in ,

Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana: Büyüleyici Korku Karnavalı

Gezici karnavalın ürpertici rüzgârına karşı karanlık ve sorgulamalarla bezeli harika bir yolculuğa çıktığımız, Ray Bradbury’nin büyüleyici anlatımına sahip “Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana” adlı kitabı inceledik.

Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana - İnceleme - Ray Bradbury
- Reklam -
- Reklam -

Onların kötülük etmedikçe uykuları gelmez;
Ve uykuları kaçar, kimsenin ayağını çelmezlerse.
Çünkü uğursuzluğun ekmeğini yerler,
Ve şiddetin şarabını içerler. – Süleyman’ın Meselleri 4:16- 17

Hâlâ devam etmekte olan İthaki Bilimkurgu Klasikleriserisiyle birlikte yayınevinin, konsept bağlamında dizi yaratma konusunda başarılı bir iş çıkardıklarını rahatça söyleyebiliriz. Türün sevenleri serinin her yeni kitap duyurusunu heyecanla bekliyor ve çıktığında raflarına katıyorlar. Bu coşkunun boyutunu forumumuzdaki İthaki Yayınları Soru Hattı başlığında da görmek mümkün.

Bilimkurgunun yanı sıra ülkemizde kendine az yer bulan türlerden bir diğeriyse korku. Alıcısı da edebiyatın diğer duraklarına göre az sayıda olduğu için bilhassa bu türdeki nitelikli eserlerle raflarda daha az karşılaşıyoruz. Ancak kitaplıkların daha karanlık ve ucube olmaya ihtiyacı var. Titretmeli geceleri. Bildiğiniz gibi bu gayeyle yakınlarda İthaki Yayınları tarafından korku ve gotik türlerinde yazılmış kitapları içerecek Karanlık Kitaplık serisi başladı.

- Reklam -

Seride ilk olarak alt-kültür edebiyatı denince akla gelen en önemli isimlerden kalem erbabı Ray Bradbury’nin incelemeye konu olan Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana (Something Wicked This Way Comes) adlı romanı ve gotik edebiyatın önemli kalelerinden Washington Irving’in ünlü öykülerinin yer aldığı derleme Uykulu Kuytu Söylencesi (The Legend of Sleepy Hollow and Other Stories) gibi iki önemli eser kendine yer buldu.

Hadi seyyar karnavalla tekinsizliğe doğru yol alalım.
Bir parçam hâlâ dört yaşındayken bindiğim o korkunç atlıkarıncanın üzerinde. Görünüşe göre ondan inmenin bir yolunu asla bulamamışım. – Ray Bradbury, 1998.

Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana Kitabının Arka Planı

Söylediğine göre her şey dört yaşındayken annesiyle birlikte gittiği karnavalda, korkuyla bindiği atlıkarıncayla ve onun “cani” çalıştırıcısıyla başlıyor. Anladığımız kadarıyla kendisinin sirkler, orglar, atlıkarıncalar ve karnavallar ile ilginç bir ilişkisi var ve hiç de iyi değil! Hem korkularının hem de ilhamlarının temeli, hayatının itici gücü.

Yıllar sonra 12 yaşındaki Bradbury, bir gün karnavala gider ve orada Bay Elektriko adında karnavalın sihirbazıyla tanışır. Bu tuhaf sihirbaz, Bradbury’ye kendisinin 1. Dünya Savaşı’nda ölen dostunun reenkarnasyonu olduğunu söyler ve tekrar doğup beni ziyarete geldin der. Tabii bunu duyunca küçük Bradbury ne olduğunu şaşırır. Bu enteresan olaydan sonra Ray, hayatının sonuna kadar yazar. Hepimizin bildiği gibi, çoook yazar.

Üstat kalem Bradbury’nin Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana’nın arkasında yatanları ve aşırı üretken olduğu yazarlık kariyerine nasıl başladığını açıkladığı 1998 tarihli Yakın ve Uzak Karnavallar adlı yazısında arka planını daha detaylı olarak okuyabilirsiniz.

Başparmaklarım karıncalandığında,
Uğursuz bir şey gelir bu yana. [*]

Konusu

1962 yılında yazılan bu kitap, kara fantazi türünde bir roman. Bu ne ola ki diyorsanız, kısaca fantazinin karanlık ve ürkütücü temalar ile buluştuğu, korku ile harmanlandığı alt tür diyebiliriz.

Konusuna gelirsek, 13 yaşındaki William Halloway ve Jim Nightshade isimli iki dostun “güz ayı” Ekim’de kasabaya gelen Karnaval ile olan korku dolu hikâyelerine konuk oluyoruz. Karnavalın lideri gizemli ve tuhaf Bay Dark, nam-ı diğer Resimli Adam insanların gizli arzularını kullanarak kandıran, gezici Karnaval ile birlikte kötülüğün temsili. Diğer yanda ise iyiliğin tarafındakiler iki arkadaş ve William’ın babası Charles Halloway.

Karnavalın güz ayında gelmesi tabii ki hayra alamet değil. Bahar güneşi, yeniden doğuşu, yeşilliği, renkliliği tanımlıyorsa; güz ise bitişi, karanlığı, dökülmeyi, solmayı anlatıyor. Tüyler ürperten kötü bir şeyin kasabaya doğru geldiğini hissediyoruz. Bakalım karanlığıyla sarmalayacak mı masum insanları, yoksa iyilik garabetin üstesinden gelebilecek mi?

Harika Betimlemelerle Bezeli Sinematik Anlatım

ugursuz bir sey geliyor bu yanaKitabın başlangıcında yıldırımsavar satıcısının çocuklarla karşılaştığı kısımdan başlamak üzere kitap boyunca anlatımı ve betimlemeleri ne kadar övsem az. Örnek olarak yıldırım ve rüzgâr daha iyi anlatılamazdı herhâlde. Resmen karaktere bürünüyorlar, hissediyorsun, simgelediği (gizemli, korkunç vb.) özellikleri tadıyorsun… Okur olarak büyülenmemek elde değil.

Sinematik anlatım demişken, aslında Bradbury ilk olarak bu hikâyeyi zaten bir sinema filmi için yazıyor. 1955 yılında Bradbury, arkadaşı Gene Kelly’nin yöneteceği film için senaryo yazmaya koyulmuştu. 1948 tarihli kısa hikâyesi “The Black Ferris”i beş haftalık bir yazım sürecinde 80 sayfalık senaryoya dönüştürdü. Ancak ne yazık ki bu proje stüdyolardan gereken finansal desteği alamadı ve suya düştü. Bu hem kötü hem de güzel bir şeyin habercisiydi. Çünkü o senaryo, yazarın 5 yıllık çalışmasının sonucunda “Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana” adlı kült romana dönüştü.

İskelet, Lav İçici, Mösyö Giyotin, Resimli Adam, Toz Cadısı, hilkat garibesi Cüce… Karnavalın soytarıları, arzularının köleleri, her şeyiyle harika olan bu büyüleyici anlatımın arkasında, hikâyenin çıkış noktasının büyük bir önem taşıdığını söylersek yanlış olmaz.

İyi ve Kötünün Alegorisi

En temel olarak roman, iyi ve kötünün sonsuz kadim çatışmasını irdeliyor. Bay Dark, romanın insanları yalan vaatlerle baştan çıkarıp köleleştiren kötü ayağını oluşturuyorken; Will, Will’in babası ve Jim ise iyilik ve ahlak tarafında yer alıp kasabayı ve kendilerini korumaya çalışıyorlar. Esas buradan hareketle başlıyor kitabın yapısı. Ancak hikâyedeki tek geçen “savaş” da bu değil.

- Reklam -

Kitaba karşıtlıklar silsilesi diyebiliriz. Bu tezatlık her sayfada kendine çokça yer buluyor. Kâh karakterlerin düşünceleri kâh iyilik-kötülük, gençlik-yaşlılık, ölümlülük-ölümsüzlük vb. gibi çatışmalarla yer buluyor kendine anlatılan genel hikâyede. Bu agnostik yapıda karakterler özellikle fikirlerde ve söylemlerde bilinemezcilik üzerinden yapıyorlar sorgulamalarını.

İyilik değişmez bir özellikmiş gibi değil elbette. Her insanın hayatının belli dönemlerinde illaki bu iyilik ve kötülük arasındaki ince çizgide dolaştığına vurgu var. Jim Will’e göre daha atılgan ve gözü kara. Bu karakter özellikleri onu hayatı yaşamaya daha açık yaparken, aynı zamanda kendisini yer yer iyiliğin sınırında durmasına, karşı kıyıya geçme tehlikesiyle boğuşmasına neden oluyor.
Kolay bir haritayı takip ederek uzun bir yol geldi, her kavşakta gücünü yenilemek için ona şehvetli ıstırap kupaları ödünç vermeye hazır insanlar vardı. Belki bu yüzden karnaval hâlâ ayaktadır, birbirimize karşı işlediğimiz günahların zehriyle ve en dehşet verici pişmanlıklarımızın mayasıyla besleniyordur. – Charles Halloway

Zamanı Değiştirmek “Uğurlu” mu?

Karnaval, insanların yaşlarını doğal nedenlerin ötesinde atlıkarıncayla değiştirebiliyor. Jim cesur ve hayatı hızlı yaşamak istemekte, hâl böyle olunca cezbedilmeye daha açık ve kısa yoldan yetişkin olmak istiyor. Peki bu iyi mi?

Diğer yandan Will’in babası ise yaşlılığıyla mücadele etmekte. Yaşlılığı yüzünden mutsuz ve hep söyleniyor, tekrar genç olabilmek istiyor. Peki ya tekrar genç olabilseydi? Daha iyi olur muydu her şey?

İşte bu noktada kitap ölümsüzlüğü sorgulamakta. Charles Halloway filozofvari kütüphane temizlikçisi. Bu karakteri ne kadar övsem az, tek kelimeyle bayıldım. Söylemleriyle insanın ağzını açık bıraktıracak seviyede. Zaten atlıkarıncanın yol açacağı sıkıntıları ilk gören ve eleştiren de kendisi oluyor. Zihin değişmeyeceği için, bedenin birden farklılaşmasının insanı hilkat garibesi yapacağını ve bunun insanı deliliğe sürükleyeceğini söylüyor. Çünkü birey çevresindeki herkese yabancılaşacak ve yalnız kalacak. Gidecek kapısı olmayınca Karnaval’a dönüp onların kölesi olacak.

Tüm bunlarla savaş fiziksel değil, psikolojik. Direnç farkındalık ve kabulleniş gibi özelliklerle yapılıyor. Tabii bunları özümsemek hiç kolay bir şey değil. Bu zorlu yolculuk her insanın hayatında belli dönemlerde vermesi gereken bir sınav. Belki de en tehlikeli fiziksel savaştan daha zor. Çünkü çözümün yolu daha dolambaçlı. Bazen çıkmaz yola sapmak mümkün.

Çeviri, Editörlük ve Kapak

Kitabın çeviri koltuğunda, aynı yayınevinden çıkan önceki baskısında olduğu gibi yine Ayşe Gorbon oturuyor ve editörlüğüyse Alican Saygı Ortanca tarafından yapılıyor. Karanlık Kitaplık dizisinde yer yer eski baskıları göreceğimiz söylendi, zaten amaçlarından biri de eskiden bastıkları gotik ve korku eserlerini derli toplu bir seride topluca okuyucularla buluşturmak. Ancak bu konuda hem bu kitap bazında hem de serinin geleceği üzerine şöyle bir eleştirim var. Eğer eskiden bastıkları kitap seri dâhilinde çıkacaksa, bunu geliştirmek için de fırsat var ellerinde. Bu kitapta olduğu gibi sadece kapağı değiştirmek yerine bu fırsatı değerlendirerek çevirinin geliştirilmesi ve genel olarak elden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu kitap için hâlihazırda ortalama kalitede çeviriye sahip diyebiliriz ve gelişmeye açık.

Kapak konusuna gelirsek, eski baskıda kullanılan çizim yeni kapak tasarımıyla, Karanlık Kitaplık tarzıyla düzenlenmiş. Hamdi Akçay yine harika iş çıkarmış. Eski hâli de güzel ancak dizi kapsamında yapılan uygulamayı çok beğendiğimi de söylemem gerekli. Bununla birlikte açılış sayfalarının tamamen siyah olması da konsepte güzel bir dokunuş katmış. İnsanı ciddi ciddi “Karanlık!” atmosferine sokuyor.

Gecenin Karanlığında Son Sözler

Gezici karnavalın ürpertici rüzgârına karşı karanlık ve sorgulamalarla bezeli harika bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Ray Bradbury’nin büyüleyici anlatımına sahip bu uğursuz kitabı tam size göre. Kitaplıklara gecenin ıssızlığının harika bir dokunuşu.

Karanlık ve korkuyla kalın!

[*] Kitaba ismini de veren bu kısım, William Shakespeare’in Macbeth adlı oyununda yer almaktadır. Tam olarak; perde 4, sahne 1, 44. ve 45. dizeler.


Yakın ve Uzak Karnavallar

Cem Altınışık

1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul'da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Hippi Paulo Coelho

Paulo Coelho’nun Otobiyografik Romanı “Hippi” Bizlerle

Antoine de Saint Exupery kucuk prens

Küçük Prens’in Yazarı Saint-Exupery’nin Yazdığı Aşk Mektubu Satıldı