in ,

Mutluluğumuza İncelemesi: Kadehlerden Dökülen Hikâyeler

Doğuş Benli’nin birbirlerine yalnızca mutsuzluklarından bağlı bağımsız insanları anlattığı ilk kitabı “Mutluluğumuza”yı inceledik.

Mutluluğumuza İncelemesi: Doğuş Benli
- Reklam -
- Reklam -

Doğuş Benli imzası taşıyan Mutluluğumuza, 2021 yılında Notos Kitap etiketinde okuyucu ile buluştu. Yazarın ilk öykü kitabı kısa süre önce de birinci yaşını kutladı. Gelin, on beş öyküden oluşan bu ilk kitabın derinliklerine birlike dalalım.

Kitabın karanlık sularına dalmadan önce, hep beraber kadehimizi Doğuş Benli’ye kaldıralım. 1982 doğumlu yazar, ODTÜ Elektrik- Elektronik Mühendisliği, Anadolu Üniversitesi Felsefe bölümü lisans, Hacettepe Üniversitesi İşletme yüksek lisans mezunu. Öyküleri Sözcükler, Notos, Kitap-lık, Lacivert dergilerinde, Oggito, Trendeki Yabancı, Parşömen Edebiyat gibi dijital platformlarda yayımlandı.

Mutluluğumuza: Karanlık, Tekinsiz, Yalın ve Tesirli Öyküler

İlk kitabı Mutluluğumuza’da Umberto Eco’nun, “Proust değilsiniz. Çok uzun cümleler kurmayın.” tavsiyesinin hakkını veren yazar, yalın bir üslup kullandığı öykülerinde, anlatış tarzını öne çıkarıyor ve okura alması gerekenden fazlasını vermiyor.

- Reklam -

Doğuş Benli’nin karakterleri dışarıdan baktığınızda sıradan görünen, iyi giyimli, çoğunlukla statü sahibi beyaz yakalılar. Ellerinin daima temiz, zihinlerinin berrak olduğunu düşündüğünüz bu insanlar; Benli’nin yüzlerine tuttuğu merceğin altında karanlıklarını saçarak parıldıyorlar.

Hikâyeler boyunca yazar karakterlerle birlikte kadehini kaldırıyor ve onlara kadehlerinin aslında kırık olduğunu, ellerinde cam parçalarından fazlasını tutmadıklarını, her defasında da başka bir yerlerinden yaralandıklarını, kendi kadehinden yansıtarak gösteriyor.

Sizi neyin beklediğini bilmediğiniz öykülerin hemen hepsini yazar, okuruna olan güvenini perçinleyerek bitiriyor.

Hikâyelere Kısa Bir Bakış

Kitabın ilk hikâyesi Çok Rüzgârlı’da ana karakter, henüz ilk cümleden ve kısıldığı kapandan okura seslenerek şöyle diyor: Karım son zamanlarda değişti ve ölmemiş gibi davranmaya başladı. Bu başarılı cümleyle birlikte okur, karakterin yarattığı akıntıya kapılıyor ve sürüklenmeye başlıyor. Birkaç cümle sonra yazar kartları açıyor ve okurun Neden’lerini çerçeveden taşmadan cevaplıyor. Öykünün sonuna gelindiğinde ise okuru, on dört kat yukarıdan aşağıya, sokak lambasının dibine atıyor. Okur ayaklarındaki şarap lekelerine bakakalırken, yazar bir sonraki hikâyeye geçiyor.

Ayva Ağacı, kitabın ikinci hikâyesi. Ana karakterin okuru şık takım elbisesinin içinde karşıladığı Ayva Ağacı, değişimi daha doğrusu bir geri dönüşümü anlatıyor. Bugünü merkeze alan ama derin olmayan katmanlar aralayan bu öyküde karakter bir otobüs yolculuğuyla dejenere hayatından geçmişine taşınıyor. Yazar okuru, ana karakterin, Etrafımdakilere benzemiyorum, dediği yerden alıyor ve hikâyenin sonunda usulca, karısı için kurduğu şu cümleye bırakıyor: Çok güzel ama çok uzak.

Mutluluğumuza - Doğuş Benli - Kitap İncelemesi

Kitabın üçüncü hikâyesi Fark Etmez İnsanı’nda ise, yazar okurun karşısına bir ayna koyuyor ve bu aynadan, önce kendisinin sonra da etraftaki insanların çürüyen, yozlaşan taraflarına bakmasını öğütlüyor. Tanıdık insanların karanlık yönlerini bu iki boyuttan izleyen okur, iki kişilik bir ilişkinin kalabalıklaşmasına ve nihayet kaçınılmaz infazına tanıklık ediyor.

Kitabın dördüncü hikâyesi Zaten Tecrübesiz; yalın ama sert bir öykü olarak okurun karşısına çıkıyor. Bakıcı, anne, baba, bebek, bakıcının sevgilisi ve gizli kamera örüntüsüyle süregelen hikâyede yazar, insanın en karanlık, en ilkel taraflarını masanın altından çıkarıyor ve okurun avuçlarına bırakıyor. Alt metinde ise tutkunun ve tekdüzeliğin sonu gelmez savaşını anlatıyor.

Sonraki öyküler Ellerinde Muhtemelen Bir Sorun Olmayacak, Örnek Daire, Akvaryum, Bebek, Numara, Ondan, Yasemin, Akraba, Oyun, İyi ki Doğdum, Bir Kereden Bir Şey Olmaz’da yazar akılda kalıcı, düşündürücü ve tekinsiz anlatımını sürdürüyor.

Akvaryum’a Derin Bakış

Doğuş Benli imzası taşıyan Mutluluğumuza, dengeli öykülerden oluşuyor. Yazarın iyi anlatım, başarılı kurgular ve teferruatsız bir dil kullandığı hikâyeler arasında; Çok Rüzgârlı, Zaten Tecrübesiz, Akvaryum, Bir Kereden Bir Şey Olmaz’ın öne çıkan ve belki tesirleri diğerlerine göre daha uzun süren öyküler olduğunu söylemek mümkün.

Kitabın yedinci öyküsü olan Akvaryum, hem kapak illüstrasyonuna hem de kitabın adına ilham veren, Mutluluğumuza cümlesi ile okurun zihnine kazınacak bir öykü. Akvaryum, odağına ikili bir ilişkiyi alan ve ana karakter Aslı’nın akvaryumunda yüzen iki balığın önce birer metafora sonra birer kurbana dönüştüğü, bu yüzden suların bulandığı ve yine de kadehlerin mutluluğa kalktığı bir intikam hikâyesi. Bu öyküden yola çıkarak kapağa dair bir eleştiride bulunmak istiyoruz:

Kitap kapağı mor bir fon, balık, tabak, çatal ve bıçaktan oluşuyor. Kitabın adı olan Mutluluğumuza yazısı ile beraber okur içeride daha eğlenceli, keyifli ve sıradan hikâyeler bulacağını düşünüyor. Bu noktada tekinsizliği seven insanların kapağı açmaktan, ilk hikâyeyi dahi okumaktan çekinmesi kaçınılmaz. İçeriye girildiğinde ters köşe yapan ve okurun karşısına makyajlı yüzünün ardında düzene, tekdüzeliğe ama en çok kendine başkaldıran insanları çıkaran Mutluluğumuza aslında, spekülatif, etkileyici, karanlık bir Kirli Gerçekçilik kitabı. Bu noktada kapak içerik hakkında ne kadar doğru bilgi veriyor, emin değiliz.

Mutluluğumuza: Arka Kapaktan İçeriğe Yolculuk

Mutluluğumuza’yı eline alıp arka kapaktaki yazıyı okuyan veyahut ilk öykünün ilk cümlesine erişmeyi başaran okur; kitabın aslında ne söylediğini ve kendisini nasıl bir yolculuğun beklediğini anlar.

Arka Kapak yazısından bir alıntıyı buraya iliştirelim:

- Reklam -

“Neredeyse vazgeçmiş ama sanki ipin ucundan yakalasa, hayata yeniden sıkıca tutunacakmış gibi gözleriyle etrafı kolaçan eden öykü kişilerinin hikâyeleri asla karanlık değil. İlk bakışta pırıl pırıl parlayan, steril, aydınlık hayatlar ama bu hayatların şehirli aktörleri yaşamıyor, yaşıyormuş gibi yapıp mutluluklarına kadeh kaldırıyorlar.”

Sahte mutluluklara kadeh kaldıran, tabaklarına koydukları mezeleri kendi hayatlarından aşıran ama yine de gülümseyen bu tanıdık yabancılarla tanışan, kendini ve etrafında olup bitenleri kitabın arka kapağındaki pencereden gören okur için okuma listesine çok iyi bir öykücü ile eklemek kaçınılmaz olduğundan, Mutluluğumuza mutlaka okunmalı.

Mutluluğumuza - Doğuş Benli - Kitap İncelemesi

Kitap Alıntılanan Cümleler:

Ayva Ağacı’ndan alıntıladığımız cümleyle başlayalım:

“Pekâla onlardan biri olabilirdim. Şu adamla aynı rahatsız taburede oturmuş, gazetenin on yıllardır değişmeyen haberlerini büyük bir dikkatle okuyor olabilirdim.”

Aynı öyküden başka bir paragrafla devam edelim:

“İyice uzayan yabani otlar rüzgârda, “Bahçe son gördüğünüze göre biraz bakımsız, malum anneniz epeydir ilgilenemiyor,” diye hışırdıyor.”

Fark Etmez İnsanı’nda öykünün ana fikrini fısıldayan şu cümlelere göz atalım:

“Sinem duvardaki yağlıboya tabloyu uzun uzun inceledi. Tabloda sonsuza giden dolambaçlı bir yolda el ele bir çift yürüyordu. Yolun iki tarafı da uçurum. Kenarlarından kaya parçaları aşağıya düşüyor.”

Ellerinde Muhtemelen Bir Sorun Olmayacak’tan hikâyenin ana konusunu özetleyen şu cümleleri buraya bırakalım:

“Yoğun bakımda cihazlara bağlı, sargılar içinde yatan kızına bakıp titreyerek ağlamaya başlıyor Yasemin. Kızının durumuna ve o an düşmesini gerçekten istemiş olmasına inanamıyor.”

Akvaryum’daki şu can alıcı bölümü son alıntı olarak ekleyelim:

“Aysun’u kaptan çıkardı. Avucunda pullarının kayganlığını hissetti. İşaretparmağıyla üstüne bastırdı. Balığın diriliğine şaşırdı. Canını yakmak için biraz daha bastırdı. Ses çıkarabilmesini, çığlık atmasını isterdi. O kadar çok yem vermişti ki Aysun çırpınmakta bile zorlanıyordu.”

2021 yılında Notos Kitap etiketiyle Dilek Emir editörlüğünde çıkan, kapak tasarımını Virginia Elena Patrone’un, teknik hazırlığını Duygu Şentuna’nın yaptığı Mutluluğumuza’yı okumayı ve değerli görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın. Sitemizde bulunan diğer inceleme yazılarına ve daha fazlasından haberdar olmak adına bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Gaye Keskin

MSGSU Tekstil/ Tasarım mezunuyum. Yaklaşık iki sene Turnagöl Tiyatrosu'nda; oyunculuk, sahne ve kostüm tasarımı yaptım.
Uzun yıllardır çizim yapıyorum, yazmaya şiirle başladım. Rıhtım'a demirleyene kadar hiç öykü yazmamıştım. Öykü Seçkisi'nde yayımlanan ilk öykümle beraber, öykü yazım yolculuğum başlamış oldu. O günden sonra, hep yazdım. Üç arkadaşımla yürüttüğümüz Paralel Evren Podcasti şimdilik dinlenmede. Öykü Seçkisi dışında, çeşitli mecralarda öykülerim yayımlandı. Dokuz arkadaşımla Zaman temalı bir fankit çıkardık. Bu sıralar da bir öykü kitap çalışması hazırlıyorum.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Milly Alcock house of the dragon oyuncu

House of the Dragon Yıldızı Milly Alcock Gelecek Planlarını Anlattı: “Artık Fantastik Rollerde Oynamayacağım”

Steven Spielberg Dijital Yayın Platformları

Steven Spielberg: “Dijital Yayın Platformları, Sinemacıları Yarı Yolda Bıraktı”