Vakıf ilk 2 bölüm dizi incelemesi sizlerle. Bundan tam 79 yıl önce Isaac Asimov tarafından temeli atılan Foundation serisi kendi alanında inanılmaz bir başarıya ulaşmıştı. Yıllar geçse de hâlâ en çok okunan bilimkurgu serilerinden biri. Şimdi, nihayet çoğumuz için beklenen o an geldi ve Apple TV+ aracılığıyla dizi olarak karşımıza çıktı.
Dizi olacağı haberleri ilk olarak 2018 yılında çıkan seri hem bilimkurgu hem de Isaac Asimov hayranlarını büyük bir heyecana sürükledi. 3 yıllık bir geliştirme aşamasından sonra geçen gün yayınlanan ilk 2 bölümle bekleyenlerini tatlı bir sevince boğdu. Hari Seldon’a ve onun psikotarihine odaklanan yapım daha şimdiden -olumlu ve olumsuz taraflarıyla- çok konuşulan diziler arasında yer alacak gibi görünüyor.
Bu yazıda biz de Vakıf dizisinin henüz yayınlanan 1. ve 2. 2 bölümü hakkında, hem seriyi okumuş olanlar hem de okumamış olanlar için, iki taraflı bir inceleme hazırladık.
İlk olarak bu iki bölümü seriyi daha önce hiç okumayan bir bakış açısıyla ele alalım. Unutmadan, daha önce seriyi okumamış olanlar için şu an bahsedeceğimiz kısımlar herhangi bir tat kaçırıcı spoiler (sürpriz bozan) içermeyecektir.
Vakıf Dizi İncelemesi: Kitapları Okumayanlar Bu Dizide Ne Bulacaklar?
Öncelikle kısaca dizinin hikâyesine değinelim. 8 trilyonluk bir nüfusa ev sahipliği yapan İmparatorluk uzunca bir barış süreci içindeyken aniden bir matematikçinin (Hari Seldon) ortaya çıkmasıyla karışır. Hari Seldon’a göre imparatorluk çökmeye başlamıştır ve insanlık çok uzun bir süre karanlık bir çağa hapsolacaktır. Çözüm ve kurtuluş ise sadece Vakıf’ı kurmaktır. Böylelikle Hari Seldon ve Psikotarih Bilimi efsanesi de başlamış olur.
Dizi bu hikâyesiyle oldukça ilgi çekici. Yayınlanan ilk bölümlerde de maceranın neler anlatmak istediğini kolayca anlayabiliyoruz. Ama ana hikâyenin yanında gördüğümüz birkaç nokta diziyi daha da ilginç hale getiriyor. Mesela mahzen olarak ilk dakikalarda görünen mistik yapı ve imparatorluğun gen yöntemi ile devam ettirilmesi hayli bir meraklandırıcı unsurlar.
Müzik ve Görsellik
Öncelikle dizinin açılış jeneriği görsel olarak beklentileri karşılasa da müzik konusunda aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Bu tür diziler için daha akılda kalıcı bir açılış müziği diziyi pazarlama açısından hayati bir öneme sahiptir. Ama Apple bu konuyu pek de dikkate almamış gibi görünüyor. Keza bu müzik durumu dizinin tamamında da aynı. Gereksiz yükselmeler ve sahnelerle olan uyumsuz müzik seçimleri bu yüksek bütçeli yapım için yetersiz kalmış.
Gaal Dornick’in kendi anlatımıyla başlayan dizide hızlı sahne geçişleri ve görsellik ilk dikkatimizi çeken şeyler oldu. Dizideki birçok sahne sanki birer tablo gibiydi. Diğer yandan geleceği tasvir etme konusunda oldukça başarılı bir yapımla karşı karşıyayız. İnsanların ırk olarak daha da farklılaşması, hayranlık uyandıran gezegenler, dekorlar, canlı çeşitliliği ve teknolojik gelişimler bu anlamda sayabileceğimiz şeylerdi.
Kostümler ve Oyunculuklar
Dizi görsel olarak her ne kadar doyurucu olsa da kostüm ve oyunculuklar pek tatmin edici değil. Kostüm ekibi birkaç yerde başarılı işlere imza atmış ama bazı yerlerde de sınıfta kalmış diyebiliriz. İmparator Brother Day ve Hari Seldon’ın oğlu Raych’in kıyafetleri sınıfta kalanlar arasında ne yazık ki.
Oyuncu konusuna gelirsek… Dizinin ilk bölümünde Hari Seldon’a kadar olan kısımda tek dikkat çeken isim Hobbit, The Fall ve The Good Shepherd gibi yapımlarla tanınan ve Vakıf’ta da Brother Day karakterine hayat veren Lee Pace idi. Pace’in rol aldığı her sahnede oldukça iyi iş çıkardığını söylemek gerekiyor. Bu kısımdan sonra ise Jared Harris neredeyse tek başına almış götürmüş bölümü. Jared ve Hari Seldon uyumu konusunda başarının sağlandığı kolaylıkla söylenebilir. Ancak ilk iki bölümde Lee ve Jared dışında dişe dokunur bir oyunculuk görmekten uzak kalıyoruz. Raych Foss’ı canlandıran Alfred Enoch‘un ve Gaal Dornick’i oynayan Lou Llobell‘in performansları ise bir hayli zayıf.
İşleyiş ve Kurgu
Şimdilik ilk bölümler için bu iki faktörden bahsetmek pek mümkün değil. Yine de yazımızın en başında hızlı sahne geçişlerine değinmiştik. Bu sahne geçişlerinin bazı kısımları izleyicide “hikâyede kopukluk mu var?” hissi uyandırıyor. Yani Hari Seldon ile başlayan bir sahne ardından tekrar başka bir Hari Seldon sahnesiyle devam ediyor ve bu tür geçişleri çokça görüyoruz. Bu da arada bir şeylerin olması gerektiğini düşündürüyor izleyiciye.
Dizi şimdilik bilimkurgu adına bir şeyler vaat etse de aksiyon ve drama yönüyle kapalı kutu konumunda. Sonraki bölümlerde neler olacağını hep birlikte göreceğiz.
Kitapları Okuyan Birinin Gözünden Foundation Yorumları
Gelelim yazımızın ikinci bölümüne. Bu bölüm ilk bölümden daha kısa diyebiliriz. Fakat seriyi okumayanlar ve dizinin yayınlanan bölümlerini izlemeyenler için bir SPOILER uyarısı yapmakta fayda var.
Isaac Asimov’un Vakıf serisi ile diziyi karşılaştırdığımızda birçok kişi bazı konularda hemfikir diyebiliriz. Üstelik bu fikir birliği daha ilk iki bölümde gerçekleşti.
Öncelikle dizi ve kitap serisi aynı hikâyeyi anlatsa da hikâyenin yapı taşları tamamen farklı. Kitaplardan tanıdığımız Gaal Dornick, Eto Demerzel ve Salvor Hardin karakterleri birer erkekti. Ama dizide bu üç isim kadın olarak karşımıza çıkıyor. İşte bu nokta seriyi okuyan bazı kesimler tarafından ciddi olumsuz eleştiriler aldı. Peki öyle mi? Birlikte bakalım.
Serinin son iki kitabında Hari Seldon ile birlikte Psikotarih’i geliştirmeye çalışan o durgun ve içine kapanık bir kişilik sergileyen Gaal Dornick; küçük bir kız gibi ve oradan oraya geçerek öpüşen bir karakter olup çıkıyor. Daha sonra da hamile kalıyor. Filmin yazarları dur bunlar böyle ölmez diyerek Katır’ı da müjdeliyorlar sanki. Yani kitaptaki Gaal ile dizideki Gaal bambaşka dünyaların insanları diyebiliriz.
Peki bununla bitti mi? Bitmedi!
Serinin en önemli ve can alıcı olarak yorumlanan karakteri Eto Demerzel’in (R. Daneel Olivaw) daha ilk sahneden ne olduğu açıklanıyor. Bu karar neresinden bakılırsa bakılsın çok büyük bir hata. Çünkü diziyi izleyen seyirci daha sonra seriyi okumak istediğinde -ister kronolojik ister yayımlanma tarihine göre başlasın- esere dair tüm sürprizi kaçıracak bir yaklaşım. Bu anlamda da Isaac Asimov okurlarının endişelerini haklı buluyorum.
Son olarak ilk bölüm ve ikinci bölüm arasında uçurumlar var. Sanki farklı iki ekip tarafından (buna senarist de dahil) birbirinden habersiz olarak hazırlanmış diyebiliriz.
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde dizi, seriyi okuyanlar için hiçbir olumlu deneyim ifade etmiyor gibi duruyor. Çünkü yukarıda belirttiğimiz yaklaşımlar ve alınan soru işaretleriyle dolu kararlar yapıma dair ne kadar artı varsa hepsini götürüyor. Öyle görünüyor ki Vakıf dizisi gün geçtikçe kan kaybedecek.
Siz Vakıf dizisinin ilk 2 bölümünü izlediniz mi? İzlediyseniz başlangıç için düşünceleriniz nasıl? Kayıp Rıhtım Forum’da yorumlarınızı bizlerle paylaşabilirsiniz.
Diziye büyük hayallerle başladım ve daha ilk iki bölümden canımı sıkmaya başladı ama bırakmayıp devam etmek istiyorum esere saygımdan dolayı. Kitabı okumadım ama iyi olduğunu duydum, sanırım senaryolaştırma kısmında büyük hatalar yapmışlar.
Bence bu eser uyarlama değil de esinlenme olarak görülmeli. Vakıf hikayeleri 1942 yılında yazılmaya başlanmış ve Roma İmparatorluğu’ndan esinlenildiği bir sır değil. Yazıldığı dönemin ruhu ve esinlendiği kaynaklar göz önünde bulundurulduğunda ana karakterlerin neredeyse tamamının erkek olması normal görülebilir.
Aynı değerlendirmeyi günümüzün popüler platformları için de yapmamız gerekir. Apple TV+, HBO MAX, Amazon Prime, Netflix platformlarının hem kadın erkek temsilini dengelemesi hem de çeşitliliği gözetmeleri gerekiyor çünkü ABD’de günümüzün ruhu bu şekilde.
Birinci bölüm çok yüksek prodüksiyondu açıkcası aynı kaliteyi ikinci bölümde bulamadım. Açılış bölümü olduğu için ilk bölümün bütçesini çok yüksek tutmuşlar muhtemelen.
Ben eserleri hikaye ve evren odaklı iki farklı şekilde değerlendiririm. Vakıf’ın hikayesi çok fazla ilgimi çekmedi açıkcası ilk iki bölüm itibariyle ancak imparatorluğun ana gezeğeni ve buradaki evren, politik konular ilgimi çekti.
Şunu söylemem gerekir ki eğer gelecek bölümlerdeki prodüksiyon ve hikaye kalitesi düşüşe devam ederse ikinci sezon onayını alabileceğini düşünmüyorum.
Star Wars vari yeni türler, farklı kültürler, ulaşım araçları ve cyberpunk şehir üzerinden giderlerse önleri açık ama uzay gemisi içerisinde kapalı ortam sahneleri ağırlıklı olursa pek şansları yok çünkü diyaloglar pek kaliteli değil.
Kitap uyarlamalarında fanlar çoğu zaman aşırı tutucu. Kitapların telif sahibi yazarı yada varisleri ( bu örnekte olduğu gibi) yapılan değişikliklere kabul vermişken kraldan fazla kralcı olmaya hiç gerek yok.
Bu uyarlama aslında seriyi uyarlama zorluğu sebebi ile birçok değişikliğe gitmiş. Hiç de güçlü olmayan karakterlere daha çok malzeme vermeye çalışmış ve yüzyıllara uzanan hikayede dizi için bir temel oluşturmaya çalışmış.
Bunun yanında bazı karakterlere cinsiyet değiştirmeyi eleştirmek de yersiz. Çünkü bu tip karakterler klasik hikayelerde hak ettiği temsil hakkını alamamış, değişik sebeplerden dolayı yok sayılmış yada kötü karakter olarak gözüküyor çoğunlukla. Bu topluluklara hakedilen temsil rollerin verilmesi anormal değil. Modern bilimkurgu fantezi serilerde artık eskisi gibi bu sorun yok hatta bazı yazarlar kendileri değiştiriyor (Brandon Sanderson Sissoyluya yazdığı senaryoda bazı karakterlerin cinsiyetini değiştirdi). Hakeza Asimov gibi ileri görüşlü bir yazarın bu konuda hiç şikayet etmeyeceği şüphe götürmez bir durum. Serinin başlangıcının 40-50li yıllar olduğu unutulmamalı. Günümüz için aynı koşulları korumanın bir anlamı yok benceç
Vakıf adı kullanılarak çekiliyorsa dizi yapılan eleştiriler sonuna kadar doğrudur bence. Hatta serinin üstünde öyle değişiklikler yapmışlar ki dizinin 2 bölümünü izlemek kitaplarını okumayı mümkün kılmıyor. Sırf biz de bir şeyler ekleyelim diye ve duyar kasmak amacıyla alınmış kararlarla dizi en fazla 3 sezon görür gibime geliyor.
Milyar dolarlık şirketlerin yaptığı kitap uyarlamalarını eleştirmek,her şekilde yanlış galiba. Evet,bazı kitap fanlarının aşırı tutucu olduğu bariz,benim gibi ama karşı tarafta çok mantıklı davranıyor sayılmaz.Streaming servisleri direkt olarak dizinin yapımcılarına bazı şartlar dayatıyor.%50,non-white olacak hem ekran önünde hem de arkasında diyerek veya %50 non-straight olacak diye.Bu adil mi ?
Burada zaten dizinin dizini büküyorlar.Oyuncuları,kamera arkasında çalışan ışıkçıyı yeteneğine göre değil de ten rengi veya cinsel yöneliminden dolayı mı seçicez ? Bu bazen işe yarasa da, böyle uyarlama dizilerde genelde ipin ucu hepten kaçıyor.Bu dizide de kaçmış gördüğüm kadarıyla baya bir saçmalamışlar.
Ayrıca şu kitap yazarlarından daha fazla diziye atanan senaristlere,yönetmenlere bel bağlamak aşırı hayalperest.Kitap yazarı hayal gücünü konuşturur,aklındakinin büyük çoğunluğunu yarattığı esere geçirebilir ama dizinin başındakiler,o firmanın bazı kurallarına ve diktelerine uymak zorunda.
Ha,Vakıf özelinde bu uyarlama işini konuşursak,şunu unutmamak gerekir ki Asimov bu seriyi yazarken ‘‘Roma’’ İmparatorluğundan etkilendiği belli olan biri.O yüzden,kitapta yazdığı karakterler o atmosfere ve yaratılan evrene gayet uygun.Bunda da herhangi bir zorlama yok.Roma hakkında bir belgesel çekerken Sezar’ı siyahi veya Çinli birine oynatamayız değil mi ? Ya da Tolkien Orta Dünya’yı tasarlarken Avrupa mitolojisi şeklinde bir eser çıkartmaya çalıştığı bir sır değil.Şimdi sen bu adamın eserini uyarlarken buna uygun davranmazsan tabi ki bu serinin sevenleri tepki göstermekte haklı.Hele bu birilerinin gözüne politikalarını dikte etmeye çalışıyorsan daha da haklı bir tepki.’‘Hakedilen rol’’ denirken ne demek isteniyor,onu da tam anlayamadım.Bazı şeylere bende tamamım.Mesela yeni çıkan Macbeth filminde başrolde Denzel Washington var.Çok iyi,o rol için en iyi seçimin o olduğuna inanırım ama Gaal Dornick’u oynayan oyuncu gibi tecrübesiz ve oyunculuğu göze batan birini oynatınca göze batıyor.
Brandon Sanderson konusunda demek ki o kadar karakterlerine güvenememiş ki cinsiyetlerini falan değiştirmiş.Bu benim için niye iyi veya olumlu bir yön olsun.
Bu varisler bir şey demiyor,dizide yapımcı,onlar tepki göstermiyorken siz hiç göstermezsiniz konusundaki görüşe katılmamakla birlikte Robert Jordan’ın bir röportajından kesit atmak isttiyorum.
‘In any case, Harriet says that the only thing to do when you sell a book to Hollywood is to take the money, walk away very fast before they can take it back, and never, ever go to see the movie.’ Harriet Hanım’ın yapımcısı olduğu diziden korkmak lazım asıl.Asimov’un kızının durumununda farklı olduğunu sanmıyorum.
Foundation uyarlaması vasat olarak kaldı ve bu uyarlamadan çok daha kötü olacağını düşündüğüm(Foundation’da en azından görsel efektler,sinematografi hoş.) Wheel of Time ne sunacak bakalım bize.Bu uyarlama işini son zamanlarda en iyi kotaran Dune filmi oldu bence.