in ,

Dehliz: Bağımsız Çizgi Romanda Azimli Denemeler

Tam bir çizgi roman tutkunu olan Caner Özdurak’ın “Dehliz” adlı çizgi-fanzini yıllar sonra özel bir sayıyla ICAF’ta okurlarıyla buluşacak. Çizgi roman araştırmacısı Ümit Kireççi de bunun şerefine hem sanatçının hem de eserinin dününü ve bugününü anlattı bizlere, samimi ve içten bir dille.

dehliz ust
- Reklam -
- Reklam -

Caner Özdurak’ın çizgileriyle ilgili yazı yazmak için belki de yıllardır didiniyorum desem yalan olmaz. Ancak yazamadım bir türlü. Çizgi romana bu denli tutkulu, çizmeye bu derece âşık, çizgilerini okurlarla tanıştırmak için bu denli hevesli biri hakkında neden yazamadım acaba? Belki de bunun sebebi…

Önümde daha satışa sunulmamış olan DEHLİZ çizgi romanının PDF dosyası açıktı az önce. Bu yazıyı yazarken ara ara bakmayı da sürdüreceğim çizgilere… Dehliz… Bakmayın satışa sunulmamış dememe, aslında bu çizgi romanla tanışıklığım nereden baksanız 18 yılı buluyor.

1999 yılında, Çapa Çizgi Roman Grubu’nun editörlüğünü ve yazarlığını yaptığım yıllarda, ilk sayıları çıkmaya başladığında tanışmıştık Dehliz’le. Ocak 1999 tarihinde çıkan ilk sayıyla Mart 1999 tarihinde çıkan ikinci sayıyı almıştım merak edip. Hatta alırken ki duygumu hatırlıyorum, coşkuyla almıştım fanzin bir çizgi roman çıkıyor diye. Dehliz, Kırkkilise Çizgi Roman Grubu etiketiyle çıkmış o dönem. Hem de 250 bin liraya…

- Reklam -

O zamanki Caner Özdurak’ın yaptığı açıklamaya göre Kırkkilise adı Kırklareli’nin eski adıymış. Sanatçı, memleketinin eski adını yaşatmak istemiş çizgi romanı sayesinde. Bana sorarsanız şehrin adı eskisi gibi kalmalıymış ki farklı kültürlerin iç içe geçmiş tadını daha bir hoşgörüyle sahiplenelim ama olmamış. İlin adı değişmiş… Ama olsun. Bence sanatçının duyarlılığı sayesinde yeni bir şey daha öğrenmiş olduk. Kırkkilise – Kırklareli… Neyse ki çok uzağa düşmemiş…

Gelelim Dehliz 1999’a…

Dehliz’i elime ilk aldığımda çizgi roman çizmeye hevesli ama eğitimsiz bir gencin çizgilerini görmüştüm. Derinliksiz, perspektifsiz, öndeki karakter çizimlerinin pin-up tarzında sunulduğu ama teknikten olmaktan mütevellit bozuk anatomi ve kapkara taramalara boğulmuş karmaşası… Amatör bir işti Dehliz ama emekle üretilmişti, fanzindi, çabaydı, saygıyı her şeyden çok hak ediyordu.

Bu emekte işin başı Caner Özdurak’tı ama yalnız değildi. Bir ekibi, yardımlaştığı, iş birliği yaptığı dostları vardı Dehliz’de: Senaryo yazarı Tan Tunca, çizer Tarkan Tunca ve kaligrafi’de fantastik/polisiye/bilimkurgu yazarı ve editör Aşkın Güngör… Neresinden bakarsanız bakın amatörce bir çizgi roman fanzinine karşılık beklemeden alın terlerini katan gönüllüler.

dehliz 1999

Ve ama peki neydi Dehliz?

Dehliz, kısa çizgi romanların yer aldığı bir dergiydi. İlk sayıda Uyanış başlıklı maceranın ilk bölümüyle “Ölüm Korkusu” başlığını taşıyan kısa çizgi öykü yer alıyordu. İkinci sayıda ise Uyanış tek sayıyı kaplamış, macera da hızını arttırmıştı.

Uyanış’ta “Tanrılar Dönüyor” alt başlığıyla bir tür cehennem, fantastik boyut macerası işlenmişti. Biraz insanlık nedir, biraz hayat nedir, biraz yaşamın doğası nedir üzerine felsefe serpiştirilmiş kanlı bir macera… Görsel’in ön planda olduğu ve yazarın da çizer gibi düşünmesinden kaynaklanan yazılı metnin geri bırakılması. Artistik olarak her karesinden “amatörlük” akan bir çaba. Ama bir cehennem ve canavarlar vardı ve ikinci sayı hayli büyük bir gerilimle bitiyordu.

Sonra… Sonrasını bilmiyorum. Basıldıysa bile denk gelemediğimden alamadım. Ancak şu kadarını söyleyeyim biri çıkıp da “Bu öykü bilinçaltında geçiyor, gerçek değil,” dese içindeki birçok unsuru göz önüne alır, hiç şaşırmaz ve Stanislaw Lem’in “Solaris”i tadındaki lezzetin tadına varırdım bilesiniz. Tersi olsa da şaşırmazdım o ayrı.

Ve Bugünün Caner Özdurak’ı, Dehliz’i

Bugün basılan ve ICAF’te satışa sunulacak olan Dehliz’e bakınca üç şeye rastlıyorum:

  1. Bir çizerin kendi (ve yaşadığı dünyanın) iç hesaplaşması
  2. Geçmişe dönüş ve ilk göz ağrının yeniden sunumu
  3. Çizimde yavaş ilerleme

Caner Özdurak bir süre çizdiği futbol işlerin uzaklaşarak “Karıncayiyen”i kazandırmıştı çizgi roman dünyamıza. Sanki o zamanlar fantastik maceralara dönme isteğinin sinyallerini vermişti de şimdi arzuladığı hesaplaşmayı yaşayarak dilediği noktaya dönüyordu.

dehlizBunun için önce kendisiyle ve Dehliz’iyle hesaplaşmak zorunda kalmıştı ama. Bu bakımdan bu yeni sayı birçok çizgi roman heveslisine yol gösterebilecek kaynak niteliğindedir desem yalan olmaz. Cehennemin korkunç basamaklarında ilerleyen kahramanın her adımına eşlik eden bir iç hesaplaşmaya tanık oluyoruz derginin adını taşıyan ilk macerada.

- Reklam -

Hayali” adlı ikinci macerada ise gündelik hayatı ve sistemi sorgulamış, Özdurak. Şiddet meraklısı olmayan bir insanın eli silahlı bir adalet arayıcısını çizişine tanık oluyoruz burada. “İnsan insanın cehennemdir,” der ya hani Sartre, işte o cehennemi sorgulanmış bu sefer.

Brad Waddel’in yazdığı “Borç” adlı maceradaysa hayatın ezberine “siktir çekilmiş” gibi görünüyor. Miş’ler, muş’lar, keşke’ler, işte “elimden gelse yapacaktım”lar… Hepsine siktir çekilmiş…

Kür” adlı kısacık çizgi öyküde ise Orwell’a gönderme yapılmış İstanbul üzerinden. Daha doğrusu İstanbul’un geldiği son durum üzerinden sembolik bir memleket portresi çizilmiş. İkiyüzlülükle dolu felsefe anlayışımız ve söylediklerimizle yapmadıklarımız bedenleşmiş bir kostümde…

Finaldeyse “The Art Of Caner Özdurak” imzalı ve logolu çizgilerle tamamlanmış dergi. Böylece de toplamda 40 sayfaya ulaşılmış. Bu arada da fantastik bir aleme dalmış Caner Özdurak. Okurlarını da peşinden sürüklemeyi amaçlamış. Ancak bütün bu amaçlara, hedeflere, çabalara ve emeklere karşın çizimde hayli yavaş ilerleme kat edilmiş. Taramalar daha yerli yerinde, anatomik yorumlar daha tutarlı, perspektif dikkate alınmış da olsa daha hala çok eksik var çizgilerde. Buna karşın çizgi romanın metin kısmı hayli güçlenmiş. Şimdi boş kareler yerine görselle belli bir denge yakalamış yazılar. Bu da çizgilerin okunur olmasına yardımcı olmuş. Yazıyla görselin iş birliğiyle de ortaya daha keyifli bir çizgi roman örneği çıkıvermiş benim gördüğüm. Ama yine de çizginin yavaş gelişimi biraz yorucu olmamış desem yalan olur.

Belki bu çizgilerdeki dokuyu, tarzı, tercihi, seçimi “bağımsız/alternatif çizgi roman” ekolü üzerinden tanımlayabiliriz. Açıkçası bilmiyorum. Yani, sanki o türe ait çizgilerin sahiplerinin yeri geldiğinde başka çizgiler kullanabildikleri veya çizgilerini başka türlere uyarlayabildiklerini gördüğümdendir o kişilerin “seçim” yapıp farklı çizmesi tür içinde daha onaylanabiliyor kafamda. O sanatçıların teknik alt yapıları var ve bu teknik alt yapıyı bilinçli bozuyorlarmış gibi görünüyor. Haliyle aklıma karikatürist – tasarımcı Erkin Ergin’in bir sohbetimiz sırasında söylediği söz geliyor aklıma:

“Bazen bizi gören okurlar ‘Ne güzel çiziyorsunuz, kendinize özgü’ derler ama yanılırlar biliyor musun… Aslında biz sadece bunu çizebildiğimiz için kendimize özgü görünüyoruz.”

Elbette o gün üzerinde konuştuğumuz konu fazlaca derindi ama yüzeysel olarak bakarsak çizgide bazen aşılması gereken dağlar olduğu gerçeğiyle karşılaşırız. Bu noktada ister istemez bir sonraki sayı için çizgilerde bir tık daha fazlasını bekliyorum ben açık söyleyeyim. Bir olmazsa iki, üç, dört, sekiz, on iki tık… Kaç olursa artık.

Caner Özdurak yine büyük bir şevkle çizgi roman çıkarmış… Üstelik de bu çalışmasını para kazanmayacağını bildiği halde stant kiralayarak, paralar harcayarak okurlarına sunma çabasına girmiş.

Özetle, önümüzdeki günlerde DEHLİZ çizgi romanıyla bir çizgi roman etkinliğinde, bir sahafta veya sanatçısının elinde rastlarsanız alın. Sanatçısına da merhaba demeye gayret edin. İmzasını alın. Daha çok çizmesi için, rekabet oluşturması için, örnek eserlerini ortalığa saçması için onu yüreklendirin. Sonra da evinize gidin ve becerebiliyorsanız o çizgi romandan daha güzelini hazırlayın. O, 1999 yılında Darkwood Sakinleri’ne, Hakan Alpin’e, Hüsnü Çoruh’a ve Çapa Çizgi Roman Grubu’na selam çakmış editör sayfasından. İşte siz de ne yapın edin, kendi çizgi romanınızın bir yerinde Caner Özdurak’a azmi için teşekkür edin, kulağını çınlatın.

dehliz 1

Ümit Kireççi

1972 Almanya doğumlu yazar ve sanat eğitmeni. Genel Sanat Yönetmeliği görevini sürdürdüğü Lila Düşler Tiyatrosunda çocuklar için oyun yazıyor, sergiliyor, yaratıcı drama liderliği yapıyor. Çizgi roman alanında araştırma yazıları kaleme alıyor, senaristlik yapıyor, ders veriyor, kitap yazıyor. Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP) yöneticiliğini sürdürmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

rabarba soylesi afis ust

İthaki Akademi’de Rabarba ile Distopya Sineması Söyleşisi

delilik daglarinin icinde ust

“H.P.Lovecraft: Delilik Dağlarının İçinde” Raflarda