Cem Altınışık
Point-and-click türündeki tek oyunculu macera yapımı Röki oyun incelemesi sizlerle.
Kederli hikâye ve huzurlu atmosferin aynı potada eritildiği oyunlar ilgimi çekiyor. İki bambaşka duygusal durumun buluşması. Bir araya gelemeyeceği düşünülen farklılıkların kucaklaşması. Hatta, bir noktada o kadar da ‘farklı’ olmadıkları olasılığının sorgulanması. Normalde keder dendiği zaman akla ilk olarak üzüntü, yas, belki öfke ve depresyon gelebiliyor. Doğal olarak huzur gelmeyebiliyor. Öyle ki bu tarzdaki oyunlar bize ayrıksı bir pencereden, iki ayrı kavramın benzerliğini anlatmaya dair uğraşa giriyorlar. Belki de varoluşsal pencereden ve kabullenme üzerinden bakıldığında o kadar da farklı değiller.
Bunu yapabilen oyunlar elbette sınırlı. Çünkü konu, içerdiği itibarıyla zor, dokunması sakıncalı ve anlattığıyla duyguları ve hayatı iyi tanımayı gerektiren bir mevzu. Üstelik ‘kabullenme’ üzerinden işleyince tehlikeli sulara giriliyor. Meşakkatli olmasının sebebi kederli anlatının, rahatsız olmadan dinginlikle karşılanmasını hem deneyimleyene hem de doğrudan karakterine inanılır kılması gerekli.
Geçen yıl sitede incelediğim ve oldukça beğendiğim, sizlere de övgüyle bahsettiğim Arise: A Simple Story, basit hikâyesini koruyarak, ölümün yaşam kadar insan yaşamının bir parçası olduğunu mütevazı ve ustalıklı anlatımıyla inandırıcı kılabilen iyi bir oyundu. Anahtar kelime reddetmemek; yaşamın kanunlarını kabullenmekti.
Yakınlarda çıkan, Polygon Treehouse’un geliştirdiği point-and-click türündeki tek oyunculu macera yapımı Röki de mitolojiyi arkasına alan dünyasıyla benzer konuları, söz ettiğim hissiyatı oyuncuya geçirmeyi amaçlayan bir oyun. Bakalım Arise gibi başarılı olabilmiş mi?
Kayıp Halk Hikâyelerine Doğru
Bilhassa mitoloji sevenler için doğrudan yazmak gerekli: Röki, İskandinav halk hikâyelerinden ve mitolojisinden esinleniyor. Mitolojiden beslenen oyunlar şahsen ilgimi çekiyor ve nasıl yaptıklarını merak ediyorum. Geçen yıl sitede pek ziyaret edilmeyen Slav Mitolojisi’ni temel alan Yaga’yı incelemiştim. Diğer yandan İskandinav Mitolojisi (13. yüzyılda kaleme alınan ana kitabın incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.) oyun dünyasının uğrak noktalarından birisi.
Röki, Lars ve ablası Tove’nin rutin bir gezmeden eve dönmeleriyle başlıyor. Çocuklar annesini kaybetmiş, babaları da yıllar geçmesine rağmen hâlâ kaybın yasını yoğun olarak tutmakta ve depresyonun pençelerine hapsolmuş durumda. Lars’ın bakımıysa aslında kendisi gibi küçük yaşta olan ablası Tove’a kalmış. Küçük bir çocuğun sırtına kaldıramayacağı bir yük düşmüş diyebiliriz.
İki kardeş kendilerini birden hiç beklemedikleri durumda buluyorlar, tuhaf ve devasa yaratık evlerini yıkmaya başlıyor. Ardından Lars’ı bilmediğimiz amaçla kaçırıyor. Tove olarak biz, hiçbir zaman varlığına inanmadığımız, annemizin hayattayken anlattığı masallarda keyifle dinlediğimiz mitolojik yaratıklarla kuşatılmış bir dünyada buluyoruz kendimizi. Unutulmuş kadim dünyanın gizemlerini çözerken, aynı zamanda tüm tehlikelere göğüs gererek kardeşimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Tehlike demişken oyunun tüm tuhaf varlıklarına rağmen pek şiddet içermediğini ve rahat bir oynanış sunduğunu belirtmek gerekli. Hatta korkutucu bazı varlıkların aslında çok da sevimli olduğunu görüyoruz. Yani küçük yaştaki çocuklarla birlikte oynanabilir, rahatlatıcı müzikleriyle ve görsel tasarımıyla huzurlu bir yapısı var.
Arkadaşım Canavar
Arkasında çok dokunaklı ve hüzünlü bir hikâyeye sahip Röki. Kardeşimizi kurtarmak için etkisiz hâle getirilmiş yeryüzünün kadim koruyucularını tek tek özgür bırakmalıyız. Bunun için de kas gücü değil, geçmişle hesaplaşmak gerekiyor. Örttüğümüz gerçekleri tekrar hatırlamak ve bu sefer onu reddetmeden kabullenerek kucaklamamız gerekli. Bireye dokunan hikâyesiyle mitolojik anlatısını böyle birleştiriyor.
Point-and-click türüne sahip oyunlarda olduğu gibi çeşitli nesnelerin amaçlarını bularak yolumuzu buluyoruz. Bazılarını birleştirerek yenilerini oluşturuyoruz. Tekrar tekrar aynı yerlere dönerek yeni bulduklarımızla yeni yerler keşfediyoruz. Hangi öğeyi nasıl kullanacağımıza dair ipuçlarının da fena yerleştirilmediğini düşünüyorum. Yani kısaca gözümüzü dört açmalıyız. Yoksa etrafta “Neyi kaçırdım?” diyerek boş boş dolaşabilirsiniz.
Oyun, ilerleme kaydettikçe oynanışa yeni mekanikler eklemekte oldukça başarılı. Bu da tekdüze olmasını engelliyor. Üstelik bunu görselliğini zenginleştirerek de yapıyor. Mekânlar oldukça çeşitli ve farklı hikâye bölümlerine özgü yerler gayet hoşuma gitti. Özellikle anılarda dolaştığımız kısımları söyleyebilirim.
Bazı Sıkıntılar
Röki’yi genel olarak başarılı bulsam da bazı kusurları mevcut. Örneğin bazı bulmacalar tekrarlayabiliyor ve bu aldığımız keyfi baltalıyor. Özellikle bu yapıma, daha fazla yaratıcılık gerektiren bulmacalar kesinlikle yakışırmış. Bir diğeriyse ilgili türe pek bir yenilik katamıyor. Geliştiricilerin bu yönde denemesi bile olmamış. Ancak hikâyesini ustaca anlatmasıyla ve güzel görselliğiyle kusurlarının üstünü örtebildiğini belirteyim.
Son Olarak
İskandinav halk hikâyelerinin tuhaf, sevimli ve ürkütücü varlıklarıyla bezeli, kardeşimizi kurtarmaya ve geçmişimizle hesaplaşmaya çıktığımız cüretkâr yolculuk oyunu Röki. Steam’de 65 TL gibi bir ücrete sahip. Bağımsız yapımlara göre bu rakam biraz yüksek. Ancak yaklaşık 10 saatlik dopdolu içeriğiyle türün sevenleri için bu fiyatı çıkaracağı da bir gerçek.
Sizler de Röki hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.