in ,

The Sojourn İncelemesi: Aydınlık ve Karanlığın Kadim Çarpışması

İyilik ve kötülüğün, aydınlık ve karanlığın sonsuzluğa uzanan kadim savaşı. Gerçeği keşfe çıktığımız bulmaca oyunu The Sojourn’u inceledik.

The Sojourn inceleme
- Reklam -
- Reklam -

Aydınlık ve karanlık. İyilik ve kötülük. Karşıt kutupların bitmek bilmeyen, kazananı olmayan savaşı: Yin ve Yang.

Bu kadim karşıtlık şimdiye kadar birçok sanat eserinde dolaylı ya da doğrudan olarak işlendi. Hayatın dinamiği üzerine önemli bir öğreti olması sebebiyle bu sonsuz döngünün sanat üzerinde etkisi olmaması elbette söz konusu değildi.

Bugün incelememe konu olan birinci şahıstan oynadığımız bulmaca türündeki The Sojourn da bu kadim savaşı temeline yerleştiren bir yapım.

- Reklam -

the sojourn 1

Gün geçtikçe sanatın her dalı gibi oyunlar da değişim gösteriyor. Eser yaratıcıları oyunlar üzerinde yeni yolların arayışına çıkıyorlar. Türler üzerinde denemeler yaparak, anlatıyı ve deneyimi zenginleştirmek için çabalıyorlar. Tabii ki bu denemeler tehlikeli. Batmak da mümkün. Fikirler her zaman iyi işlemiyor.

Video oyun dünyasında önemli konuma sahip 2008 tarihli Braid’in arkasındaki isim Jonathan Blow, ilk oyunuyla devrimsel bir iş yaratmasına rağmen 2016’da çıkan bir sonraki bulmaca oyunu The Witness ile bence hayal kırıklığı yaratmıştı. İki deneme, iki bambaşka başarı.

Şimdiye kadar bu türde Tetris’ten Braid’e, Little Nightmares’ten Inside’a kadar farklı tarzlara sahip burada say say bitiremeyeceğimiz kadar oyun yapıldı. Özgün işleri bulunan zengin bir geçmişi var. Kendini ayrıksı bir yönde konumlandırmak pek kolay değil.

Yenilikçi tasarımı, dikkat çekici görselliği ve akılda kalıcı özgün hikâye anlatımını hedefleyen İngiltere merkezli bağımsız oyun stüdyosu Shifting Tides’ın geliştirdiği The Sojourn nasılmış bakalım.

Altta Yatan Gizem

Oyun aralarda ipuçları sunarak anlattığı hikâyesinde temel olarak aydınlık ve karanlığın kadim çarpışmasını işliyor. Bu savaş fiziksel olmaktan ziyade daha çok bir keşif yolculuğu. Yalandan gerçeğe.

Kötülükten uzak, masum ve güzelliklerle dolu büyülü bir diyarda doğuyoruz. Oyunun başlangıcında da mutlu bir ailenin küçük bir ferdiyiz. Elbette hiçbir şey göründüğü gibi değil. Herkes gibi gözlerimiz bağlı. Safız, masumuz. Gerçeklerden uzağız. Ne yazık ki kandırılıyoruz.

the sojourn 2

Çevremizdeki ‘mutluluk’ sahte. Bize öğretilenler saçmalık. Yaşadığımız gezegende kötülük iyice her yeri kuşatmaya başlıyor. Gizli hakikati anlamak istiyorsak gözümüzü her anlamda açmalıyız. Ancak bu kolay değil, çözmemiz gereken çok bulmaca var.

Ve biz de gerçekliğin doğasına doğru yaptığımız arayışta hem karanlık hem de aydınlık paralel dünyayı kullanıyoruz. Çünkü gizemin aslını öğrenmemiz için karanlığı da özümsemeliyiz.

- Reklam -

Hikâye bize bulmacaları çözdükçe karşımıza çıkan heykeller aracılığıyla anlatılıyor. Bu hareketsiz anlatım seçimi estetik açıdan güzel olmasının yanı sıra oldukça yaratıcı bir seçim olmuş. Küçük ipuçları büyük anlamlar içeriyor.

Zengin Dünya

Bu keşif yolculuğumuzda önümüzdeki engelleri aşma yolumuzsa tabii ki oyunun temelini bulmacalar oluşturuyor.

The Sojourn’un her bölümünde mekânlar değişim gösteriyor. İlk olarak çocuğuz ve safız, dünya güzel. Sonra eğitime tabi tutuluyoruz. Ardından keşif yolculuğunda dünyanın hiç de öğrendiğimiz gibi olmadığını görüyoruz. Ve ardından karşı gelişimiz…

Bu dört bölümde de renklendirmesi, tasarımı ve tarzıyla birbirinden farklı atmosfere sahip büyüleyici ortamları deneyimliyoruz. Her kısım başta kolay olmak üzere gittikçe zorlaşan bolca bulmaca barındırıyor. Ancak belirtmem gerekir ki hiçbiri saç baş yoldurtmuyor. Ortalama zorluktalar. Çok zor bulmaca arayanların hoşuna gitmeyebilir.

The Sojourn:

Aynı zamanda her yeni bölümde bulmacalara yeni mekanikler de ekleniyor. Oyun tekdüzelikten kurtulmuş oluyor ve oyuncuyu sıkmıyor. Bulmacalar karmaşıklaşıyor ve biraz daha zorlaşıyor. Hâliyle çözdüğümüz bulmacalardan aldığımız tatmin artıyor.

Oyundaki estetiğe özel olarak da değinmem lazım. Oyunun görselliği ve sakin müzik kullanımı gerçekten çok çekici. Hikâyesini anlatırken kullandığı heykellerden bulmaca tasarımlarına kadar genel oyun dizaynı başarılı.

Olumsuz eleştiri olarak aklıma özellikle bir tane geliyor. O da oyunun dördüncü kısmına geçtiğimizde bile başlarındaki bulmacaların gereğinden fazla kolay olması. Bunu her ne kadar yeni mekaniği tanıtmak için yapıyor olsa bile hiç olmazsa oyuncuyu biraz daha yorabilirlermiş diye düşünüyorum.

Son Olarak

The Sojourn, Epic Games’te 39 TL gibi bir ücretle özel olarak 20 Eylül’de çıkışını gerçekleştirdi. Aynı tarihte Playstation 4 ve Xbox One konsollarında da yer alacak. Steam’de ise 2020 gibi çıkması bekleniyor.

Güzel estetik tasarımı ve özgün hikâye anlatımıyla başarılı bir oyun olmuş. Bulmaca oyunlarını sevenler için özellikle ücretini hak ediyor. Ama tekrar belirtmek gerekir ki çok zorlamasını isteyenler de aradığını pek bulamaz.

İyi oyunlar.

YouTube video

* Risk of Rain 2: Gezegenden Kaç, Hayatta Kal, Ortalığı Yakıp Yık!

* Misadventures of Laura Silver: Nezaket Beraberinde Masumiyeti Getirmez

* Crash Team Racing Nitro-Fueled: Sevimli Keseli Porsuk Bir Kez Daha Dönüyor

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for IrethOronar IrethOronar dedi ki:

    İnceleme için teşekkürler. Oynanacaklar listesine eklendi.

  2. Avatar for Nemo Nemo dedi ki:

    Ben teşekkür ederim. Epic’e karşı oyuncular tarafından bir önyargı oluşsa bile fena olmayan bir oyun kataloğu var. The Sojourn’un da iyi oyunlardan birisi olduğunu düşünüyorum. Özellikle estetik tasarımı ve özgün hikâye anlatımı tatmin edecektir. Bulmaca tasarımları da gayet iyi.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Paranormal Activity

Paranormal Activity 7 Filminde Hazırlıklar Başladı

Beetlejuice Adı Nereden Geliyor? - Tim Burton

Tim Burton Klasiği “Beetlejuice” Filminin Adı Nereden Geliyor?