in ,

Süresi Dolanlar: Onlar Her Zaman İki Kişidir; Bir Hayalet ve Çırağı

Tim Powers’ın hayaletler, reenkarnasyon, spiritüalizm ve çok daha fazlasını içeren romanı “Süresi Dolanlar”ı inceledik.

suresi dolanlar inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Bayağı bir kapalı, karanlık bir pazar günüydü. Henüz öğlen olmasına rağmen odamın ışıkları yanıyordu. Bulutlar öylesine siyahtı ki gökyüzünün üzerindeki cennetlerden başıma bir şelale düşecek diye korkmaya başlamıştım. Elbette bu durum serinin ilk kitabı olan, 680 sayfalık Son Çağrı’nın incelemesinden sonra 672 sayfa olan Süresi Dolanları okumak için pek de yardımcı olmuyordu.

Ben de her zaman olduğu gibi bir şeylerin üzerine gitmeyi sevdiğimden, kitabın ilk sayfasını çevirerek bu yolculuğa adım atıverdim. Buradaki ana problemim kitabın akıcılığının nasıl olacağıydı aslında. Süresi Dolanlar’ın haberini girdiğimde kitap oldukça ilgimi çekmişti, fakat serinin ilk cildindeki bazı sorunlardan sonra cesaretim biraz kırılmamış değildi. Şüpheli yaklaşsam da kitabı okuyor ve ilerliyordum, gözle görülür hiçbir sorun yoktu ve akıcılığı da bayağı iyiydi.

Bu süre zarfında Son Çağrı’nın incelemesi de yayınlandı. Bunun üzerine eserin çevirmeni Ozan Karakaş forumumuza üye olarak Son Çağrı’nın ikinci baskısında ve serinin ikinci kitabı olan Süresi Dolanlar’da önceki gibi sorunlar olmadığını, olmayacağını belirtti. Gerçekten de öyleydi. Süresi Dolanlar çok iyi bir akıcılığa sahipti; bunu bozan sadece iki ya da maksimum üç yer vardı. Elbette çok nadir de olsa bazı çok küçük hatalar da vardı, cümleye küçük harfle başlamak gibi basit şeyler… Tabii bu kişiden kişiye değişir ama bana sorarsanız eğer kitabın akıcılığında bir problem yoksa bunu o kadar büyük bir sorun haline getirecek tarzda biri değilim.

- Reklam -

Lafı daha fazla uzatmıyor ve Fault Lines serisinin ikinci kitabı Süresi Dolanlar’ın incelemesine başlıyorum.

giphy

Kısa bir özet

İsmi Kootie olan meraklı çocuk, evin salonundaki Dante büstünü kırıyor. Sonrasında olanlar felaket. Bu da yetmezmiş gibi büstün içinden çıkan şeffaf, cam bir kabın içinde duman gibi sallanıp duran Edison’un hayaletini içine çekiyor Kootie. O dakikadan sonra yerle bir olan hayatının yerine de yenisini kurmaya çalışıyor.

Özetle;
Çocukluğumu yaşayamadım, yasaktı fast food bile, çok tekinsiz bir ailem var, adım Kootie,
Aldım Dante büstünü elime, çıkardım aileme karşı sinirimi, içime çektim koca hayaleti.
…diye başlayan kitabımız bizleri sigara içer gibi hayalet içen insanlarla dolu Los Angeles’ın orta yerine bırakıyor. Serinin ilk kitabı Son Çağrı bir maceraya, kaybedecek çok fazla bir şeyleri kalmamış insanlara odaklanırken, Süresi Dolanlar ise küçük bir çocuğun hayatta kalma mücadelesine odaklanıyor.

Karakterler

Son Çağrı’da olduğu gibi Tim Powers bu kitapta da farklı amaçlara sahip, birden çok karaktere odaklanarak hikâyeyi farklı gözlerden anlatmış. Onları bir lastik gibi çekerek yollarını birbirleriyle kesiştirmeyi oldukça iyi başarmış. Fakat serinin Son Çağrı’nın aksine bence bu hikâyenin gerçek bir başrolü var, ehem! Aslında iki tane. Kootie ve Edison.

Zaten okurken en çok zevk aldığım kısım Edison’un Kootie için bir baba, bir aile olması ve onu koruyup kollamasıydı. Ayrıca aynı bedeni paylaştıkları için ortaya çıkan komik durumlar da beni oldukça eğlendirdi. Küçük Kootie’nin zaman içinde büyümesine şahitlik etmeniz de oldukça harika.

Hikâye boyunca Los Angeles sokaklarında fink atarken bizi şehrin her kesiminden karakterler karşılıyor. Karşılaştığımız tüm karakterler gayet oturaklı ve gerçekçi yazılmış. Son Çağrı’da diyalogların yapaylığından bahsetmiştim ve bu sorun Süresi Dolanlar’da giderilmiş. Diyaloglar gerçekten olmaları gerektiği gibiler.

Diyaloglardaki tek sorun ise Meksikalıların konuşmaları. İspanyolca konuştukları için -kitapta da İspanyolca yazılmış- bazen ne dediklerini anlamıyorsunuz. Karakterler de anlamıyor. Söylenenlerden bazılarını karakterler ya da yazar bir şekilde bize anlatıyor ama bir kısmı da havada kalıyor. Buna sorun diyorum çünkü bu duruma iyi ya da kötü demeyi sizlere bırakıyorum. Unutmadan, bu konuşmaların sayısı çok fazla değil.

Bakın yine tarih koktu!

İlk kitapta olduğu gibi yazarımız yine maceranın geçtiği Los Angeles şehri hakkında oldukça bilgi sahibi. 1900’lü yıllardan başlayarak, kitabın geçtiği zaman çizgisi de dahil olmak üzere şehir hakkındaki önemli detayları sayfalarda anlatmayı başarabilmiş. Tüm bunların yanı sıra mekân betimlemeleri de yeterli idi.

Bu durum yine Los Angeles tarihini bilen ya da meraklı olanlar için gayet iyi bir durum. Elbette bunun içerisine Edison’u, Ford’u ve diğer tarihi bilgileri katmıyorum bile! Hatta öyle ki bazı icatların asıl amaçlarını öğrenince şok olacaksınız.

- Reklam -

ghost busters

Reenkarnasyon, hayaletler, güzel içkiler ve elbette yine güzel şarkılar

Powers ilk kitaptaki performansını üzerine koyarak devam ettirmiş. Son Çağrı’daki bazı etmenler silinirken, yerlerine yenileri eklenmiş. Bazı etmenler de üzerlerine konularak devam etmiş. Mesela karakterlerin favori içkilerinin isimleri, reenkarnasyon ve şarkı isimlerinin verilmesi gibi küçük detaylar hâlâ yerli yerinde dururken, yeni bir etmen olan ruhlar da eklenmiş işin içine.

Gelelim hayaletlere… Ne işe mi yarıyorlar? Onları içinize çekince gençleşiyorsunuz. Ayrıca Powers reenkarnasyona da farklı bir boyut kazandırmış. Hayaletler çok fazla yediklerinde katılaşmaya başlıyor ve tekrardan insanlara dönüşüyorlar. Fakat bu insanların hareketleri oldukça basit ve zeka seviyeleri hiç de yüksek değil.

Son Çağrı ile ne kadar bağlantılı?

Bana kalırsa Son Çağrı’yı okumadan bu kitaba başlayan birisi hiçbir şey kaybetmiş olmaz. Hikâye açısından iki romanın birbirleriyle hiçbir alakaları yok. Sadece ilk kitaptaki bazı küçük karakterler ve göndermeler var. Ayrıca bira markaları ve bunun gibi küçük şeyleri ilk kitaptan bilmek size iyi hissettiriyor. Sanki bir tanıdığınız size hikâye anlatıyormuş gibi. Fakat bunlar dışında hiçbir benzerlikleri yok. Kısaca yazar önceki kitaptaki bazı etmenleri kullanarak bu kitabı çok daha iyi yazmış diyebiliriz.

Çeviri, Editörlük ve Kapak

9786051711966 53011 1Çeviri koltuğunda Ozan Karakaş, editör koltuğunda ise Ebru Koç’un oturduğu eserin çevirisi oldukça iyi ve akıcıydı. Birkaç tane küçük ve oldukça nadir editörlük hatası haricinde hiçbir sorunla karşılaşmadım. Bir kez okumaya başlayınca sayfalar hiç duraksamadan bir nehir gibi akıyor ve gidiyor.

Kapak tasarımı ise yine Son Çağrı’da gayet iyi bir iş çıkarmış olan Füsun Turcan Elmasoğlu’na emanet edilmiş. Kapak görseli yine yerinde ve her şeyi açıklar durumda. Beni en çok şaşırtan ise kitabın kapağındaki Dante büstünü gören bir arkadaşımın “Ben bu kitabı biliyorum,” diyerek yanıma gelmesi oldu.

Peki bu tasarımı ben sevdim mi? Bana sanki üst üste koyulmuş fotoğraflardan oluşturulmuş ve biraz basit kaçmış gibi geldi. Elbette bu kişisel bir görüş ama Son Çağrı’nın kapağı bence çok daha iyiydi.

Peki ne olacak bu işin sonu…

Serinin iki kitabını da okumuş biri olarak, Süresi Dolanlar‘ı her açıdan ileriye doğru atılmış bir adım olarak görüyorum. Kitabın sayfaları su gibi akarken 672 sayfanın hiçbirinin gereksiz olmadığını anlıyorsunuz. Powers fantazi türündeki yeteneklerini bir kez daha tamamen gözler önüne sermiş, hatta bununla da kalmamış, üzerine de eklemiş.

Zihninizde izler bırakacak ve hayata bakış açınızı değiştirecek bu maceraya bir şans verebilirsiniz. Kim bilir, belki siz de içinizdeki Edison’u bulursunuz.

Halil Oğulcan Karamağara

Bir sürpriz yumurtanın içinde, 1994 yılında, İstanbul'da düşmüşüm annemin karnına. Mesela ağlamamışım doğduktan sonra. Tabii sonradan arayı kapattım. Şu anda Tekirdağ, Namık Kemal Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Anime, dizi ve film izlemeyi çok severim. Okumayı da. Arada kendimi oyun oynamaya kaptırdığım da olmuyor değil. En çok da büyünce yazar olmak istiyorum.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ben okudum sen de oku

Koaceli Kitap Fuarı’ndaki “Kitap Değişim Projesi” Büyük İlgi Gördü

taslar claudio morandini

Claudio Morandini “Taşlar” ile Peri Masallarının Etrafında Dans Ediyor [Ön Okuma]