in ,

Hayalet Duvar: Demir Çağı’nı Tecrübe Etmek

Demir Çağı’nı tecrübe etmek ister misiniz? Sarah Moss’un doğa, tarih ve arkeolojiyle iç içe Hayalet Duvar adlı kitabı inceledik.

hayaler duvar inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Işık insanı kör eder; ateşin başında toplandığınızda çoğu şeyi ıskalarsınız.
Kamp yapmak dendiği zaman aklınıza ne geliyor? Bazı insanlar için bunun cevabı olumsuz olabilir; sıcacık evi, yumuşacık yatağı ve interneti, yani konforlu alanını arkasında bırakıp gitmek hiç de kolay olmaz. Böcekler, daracık çadırda rahatsızlık, ihtiyaçlara ulaşımın zorluğu gibi sebeplerle bu eylemi gereksiz ve çekilmez olarak görebilirler.

Diğerleri içinse bambaşka bir tablo karşımıza çıkar. Kamp eşittir özgürlüktür. Öve öve bitiremezler. Her gün benzerini yaptıkları rutinleri, trafiği, metroyu, şehir yaşamlarında sevmedikleri birçok şeyi arkalarına atarak kendilerini doğanın kollarına bırakırlar. Hayatın keşmekeşine bir dur der ve kafa dinlerler.

Şahsen Kapadokya, Bolu, Sinop gibi doğayla iç içe, göllerinden eksantrik doğal yapılarına kadar ilgi çekici yerleri gezmeyi çok seven biri olsam da kamp konusunda biraz yüzümü ekşiten birisiyim. Yani doğa ve konforu aynı potada eritmek biraz daha bana göre. Siz hangi tarafta yer alıyorsunuz?

- Reklam -

Güncel eserler yayımlamasıyla bilinen Kafka Kitap’ın bu yıl bizlerle buluşturduğu, Sarah Moss’un kaleme aldığı 2018 tarihli Hayalet Duvar (Ghost Wall) adlı kitabı da bu konuyla birlikte arkeolojiyi, merak uğruna gidilen sınırları, aile olmayı ve ebeveynliği masaya yatırıyor.

128 sayfalık bu kısa kitap ne anlatıyor, nasıl işliyor bakalım.

Arka Plan

Sarah Moss Türkçeye yabancı bir isim değil. Şimdiye kadar 6 eseriyle okuyucunun karşısına çıkan yazar, Hayalet Duvar kitabından önce yine aynı yayınevinden çıkan 2016 tarihli Sular Çekilirken (The Tidal Zone) kitabıyla da dilimize kazandırılmıştı.

Genel olarak yazdıklarıyla eleştirmenlerden olumlu geri dönüşler alan Glasgow doğumlu yazar, aynı zamanda çeşitli üniversitelerde akademisyenlik yapmış ve şu anda Warwick Üniversitesi’nde edebiyat ve mekân konusunda dersler de vermekte. Moss, romantik dönem İngiliz edebiyatı, İskandinav kültürü, gastronomi tarihi ve cinsiyet konularında bilgili ve bunlarla ilgili eserler de vermiş bir isim.

Hayalet Duvar’da da yer yer bu bilgilerinden yararlandığını gördüğümü söyleyebilirim. Kitabın öne çıkan noktalarından birisi, edebiyatla ilgilenen iyi bir araştırmacının ürünü olması.

sarah moss Hayalet Duvar

Ne Anlatıyor?

Kitabımız İngiltere’nin kuzeyinde, medeniyetin kıyısındaki Northumberland’da çok sıcak bir yaz ayında geçiyor. Hikâyede ormanda, izole bir şekilde bölgenin tarihindeki ilkel yaşamı tecrübe etmek adına birlikte kamp yapan iki grup var.

Birincisi baş karakterimiz on yedi yaşındaki Silvie ile birlikte ebeveynleri. Orada bulunmak istemeyen Silvie, Antik Britanya ve doğada yaşamaya takıntılı biçimde bağımlı ve meraklı otobüs şöförü babası ve yine zorunluluktan ailesiyle gelen, kamptakilere yemek yapan garson annesiyle birlikte tatile geliyor.

Diğerleriyse deneysel arkeoloji dersi kapsamında uygulama için orada bulunan profesör ve üç kişilik öğrenci grubu. Bu öğrencilerin bazıları derslerini ve bu uygulamayı önemserken, Molly öylesine bir merakla dersi yazıp sonrasında istemeyerek gelenlerden birisi. Yani Silvie gibi orada bulunmaktan çok pişman.

Silvie’nin babası hayranlık duyulacak bir ilgiye ve meraka sahip, ancak çok baskıcı ve sert birisi. Grupların amacı sadece Demir Çağı’nın imkânlarıyla yaşamı deneyimlemek, ancak babası en küçük esnekliğe bile öfkelenen bir yapıya sahip. Bu da diğerlerini rahatsız ediyor.

- Reklam -

Bu iki grubun etkileşimleriyle birlikte on yedi yaşındaki baş karakterimiz katı ve kuralcı aile hayatından biraz sıyrılıyor ve yeni özgürlükleri keşfediyor, aynı zamanda babasıyla arasındaki iletişim de bozulmaya başlıyor.

Kötü ebeveynlik, cinsiyet, özgürlüğün keşfi, ilkelliği deneyimleme, merakın sınırlarının keşfedilmesi gibi konuları işliyor yazar.

Anlatı

hayalet duvarEseri baş karakterin bakış açısından okuyoruz. Diyaloglar ve düşünceler iç içe giriyor, birlikte sunuluyor. Çok uzun paragraflarla karşılaşıyoruz. Yazar okuyucunun Silvie’yle iyice empati kurabilmesini istediği aşikâr. Tekniğini de tamamen bunun üzerine kurmuş.

Bu yöntem bizim karakterinin hâl ve tavırlarını, isteklerini ve kederlerini daha iyi anlamamıza kitap boyunca olanak sağlamış. Diğer yandan özellikle eserin ilk yarısını düşündüğüm zaman biraz sıkıldığımı ve paragraflar içinde boğulduğumu da söylemem gerekli. Eser soluklanmaya pek fırsat vermiyor.

Öne çıkan bir noktaysa kitaptaki ton değişimi. Burası kesinlikle övgüyü hak ediyor, çünkü sıradan bir tatilden, bizi rahatsız eden bir yapıya kısık ateşte geçmesini çok beğendim. İlk başta günlük rutinleri keşfediyor ve doğa betimlemeleriyle etrafı tanıyoruz. Ardından rahatsız olduğumuz birkaç olay yavaş yavaş okuyucuya hissettiriliyor ve son olarak öyle bir germeye başlıyor ki “Bu kitap böyle değildi?” derken buluyoruz kendimizi. Ve bunu sırıtmadan yapabiliyor yazar.

Tüm bunlarla birlikte yukarıda da dediğim gibi Moss araştırmacı bir kişilik, yani bu arkeolojik bir sürü bilgi, Britanya tarihi, Demir Çağ, doğa yaşamı, bitkiler vesaire ile sarmalanmamız demek.

Çeviri, Editörlük ve Kapak

Hayalet Duvar kitabının giriş sayfasında “Sarah Moos” şeklinde soyadın yanlış yazıldığını gördüğüm zaman şokla başladım. Acaba soyadı böyle de kullanılıyor mu diye araştırdım ancak bununla ilgili bir bilgi göremedim. Bu hata bile olsa devamında neyse ki başarılı bir işle karşılaştığım için kaygılarım sona erdi. Çevirmenliği Merve Sevtap Ilgın’a, düzeltiyse Volkan Alıcı’ya ait.

Orijinal kapağının iyi olduğunu düşünüyorum, ancak Berna Özbek Keleş’in dilimizdeki edisyonu için yaptığı kapak tasarımı içeriğiyle daha uyumlu ve görsel olarak da güzel. Bu sebeple orijinalinden daha çok beğendim.

Son Olarak

Hayalet Duvar yer yer sıkılmanıza sebebiyet verebilir. Baş karakterin bakış açısından düşünce, duygu ve konuşmaların yer aldığı uzun paragraflarda kaybolabilirsiniz. Diğer yandan ustaca bir edebî yazıma sahip ve kısa olmasına rağmen karakterleri çok iyi anlayabiliyoruz.

Ayrıca arkeolojiden tarihe güçlü bir araştırma temeline sahip ve bu hikâyeye güzel yedirilmiş. Genel olarak baktığımda fena bir eser değil. Eğer konusu ilginizi çektiyse ve anlatım stili rahatsız etmeyecekse şans verebilir ve görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.

İyi okumalar.


* Londra Nehirleri: Büyü ve Bilimin İç İçe Olduğu Şehir Fantastiği

* Kanadı Kırık Melekler Evi: Güçlü Bir Aile Destanı

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Ace Ventura Jim Carrey

Ace Ventura 3: Jim Carrey Meşhur Rolüne Geri Dönebilir

Dracula Netflix Yayında

Dracula Dizisi Netflix Kütüphanesindeki Yerini Aldı