in ,

Arayış Ormanı 2: Solgun Ruhlar Kitabı – Arayış Devam Ediyor

Arayış Ormanı’nın ikinci adımında işler gittikçe karanlıklaşıyor! Cadılar ve fedailer arasındaki mücadelenin hız kesmeye niyeti yok gibi. Göktuğ Canbaba’nın çocuklara yönelik kaleme aldığı fantastik serinin yeni kitabı “Solgun Ruhlar Kitabı”nı inceledik.

solgun ruhlar kitabi inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Göktuğ Canbaba’nın ilkini 2015 yılında kaleme aldığı Arayış Ormanı serisi, geçen aylarda raflardaki yerini alan  “Solgun Ruhlar Kitabı”yla macerasına kaldığı yerden çok daha hızlı ve olaylı şekilde devam ediyor.

Serinin bu ikinci cildinde ilk kitaba göre çok daha karanlık bir yolda yürüyor. Henüz ilk sayfalardan itibaren maceraya hızlı bir giriş yapıyor ve kendimizi Deniz’le birlikte amansız bir savaşın içerisinde buluyoruz. Cadılar ve fedailer arasında geçen bu arbede Deniz’i ve en yakın dostu tılsım öğrencisi Ena’yı erken bir yolculuğa çıkarıyor.

Deniz’in Ruhlar Ağacı’ndan aldığı bir dalı işlemesi ve büyü gücünü tam anlamıyla kontrol edebilmesi için önünde birkaç adım daha var. Ve bu adımlara ulaşmak geçmiş bekçilerde olduğu gibi kolay değil, aksine karanlık ve sonu gözükmeyen bir yola girmek anlamına geliyor.

- Reklam -

Bu süreçte Deniz’e geçmişten tanıdığımız bir yoldaşın daha katılması, cadıların ve yine geçmişte peşini bırakmamış isimlerin onları aramaya devam etmesi, yolculuk sırasında başlarına pek çok şey gelmesi ve Ay Manastırı’na, Kadim Tılsımcı’ya varana değin başlarının beladan kurtulmaması elinizdeki kitabın bir anda bitmesine ve “E hani, devamı nerede bunun?” demenize sebep oluyor. Göktuğ Canbaba özellikle son yıllarda kaleme aldığı çocuk kitaplarıyla bu anlamda biz okurlarını çok daha kaliteli bir yazın serüveniyle baş başa bırakıyor.

Kitapta tasvir edilen Üst İstanbul ve gördüğümüz yeni mekanlar da nefes kesici güzellikte. Özellikle Deniz ve arkadaşlarının yolculukları sırasında karşılaştıkları yerler, farklı türden canlılar ve bunların tasviri direkt olarak o dünyayı aklınızda canlandırmaya imkân tanıyor.

İlk kitap için daha önceki incelememde de kaleme aldığım eleştiri şuydu: Deniz’in kitaba adını veren Arayış Ormanı’na varması gerektiğinden daha uzun sürmüş ve bu süreçte okurun, özellikle de hedeflediği çocukların sıkılmasına yol açabileceğinden bahsetmiştim. Ama ikinci kitap aksi bir şekilde sizi daha fazla okumaya teşvik ediyor. Çünkü kitaba adını veren Solgun Ruhlar Kitabı’nı erkenden görüyor, Deniz ve arkadaşlarının başı hiçbir zaman beladan kurtulmuyor, heyecan dalgası bir an olsun düşmüyor ve bu nedenle “Acaba bu sefer sorunu nasıl çözecekler?” diyerek okumaya devam ediyorsunuz. Merak unsuru hiçbir zaman kaybolmuyor anlayacağınız.

Kitap kendini heyecanla okutmasına rağmen insanı az da olsa rahatsız eden bazı diyaloglar olduğunu söyleyebilirim. Çoğu zaman gerçekçi konuşmalar ağırlığını gösterse de arada bir – özellikle de dış okuma yaptığınızda – “Ama böyle bir cümle kurulur mu?” diyeceğiniz cümleler vardı. Belki de bazı karakter ve ırkları kafamda farklı bir şekilde oturttuğum için böyle bir garipseme yaşamış olabilirim. Deniz’in iç ses düşünce metinleri  ve özellikle duygu yoğunluğunun karamsarlığa yakınlaştığı zamanlarda bazı konudan bağımsız ve zıt çıkışları da bir nebze dikkatimi dağıttı. Ve fakat şunu unutmamak gerekiyor; kendisi bir yetişkin değil. Hala bir çocuk. Haliyle bu tarz ani ve alakasız çıkışlarını da ergenliğe adım atıyor oluşuna verebiliriz.

Arayış Ormanı: Solgun Ruhlar Kitabı: Seçimler ve Testler

arayis ormaniŞu soruyu bu kitap özelinde tekrar sormak gerektiğini düşünüyorum. Bu seri gerçekten de sadece bir “çocuk kitabı” mı? Deniz’in vermesi gereken kararlar, girdiği testler, ölümle birçok kez burun buruna gelmesi ve çok erken yaşta babasını kaybedip öğrenmesi gereken zamandan önce çoğu yetişkinin bile baş edemeyeceği sorunları göğüslemesi aslında bu sorunun cevabını bizlere açıkça gösteriyor. Ve nedense bu tip sorular Le Guin’in de sorduğu ve kendince cevaplar verdiği “Ejderhalardan neden korkuyoruz?” sorusunu getiriyor aklıma. Aslında buna verebileceğimiz yanıt sanıyorum nasıl bir “yetişkin” olduğunuza bağlı. Bu da her okurun kendinde saklı olan bir cevap.

- Reklam -

Bunun dışında değinmek istediğim bir diğer konu da kitaptaki iyilik ve kötülük kavramı üzerine. Örneğin kitaptaki “cadıcılık” kavramı süregelen geleneksel biçimde kötü, acımasız, dünyayı daha karanlık bir hale getirmeye çalışan ve yaptıkları kötülüklerden zevk alan bir şekilde tasvir edilmiş. Edilmiş edilmesine ama bu öyle keskin ve basit bir şekilde bırakılmamış. Onların da kendi içinde yaşadığı sorun ve sıkıntılar, hayalleri, umutları ve başarmak istedikleri şeyler olduğu gösterilmiş. Nihayetinde her insanın içinde olan “hırs” kavramına farklı bir bakış açısı getirilmiş. Üstelik sadece bu da değil, Deniz’in bir diğer yol arkadaşı ve geçtiğimiz kitaptan hatırladığımız Levia da bir cadı. Ama kendine farklı bir yol belirlemiş. Deniz’e yaptığı yardımlar sayesinde maceranın devam etmesinde kilit bir rol oynamış. Demem o ki, iyilik ve kötülük kavramları da yine kimin neye nasıl baktığına göre farklılık gösteriyor.

Yayınevi, Kapak ve Editörlük

Göktuğ Canbaba’nın bu seride Doğan Egmont ile çalışmasını bir şans olarak görüyorum aslında. Çünkü kapaktan tutun da editörlüğe kadar özenli bir iş çıkartılmış ortaya. Bir iki küçük hata haricinde kitapta fark ettiğim bir sıkıntı bulamadım. Ali Deniz editöryal anlamında iyi bir iş çıkartmış. Onun dışında Eren Arık’ın illüstrasyonu ile hazırlanan kapak da yine serinin ilk adımına uygun bir şekilde hazırlanmış. Aslında ilk kitaptaki parlak ciltlemenin yanında daha mat bir görüntüye sahip olan ve asıl üçlümüzü içeren bu kapak da serinin karanlık bir hal aldığının ipucunu veriyor gibi, ne dersiniz?

Son olarak sayfa sayısı ilk kitaba göre daha az olmasına rağmen, daha fazla macerayla karşılaştığımızı da belirtmem gerekiyor.

İlk adımını çokça sevdiğimiz fakat ikinci kitap için uzunca süre beklemek zorunda kaldığımız Arayış Ormanı’nın üçüncü adımına umuyorum çok daha erken kavuşacağız. Serinin toplamda kaç kitaptan oluşacağı hala belli değil. Haliyle Deniz’in başı daha uzun bir müddet beladan kurtulamayacak gibi.

Hepinize iyi okumalar!

Hakan Tunç

Kocaeli Üniversitesi'nden mezun. Kitap okumayı, film izlemeyi ve özellikle animeleri çok sever.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Başkabiryer 3 ust

“Başkabiryer” Tüm Hızıyla Sürüyor!

varlik 85

Edebiyatımızın Çınarlarından Varlık Dergisi 85 Yaşında