in ,

Swamp Thing Efsanesi İncelemesi: Çizgi Roman Dünyasında Devrim Yaratmak

Alan Moore’un çizgi roman dünyasını sarsan eseri “Swamp Thing Efsanesi” incelemesi sizlerle. Bataklıktan yükselen bilinç, okura daha önce tatmadığı yeni korkuları yaşatıyor.

Swamp Thing Efsanesi inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Swamp Thing incelemesi sizlerle. Alan Moore‘un yazdığı eser, farklı temaları gotik korku tarzıyla birleştirerek ele almayı başaran nadir eserler arasında yer alıyor. Bataklığın çamur ve yeşilliğinden yükselen bu korkutucu canavar, insan olmanın ne demek olduğunu sorgulatmasıyla çizgi roman dünyasında benzerlerinden ayrılıyor.

Len Wein‘in yazdığı ve Bernie Wrightson‘ın panellere aktardığı Swamp Thing ilk defa House of Secrets çizgi roman serisinin 92. sayısında okuyucuların karşısına çıkmıştı. Dönemin korku ögelerini başarılı bir şekilde bünyesinde toplamayı başaran seri kısa sürede hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine ulaştı. Daha sonrasında Justice League Dark ekibinin daimi bir parçası olan kahraman aynı zamanda iki sinema filmi ve 2019 yılında başlayan televizyon dizisi uyarlamalarında da yer aldı.

Kahramanın çizgi romanlardaki değişimi 1980’li yıllarda Alan Moore, Steven Bisette ve John Totleben’in kalemiyle gerçekleşti. Çizgi roman dünyasının genel olarak daha yoğun konuları işlediği, politik ve sosyal alt metinlerle bezendiği dönemde Swamp Thing Efsanesi de rotasını değiştirerek ciddi konuları ele almaya başladı. Fakat Moore’un efsaneyi belirli bir alt metinle harmanlaması aynı dönemde ortaya çıkan eserlerden farklı oldu.

- Reklam -

Diğer seriler sosyal mesaj kaygısı ile karakter gelişimlerini ve geçmişini kenara bıraktı. Böylece okuyucu kitlesi takip ettiği karakterlere yabancılaştı. Ancak Moore hikâyenin temelindeki korku ögelerini başarılı bir şekilde korurken aynı zamanda genel kabul görmüş felsefi fikirleri de ters çevirerek okuyucuya sunmayı başardı. Böylece Swamp Thing yıllar boyunca büyük bir ilgi ile okunmaya devam etti.

Swamp Thing Efsanesi ve Alan Moore’un Geçmişi “Yeniden” Ele Alması

Swamp Thing Efsanesi 1. Cilt - Alan Moore

Len Wein tarafından başlatılan seride baş kahramanımız Alec Holland bitkilerin verimliliğini artıracak kimyasal bir formül üzerinde çalışmaktadır. Ancak yaptığı deneylerin üst düzeyden bazı kişileri rahatsız etmesi sonucu laboratuvarına patlayıcı yerleştirilir ve öldürülür. Fakat bedeni savrulduğu bataklıktan farklılaşmış olarak geri “doğar.” Böylece Swamp Thing efsanesi başlamış olur.

Bu noktada Wein’in macerası, ilk doğduğu ve var olduğu andan itibaren doğaya içkin bir şekilde yaşayan insanoğlunun özüne dönmesini, en başından beri parçası olduğu kadim bilginin yeniden bir parçası olması şeklinde değerlendiriliyordu. Wein bu haliyle Alec Holland’ı -ve genel bağlamda insanoğlunu- sürekli arzuladığı fakat bir türlü ulaşamadığı o büyük anlama götürebiliyordu. DC Black Label ile okuyucuların karşısına çıkan eserin döneminde Superman ya da Batman’den daha fazla satmasının sebebi buydu. Wein en gizli arzularımızı çizgi roman sayfalarından bize sunuyordu.

Yine de bir süre sonra büyü soldu ve 20 sayıdan sonra ekip dağıldı. Wein’in tek başına seriyi devam ettirme çalışmaları da beyhude çıkınca Swamp Thing çizgi roman mezarlığındaki yerini almaya hazırlandı. Bataklığı yeniden canlandıracak isim ise Büyük Okyanus’un diğer tarafındaki genç yazar Alan Moore oldu. Moore, Swamp Thing Efsanesi (Swamp Thing Saga) ile okuyuculara daha önce görülmemiş bir şey sundu. Bütün anlatıyı kafasının üzerinde ters çevirdi ve insanın doğayı anlamlandırmasının hikâyesini değil, doğanın insanı anlamlandırmaya çalışmasını okumaya başladık.

Üzücü olaylar sonrasında bataklığa düşen, içkin doğa düzeninden sonsuz bir anlam kaygısı taşıyarak çıkan insan, bataklığa geri döndüğünde tam anlamıyla bir yabancıdır. Doğa, göbek bağını kesip atmış insanın patlayıcılarla dağılmış bedenini gördüğünde şaşırır ve gayri ihtiyari bir şekilde onun formunu, zihnini ve anılarını taklit eder. Ancak bunu o kadar iyi yapar ki insanı anlamlandırmaya çalışan doğa, insanın kendisi oluverir.

Yine de bütün duyguları, anıları ve yaşamına rağmen bir bataklığın insan olması mümkün değildir. Öyleyse yosundan bir beynin, yeşillikten bir kalbin ve çamurdan ciğerlerin insan olabilmesi için ne gereklidir? Moore’un muhteşem bir beceri ile cevapladığı soru da tam olarak budur.

Swamp Thing Efsanesi inceleme

Alan Moore ve Swamp Thing Serisinin Baştan Başlaması

20 sayı boyunca devam eden bir seriyi baştan alabilmek her ne kadar tehlikeli olsa da Moore Yarım Kalan İşler sayısı ile eski ve yeni seri arasında başarılı bir köprü oluşturuyor.

Swamp Thing’in peşine düşen şirket en sonunda yaratığı etkisiz hale getirerek bir dondurucuya koyar. Bu noktada çizgi romanın kötüsü Jason Woodrue’yu tanıma fırsatını yakalarız. DC’nin değeri bilinmemiş kötülerinden olan Woodrue aynı zamanda Floronic Man ismiyle tanınmaktadır. Bitkilerden oluşan bedenini normal insan suretine sokmak için “Flexi-Flesh” solüsyonu kullanan Woodrue yapay bir deri ile normal gözükmektedir. Bitkileri anlamak adına Swamp Thing’in bedenini inceleyen Woodrue oldukça garip bir şeyle karşılaşır. Dondurucunun içinde mermilerle delik deşik edilmiş şeyin bilim insanı Alec Holland’ın bataklıktan doğan bedeni olmadığını fark eder. Bu yaratık bataklığa savrulan Alec Holland’ın bedenini taklit eden ve bilinç kazanan bitkilerdir.

Fakat Woodrue bulgularını paylaştıktan sonra şirketten kovulur ve Floronic Man, Thing’in dondurucusunu kapatır. Hayata dönen Swamp Thing kendisi hakkındaki büyük gerçeği Jason Woodrue’nun notlarından öğrenir. Alec Holland olduğunu sanan yaratık büyük bir dehşete kapılır ve bataklığa geri dönerek kendisini dış dünyaya kapatır. Ancak hâlâ anıları vardır. Hülyasında bilim insanı Alec, üzerine Swamp Thing ceketini geçirir. Arkadaşları ceketi üzerinden çıkarmaya çalıştığında bilim insanını orada yoktur.

Swamp Thing, ilerleyen zamanlarda hayallerindeki kadını kurtarmak için mücadele etti. Anıları onu bu yönde sürükledi ve sevgilisini kurtarmanın, insanlığını geri kazanmanın anahtarı olduğuna inandı. Ancak, sevgilisiyle kaçarken bir iskelet üzerinde ziyafet çeken kurtçuk suretindeki korkunç görüntüleri gördü. Kurtçukların insanlığı yok etmek için bir planları olduğunu fark etti ve bataklığın kaderi artık onun elindeydi. Ya sevgilisini kurtaracaktı ya da insanlığını. Sonunda, Swamp Thing iskeletten geriye kalan son insanlık izlerini toplayarak sevgilisini geride bırakmak zorunda kaldı. Bu zorlu kararı verirken, insanlığının kurtuluşu için fedakarlık yapması gerektiğini anladı.

Swamp Thing çizgi roman

- Reklam -

Ne yazık ki, Swamp Thing’in kaçışı insanlığı kurtarmak için yeterli olmadı. Kurtuluşa doğru ilerlediği yolculukta, insanları kurtardığı kabustan kurtarsa da, kendi iç dünyasındaki karmaşa ile mücadele etmek zorunda kaldı. Bataklığa saplanıp kalan yaratık, içindeki insan parçasına dönüşmek için umutla bekledi. Ancak, Alan Moore hâlâ insan olabilmek için ne gerektiği sorusuna cevap vermedi. Bu sorunun cevabı, Swamp Thing’in içindeki insanlık parçasını yeniden kazanmasına ve kendi yolculuğunda ilerlemesine bağlıydı.

Bataklık Kendi Bilincini Kazanıyor

Swamp Thing kendi zihninde savaşını verirken gerçek dünyada Floronic Man, Swamp Thing’in bedeninden öğrendikleriyle bitkilere hükmedebileceğini anlar. Bataklık yaratığının doğa ile olan iletişimini taklit etmeye çalışır ve başarılı olur. Fakat bu deney kendisini delirtir ve doğanın öcünü almak için insanları öldürmeye başlar. Bitki aleminin içinde zehirli bir zihin haline gelir. Bu noktada Swamp Thing bütün yaşamını özetleyen şu cümleyi söyler:

“Bırakmadılar ki insan olayım… Bir canavar oldum ben de… Ama bırakmadılar ki bir canavar olayım… Bir bitki oldum ben de. Ve şimdi de… Bırakmıyorlar ki… Bir bitki olayım.”

Böylece ebedi uykusundan uyanan Swamp Thing, bitkileri ve insanlığı korumak için Floronic Man’in karşısına geçer. Jason Woodrue ile olan mücadeleleri oldukça kısa sürse de, belki de bütün çizgi roman içindeki en zayıf motif ile Floronic Man’i alt eder. İnsanlık olmadan bitkilerin de yaşayamayacağını ve bitkilerin insanlara ihtiyacı olduğunu söyler. Bunun üzerine Woodrue’nun bitkilerle olan bağı kesilir. Umutsuzca bataklığa geri dönen Floronic Man bitki olmadığını fark ettiğinde insan gibi görünmek için Flexi-Flesh solüsyonunu kullanır ama kalınlaşmış bedeni solüsyonu da kabul etmez. Adalet Birliği kendisini almaya geldiğinde arafta kalmış garip bir yaratıktır artık.

Ancak hikâye sona yaklaşırken Moore’un soruya hâlâ cevap vermediğini fark ederiz ve işin ilginç kısmı ise Moore da bunun farkındadır. Çünkü soruyu doğru bir şekilde sormadığımızı bilir. Mesele bir insan olmak için ne gerektiği değil bir “şey” olmak için ne gerektiğidir.

Swamp Thing Praise the Sun

Okuduğumuz hikâye eskiden insan olan Alec Holland’ın Bataklık Şeysi’ne dönülmesinin heyecanlı öyküsü değil. Bu, başlı başına Bataklık Şeysi’nin hikâyesi ve bir “şey” olabilmek için önce olduğunuz şeyi kabul etmelisiniz.

Jason Woodrue bitki bedenini kabul etmeyip Flexi-Flesh solüsyonu ile kendisine yapay bir deri yapmıştı. Daha sonrasında insan bedenini kabul etmeyerek bitki doğasına dönmeye çalışmıştı. En sonunda ikisi de olmayı başaramadı. Ancak bunun aksine Swamp Thing, Alec Holland’ın öldüğünü, insanlığın kaybolduğunu, bataklığın hayat bulduğunu ve bir “şeye” dönüştüğünü kabul ediyor. Moore okurun bakışlarını doğru yere çevirdikten sonra yüzlerce panel öncesinde sorduğu sorunun cevabını büyük bir incelikle veriyor.

Dönüştüğünüz şey bir hilkat garibesi de olsa, ölmüş bilim insanının anılarının etrafına sarılmış sarmaşıklar da olsa ya da zihin gücüyle evren yaratabilen bir mutant bile olsa, bir şey olabilmek için olduğunuz şeyi kabul etmeniz gerekiyor.

Baskı Kalitesi ve Çeviri

İthaki Yayınları etiketiyle yayımlanan Swamp Thing Efsanesi’nin kuşe kâğıt üzerine yapılan baskısı oldukça kaliteli. Özellikle 1980’li yıllardan bu yana gelen baskı tekniklerinin değişimine rağmen panellerdeki renkler ve çizimler hiçbir özelliğini yitirmemiş. Dolayısıyla panellerden yükselen o biraz eskimiş korkuyu nostaljik bir his ile alabiliyorsunuz. İthaki’nin bu noktada oldukça iyi bir iş çıkardığını söylemek gerekiyor.

Swamp Thing Efsanesi incelemesi Alan Moore

Eserin en başarılı noktalarından diğeri ise çevirisi. Yankı Enki’nin çevirmenliğini üstlendiği eser Alan Moore’un edebi becerisinin önüne geçmeden okuyucu ile buluşmasını sağlıyor. Çizgi roman çevirisi doğası gereği çetrefilli bir iş olmasının yanı sıra Moore’un kaleminden çıkan bir eseri çevirmek bu zorluğu bir kat daha artırıyor. Özellikle Demon Atrigan’ın daimi kafiye ile konuştuğu kısımları kusursuz bir şekilde çevirmek Moore ile birlikte, Swamp Thing’i Türkçeye kazandıran Yankı Enki, Emre Aygün ve tüm editör ekibine de saygı duruşunu gerektiriyor.

Uzun yayım sürecine devam eden Swamp Thing yeni maceraları ile uçsuz bucaksız çizgi roman evreninde yaşamaya devam ediyor. Siz Alan Moore’un efsanevi serisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizimle paylaşabilir, ayrıca tüm içeriklerimizden anında haberdar olmak adına bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Oğuzhan Açıkalın

Gedikli bir çizgi roman geek’i olmasam da beyaz sayfalara doluşmuş renkli resimleri her zaman ilgiyle takip ettim. Çünkü resimlerin ve kelimelerin bizi olduğumuzdan daha iyi bir yere taşıyacağına inanıyorum. Kısa kısa hikâyeler yazıyorum, edebiyatın her türlüsüne ilgi duysam da bilimkurgu konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for ilkaysf ilkaysf dedi ki:

    Bir Swamp Thing hayranı olarak incelemenizi büyük bir zevkle okudum ellerinize sağlık. Kendine özgü muhteşem hikayesi ve yine muhteşem çizimleri ile beni benden alan bir seri. Sıra 3. ciltte bakalım İthaki ne zaman yayınlayacak.

  2. Avatar for OgiWanKenobi OgiWanKenobi dedi ki:

    Teşekkürler. Kesinlikle Swamp Thing’in çizgi roman dünyasında özel bir yeri var. Üçüncü cilt için de gözler İthaki’de :smiley:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Fantastic Four filmi senaryo Avatar: The Way of Water Josh Friedman

“Fantastic Four” Filminin Yeni Senaryosu “Avatar: The Way of Water” Yazarına Emanet

ChatGPT Anti Bot Test

ChatGPT Görme Kusurları Olduğunu Söyleyerek Anti-Bot Testini ‘Atlatmayı’ Başardı