Injustice 3. Yıl, 1. Cilt: Süperlerin Savaşında Büyülü Güçler de Tarafını Seçti

Not: Sadece serinin önceki ciltlerini okumayanlar için spoiler içermektedir.

Filler tepişiyor ve çimenler ezilmeye devam ediyor. Altlarında kalan tüm o süper güçlerden mahrum olanlar bu savaşın ortasında savrulup gidiyor. Ancak gelinen noktada iş o kadar büyük boyutlara geldi ki, artık filler bir büyülük ölçütü değil. Büyülü dünyanın, bilhassa kara büyünün, kapıları ardına kadar açıldı ve o kapılardan Justice League Dark üyeleri çıktı. Hem de ne çıkış..!

Superman’in ağzımızı açık bırakarak Yellow Lantern’a katılması ve yarattığı korkuyla beslenmesinin sonuçlarını bu ciltte daha net görüyoruz. Artık iyilerin dostu, o hafiften saf, fazlasıyla iyi kalpli uzaylı kahraman aramızda yok. Ancak, bu ciltte kimi sahnelerde eski Clark Kent’e rastlıyoruz. Kafası karışıyor. Bir şeylerin yanlış olduğunun farkına varıyor, fakat onu her zaman durdurup aklını bulandıracak ve sol omzundaki şeytan rolünü devam ettirecek Sinestro hep orada.

Superman giderek güçleniyor, ama bir o kadar da kendini vezirinin ellerine bırakmış göstermelik bir krala dönüşüyor adeta. Sinestro ipleri usul usul çekiyor ve Superman ile onun tarafındaki herkesin kolları bacakları kıpırdıyor.

Batman’in cephesindeyse rünler, ayinler ve kara büyüyle bezeli bir başka dünyanın kapıları ardına dek açılıyor. John Constatine, artık resmen Batman’in tarafında. Gittiği her yere bela ve ölümden başka hiçbir şey getirmeyen bu sivri dilli dedektifin korumaya değer bulduğu tek bir şey kalmış bu dünyada. Üstelik o şey de onun lanetini taşıyor.

Justice League Dark üyeleri adım adım sayfalardan içeri giriyor. Constatine’e lanetler yağdırıyorlar. Artık ölümlerin tek sorumlusu Superman ya da Batman değil; bizzat Constatine’in burada yer alışı buna ayrı bir katkı sağlıyor.

Jason Blood ve ölümlü ruhunun bağlı olduğu iblis Etrigan, Ragman, Deadman, Swamp Thing, Madame Xanadu ve nicesi… Kara büyünün, tekinsiz boyutların efendileri, ölümlü ve ölümsüz bedenleriyle bu gidişatın dışında kalamayacak durumdalar. Ama sanmayın ki herkes tarafını seçiyor. Kimileri tarafsız, kimileri Batman’in yanında, kimiyse (bir adet malum, fakat hepsine bedel kişi) Superman’in.

Bu cilt, seride en heyecanlı ciltlerden biri kesinlikle. Constatine’in yol açtıkları, yaprak dökümü hâlinde ölmeye ya da yok olmaya devam eden süperler ve bu sırada artık dünyayla sınırlandırılamayacak boyutlara gelmiş olan bir Superman İmparatorluğu…

Bu cildin başka bir yanı daha var. Batman’i ne kadar tanıyorsunuz? Onun “adalet” için ne kadar ileri gidebileceğini düşünüyorsunuz? İyi düşünün, çünkü bu ciltte ağzınızı açık bırakacak kararlar alacak. Ve siz düşüne durun, ben size Kara Şövalye Dönüyor’dan, bizzat onun ağzından bir şey hatırlatayım:
“Tabii ki bizler suçluyuz. Her zaman da suçluyduk. Bizler suçlu olmak zorundayız.” – Batman
Injustice’ın bu en iyi ciltlerinden biri olan Yıl 3, Cilt 1’in çevirisinde, serinin önceki ciltlerinden de bildiğimiz Tulgan Köksal yine çevirmen koltuğunda. Editörse İlke Keskin. Bu ikilinin harika işlere imza attığını vurgulamakta fayda var. Türkçeleştirme konusunda insanın içine sinen, okurun diline ya da zihnine bir kılçık batırmayan, tertemiz işlere imza atıyorlar. Bu cilt de o temiz işlerinin bir başka örneği olmuş. Her ikisinin de ellerine sağlık.

Evet, gücün tükendiği yerde doğaüstü güçlerin karanlık cephesi devreye girdi artık. Bu cilde kadarki gidişat zaten hiç aydınlık değildi, fakat bu derece mistik bir boyut kazanmasını da beklemiyorduk hani.

Ne diyelim? Gel yeni cilt, gel!