Türker Beşe
Kene (The Tick) ilginç bir şekilde ülkemizde pek ilgi görmeyen ve tanınmayan bir karakter. Aslen çizgi roman çıkışlı olması ve uzun yıllardır ülkemize sadece belli başlı firmalarının çizgi romanlarının geliyor/çeviriliyor olması bunda büyük bir etken. İkinci etkense, televizyonlarda yayınlanan bazı çizgi filmlerin yayınlandığı saat ve kanal gibi etkenler sebebiyle her kesime ulaşamıyor olması.
Bilenler zaten Kene’yi genel olarak seviyorlar, ama diziyle ilgili yazmadan önce bilmeyenler için biraz anlatmak gerekir diye düşünüyorum. Karakterimiz iri yarı, davudi sesli ve son derece güçlü olmasına rağmen bir o kadar da saf ve şaşkın. Yaşadığı dünya süper kahramanlara alışkın, hatta öyle ki, her şehre kahraman tayin eden bir komite bile var. Tahmin edebileceğiniz gibi, süper kahramanı çok olan dünyanın süper kötüsü de gani gani.
Buraya kadarki kısım klasik bir çizgi roman evreni gibi gelmiş olabilir, ama Kene’nin dünyasının bir farkı var. Bu dünya diğerlerinin tüm ciddiyetinin aksine son derece absürt bir dünya. Öyle ki, çizgi filmini seyredenler kesinlikle hatırlayacaktır, kötü karakterlerden birisi omuzlarının üzerinde kafa yerine sandalye taşıyor. Dolayısıyla Kene’nin tüm saçma hareketleri, saflıkları ve şaşkınlıkları da sırıtmıyor.
The Tick – Kene: Peki Pilot Bölüm Gelecek Vadediyor mu?
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan pilot bölümünden yola çıkarsak, sadece bu bölümün değil genel olarak dizinin gelecek vadettiğini söyleyebiliriz. Kene rolünde oynayan İngiliz oyuncu Peter Serafinowicz, iri cüssesi ve davudi sesiyle mavi kahramanımıza gayet güzel can vermiş. O davudi sesten standart Kene saçmalamalarını duymak, pilot bölüm itibariyle bile güldürmeyi başarabiliyor. Ayrıca ilk bölümde çok az gördüğümüz Kene, bu süre zarfında bile saçmala konusunda cimrilik etmeyip ne kadar süper(!) bir kahraman olduğunu da gözler önüne seriyor.
Kene’nin sadık yardımcısı Arthur Everest‘i, nam-ı diğer Güve Adam‘ı canlandıran Griffin Newman ise bence biçilmiş kaftan. Arthur, Kene’nin aksine akıllı ama güçsüz ve çelimsiz bir karakter. Griffin Newman ise, dizide karaktere kazandırılan geçmişle birlikte gelen yüz tikleri ve tatlı heyecanıyla birlikte bu özellikleri çok güzel bir şekilde yansıtmayı başarmış.
Acaba Dizi de Çizgi Filmi Gibi Olacak mı?
İlk bölümden bunu tahmin etmek pek kolay değil, ancak bölüm dizinin gidişatı hakkında ipuçları da veriyor. Zaten dizinin daha önceden yayınlanan özetinden de anlaşılacağı gibi, konu akışının daha çok Arthur üzerinden gideceğini ilk bölümden anlayabiliyoruz.
Çizgi filmin aksine, hedef kitlesi daha çok çocukları değil yetişkinleri içerdiği için de, konunun içinde daha dramatik olaylar beklememiz gerektiğini ve insan ilişkileriyle ilgili olacağını gösteren emareler de yine pilot bölümde mevcut. Bu ilişkilerin daha çok, çizgi filmde de olduğu gibi, Arthur ve kız kardeşi Dot üzerinden yürüyeceğini tahmin etmemiz mümkün.
Tabii bu hafif dramatik işlenişle birlikte Kene görüldüğü sahnelerde güldürmeyi, en azından tebessüm ettirmeyi başarabiliyor. Belki benim kendisine olan büyük sevgimdendir ama pilot bölümün bir iki sahnesinde kahkaha attığımı söylemezsem içim rahat etmez.
Yayınlanan pilot bölüm itibariyle Kene, çizgi filmdeki tüm neşesinin ve komikliğinin yanında biraz daha karanlık. Kene gülerek de olsa patır kütür dövüyor, ama kahramanımızın yaşadığı yer olan City (evet şehrin adı Şehir), hafiften de olsa bir Gotham karanlığına sahip. Baş kötü olarak seçilen Terror (ki yine çizgi filmleri seyredenler hatırlayacaktır) ise bu seçimi doğrulayacak gibi görünüyor.
Pilot bölümüyle genel olarak iyi yorumlar alan ve gelecek için eğlence vadeden dizide hangi kötüleri görürüz, Kene’nin süper arkadaşlarından hangileriyle tanışırız (ki umarım hepsini görürüz) bilinmez, ama pilot bölüm yarım saat ayırmayı kesinlikle hak ediyor. İlk bölümdeki dengeyi korurlarsa çok güzel bir absürt süper kahraman dizisi olacağı kesin.
