Gaming İstanbul 2024 İzlenimleri: Neler Gördük, Neler Denedik?

Gaming İstanbul 2024 izlenimleri ile karşınızdayız. 2016’dan bu yana her yıl düzenlenen (Covid-19 pandemisi nedeniyle es geçilen 2021 yılı hariç) oyun fuarı, 13-15 Eylül tarihleri arasında bir kez daha kapılarını oyunseverlere açtı.

Gaming İstanbul her yaştan katılımcısı, eğlence dolu etkinlikleri ve konuklarıyla son derece keyifli anlara sahne oldu. Tabii tüm bunlar yaşanırken Kayıp Rıhtım olarak biz de fuarın düzenlendiği Prof. Dr. Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’ndeydik.

Gaming İstanbul 2024: Geldik, Gördük, Gezdik

Gaming İstanbul her ne kadar ana teması oyunlar olan bir fuarsa da internet kültürünün her alanından ilgililerin katılım sağladığı ve renk kattığı bir kültür şöleni tadındaydı. Bunda fuar kapsamında gerçekleştirilen yarışmalar ve etkinlikler kadar büyük emeklerle hazırlanarak fuar alanında cosplaylerini sergileyen katılımcıların büyük payı var. Öyle ki daha salona ilk girdiğimiz anda tişörtümün rengi sebebiyle Grove Street üyeleri tarafından Ballas çetesinden zannedilerek yolum kesildi. Bereket versin tişörtümün rengi üzerinden başlayan bu gergin diyalogu tatlıya bağlamayı başardık ve CJ’e selam yollayıp fuar maceramızı başlamadan bitmekten kurtardık.

Öğle saatlerinden akşam saatlerine kadar vakit geçirdiğimiz süre boyunca cosplay yoğunluğu hiç azalmadı. Her ne kadar anime hayranları sayıca ezici bir üstünlüğe sahip olsa da çeşitli oyun, dizi ve film dünyalarından esinlenilmiş performanslar da dikkatimizden kaçmadı. Kimler yoktu ki: devasa kılıçlarıyla arz-ı endam eden Guts tiplemeleri, birbirine el sallayan Luffyler, arabanın üzerinde (salonda jip var demiş miydik?) pozlar veren Deadpool, sayısını sayamadığımız kadar çok olan anime kızları, en şiddetli savaşlardan sağ çıkmış askerler, vampirler ve şeytanlar… Hatta bir dinozor bile vardı. Kendi adımıza en başarılı bulduğumuz cosplayin ise orta yaşlarını geçkin bir beyefendinin Obi-Wan Kenobi çalışması olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İnanıyoruz ki güç onunlaydı.

Salonda Neler Vardı?

Fuar alanına girdiğiniz anda sizi insanların ekrandaki figürleri tekrar ederek dans ettikleri ve yan tarafında ise oyun turnuvaları gerçekleştirilen dev bir stant karşılıyor.

Bir diğer büyük stant ise Riot Games’e ait. Bu stantta hem çeşitli soru-cevap etkinlikleri gerçekleştirilirken hem de firmanın sevilen oyunlarının oynanabildiği çok sayıda cihaz bulunuyordu.

Yine söyleşilerin gerçekleştirildiği ve çeşitli internet mecralarından tanınmış isimlerin hayranlarıyla buluştuğu kocaman bir sahne için yer ayrılmıştı. Buradaki ekranda zaman zaman bilgi yarışması gibi etkinliklerin de gerçekleştiğini belirtelim.

Fuarda en çok vakit geçirdiğimiz alan bağımsız oyun geliştiricilerin oyunlarını tanıttığı ve oyuncuyla doğrudan iletişim kurabildiği stantlar oldu. Tüm ekipler tarafından ilgiyle ağırlanacağınız ve son derece yetenekli oldukları her hâllerinden belli gençlerle tanışabileceğiniz, daha da önemlisi onlara destek olabileceğiniz bu bölüm fuarın en hareketli kısımlarından biriydi.

Alışveriş sevenler için çeşitli anime ve oyun ürünlerinin satıldığı tatlı bir alan da mevcuttu. Burada çıkartmalar, bileklikler, magnetlar, envai çeşit anime karakter yastığı ve daha fazlasını bulmak mümkündü.

Şu ana kadar sayılanlar ilginizi çekmediyse üzülmeyin. Salonda kutu oyunu sevenlerin birlikte eğlenceli saatler geçirebilmesi için de gerekli önlemler alınmıştı. Bu alanda ne maceralar yaşanmıştır hayal etmek dahi insanı heyecanlandırıyor.

Son olarak çocuklu ailelerin de ihtiyaçları gözetilerek bir Aile Oyun Alanı da tahsis edilmişti. Güzel düşünülmüş bir detaydı.

Organizasyona Dair

Fuarlar; üreticileri, tüketicileri ve üreticilerle tüketicileri bir araya getirmesi dolayısıyla son derece önemli organizasyonlar. Bu gibi ortamlarda harika fikirler kendilerine yatırımcılar bulma fırsatı yakalarken insanlar da kendileriyle benzer ilgi alanlarına sahip diğerleriyle tanışma ve eğlenceli vakit geçirme imkanına sahip olur. Yurt dışında böylesi organizasyonlara sık sık rastlayabilsek de ülkemizde ve ülkemizin bulunduğu coğrafyada henüz istenilen seviyelerin yakalanamadığını görüyoruz.

Tam da bu sebeple sadece yereli değil globali de hedefleyen Gaming İstanbul fuarı, ülkemizde bu açığın kapatılabilmesi için önemli bir çaba sarf ediyor ve belki gelecekte var olacak benzeri projeler için rol model olma görevi üstleniyor.

Ancak bu her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Mükemmeli hedeflemek hiçbir zaman kolay bir iş değil. İnsanın yaptığı her şeyde olduğu gibi bu organizasyonda da eleştirilebilecek durumlar var. Fakat bunlar asla harcanan emeklerin üzerine gölge düşürmüyor. Bu noktada yapıcı olacağı ümidiyle ve eleştirmenin her zaman eleştirilen ürünü ortaya koymaktan daha kolay olduğunu unutmadan fuar alanında gezerken bizi rahatsız eden birkaç duruma da değinmek isterim:

Düzelmesi Gereken Sorunlar

Ortam çok gürültülü ve bu durum insanı ilk andan yormaya başlıyor. Bir yanda ünlü isimlerle yapılan söyleşinin dev hoparlörlerle yayını yapılırken diğer tarafta dans performansları için yüksek sesli müzikler çalıyor örneğin. Çok fazla ses kaynağı var ve hepsi oldukça yüksek perdeden kendini ifade ediyor. Elbette bir oyun fuarının kitap fuarları gibi sakin olması beklenemez ancak var olan gürültünün rahatsız edici boyutlara ulaştığı bir gerçek. Özellikle de fuar alanında birkaç saat geçirdiğinizde keskin bir baş ağrısı çekmek işten bile değil. Bu durum ne yazık ki önceki yıllarda da böyleydi ve belli ki henüz bir çare bulunamadı.

Fuar kapalı alanda olsa da yapının arka tarafında hava almak isteyenlerin vakit geçirebileceği bir bölüm ayarlanmış. Böyle bir alanın varlığı çok da iyi düşünülmüş ancak bu noktada büyük bir ama söz konusu. Masa-sandalye ve şemsiyeler insan yoğunluğuna yetecek sayıda değildi. Ve bunlardan çok daha fazla yerleştirilebilecek bir alan varken böyle bir tercihte bulunulması talihsiz olmuş açıkçası.

Bir diğer olumsuzluk ise bağımsız oyun geliştiricilerin oyun stantlarına ayrılan alanın yetersiz oluşuydu. İnsan kalabalığının yoğunlaştığı bölümlerden biri olan bu kısımda zaman zaman stantlar arasında geçiş yapmak dahi mümkün olmuyordu. Gösterilen ilgi sevindirici olsa da alanın darlığı işleri epey bir zorlaştırıyordu. Bu noktada belki labirent gibi bir yerleşimden ziyade oyun geliştiricilere daha geniş alanlar ayrılsa ve duvar kenarlarına sıra sıra bir yerleşim yapılsa herkes için daha rahat bir deneyim sunulabilirdi. Özellikle de gösteri merkezinin sunduğu alanın yarısının boş olduğu düşünüldüğünde bu alanı boş bırakmak yerine daha rahat bir yerleşim düzeni için kullanılması yerinde olurmuş.

Son olarak yemek seçeneklerini ele aldığımızda pizza, hamburger, köfte ekmek ve çiğ köfte gibi ürünlerden oluşan bir çeşitlilik sunulmuş. Yine biri içeride biri dış alanda olmak üzere iki adet Beltur büfesi de atıştırmalık ve içeceklerle katılımcıların hizmetine koşuyordu. Fakat biletlerin alana tek girişlik bir hak sağladığını düşündüğümüzde eğer bu seçenekler sizi açmıyorsa alandan ayrılıp karnınızı bir güzel doyurduktan sonra tekrar geri dönme gibi bir şansınız maalesef yok. Bu sebeple tercih edilebilecek daha fazla seçenek bulundurulması gerekirdi.

Yukarıda da belirttiğim gibi tüm bu eleştirilerde bulunmak elbette kolay. Ancak bunlar fuarda bir hayli eğlendiğimiz gerçeğini değiştirmiyor.

Gaming İstanbul 2024’e Veda Ederken

Bu vesileyle ülkemizde oyun sektörünün gelişmesi ve insanların keyifli vakit geçirebilmesi için önemli bir girişim olan Gaming İstanbul organizasyonunda katkısı olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Gelecek yıl daha da gelişmiş ve güçlü bir şekilde düzenleneceği umuduyla, dokuzuncu GİST’te sizlerle birlikte olmak dileğiyle.

Sizler de GİST 2024 oyun fuarını ziyaret ettiniz mi? İlginizi en çok çeken etkinlikler nelerdi? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.