in ,

Darwinya: Cennet Bile Yılansız Değil

Üç Prix Aurora, bir de Hugo Ödülü’ne sahip olan R. C. Wilson, yazdıklarını okuduğunuzda bu ödülleri nasıl kazandığını oldukça iyi anlatabilen bir isim. Gelin birlikte inceleyelim!

darwinya ust
- Reklam -
- Reklam -

Robert Charles Wilson, ödülleriyle aklımızın bir köşesinde yer etmiş, Stephen King’in “Çağının en iyi bilimkurgu yazarı,” olarak bahsettiği bir yazar. 1998 yılında yazmış olduğu Darwinya, geçen senelerde dilimize çevrilmiş ve büyük bir beklentiyle okunmaya başlanmıştı. Ancak okuyanlar tarafından oldukça beğenildiği halde istenilen satış oranına hâlâ ulaşamadı; bu konuda ben de hayretler içerisindeyim açıkçası. Dönüş başlıklı romanıyla Hugo Ödülü‘nü kazanan Wilson, bunun dışında John W. Campbell, Philip K. Dick ve Theodore Sturgeon gibi ödüllere de layık görülmüş.

Kazandığı birçok ödülle övülen Darwinya, 1912’de insanlık tarihini altüst eden bir mucizeyle başlıyor. Dünya üzerindeki tüm dengeleri yerinden oynatacak bir olay yaşanıyor; Avrupa Kıtası üzerinde bilinen her şeyle birlikte ortadan yok oluyor ve yerinde hiç bilinmeyen canlılarla dolu bir kıta beliriyor. Bu kıtaya ise, sırf dalga geçmek için, Darwinya adı veriliyor. Bu bilinmezlerle dolu yer zamanla macera arayan bilim insanlarının, zorluklara sırt çevirip kaçmayı tercih eden ailelerin ve tüm bunları Tanrı’nın bir mucizesi olarak tanımlayan grupların koca bir okyanusu aşarak geldiği bir merkez haline geliyor.

Kitabımızın ana kahramanı, 22 yaşında bir fotoğrafçı olan Guilford Law. Karısı ve dört yaşındaki kızıyla birlikte, maddi durumlarını daha iyi hale getirdikten sonra geri dönmeyi planlayarak Amerika’dan İngiltere’ye doğru yola çıkarlar. Law, Darwinya’yı incelemek isteyen bir araştırma grubuna katılarak ve daha önce kimsenin ayak basmadığı yerlerin fotoğraflarını çekip satarak kazanacağı parayla ailesini geçindireceği rahat bir geleceğin hayalini kurar. Fakat Darwinya’nın ortaya çıkışı ne kadar mucizevi gözüküyorsa, barındırdığı şeyler de bir o kadar olağanüstüdür.

- Reklam -

Çünkü her çağ ya ölmekte ya da doğmakta olan bir düştür

Darwinya‘yı genel olarak el aldığımızda romanı oldukça beğendiğimi söyleyebilirim. Ara bölümlerde okuyuculara verilmek istenen bazı mesajlar, üzerinde düşünülmesi gereken konular olduğu için yazarın bunlara değindiğini görmek güzeldi. Ancak… kitabı incelemek adına kabaca üç bölüme ayırsam çok daha iyi olabilir. Çünkü bazı bölümlerde oldukça büyük kopukluklar yaşadım ve olaydan bir hayli uzaklaştım.

Birincisi, kitaba başlarken kendimi başarılı bir fantastik roman okumaya hazırlamıştım, bir sürü ödüle layık görülen bir eser olduğunu da biliyordum ve tüm o övgüleri hak ettiğini de söylemeliyim. Romana ilgi çekici bir şekilde başlayan yazar, daha ilk bölümlerden itibaren beni kitabın içine çekmeyi başardı. Ama yüzüncü sayfalara geldiğimde Darwinya‘nın neden fantastik değil de bilimkurgu türünde bir eser olduğuna tam olarak karar verdim. Yazar ilk bölümlerde başladığı yazım tarzını bırakarak kitabı bambaşka bir hale getirse de ben bu değişikliği oldukça hoş karşıladım. Bunların da romana ayrı bir hava kattığını söyleyebilirim.

darwinya kapak

İkincisi, yazarın eser boyunca sizi sürekli düşünmeye ittiğini fark edebilirsiniz. Guilford’ın kendine sorduğu soruları okuduğunuzda ona yardımcı olmak istercesine cevaplar da arayacaksınız. Böyle bir türde eser yazarken bu tarz şeylere değinmek ve sorgulama hissini okuyucuya tattırmak oldukça güçtür, ama Wilson bu işi fazlasıyla iyi yapmış. Kitabın sonlarına, yani üçüncü bölümüne geldiğinizde Darwinya’nın o çarpıcı bilimkurgu sahnelerine şahit olacaksınız, ki benim sevmediğim kısım da burası oldu. Romanın sonlarına gelmiş olsam da aklımda hâlâ birçok sorunun kalması da buna neden olmuş olabilir. Ancak beni asıl hayal kırıklığına uğratan şey o soru işaretlerinin hâlâ kafamda yer alması. Yazar bir bakıma ikinci bir kitap için yol mu açmış, anlam veremedim.

Üçüncü ve son olarak, özündeki düşünceyi oldukça beğensem de kitapta eksik gördüğüm birkaç şey vardı. Kafamda kurduğum o gizemli Darwinya’yı hâlâ keşfedebilmiş değilim mesela. Kitabın başlarındayken, yazarın merak duygusunu sürekli uyanık tutma isteğini oldukça iyi buluyordum fakat kitabın sonuna geldiğimde dahi bu duygunun uyanık olmasını beklemiyordum. Darwinya, hem içindeki hayvanlarla hem de bitki örtüsüyle bambaşka bir dünya olduğu halde tüm bu olguların eserdeki tasvirleri oldukça azdı.

Kitabın belirli bir bölümünden sonrasını (okuduktan sonra hangi kısımlar olduğunu çok iyi anlayacaksınız) sakin bir kafayla okumanızı öneririm. Metni oldukça iyi kuşatan dinî argümanlar ve bol miktarda bilimsel kısımlar sizi bu konular üzerinde düşünmeye itecektir. Her şeyi Tanrı’nın bir mucizesi olarak gören bir grup insan ve karşılarında Darwinya’nın temelini evrimle anlatan bir topluluk var. Sadece olaylara değil de verdiği düşünsel mesajlara baktığınızda eseri daha çok beğeneceğinizi düşünüyorum.

- Reklam -

Bilimkurgu ve fantastik edebiyatın mesaj vermedeki yeteneğini okuduğumuz birçok kitapta keşfedebilmiştik. Darwinya da bunlardan bir tanesi. Metaforik bir dile, karakter bakımından oldukça zengin ve karmaşık kahramanlara sahip olan bu kitap ilerledikçe size yanıtlar yerine çok güzel sorular buldurabilecek bir eser. Bazı bölümlerinde ana karakterin günlüğünü onun ağzından okumanın kitabı daha akıcı hale getirdiğini de söyleyebilirim. Yaşanılan bazı olaylarda da duyguları birinci kişinin ağzından duymanın olanları daha anlaşılabilir kıldığını düşünüyorum.

Var olmak algılanmaktır

Robert Charles Wilson’ın verdiği dinî referanslarla okuyor olmak romanı biraz daha ağırlaştırıyor aslında. İçerdiği metaforlarla kitaba anlam katmak isteyen yazar, bazı noktalarda merak sınırını aşıp okuyucuyu sıkmaya başlamış. Düzenin sürekliliği için hep gerekli bir anlamın var olduğunu vurgulayan yazar, bu anlamın yaratılmasını da okuyucuya bırakmış. Guilford’ın yalnızlığını, acılarını, Darwinya’ya olan merakını ve karısına olan sevgisini bizlere anlatırken birçok yerde insanın özünden bahsetmek istemiş.

Kitabın konusu ve türü dışında sevdiğim bir diğer şey de kapağı oldu. İthaki Yayınları’nın seçimiyle oldukça başarılı hazırlanmış. Elinize ilk aldığınızda dikkatinizi ön kapakta yer alan ödül isimleri ve Stephen King’in yorumu çekecektir. Bana olduğu gibi… Ama korkulacak bir durum yok, Stephen King’den bahsediyorum. Ona güvenebilirsiniz.

İthaki Yayınları tarafından yayımlanan Darwinya’nın çevirisi Sönmez Güven‘e ait. Kitap bazı noktalarda çok fazla ağırlaşsa da bunun sebebini çeviride değil de kurguda aramanın daha mantıklı olacağını düşünüyorum. Bunun nedeniyse bu ağırlıkla okuru düşünmeye ittiği birçok bölümde karşılaştığım için olabilir. Fakat eserin geneline baktığımda çeviriyi oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim.

Eserin düzeltileri Volkan Alıcı tarafından yapılmış. Yazım hatalarından çok rahatsız olan bir okur olarak Alıcı’nın işini gayet titiz bir şekilde yaptığını tüm samimiyetimle söyleyebilirim. Okuduğum süre boyunca hiçbir yazım hatasına denk gelmedim, yeterince dikkat edildiğinde hatasız kitapların basıldığını bilmek bile beni fazlasıyla mutlu etti.

Ve son olarak, Darwinya gizemli bir yeri anlatan bir macera kitabı gibi gözükse de aslında bundan çok daha fazlasını barındırıyor. Guilford Law’un aile ilişkileri, Darwinya’dan sonraki hayatı ve içinde bulunduğu savaşın ruhsal bunalımına da oldukça vurgu yapılmış. Bu kimi okur için oldukça güzel, kimisi için de biraz sıkıcı olabilir. Ben memnun kalan taraftayım, kendi adınıza karar verecek olansa sizlersiniz. Okuyun, hangi tarafta olduğunuza birlikte bakalım.

Zeynep Hantik

Boş zamanlarında çizimler yapıp, öyküler yazan bir okurum. "Madem ki her şeyin sonu gözyaşı olacak, en azından istediğimi yapmalıyım," diyen Rothfuss'a olan sevgimin sonsuz, söylediği sözü çok fazla benimsemiş olduğumu da söylemeden geçemeyeceğim. Fantastik, bilimkurgu ve bilgisayar oyunlarına olan ilgim her geçen gün artmakta, bunlar hakkında konuşup tartışabildiğim bir yerde olduğum için son derece mutlu yaşamaktayım.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

romankahramanlari32

Roman Kahramanları #32’de Roald Dahl ve Italo Calvino Var

Yeni Bir Kara Kule Romanı dark tower

Yeni Bir Kara Kule Romanı Gelebilir!