Lucifer’ın epey bayık bir üçüncü sezonundan sonra dizi, Fox tarafından iptal kararı almıştı. Seyircilerin yoğun ısrarı ile dördüncü sezonuyla Netflix’e gelen yapım gerek senaryo gerek de nihayet olayların biraz daha hızlanmasıyla biz hayranlarını havalara uçurdu. Yakın zamanda da müjdesini verdiğimiz üzere Lucifer 5. Sezonu 16 bölüm ile kapatacak. Buradaki kötü haberse Netflix tarafından yapılan açıklamaya göre bu dizinin son sezonu olacak. Hoş hâlâ içimizde bir umut, son bölümde bir sürpriz yaşanacağını ummaya devam ediyoruz.
Neil Gaiman, Sam Kieth ve Mike Dringenberg tarafından yaratılan The Sandman çizgi romanlarında yer alan Lucifer karakterinden esinlenilerek hazırlanan dizinin senaryosu Mike Carey tarafından yazılıyor, bu bilgiyi defaatle belirttik haberlerimizde. Burada da aynen tekrarlayarak senaryodaki iyi yöndeki değişimleri vurgulamaya geçmek istiyorum. Önceki sezonlardaki gibi bitmek bilmeyen davalar, bölümlerce süren anlaşmazlıklar yumağı yok. Olaylar hızlıca akıp gidiyor ve siz ilk defa şeytanı bu kadar “şeytan” görüyorsunuz. Lucifer 4. sezonda daha çıplak, daha çok seks partisi düzenliyor ve tabii uyuşturucuyu abarttıkça abartıyor. Nasıl ayarlanmış bilmiyorum ama bir şekilde bunlar ne eğreti duruyor ne de size tiksinti veriyor. Dizi kıvamını bulmuş gibi hissedip rahatsız olmuyorsunuz.
Havva mı o?
Tabii ki bu sezonun en önemli olayı fragmanlardan da gördüğümüz gibi Havva karakterinin cennetten Lucifer için kaçıp gelmesiydi. Inbar Lavi tarafından canlandıran karakterin iyi bir eş olmak için çabalaması bu yüzden de kendini hiç bulamadığını keşfetmesi ve yaptığı onlarca çocukça hareket görülmeye değerdi. Dizi Havva sayesinde üstündeki o ölü toprağını attı ama elbette Lucifer’ın Dedektif ile olan bağı baki olduğundan maalesef benim ümitsizce istediğim gibi Havva ile Lucifer aşkı yaşanmadı. Havva bizim şeytanımızı önceden olduğu haliyle tanıyordu ama Lucifer artık içindeki iyiliği bulmaya başlamıştı ve hayatını Havva’nın onu tanıdığı gibi bir cezalandırıcı olarak yaşamak istemiyordu. Yine de bu bölümler bazı şeylerin hep geride kalmak zorunda olduğunu ve maziyi yeniden elde etme çabasının beyhudeliğini gösterdi.
Yarı Melek Charlie!
Lucifer içinde barındırdığı onca fantastik ögeye rağmen ilişkiler konusunda hep gerçekçi kalıyor. Linda ve Amenadiel bir çocuk bekliyorlar, Linda bir yarı meleğe hamile kaldığından Amenadiel ise babalık duygusunu ilk defa yaşayacağından ikisinin de kafası karışık. Birçok yönden endişeli olmakla beraber bir biçimde beraber kalmayı başarıyorlar. Bu durumu da evliliğe bağlamıyorlar onun yerine hep birbirlerinin yanında kalarak aşıyorlar. Linda’nın bekâr anneliği tercihi, Amenadiel’in ona karşı saygısı ve içtenliği çok güzeldi. İtiraf etmek gerekirse ben dizideki Lucifer ve Chloe aşkındansa yan karakterlerin ilişkilerini izlemeye bayılıyorum. Maze teyze olacağı için çok heyecanlıydı ve Havva’ya olan hisleri çok samimiydi. Dan kaybından sonra hatalar yaptı, Ella onu bunlardan korumaya çalıştı. Lucifer ve Amenadiel’in hep zor zamanlarda birbirlerinin yanında oluşları çok güzeldi.
Başkarakteri şeytan, yan karakterlerden biri iblis olan bir dizi için inanamayacağınız bir bağlılık görüyorsunuz. Kimse gerçek anlamda diğerinin mutsuz olmasını istemiyor ve birbirlerini koruduklarına sürekli şahit oluyorsunuz. Benim diziyi izleme sebebimi açık ara farkla bunlar oluşturuyor. Ama yine de en önemli sebep elbette Tom Ellis’in harika performansı. Sanırım hepimiz şeytan rolünde Tom Ellis dışında biri olsaydı dizinin bir sezon dahi sürmeyeceğini biliyoruz. Çünkü diziden onu çıkardığımızda çok fazla hata, kopukluk, kolay senaryo yüzümüze vurmaya başlıyor.
Chloe ve Yaptığı Hatalar
Dedektif, Lucifer’ın gerçek suratını gördüğünden beri ortalıktan kayboluyor. Şoku atlatması da pek kolay olmuyor ki bir aralık Lucifer’ı zehirlemeye dahi çalışıyor. O kadar fazla sezondan ve sürekli başlayıp yarıda kalan ilişkilerinden sonra dedektifin bu hareketleri fazladan itici geliyor. Yine kızı Trixie’yi onu çok seven Maze’den, Maze’in onca çabasına rağmen uzak tutması ayrıca durumu kötüleştiriyor. Eh doğruyu söylemek gerekirse Chloe bu sezonda ailenin epey dışında kalıyor, bunu yeni sezonda toparlamalarını umuyorum. Şahsen ben dedektifin Lucifer’a ve herkese karşı olan aşırı kuralcı tutumundan, doğruyu yapmak adına hiç risk almamasından ve ilkeleri dışında da fedakârlık yapmamasından epey usandım. Anlayacağınız Chloe hep ahlaki gelişim basamaklarından kanun ve düzen eğilimi kısmında takılıp kalıyor ve bu da onun sadece iyi olarak gerçekten iyi olmadığını tekrar ve tekrar gösteriyor.
Lucifer Dizisi Netflix’e Geçince Teknik Kısımlarda Ne Gibi Değişimler Oldu?
Bu konuda muhteşem bir fark görmüyorsunuz, bunu açıkça belirteyim. Lucifer zaten dizi olarak CGA çok kullanmıyordu, kanat açma sahneleri dışında hep değişim sahneleri kamera açısı değişerek geçiştiriliyordu ve inanın bana bu gayet iyi bir seçimdi. Başarısız bir sahnedense gösterilmek istenen ayrıca imgeleştiriliyor. Bu sezonda da durum bu şekilde devam etti. Yani gerek bütçe açısından gerek teknoloji açısından pek fark göremedik gibi.
Lucifer 4. Sezon 10. Bölüm
İblislerin dünyaya gelmesi ve işleri karıştırmaları ile Lucifer sevmediği evine geri dönmek zorunda kalıyor finalde. Tabi buraya kadar Lucifer’ın geçen sezonlara karşın daha olgunlaştığını, varoluşsal sancılarının biraz daha yoluna girdiğini gördük. Bu doğrultuda ulvi bir amaç için gitmesi gerektiğine de inandık.
Şeytanın tahtına oturması sahnesine gelince… Claire Wyndham’dan My Love Will Never Die eşliğinde dizi tarihinin en havalı taht sahnelerinden birine şahit olduk. Tom Ellis tüm efendiliği ile cehennemin başına geçerken siz de yaratılan atmosfere hayran kalıyorsunuz. Bu nasıl bir şeytan performansıdır diye sayıklamanız pek olası. Bunun yanında bu bölümün başında yine Lucifer’ın müzikal havasında geçen anlarına da şahit olacaksınız, hem çok gülüp hem de çok zevk alacağınız anlardan olacağına eminim.
Neden Bu Diziyi İzleyeyim ki Derseniz…
Öncelikle pahalı kumaşlardan giydiği özel takımlarla çekici ve esprili bir şeytan izlemenin keyfine varacaksınız, öteki yandan yan karakterlerin samimiyeti ve aralarındaki bağı hissedeceksiniz. İnsanı kanser eden 3. sezon dışında her bölümde yer alan cinayetlerin çözümlerini merakla izleyeceksiniz. Kendi adıma ben pek cinayet çözme kısmını sevmiyorum ama sırf olay yerinde geçen espriler için bile izliyorum. Dizide harika ötesi şarkılar çalıyor, her sezon bittiğinde o sezonun çalma listesine illa bakıyorsunuz. Her şeyden daha önemlisi eğlenceli vakit geçirmenizi sağlıyor. Piyasada kendini fazla ciddiye alan onca diziden sonra kasmadan izliyorsunuz.
Çok da uzatmadan incelememe burada son verirken 5. sezon incelemesinde de ayrıca görüşeceğimizi umuyorum. Diziye dair düşüncelerinizi bizimle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!