in ,

Shingeki no Kyojin 3. Sezon: Devler Saldırmaya Devam Ediyor

Shingeki no Kyojin 3. Sezon incelemesi yayında. Sevilen anime serisinin yeni bölümleri nihayet yayınlandı. Çoğunlukla politik oyunlara odaklanan yeni sezona dair yorumlarımız sizlerle.

Shingeki no Kyojin 3. Sezon
- Reklam -
- Reklam -

Shingeki no Kyojin 3. Sezon incelemesi sizlerle!

Shingeki no Kyojin‘in senelerce beklediğimiz ikinci sezonunun ortada bir yerlerde bitmesi ve o sırada çoktan tükettiğimiz mangada olup biten olayların yakınından bile geçmiyor oluşuyla birlikte biraz bezmişlik ve bir parça sinirle beklediğimiz üçüncü sezonu sonunda geldi çattı, hatta biz ne olduğunu anlamadan bitiverdi. Yine elimizde uzun uzun sorularla kaldık bir başa.

Buradan aşağısı baştan sona sürprizbozan (spoiler), uyarımı geçeyim.

- Reklam -

Önce yakınma kısımları gelsin.

İlk olarak açılış müziğini ilk duyduğumda suratımı ekşitmeme sebep oldu. Nerede o ilk sezonun izlerken gaza geldiğimiz açılış, nerede bu parça? Neyse bu sezon daha siyasi odaklı ilerleyecek, çok fazla aksiyon sahnesi vs. olmayacak zaten deyip geçtim.

Söylenmekten geri duramayacağım ikinci bir şey de, çizimlerin kalitesizliği. Özellikle sekizinci ve dokuzuncu bölümlerde Rod Reiss savaşmaya çalışırken bir titandan çok yerde sürünen ve giderek büyüyen kocaman bir et dönere benziyordu. Bundan bir iki bölüm önceki dövüş sahneleri de aynı kalitesizlikteydi ve üzdü. O güzelim çizimleri özledik, yapmayın bunu bize.

Shingeki no Kyojin 3. Sezon

Shingeki no Kyojin 3. Sezon Karakter Gelişimleri

Historia özellikle geçen sezondaki Ymir’in kendini feda ettiği ve ona kendisi olmasını öğütlediği sahneden sonra cesur davranmaya çalışıyor, şu sezona kadar sevimli kadın anime karakteri klişesinin vücut bulmuş hâli olmasına ve kendisine pek bir şey beceremez gözüyle bakılmasına rağmen bu algıyı yıkıyor. Gerçekleri öğrendiği sahne etkileyiciydi, Eren’i dövdüğü sahne ve Erwin’le kararlılıkla konuştuğu sahne de öyle. Babasıyla yüzleşip gerçek bir kraliçe olarak tahta oturduğunda ordunun bir piyonu olmaktan öteye geçemeyeceğini düşündük. Ama gerçekten Ymir ile olan konuşmasından bu yana ne istediğini bilen bir karakterdi bizi bekleyen. Sadece kraliçe olarak tahtta oturmakla yetinmedi, yapmayı düşündüğü diğer şeyleri de yaptı. Bu sayede tek bir özelliği ile –güzellik- anlatılmaktan kurtulmuş, bir tip olmaktan çıkıp karaktere dönüşmüş oldu benim için.

Gelelim tek bir yönüyle vurgulanmasından yakındığım bir başka karaktere: Mikasa. Onu sadece tsundere bir karakter olarak gösterip Eren’e ve savaşmaya olan takıntısıyla anlatıp geçmeseler keşke. Sasha’nın bile gelişimine bir bölüm ayrılan seride Mikasa’nın koca serideki tek anının Eren’i kıskanıp Historia’yı terslediği an olması benim sinirimi bozuyor.

Erwin’den bahsetmeden karakterler kısmını tamamlayamazdım:

Erwin’i gördüğüm her anda, babasının duvarların ötesinin hikayesini anlattığı için öldürüldüğünü hatırladım ve kendi hatasının bedelini ödemek isteyen o küçük çocuğu gördüm. Kolunu kaybettiğinde, bir komutan olarak en ön safta yer almak istediğinde ve hayalleri için koca bir toplumu ardına katıp yürüdüğünde “Komutan gibi komutan be,” diye geçirdim içimden, sanırım bu seriyi izlerken en son bu kadar gaza geldiğim kısım Armin’in selam verme sahnesiydi.

- Reklam -

Son olarak, Eren. Eren de bildiğiniz gibi, tipik shounen karakteri olarak bağırıp çağırıp ağlayıp yine hiçbir şey yapamıyor. Mağara sahnesi duygu gösterdiği tek yer olabilir, o da aşırı zamansız kaçıyor ve dayağını yiyor uslu uslu. Bunun haricinde bazı güçlerinin yeni yeni farkına varıyor, onları kullanmak için çabalıyor. Son bölümlere doğru özel olmak hakkında bir şeyler söylüyor, ama bu sözler de bana “Her çocuk özeldir” sözünün altına sığınmak ve tamamen babası sayesinde eline geçen güçlerle böbürlenmek dışında bir şey yapmadığı fikrini veriyor. Tamam, karakterimiz kendini arıyor bir şeyler için çabalıyor, ama üç sezondur da sadece çabalıyor. Ben artık biraz gelişim görmek istiyorum, lütfen.

shingeki no koyujin 2

Pozitif Taraflar

Yeterince söylendiğimi düşünerek sevdiğim kısımlara geçiyorum. Pek çok sorunun cevabı olan bölümün 42. Bölüm olmasını kendimce küçük bir gönderme olarak kabul etmek istiyor ve mutlu oluyorum. İzlerken en çok keyif aldığım bölümlerden biriydi, sorgu sahnesi oldukça güzeldi. Karakterlerin psikolojisini aktarmakta gerçekten başarılılardı, sadece bu sahne içinde de değil, sezon içerisinde insanın insan öldürmesiyle ilgili tereddütleri, askerlerin savaşa karşı değişen bakış açıları ve kendilerini sorgulamaları bana bu seriyi niye izlemekte olduğumu bir kez daha hatırlattı. Erwin’in insanları feda etmeye karar verdiği kısım, Erwin ve komutanın konuşmaları ve izlenilen savaş stratejisini açıkladıkları bölümler de izlerken insanın kendini sorgulamasına sebep olacak anları içeriyordu.

Reiss soyunun hikayesini de güzel işlediklerini düşünüyorum, özellikle anıların aktarılmasını ve güç dengesini işledikleri kısımlarda.

Bir başka beğendiğim taraf, Levi’nin ve Ackermann soyunun hikayesi, önceden yayınlanan OVA bölümleri sayesinde Levi’nin yeraltında geçirdiği yılları ve o yıllarda yaşadıklarını biliyorduk ama hikayede bazı bilinmeyen noktalar vardı, Kenny sayesinde bunların bir kısmını öğrenmiş olduk.

Geçen sezon Connie’nin köyünde gördüğümüz titanın annesi olduğunu öğrendik. Önceki sezondan titanların içlerinde insan barındırdığını zaten biliyorduk ama bu daha çok hainlerin başvurduğu bir yöntem, sayılı insanın sahip olduğu bir yetenek olarak anlatılmıştı. Bu sezonda sıradan insanların da bunu yaşadığını ve ne olduğunu bile hatırlamadıklarını çünkü hafızalarının silindiğini gördük. Bununla birlikte sezonlardır insanlığın yegane düşmanı olarak adlandırdıkları düşmanın, toplu olarak nefret ettikleri varlıkların aslında kendileri olduğunu keşfeden askerlerin yaşadığı şoku izledik. En baştan yaratılmak istenilen bir dünya olduğunu ve bu duruma engel olunmadığını Reiss ailesinin kendi arasında geçen konuşmalarından anladık.

İlk sezonda dış dünyadaki kötülüklerden kendilerini duvarlarla koruduğunu düşünen hayatta kalmayı başarabilmiş bir avuç insanın hikayesini izlediğimizi düşünüyorduk. Sonra o duvar bir darbe aldı, insanlar ölüm korkusuyla birlikte özgürlük hissini de düşünmeye başladı. Bu son sezonda ise tüm duvarların yapay olduğunu, dışarısı diye adlandırılan ve cehennem olarak gördükleri yerin sadece birilerinin oluşturduğu dünyadan ve cennet olarak tanımlamak istedikleri yerden hariç bir yer olduğunu gördük. Ütopya ve distopya kavramlarının muğlaklığına bir kez daha şahit olduk. İnsanlar belirli yöntemlerle kandırıldığını anladı ve asıl hikayeyi öğrenmeye başladı.

Bakalım önümüzdeki sezonda bizi neler bekleyecek ve hikaye nasıl ilerleyecek?

Şevval Gülteki

Sevdiği şeyler hakkında methiyeler düzmekten asla yorulmayan, gözlerinin içi parıldayarak animasyon yorumlayan bir edebiyat öğrencisi. Kitap misyonerliği yapmaktan büyük keyif alır. Resmiyette isminin Şevval olarak gözükmesine aldırmayın, çoğunlukla Maki olarak anılır. Bitki çaylarını, uzun ve bazen anlamsız yürüyüşler yapmayı ha bir de şiiri çok sever. Onu bir köşede, elinde bir bardak dolusu çayla bir şeylere söylenir ve surat asar halde bulmanız oldukça olası.

6 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for maviadige maviadige dedi ki:

    Üçüncü sezonu henüz izlemedim ama sonuna kadar okudum yine de. Güzel bir inceleme olmuş. :slight_smile:

  2. Avatar for Husey Husey dedi ki:

    Animeye artık hız vermeliler mangaya göre çok çok geride. Bu haftada 111. Bölüm yayınlanacak. Bakalım bizim deli oğlan ne yapacak bu hafta :joy:

  3. Avatar for maviadige maviadige dedi ki:

    Hız verseler de izleyemiyorum ki. En iyisi bitsin anime. Sonra baştan izleyim. :smiley:

  4. Avatar for Husey Husey dedi ki:

    Bitmesi bu gidişle 2-3yılı bulur belki daha fazla ama insan bitmesinide istemiyor böyle güzel bir animenin. Bence hajime isayama normal seyrinde giden bu hikayeyi bitirirse bile geçmiş çagları anlatan bir hikayeyide ele alıp yıllarca onuda sürdürür gibi. Çünkü çok kapsamlı ve saglam bir anine oluşturdu adam ekmeğini fazlasıyla yiyecek gibi

  5. Avatar for JCDenton JCDenton dedi ki:

    Güzel bir yazı olmuş. Açıkçası 2.sezondan beri çizimlerinden memnun değilim. İlk sezonun final bölümündeki -Eren ile Annie’nin sur içindeki kapışması ve yerde sürüklediği an- çizimler nerede bu sezondaki çizimler nerede. Aksiyon sahnelerini kare kare geçiştiriyorlar. Yine müziklerin de artık çok tekrar etmesi beğenmediğim başka bir durum. Çok para kazandığını düşündüğüm bu seride bunların üstüne gidilmemesi tuhaf geliyor.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

1 cevap daha var.

doctor who 11 5 ust

Doctor Who 11. Sezon 5. Bölüm İncelemesi: Galaktik Hastane ve Uzay Oburu

the watch discworld terry pratchett bbc america

Terry Pratchett’ın DiskDünya’sında Geçen “The Watch” Dizisinin Kanalı Belli Oldu