabı, ilk sayfasından son sayfasına merakla okuyorsunuz. Çünkü yazarımız hikâyenin tıkanma noktalarına öyle virajlar koymuş ki, “Şimdi ne olacak?” duygusu peşinizi bırakmıyor.

Diğer yandan King klişelerin hepsini ufak dokunuşlarla yaratıcı hâle getirmiş. Örneğin Billy katil ama kültürlü bir katil. Émile Zola okuyor, Faulkner’a bayılıyor. Billy sert ve uyanık görünerek yapmıyor işlerini, gerçek kişiliğini “mal modu”nu kullanarak saklıyor. Duygusuzca öldürmüyor, affetme eğilimi var. Askeri geçmişi onu sert biri değil, daha duygusal biri hâline getirmiş. Bir yandan bildiğiniz sularda yüzdüğünüzü fark edip diğer yandan King’in dokunuşlarını hissediyorsunuz.

Yazar Billy Summers

“Taşıdıkları Şeyler’i düşündü, savaş hakkında yazılmış en iyi kitaplardan biriydi kesinlikle, belki de en iyisiydi. Yazmanın da bir savaş olduğunu düşündü, kendinle savaştığın bir savaştı. Hikâye taşıdığın şeydi ve ne zaman ekleme yapsan ağırlığı daha da artıyordu.” s. 222

Yazar karakterler yaratmaya bayılan Stephen King, Billy Summers’a az da olsa yazarlık payesi bağışlamış. İşverenleri Summers’a kamufle olabilmesi için bir yazar kimliği yaratıyorlar. Asıl işini yapmaya hazırlanırken kendisini hep yazar olarak tanıtıyor. Bu kamuflajın hakkını verebilmek için öylesine yazdığı satırlar, onun yeni tutkusu oluyor. Irak Savaşı sırasında yaşadıklarını yazdıkça şunu anlıyor: Yazmak, sağalmak demek.

Biz bir yandan Billy Summers’ın “iş”i yapma sürecinde yaptığı hazırlıkları ve çevresiyle yaşadıklarını okurken diğer yandan çocukluktan başlayarak onu Billy Summers yapan hikâyeyi kendi kaleminden okuyoruz. Böylece aldığımız keyif ikiye katlanıyor. King bunu daha önce de yapmıştı (onun yapmadığı, yazmadığı bir şey kaldı mı?). Sadist (Misery) romanında yazar Paul Sheldon’ın başından geçenleri okurken onun yazdığı karakter Misery’nin yaşadıklarını da okuruz. Bu üstkurmaca oyunu Billy Summers’ın teknik niteliğini yükseltiyor.

Billy Summers - Stephen King

İyilik ve Kötülük

Billy bir katil ama daha temiz bir hayatın özlemini duyuyor. Suikast gününe dek etrafta yazarmış gibi yaşarken kullandığı ofiste ve yaşadığı evlerde sevilen birine dönüşüyor. İnsanlar onunla arkadaş oluyor, çocuklar onunla oyunlar oynuyor. Onu seviyorlar, ona güveniyorlar. Öldürmesi gereken kişiyi öldürüp kaçtıktan sonra herkesin onun bir katil olduğunu öğreneceğini biliyor ve onların düşüncelerini önemsiyor. Billy sevilmek istiyor. Ne çocukken evde ne kimsesizler yurdunda ne de askerde sevgi görmüş. Böyle bakınca iyi biri. Öldürürken bir kuralı var. Öldüreceği kişinin çok kötü biri olması gerek. Bu kural bile onun iyi olma yolundaki beyhude çabasını gösteriyor. Beyhude çünkü o da içten içe biliyor ki para karşılığı insan öldürmenin (kötü insanlar olsa bile) iyi bir tarafı yok. Daha doğrusu, iyiyi ve kötüyü birbirinden ayıran çizgi belirsiz. Yine de King bize romanın sonunda, benim fazla klişe bulduğum, katıksız bir kötü adam bağışlıyor. Adam o kadar kötü ki Summers’ın onu öldürmesi şart.

Irak Savaşı

Billy’nin geçmişinde Irak Savaşı’nı gördüğümde King’in özelde Irak Savaşı, genelde savaşın kendisi hakkında sert şeyler söylemesini bekledim. Fakat Summers’ın anılarının, feleğin çemberinden geçmiş, acılar yaşamış, okumuş, olgunlaşmış birinin değil de sıradan bir askerin bakışıyla yazıldığını görünce hayal kırıklığına uğradım. İsterdim ki King, Summers üzerinden Irak Savaşı’nın anlamsızlığını ortaya döksün; isterdim ki mühim kitaplar okuyarak kendisini eğiten Summers, geriye bakınca Felluce’de acıdan, haksızlıktan başka bir şey görmesin. Ama bunun yerine Billy Summers, Black Water askerlerinin öcünü almakla gururlanan sıradan bir eski asker gibi konuşuyor. Yanında sürekli taşıdığı ve uğuru saydığı bebek ayakkabısı meselesi de içi boş bir sembolden ibaret kalıyor. King’in bu konuda neden cesur davranamadığını anlamıyorum.

Alice

(Yazının bu kısmı keyif kaçırıcı bilgi içerebilir, kitabı okumamış olanlar bir sonraki başlığa atlayabilir.)

Alice Maxwell: Hikâye sıkıcı bir düzlüğe girdiğinde onu kurtaran ve hikâyeye yeni bir nefes getiren karakterimiz. Bir tecavüz kurbanı. Billy’nin gizlendiği evin yakınlarında bir yerde, geceleyin bir minibüsten dışarı atılıyor. Billy ona yardım etmeye karar veriyor. Aralarında bir bağ oluşuyor ve Billy’nin ancak kendi kafası içinde hesaplaşabildiği meselelere dair, yazmak dışında başka bir iyileştirici güç olarak hikâyeye dahil oluyor. Alice, Billy’nin kabuğunu kırıyor. Billy kendini açtıkça, Alice’e güvendikçe daha iyi biri olmaya dair ümidi artıyor. Ama yine de içinde bir yerde insan öldüren birinin asla “iyi” olamayacağını biliyor ve Alice’in ondan uzaklaşıp daha iyi bir yola gitmesini istiyor. Alice’in böylesi manevi bir rolü olsa da romanın sonunu getiren Klerke cinayetinde yem olarak kullanıldığı gerçek bir görevi de var. Bir okur olarak Alice’in romana bu görev için dahil edildiğini düşünmek istemiyorum. Gerçi o “yem” meselesi romandan çıksa bile Alice sahici bir kişilik olarak ortada duruyor. Hatta bazen Billy’den bile daha sahici.

Billy Summers Kim?

Geçmişine dair verilen onca ayrıntıyı, birçok farklı durumda gösterdiği onca tepkiyi görmemize rağmen Billy’yi yeterince tanıyamıyoruz. Hikâyesinde büyük boşluklar var. Küçükken yaşadığı trajediyi, sonrasında kimsesizler yurdundan yaşadıklarını biliyoruz. Felluce‘de yaşadıklarını da okuyoruz ama çocukluktan gençliğe, gençlikten askerliğe, askerlikten kiralık katilliğe geçişlerin arası boş. Buraların illaki dolmasını, King’in tam bir bildungsroman yazmasını istemiyorum. Zincir içi boş halkalardan ibarettir ama halkalar kuvvetli bir şekilde birbirine bağlanırsa ortaya sağlam bir yapı çıkar. İşte Billy Summers’ın hayatından bazı halkalar eksik ve zincir bir bütüne varamıyor.

Bir romanın ismi baş karakterinden geliyorsa, okurlar olarak onu daha yakından tanımak isteriz. Billy’ye dair söylenen şeyler onu tanımlamamıza, karakterinin etrafını belirgin bir biçimde çizmemize yarıyor fakat onu tanıyıp özdeşlik kurmamıza yaramıyor. Billy bir süper kahraman gibi. Adalet duygusu da kişiliği de karikatür düzeyinde. Yalnızca kötü insanları öldürüyor. Infinite Jest gibi, herkesin okumaya cesaret edemeyeceği romanlar okuyor. Madalyalı bir eski asker. Müthiş bir keskin nişancı. Başka? Gittiği her yerde insanlar onu seviyor; komşuların çocuklarıyla oyunlar oynuyor, barbekü partilerine çağrılıyor, komşuları sulaması için çiçeklerini ona emanet ediyor. Neden? Billy’de sevdikleri şeyin ne olduğunu roman boyunca anlamıyoruz. Hayatının dönüm noktalarını biliyoruz ama kişiliğine dair işe yarar bilgilerimiz eksik.

Billy Summers - Stephen King

Sorunlar

Billy Summers iyi bir roman. Baştan sona sürükleyici. Ama bazı sorunlar var.

En başta Billy’nin suikast için aylarca bir yere yerleşip kendini yazar gibi tanıtması fikri hiç inandırıcı gelmiyor. Tabi kimse bir suikastçının nasıl çalıştığını gerçekte bilemez ama bana, muhtemelen birçok okura da, mantıklı gelen keskin nişancının hedefine dair önceden bilgi toplaması ve doğru zamanda doğru yerde olup atışını yaptıktan sonra ortadan yok olmasıdır. En azından birçok film ve kitap bize bunu “öğretti”. Bir katilin, yüzünü onlarca kişiye göstere göstere ortada dolanması, hedefine faydası olmayan kişilerle yakınlık kurması pek akıl kârı değil. Dahası Billy sahte bir isimle, kılık değiştirerek başka bir evde daha kalıyor. Madem kılık değiştirecektin bunu keşke en başta yapsaydın Billy! Sonradan kılık değiştirmesinin elbette sebebi var ama bunu başta yapması birçok sorunu ortadan kaldırırdı. Yine de tuhaf bir biçimde, King’in üstün yeteneğinden sanırım, bu mantıksızlığı kabullenip romanı okumaya devam ediyoruz.

Başka bir sorun markalarla ilgili. Kitapta bazı marka isimleri anlamsızca tekrar ediliyor, markalar övülüyor. Billy’ye peruk lazım oluyor, Amazon’dan alıyor, çok hızlı gelmesi övülüyor. Netflix kütüphanesinin genişliği övülüyor. Apple bilgisayarların isimleri birkaç kez geçiyor. Zillow’dan evin fotoğraflarına bakılıyor. King’in “ürün yerleştirme”den para kazandığını sanmıyorum ama hikâyeye hizmet etmeyen ve sürekli tekrar eden marka isimlerinden rahatsız oldum.

Ve Trump! King’in Donald Trump’ı sevmediğini King’i Twitter’dan takip eden herkes bilir. Bununla yetinmeyen yazarımız, Trump’a dair duygu ve hislerini romanlarına da taşıyor. Olur olmaz yerlerde (10’dan fazla) Trump anılıp kötüleniyor. Hatta Billy bir yerde Melania Trump maskesi takıyor. King’in bu tavrı diğer romanlarda başladığında eğlenceliydi ama artık sıktı.

Medyum (The Shining) romanına gönderme: King’in kendi romanlarına gönderme yapması çoğunlukla hoş geliyor biz okurlarına. Ancak Billy’nin Overlook Oteli’nin yıkıntılarını görmesi ve otele dair yapılan gizemli konuşmalar pek hoş gelmedi. Hele ki Billy’nin kulübede gördüğü resimle ilgili tuhaf olaylar… Yine hikâyeye hizmet etmeyen, amaçsız eklemeler.

Covid-19:

Billy ona Jensenları ve gemi turuna çıktıklarını anlattı, ikisi de altı ay sonra gemi turlarının diğer her tür etkinlikle beraber kaldırılacağını bilmiyordu. s. 278

Hain bir virüsün altı ay içinde Amerika’yı ve neredeyse tüm dünyayı kapatacağını ikisi de bilmiyordu… s. 301

Bu romanda iki kez neden henüz olmamış bir salgın ve kapatılmadan bahsediliyor. Hikâyede karakterlerin başına bu kapatılmayla ilgili bir şey gelecekse bu cümleler anlamlı aksi takdirde boşuna yazılmışlar. Romanın sonuna kadar salgının hikâye dahil olmasını bekledim ama olmadı. Dünyanın olağanüstü hikâye anlatıcılarından biri neden böyle amaçsız cümleler kurar, bilmiyorum.

Anlatma, göster! Kitabın sonuna doğru Billy, tüm bunların arkasında kimin olduğunu ve asıl maksadının ne olduğunu o kadar “anlatıyor” ki okurken bunalıyoruz. O ana kadar hiç tahmin etmediğimiz ve hikâyeye gökten zembille düşen kişi ve olaylar bunlar. Okur olarak bu sebeplerin bir kısmı bize sezdirilseydi meselelerin açıklamasını zevkle okurduk. Bu haliyle Billy Summers’ın başına gelenlerin perde arkası bir nevi deus ex machinaya dönüşüyor.

Stephen King - Billy Summers

Çeviri, Editörlük, Kapak

Çevirmen Gökçe Yavaş, daha evvel Yazma Sanatı’nın yeni baskısını ve Kan Varsa’yı da çevirmişti. Haddim değil ama bir okur olarak Gökçe Yavaş’ın nitelikli bir çevirmen olduğunu düşünüyorum.

Birkaç harika örnek:

“I plan to buckle down. Starting tomorrow.”
She raises her eyebrows. “Jam yesterday, jam tomorrow—”
He chimes in and they finish together. “But never jam today!”

“Sıkı çalışmayı planlıyorum. Yarından itibaren.
Phyllis kaşlarını kaldırdı. “Çıkmaz ayın…”
Billy de ona katıldı ve beraber bitirdiler. “son çarşambası!” s. 103

__

“Unless it’s pouring cats and dogs, sure.”
“Good. Good. We’ll hope the cats and dogs stay home.”

“Bardaktan boşanırcasına yağmıyorsa, tabii.”
“İyi. İyi. Bardakların dolu kalmasını umalım.” s. 111

__

- Reklam -

…and very likely the only thing she knows about Shakespeare is that his name rhymes with kick in the rear. 

…ve Shakespeare hakkında bildiği tek şey de adının kumpirle kafiyeli olduğuydu. s. 303

__ 

“Who is it?”
“Police, Mr Donovan.”
“He’s not here. I’m just one of his roommates.”
“You don’t get a prize for that. Open up.”

“Kim o?”
“Polis Bay Donovan”
“O burada değil. Ben ev arkadaşlarından biriyim.
“Eee, madalya mı takalım? Aç kapıyı.” s. 323

__

“Thinks you’re the tomcat’s testicles.”

“Seni bulunmaz hint kumaşı sanıyor.” s. 365

Bu örneklerde çevirmen Gökçe Yavaş bire bir çevirmek yerine Türkçeye uygun karşılıklar üretmiş ve sonuç harika olmuş. İlk örnekte “Jam yesterday…” ile başlayan ifade Lewis Carroll’ın Aynanın İçinden adlı kitabından. Çevirmen harika bir karşılık bulmuş ama maalesef esere yapılan gönderme aktarılamamış.

King’in potato-buster/patates patlatan gibi kendi uydurduğu deyimler ve ifadeler kullandığı düşünülünce çevirmenin emeğini ayrıca takdir etmek gerek.

Gözüme çarpan ufak da hatalar:

Why not a novel that’s actually an autobiography, one written not by the Billy Summers who reads Zola and Hardy and even plowed his way through Infinite Jest, but one written by the other Billy Summers?

Neden aslında otobiyografi olan bir roman yazmıyordu? Zola, Hardy okuyan Infinite Jest’i bile zar zor bitiren Billy Summers tarafından değil de diğer Billy Summers tarafından yazılan bir kitap. s. 37

Koyu kısımda anlam yanlış aktarılmış. Infinite Jest okuması çok zor bir kitap olduğu için yukarıdaki metinde Billy’ye bir övgü var. “zorlansa da Infinite Jest’i bile bitiren” daha uygun bir karşılık.

Me and Taco...”

Billy stops, shaking his head, reminding himself the dumb self is in the past. He deletes and starts again.

Taco and I switched back and forth during Firing Week…”

 

Ben ve Taco…

Billy durdu, başını iki yana salladı, mal modunun geçmişte kaldığını hatırlattı kendine. Silip yeniden başladı.

Taco ve ben Atış Haftası boyunca dönüşümlü çalıştık…” s. 225

Koyu kısımlarda Billy’nin, cahil biri gibi değil de dil bilgisi bilen biri gibi yazmaya karar verdiğini görüyoruz; lakin Türkçe karşılığında bu değişim yok. Şöyle olabilirdi:

“Benlen Taco” … “Ben ve Taco”

__

“God, talk about the left hand not knowing what the right hand is doing.

“Tam sağ elin yaptığından sol elin haberi olmayacak durumu.”

Burada deyiş yanlış aktarılmış. Özgün metinde, bir ekibin içindeki kişilerin birbirinden habersiz farklı amaçlar uğruna uğraşması kastediliyor. Türkçe metinde ise hayır işlerinde gizliliğin önemi vurgulanıyor. Karışıklık şöyle giderilebilir: “Tam her biri başka bir hava çalıyor durumu.”

Editör Elçin Kazancı’nın da ellerine sağlık. Kitap yayıma hatasız hazırlanmış.

Eserin kapağı Kan Varsa’nın da kapak tasarımını yapan Will Staehle’ın elinden çıkmış. Şahane bir kapak. Esere tam uyuyor. Altın Kitaplar özgün kapakları kullanmaya devam etmeli.

Sizler Billy Summers romanını okudunuz mu? Yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.

Bülent Özgün

Edebiyat ve sinema hayranı (bazen hangisini daha çok sevdiğini kendisi de bilmiyor), İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu, öğretmen; yazmayı, okumayı, konuşmayı, öğretmeyi ve bunların hepsi üzerine düşünmeyi seven bir ademoğlu. Bir hayaledici. Ne yazık ki hep böyle kalacak.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Taika Waititi Yeni Star Wars Filmi

Taika Waititi, Yöneteceği Star Wars Filmi Hakkında Yeni Açıklamalarda Bulundu

Amazon Prime Video ilk türk yapımı film murat boz

Amazon Prime Video’nun İlk Türk Yapımı Filminde Başrol Murat Boz Oldu