in ,

Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu: Her Evde Bulunması Gereken Büyülü Eşyalar Kılavuzu

Kayıp Rıhtım ekibinden Peren Ercan’ın yakınlarda yayımlanan ilk kitabı “Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu”nu inceledik.

buyulu esyalar inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Ben yakın zamandaki incelemelerimde sürekli “Kayıp Rıhtım’dan bilmem kim” diye başlamaktan aslında sıkıldım. Evet, bu gururlu bir sıkılış ama giriş olarak yeni bir şey bulmam gerekiyor sanırım. Malum her geçen gün yazarlarımız kariyerler basamaklarını birer ikişer tırmanıyor, kendilerini yazarlık-çizerlik, çevirmenlik, editörlük ve daha nice alanda görüyoruz. Peren Ercan da “Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu” ile bu kervana çoktan katıldı ve keyifle okuduğum kitabını da incelemek bana düştü.

İncelememe başlamadan birkaç ufak bilgi vermek istiyorum Peren hakkında, kendisi birçok öykü yarışmasında dereceler edinmiş bir Japonca öğretmeni ki zaten Asya kültüründen esintileri kitabında çok güzel kullanmış, hayran olmamak işten bile değil. Yaşadığı şehir Çanakkale hakkında olsun; tarih ve coğrafya hakkında bilgileri olsun hepsini kurgusuna çok güzel yedirmiş. Ama bu söylediklerim sizi hiç korkutmasın, tüm bu yoğunluğun yanında da kitap kendini gün içerisinde bitirtecek kadar akıcı!

Ne Anlatıyor?

buyulu esyalar koleksiyoncusuEser kaf dağındaki bir güzellik yarışmasıyla başlıyor, ankadan humaya kadar en güzel kokuya sahip kuşların arasındaki bu itişme çok masalsı bir üslupla anlatılıyor ve ardından yarıda kalıp asıl öyküye geçiyor kitap. O geçiş benim çok hoşuma gitti, ama neyse ki hevesim kursağımda kalmadı. Bu tür üst kurgular kitabın tümünde devam etti.

- Reklam -

Samet adında büyülü eşyalar koleksiyoncusu bir üniversite öğrencisinin sevgilisine koleksiyonunu anlatarak onu yanında tutmak istemesinin hikâyesi asıl öykü olarak kitapta karşımıza çıkıyor. Bahsettiğim üst kurgularsa Samet’in sevgilisine anlattığı koleksiyondan parçaların geçmişleri. Esere kuş bakışı olarak göz attığımızda konunun ve fikrin gerçekte çok başarılı olduğunu görüyor okuyucu zaten.

Ama ne yazık ki asıl öykü dediğim Samet ve Arzu’nun ilişki dinamiği cidden çok sığ, iki ayrı karakter okumaktan ziyade sanki yazarın özel hayatında var olan çözülememiş sorunları hakkında düşündüklerini okuyoruz. Basmakalıp cinsiyet rollerinin eleştirisini görmek güzel ancak cümleler üzerinde çok düşünülmemiş, roller ve diyaloglar gerçekçi değil.

Bir yandan bakıyorum koleksiyonun öyküleri çok başarılı, cümle kullanımları dahi dikkatli. Ama asıl öykü olan ve tüm bu öyküleri bağlayan olaysa nasıl böyle dikkatsizce yazılmış anlayamıyorum. Hem üslup açısından hem de kurgu açısından başarısız. Arzu erkekte güç isteyen, alımlı bir kızken Samet içine kapanık, kendine acıyan bir çocuk ve koskoca kitap boyunca Arzu’nun saçma tavırlarını, Samet’in poz kesme çabalarını okuyoruz. Sonuçta da hiç ama hiçbir yere bağlanmıyor bu eziyet dediğim ilişki yumağı. Madem öyle, neden okudum ki diyorum. Çünkü ben Peren’in kaleme aldığı koleksiyon hikâyelerine hayran kaldım. O kadar fazla mitolojiden, apayrı coğrafi bölgelerden, dillerden, tarihten olaylar, kişiler, konular seçmiş ve üzerine öyle güzel öyküler oturtmuş ki bayıldım. Hatta eserin ortalarında harika bir ters köşe de vardı, iyice yükseldim ve bu durum değişecek dedim. Öyle bir bağlanacak ki her şey bu kitap sonunda beni şaşırtacak. Ama öyle olmadı işte…

- Reklam -

Samet’in sadece babasıyla aynı kaderi paylaştığına şahit olduk ilişkiler konusunda, onun dışında da o güzelim öyküler kötü bir ana hikâyeyle mahvoldu. Oysaki Peren’in yarattığı öykü, kendi evreni içinde tutarlıydı ve hayranlık uyandıracak bir seri olabilme potansiyeline sahipti.

Kapak, Editörlük, İç Çizimler

Selen Subaşı’nın kapak çiziminin eserle paralel yanları ve fikri güzeldi ama kapak uygulamada çeşitli simetri sorunları vardı. İç çizimler öyküyü iyi anlatıyordu, editörlük anlamında dizgide sorunlar yok değildi. Ama okuma konusunda da sekteye uğratacak bir durumla karşılaşmadım.

Son Olarak

Bu kitap hakkında da diyebileceğim şu ki sadece içinde yer alan öyküler için dahi okumaya değer. Peren’in çok büyük bir potansiyeli var ve bundan sonraki kitaplarını da okumak için merakla bekleyeceğim.

Uygar Özdemir

Sanat tarihi, Türk mitolojisi ve fantastik edebiyat meraklısı; sıklıkla okur, çizer, yazar.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Westeros World

Game of Thrones ve Westworld Jenerikleri Birleşirse

lahit

4 Bin Yıllık Firavun Mezarı, Canlı Yayında Açılacak