in ,

Kasırga ve Yabanmersinleri: Aralarına Salınım Hareketi Saklı Öyküler

Notos ve Sarnıç gibi dergilerde boy gösteren Çiyil Kurtuluş’un yerli öykücülüğümüzün tatlı bir örneği olan “Kasırga ve Yabanmersinleri” adlı kitabını inceledik.

kasirga ve yabanmersinleri ust
- Reklam -
- Reklam -

Bir köşe yazımda bahsetmiştim: Küçük yayınevleri candır. Büyük yayınevlerinin markalaşmasına karşın derdi edebiyat olan en değerli isimler onlar. Pek çoğunun adını bilmiyorsunuz belki, fakat gerek yerli edebiyata kattıkları soluk, gerekse büyük yayınevlerinin giderek facialaşan çevirilerine inat tertemiz çeviri eserleriyle büyük bir kazanım onlar.

Vakti zamanında derdimi bir köşe yazımda anlatmış ve küçük yayınevlerinin neden can olduğuna değinmiştim. Bir de üstüne Kayıp Rıhtım olarak artık sadece fantazya ile sınırlı kalmayacağımızın mesajını vermiştik sizlere. Haberlerde bunu yapıyor olsak da incelemelerde tam bir hız tutturamamıştık. Öyleyse, dedim, hem küçük bir yayınevinden çıkmış hem de fantazya çatısı altında olmayan bir eseri incelemelere taşıyarak bu genişleyen yelpazenin bir kanadı daha gün yüzüne çıksın.

kasirga ve yabanmersinleriKasırga ve Yabanmersinleri, yerli öykücülüğümüzün tatlı bir örneği. 19 kısa öyküden oluşan ve Dedalus Kitap’tan çıkan kitap, özellikle Dedalus’un yerli kurguya verdiği yer nedeniyle daha bir ilgimi çekmişti. Yazar Çiyil Kurtuluş’un Sarnıç ve Notos gibi dergilerde öyküleriyle yer alıyor olması da ayrıca dikkate değerdi.

- Reklam -

Yazarın bu ilk basılı eserinde ne buldum peki? Birçok öykü, birçok duygu ve salınım. Salınım da nereden çıktı, değil mi? Çiyil Kurtuluş’un öykülerinde bir salınım hareketi söz konusu. Metronom gibiler. Sarkaç belki de. Bir öyküden diğerine geçerken sanki salınımı devam ettiren harekete kapılıyor gibiyiz. Her öykü birbiri ardına el veriyor ve bizi sayfalar arasında aynı tempoda taşıyor. Özellikle öykülerin belli bir tempoda giderek kitabın sonuna dek, bir istisna hariç, bunu koruyabilmesi beni bir o kadar şaşırttı.

Çiyil Hanım’ın diliyse sadelikten yana. Gerektiğinde kıpkısa cümlelerle vermek istediği etkiyi veriyor. Bazense edebiyatını büyük kelimelerle değil, gündelik hayatın sözcüklerinden seçerek etkileyici olmayı başarıyor. Yani her öyküdeki duygu ve düşünce bütünlüğü oldukça tanıdık. Bir şekilde ilişki kurmak mümkün.

Tek istisna dedim ya, onu da hemen açıklamazsam olmaz. O istisna, kitaptaki favori öyküm olan Avcı’dan başkası değil. Çünkü kitabın genelinde bir içsel yolculuk, insanların birbiriyle bağlantı ve bağları işlenirken Avcı’da kitabın genelinin çok dışına çıkıyoruz. Ayrıca aklımda yer etmiş bir girizgâha da sahip.

“Uykulu ormanda iki uyanık. Botlarımın hışırtısından ve önümde aheste giden Kont’un soluğundan başka ses yok.”

- Reklam -

Kasırga ve Yabanmersinleri’nin genelinde yanlarında mutlaka bir yoldaşı olan insanlar mevcut. Hepsinin bir yoldaşı var, ama aynı zamanda kendi içsel yolculuklarını tek başlarına yapan ruhlar. Hemen yanı başlarındaki bu arkadaşlar, akrabalar ya da canlıların onlara kattığı bağdan bir o kadar da uzak ve bağımsızlar. Oysa Avcı öyküsünde bu melankolik yolculuk bulunmuyor. Bunun yerine bir avcı ve köpeğini görüyoruz. Avının peşindeki avcının o buz gibi yüreği ve merhametsizliği var. İşte bu tezat da ayrıca hoşuma gitti.

Dedalus, yerli yazarlara böylesine kucak açmaya devam ettiği sürece benden takdir toplamayı da sürdürecek. Yabancı yazarlardaysa Gürcü ve Arap edebiyatı gibi pek de revaçta olmayan ulusların seslerini dilimizde kazandırmaları bakımından ayrıca saygı duyuyorum.

Çiyil Kurtuluş’u da bünyelerine ekleyerek, güzel bir editörlükle bizlerle buluşturmuşlar. Böylece Kasırga ve Yabanmersinleri, çok sesli ama bir şekilde belli bir tempoda giden, karakterlerinin dışarıdan yalnız değilken içeriden bağımsızlıklarını açıkça ilan edişlerinin yansıması olmuş.

Ne diyeyim? İyi ki küçük yayınevleri var. İyi ki yerli edebiyat var.

Hazal Çamur

2009 yılında Kayıp Rıhtım'a elimi verdim, sonra da ruhumu kaptırdım. Bu yolun devamında çeşitli gazetelerin kitap eklerinde kitap incelemelerim, TRT Radyo 1'de canlı yayın konuğu olarak katılıp kurgu edebiyatını anlattığım 2 yayın, 5 yıldır süren Kahramanın Yol Türküsü adlı kendi edebiyat temalı radyo yayınım, kitap inceleme videoları serim Kayıp Rıhtım İnceliyor ve bir de bonus olarak Oyungezer Dergisi'nin kültür sanat sayfalarında düzenli yazarlığım oldu. Tüm bunların yanı sıra, gerçek hayatın sıkıcılığında, bir bilgisayar mühendisi olarak yaşıyorum. Ama biz ona Clark Kent kimliğim diyelim.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

murakami karanliktan sonra ust

Haruki Murakami İmzalı “Karanlıktan Sonra” Çıktı!

the power ust

Orwell Ödülü’nün İlk Spekülatif Kurgu Adayı Türkçeye Geliyor: The Power