in ,

The Matrix, Babil ve İncil: Wachowski Kardeşlerin Alegori Dünyası

4. filmle Matrix evrenine geri dönüyoruz. Öyleyse ilk üçlemede Wachowski Kardeşlerin sık sık kullandıkları imge ve alegorilerin gizemlerini çözmek için en doğru zamandayız!

The Matrix
- Reklam -
- Reklam -

Ninova, Nimrud ve Babil gibi Mezopotamya şehirlerinin kazıları 19. yüzyılda yapılmadan önce bu bölge ile ilgili bilgi kaynağı İncil’di. İncil’de bahsi geçen Babil şehrinin popüler kültürdeki yansımasını önemli bilimkurgu yapımlarından biri olan The Matrix üçlemesinde görüyoruz. Her üç film de insanoğlunun günümüzdeki New York’a benzeyen sahte bir gerçeklikte yaşadığı geleceği anlatıyor. İnsanlar bu durumun farkında değil tabii. Bazı kişiler ise “uyanıyor”, bu duruma karşı geliyor ve sonunda kurtarıcı dedikleri Neo bu direnişe liderlik yapıyor.

Filmlerde özellikle Babil ile ilgili olmak üzere İncil’e dayalı birçok alegori ve imgeler bulunmakta. Örneğin Morpheus, Babil krallarından Nebukadnezar’ın adını taşıyan, havada da gidebilen bir gemide kaptanlık yapıyor. Yeni Babil döneminin kralı olan Nebukadnezar II, M. Ö. 605 ile 562 yılları arasında hüküm sürmüş ve aktif olarak askeri seferlere katılmıştır. Ayrıca M.Ö. 597 yılında Kudüs’ün (Yerüşalim) ele geçirilmesi ve vatandaşlarının sürgününden de (İncil’de Babil’in Ele Geçirilmesi olarak geçer) sorumludur.

Nebukadnezar, hükümdarlığının son zamanlarında geçen olayları anlatan İncil’in Daniel Kitabı’ndaki tasviriyle ünlüdür diyebiliriz. Filmdeki göndermeler ise oldukça bariz. Örneğin Daniel, Nebukadnezar’ın “rüyasını” açıklıyor ve gemi kaptanının adı Morpheus (Yunan “Rüya” Tanrısı).

- Reklam -

the matrix morpheus

Gemi ikinci filmde yok edildiğinde Morpheus, Daniel’dan şöyle alıntı yapıyor ya da yorumluyor:

“Bir rüya gördüm. Ama şimdi bu rüyayı unuttum.” (2:3)
Daha az belirgin olan ve özellikle İncil’deki ayetleri temel alan göndermeler de film içerisinde mevcut. The Matrix: Reloaded filminde Ajan Smith’in plakası IS 5416 olarak görünüyor.

İncil’deki İsaiah (Yeşaya) 54:16’ya gönderme yapılan bu ayette ise şu ifadeler geçiyor:

“İşte, kor halindeki ateşi üfleyen, amaca uygun silah yapan demirciyi ben yarattım. Yok etsin diye yıkıcıyı da ben yarattım.”

Gemide bulunan bir levhada ise “Mark III, No. 11,” yazmakta. Markos’un bu bölümündeki ayette şunlar yazıyor:

“Kötü ruhlar onu görünce ayaklarına kapanıyor, “Sen Tanrı’nın Oğlu’sun diye bağırıyorlardı.”
Tüm üçlemede öne çıkan Neo’nun Mesih olarak görülmesini bir kenara bırakırsak, insanlığın düşüşü, kendini koruması ve son ayaklanması gibi fikirleri, Zion’un insanlığın tutunacak son dalı olarak yansıtılmasında görüyoruz.

Hem filmde hem de İncil’e ait kaynaklarda geçen Zion’un kendisi, Yeni Ahit – Vahiy Kitabı’ndaki dünyanın sonu konusuyla doğrudan ilişkili. Özellikle bu kitap, birçok ressam için ilham kaynağı olmuştur. En çok bilinen görseller Albrecht Dürer (1471–1528) ve Jean Duvet ( 1485–1561) tarafından resmedilmiştir. Duvet, Vahiy Kitabı’nda geçen, Zion’un önemi ve Babil’in yıkılışını anlatan iki sahneyi resmetmiştir.

The Apocalypse

Birinci resimde (The Fall of Babylon / Babil’in Yıkılışı), Babil’in yok edilmesini görüyoruz.

- Reklam -
Vahiy Kitabı’nın 18:2 ayetinde de buna paralel olarak şöyle bir cümle geçer:

“Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı! Cinlerin barınağı, Her kötü ruhun uğrağı, Her kötü ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.”
İkinci resimde ise (The Angel Shows Saint John the New Jerusalem / Melek Aziz John’a Yeni Kudüs’ü Gösteriyor) Kudüs’ün tasvirini görüyoruz.

Vahiy Kitabı’nın 21:2 ayetinde şu cümleler yer alır:

Kutsal kentin, yeni Kudüs’ün gökten, Tanrı’nın yanından indiğini gördüm. Kocası için hazırlanmış süslü bir gelin gibiydi.”
Burada, yeni Cennet ve Cehennem’in ortaya çıkmasıyla birlikte yeni ve gökten gelen bir Kudüs’ün varlığı öngörülmektedir; önceki toprakların yok edilmesiyle gelen yeni bir toprak.

The Matrix filmlerinde, yerin dört kilometre altında bulunan Zion şehri ise bu “gökten gelen” şehir olayına tezat kalsa da ana fikir oldukça benzer. Filmlerdeki bu dünya kendini yenilememiş olsa da Zion şehri, makinelerin yarattığı sahte dünyayı kabul etmeyen insanların yeni topraklarıdır.

The Matrix, ayrıca semboller ve imgelerin gücüne ve bütünleşmesine de dikkat ediyor. Örneğin Fransız filozof Jean Baudrillard’ın 1981 basımı Simulakrlar ve Simülasyon kitabında bulunan fikirlerini filmde görebiliriz. Kitabın kendisini de ilk filmde bir anlığına görüyoruz:

YouTube video

Baudrillard, imge ve temsil ettiği gerçeklik arasındaki ilişkiyi bu kitapta dile getiriyor:

“Buradaki sorun benzetme, kopyalama veya taklit olması değil. Buradaki asıl sorun, gerçeklik belirtilerini gerçek olanın yerine koymaktır.”
Bir diğer deyişle, bir nesnenin görüntüsü/imgesi, nesnenin aslı ile karıştırılabilir ve hatta aslına tercih edilebilir. Bunu da filmde gerçek dünyayı bırakıp yerine Matrix’in sahte dünyasını tercih eden Cipher karakteriyle görüyoruz. Bu yüzden Zion Şehri’nin yıkılmış çorak alanları, insanlığın yeniden doğduğu ve hayatta kaldığı yeri simgeliyor diyebiliriz. Matrix’in sahte dünyası ise gücün ve çöküşün bir sembolü. Tıpkı Babil’de olduğu gibi.

The Tower of Babel
The Tower of Babel

İncil’e dayalı kaynaklar, daha çok Babil’in çöküşü ve bunun sonucunda yıkılışı üzerinde duruyor. İncil’de yer alan Babil’i ve Mezopotamya’daki Babil’i karşılaştıracağımız birçok nokta var tabii. Ancak değişmeyen tek şey The Matrix’te de yer aldığı gibi yıkılmış olsa da Babil’in hep bâki kalacağı.

Peki, siz bu göndermeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Filmlerde dikkatinizi çeken başka hangi noktalar var?

Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.


* The Matrix 4 Filminin Yapım Ekibi Netleşti

* Kahramanın Yolculuğu Ekseninde Harry Potter, Matrix ve Dahası

* The Matrix 4 Filminde Keanu Reeves’li “Neo” Nasıl Geri Dönecek?

Kaynak: The Met

Melin Arda

1990 doğumluyum ve İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum.Mitoloji başta olmak üzere edebiyat, müzik ve yabancı diller ile ilgileniyorum. Çeviri yapmak ve dizi/film seyretmek bu alanları bir araya getirdiği için oldukça keyifli geliyor. Bunları yaparak ve seyahat ederek farklı hayatları ve bakış açılarını görmeyi seviyorum.

6 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Alper_Orhan Alper_Orhan dedi ki:

    Matrix denilince aklıma yalan bir dünyadan gerçek bir dünyaya uyanış yönünden “Platon’un Mağara Alegorisi” gelir. Güzel bir çalışma ellerinize sağlık. :grinning:

  2. Avatar for Krutz Krutz dedi ki:

    Çalışma değil de çalma olmuş daha çok. Bu yazıyı uzun yıllar önce yabancı bir kaynakta okuduğımu hatırlıyorum.
    Keşke kaynak belirtselerdi,tercüme çabaları daha takdir edilesi olurdu.
    :joy:

  3. Avatar for magicalbronze magicalbronze dedi ki:

    Merhaba,

    Keşke çalma gibi bir ithamda bulunmadan önce yazıya iyice göz atsaydınız ve en altta Kaynak olarak kullandığımız site adının ve adresinin olduğunu görseydiniz :slight_smile:

    Yaptığımız bütün haberlerde aldığımız kaynakların linklerini içeriğin sonuna ekliyoruz.

  4. Avatar for Refik Refik dedi ki:

    Baudrillard kitaplarında bilimkurgu edebiyatı ve sinemasına referanslar verse de Matrix’i çok tutmamıştır. Baudrillard kendi simülasyon kuramının filmdekinden farklı olduğunu söyler.

  5. Avatar for Pardus Pardus dedi ki:

    Thomas Anderson ismi neyin alegorisi? Matrix’ le ilgili her şeyi düşündüm bu hhiç aklıma gelmedi. :smiley:

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DC vs. Marvel

DC vs. Marvel: Koca Bir Nesil Bunu Bekliyordu

Kıraathane

Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde Kitap Şenliği Başlıyor