in ,

The Devil All the Time İncelemesi: “Bazı İnsanlar Sadece Gömülmek İçin Doğar”

The Devil All the Time incelemesi sizlerle! Netflix’in kadrosu ve uyarlandığı Düş Yakamdan Şeytan kitabı ile heyecanlandırdığı yeni filmine dair ilk yorumlar.

The Devil All the Time İnceleme
- Reklam -
- Reklam -

Donald Ray Pollock’un 2011’de yayımlanan aynı isimli romanından (Düş Yakamdan Şeytan) uyarlanan The Devil All the Time filmi Netflix’te yayınlandı. Sinemada izleme isteği uyandıran Antonio Campos’un yeni filmi nasıl olmuş? İşte The Devil All the Time incelemesi ile karşınızdayız!

Esasında bir güney filmi The Devil All the Time. Eski bağımsız Amerikan filmlerini andıran ve çok zamanlı ve karakterli başlayan film en sonunda tüm hikâyeyi bir noktada birleştiriyor. Karakterler de böylece gelişimini sağlamış ve seyir zevkimizi katlamış oluyor.

Aile sırlarının, inancın ve insana getirdiklerinin, geçim sıkıntısının, baskının aile içindeki mekanizmasının, cinsellik ve tabuların ve daha birçok konunun koca bir sepette 35mm formatında bize paketlenip sunulması ve bunun Netflix ismini taşıması çok önemli. Genel olarak karanlık bir yapıda olan film (hem hikâye hem çekim ve ortam) izleyiciyi bir noktada yuh artık dedirtiyor. Belanın ve kötülüğün her sahnede farklı bir biçimde ortaya çıkması ise film (ve tabii kitap) adının ne kadar yerinde bir tercih olduğunu bir kere daha bize hatırlatıyor.

- Reklam -

The Devil All the Time Konusu

Konu ve hikâye bu eserde basit başlar, bir ip yumağı haline gelir ve tek bir noktadan çözülür durumda tasarlanmış. Willard Russel askerden dönmüş yolda bir kafeye uğramış ve ilk görüşte aşkı yakalamıştır. Daha buradan bile ne kadar çiğ ve sizi içine çeken bir hikâye olduğu ile karşılar sizi film. Anlatıcının sesi eski Amerikan filmleri tarzında bizi kucaklar. Tüm hikâyeyi genel olarak düşünüldüğünde bu kadar güçlü ve anlatımı kolaylaştıracak bir ögeyle desteklemek dahiyane bir fikir olmuş. Hikâye bu etkiyle başta hızla ilerler. Sadece Willard’ı değil kafede olan başka bir çifti de izlemeye başlarız ara ara. Bu şekilde çatallanan hikâye bize filmin yarısında 2 düzine karakterle tanıştırmış ve hikâyelere boğmuş olur. Ve The Devil All the Time’ın en etkileyici yanıdır bu.

Filmin kadrosu ise şahane. Yönetmenliği Antonio Campos üstlenirken, oyuncu kadrosunda Tom Holland, Sebastian Stan, Bill Skarsgård ve Robert Pattinson gibi çok yakından tanıdığımız isimler adeta bir aksan ve oyunculuk dersi sunuyorlar Hollywood’a.

The Devil All the Time İnceleme

Tom Holland sert ve “babası kılıklı” karakteri olan Arvin’i oynuyor. Bill Skarsgård, Arvin’in babası rolünde filmin başında bizi o korkunç ve karanlık kişiliğiyle karşılarken aynı zamanda aşık olmuş ve inancın sınırlarını zorlamış biri olarak bizi duyguya boğuyor. Sebastian Stan ve Robert Pattinson bu karanlık hikâyenin iğrenç kişiliklerini muazzam bir oyunculuk sergileyerek bizler için tatlı üzerine konulmuş birer vişne. Robert Pattinson’ın aksanı ise sahneyi tekrar tekrar başa alıp izlenilesi güzellikte…

Gömülmek İçin Doğanlar ve Yaşayanlar: Karakter Sepetinden Seçiminiz

Az önce bahsettiğim gibi hikâye dallanmaya başlamasıyla hem aynı anda hem de farklı zaman dilimlerinde sürekli olarak birileriyle tanışıyoruz. Sonrasında ise eski tanıştıklarımızla birleşiyoruz. Girdili ve döngülü bir hal alıyor ve bazen karakterler geçip gittiğimiz bir karakterden alıntı yaparak bize özünü hatırlatıyor. Peki kimler var bu karanlık sepette? Vaazlarını birer performansa dönüştüren ve dinine fanatik olan bir vaiz ikilisi, her şeyi seçimi kazanma gayesinin ardına iten bir şerif, savaşın etkilerini üzerinden atamamış sinirli ve karmaşık düşünceler içinde olan bir gazi, sapık bir çift, pedofil bir papaz ve dürüst, hırslı, haksızlık altında kalmayan bir genç: Arvin Russell. Bu yün yumağında herkesin bir şekilde hayatına dokunup titreşime neden olan Arvin. Babasının sert yetiştirmesi altında ezilmiş ama aslında normal bir insan, iyi bir ağabey ve yaşamaya çalışan birisi.

The Devil All the Time Fragmanı

Fargo ve Coen Kardeşler filmlerini andıran yapım, iki bölümden oluşuyor gibi. Birincisi din ve onun yozlaşmış benliğine kendini adayan müritleri hakkında. İkinci kısmı ise Arvin ve etrafındaki dünyada şiddetin toplanışı. The Devil All the Time’da bu ilk anlatı rahibin değişimiyle başlıyor gibi geliyor bizlere. Ancak bundan daha önceye dayanan fanatik din anlayışı, Bill Skarsgård’ın oynadığı Willard Russell (baba) karakterinin lorduna aşırı güveni ve düşüncesiz bir şekilde kendini ona adaması ile başlıyor. İki bağlılık da berbat yollara yöneliyor. Kiliseye pedofil bir rahip gelip Arvin ve kardeşinin hayatlarını mahvederken Willard Russell ise evladının bir çocukluk travması içinde kalmasına ve de kendi ölümüne sebep oluyor. Şiddetli başlayan hazlar şiddetli bir şekilde son buluyor. Film sonunda ölen kişi sayısını tutmak sizlere kalıyor.

The Devil All the Time ile Şiddetin Kökenine İnmek

Özellikle sapık ikilimiz olan Sandy-Carl Henderson hikâyesinde farkına kolayca varabildiğimiz sapıklığın, takıntının ve karanlık düşüncelerin şiddete dönüşmesi bizlere filmde “şiddet budur” şeklinde gözümüze sokularak anlatılmamış. Yönetmen Antonio Campos, bu ikili başta olmak üzere karakter sepetindekilerinin parçası veya sebep olduğu şiddetin kendisini anlatmak, gözümüze cinayet sahneleri sokmak istememiş. Uzaktan seyirci olarak kaldığımız bu olaylar aslında burada sadece bir amaç. Bu karanlık ve şiddetli eylemlerin doğuşunu ve doğasını anlatmak istemiş Campos.

- Reklam -

Düş Yakamdan Şeytan Netflix

Arvin’in babasıyla yaşadığı ilişki de bu karanlık şiddete bir örnek. Sapık ikilimiz gibi gözümüze ilk çarpan olmasa da aslında çağımızda oldukça çok rastladığımız bir şiddet örneği. Askerden dönen bir baba olan Willard hâlâ bu duygularını içinden atamamış. Bu noktada bir askerlik travması bile gözümüze ışıldıyor ince bir kapı aralığından. Arvin babası gibi sert erkek olmaya adım adım yaklaşırken onun üstü bazen kapalı bazense direkt fiziksel şiddete dönen muamelelerine maruz kalıyor. Bunu Arvin büyüdüğünde ve filmin de sonuna ulaştığımızda etkileriyle çok rahat görebiliyoruz. Kendisi bile eninde sonunda babası gibi olduğunu ve “yaşamakta becerikli” olduğunu kabul eder bir şekilde bizleri terk ediyor. Ve pek tabii öldürdüğü bir sürü insanı da…

1960’ları 1960’lar Gibi Önümüze Sunan Çekim, Oyunculuklar, Müzikler ve Teknik Detaylar

Beni o eski filmlere; There Will Be Blood, No Country For Old Men, Fargo ve Waco gibi çok sevdiğim eserlere götüren bir filmdi The Devill All the Time. 35mm çekilmiş ve sinemada izlermiş gibi tat veren yapısı, grenli dokusu ve çiğ bir yapıda olan sinematografisi ile etkileyiciliği ve görsel dili çok içen ve dönemine uyumlu bir eser.

The Devil All the Time Oyuncuları

Bill Skarsgård çaresizliği hissettirmesi, Tom Holland’ın yolunu kaybetmiş bir gence dönerkenki karakter gelişimi ve bu yoldaki karakter ifadelerini aktarması, pedofil bir rahip olan Robert Pattinson’ın bazen absürtleşen bazense tam olarak gerçek hayatta böyle bir karakter olurdu, diyeceğimiz oyunculuğu filmi daha da bir üst düzeye çıkarmış.

Birçok araba sahnesine sahip olan yapımda müzikler o kadar güzel seçilmiş ki kendinizi Güney Amerika’nın kirli yollarında 70’le giden bir Chevrolet içinde hissedebilmeniz çok olası. Kostümler ve mekan tasarımları ise tüm bölgenin atmosferini kolayca yansıtarak Netflix’in en kaliteli drama eserlerinden biri olmaya aday bu filme hak ettiğini katmış.

Son olarak eklemek isterim ki film sonlara doğru bize sanki tek bir karakterin çevresinde gelişen bir hikâyeye dönüşmüş gibi oluyor. Karakter odaklı bir film olduğu için en sona ulaşana kadar fark etmediğimiz bu detay; oyunculukların muazzamlığıyla pek de bir etki yaratmıyor. Bizi bu birbirinin içine geçmiş hayatların gelişmesini izlemek muazzam bir keyif veriyor.

Sizler Netflix’in olay örgüsü muazzam olan ve karakter bolluğunu harika oyuncuların varlığınyla mükemmelleştiren The Devil All the Time filmini izlediniz mi? Yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.


* Tenet İncelemesi: Sinemanın Altın Çocuğu Sizi Kuantum Soğuk Savaşına Çağırıyor

Ömer Faruk Avcı

19 yaşında, Eskişehir doğumlu. Hayallerim oldukça sayısal işlerde olsa da edebiyata ve yazarlığa tutku ve sevgiyle bağlı biriyim. Her alanda herkesten bir şeyler öğrenmeyi ve kendime bir şeyler katmayı çok seviyorum. Devam ettirmekte olduğum bir fantastik serim olmakla beraber aklımdan geçen her konuda içerik üretmeyi seviyorum ve bunları paylaşmak için her zaman can atıyorum. Ayrıca tam bir kahve aşığıyım.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Çocukluğun Soğuk Geceleri - Tezer Özlü alıntıları

Çocukluğun Soğuk Geceleri: Tezer Özlü’nün İlk Romanından Etkileyici Alıntılar

Artı - Amazon Türkiye Dizisi Prime Video

Artı: Amazon Türkiye’nin İlk Dizisi Yapay Zekâ Tarafından Yönetilecek