in , ,

What If…? 1. Sezon İncelemesi: Marvel Evreni En İyi Uyarlaması ile Karşı Karşıya mı?

What If…? 1. sezon incelemesi sizlerle. Alternatif gerçekliklerin ziyaret edildiği dizi, finaliyle birlikte çoklu evrenlerin kaderini yeni baştan yazıyor.

What If...?
- Reklam -
- Reklam -

Marvel Sinematik Evreni’nin dördüncü aşama işlerinden birisi olan “What If…?” 9. bölümü ile ilk sezonun kapanışını yaptı. İlk bölümden itibaren boyunca çoklu evrenlerin farklı köşelerini Gözcü ile birlikte izleme fırsatını yakaladık ve sezon finalinde artık gölgelerden çıkıp aksiyonun bizzat içinde bulunduk. Peki dizi izleyicilere neler sundu?

Marvel’ın çoklu evren yapımlarında ne kadar iyi olduğunu söyleyerek başlamakta fayda var. Bunu Loki’de, Spider-Man No Way Home fragmanında ve şimdi de What If…? 1. sezon finalinde görüyoruz. Filmlerin sinema sektörüne kattıkları farklı bir konu olsa bile What If…? dizisinin ve dördüncü faz içerisinde yer alan diğer yapımların Marvel bünyesinde farklı şekilde ele alındığı bir gerçek. Kaynak esere olan bağlılıkları, hikâyeyi ilerletmekteki başarıları ve konuyu ele alış biçimleri izleyicileri ekran başında tutabiliyor.

MCU çoklu evrenlerde geçen hikâyeleri anlatmayı seviyor. Aynı ama farklı olan olaylar hem izleyiciye hem de stüdyoya hitap ediyor. Kalkan’ın Steve Rogers yerine Peggy Carter’a geçmesi ya da Steven Strange’in evrenin en güçlü büyücü olmayı seçmesi izleyiciyi rahatlık alanının dışına çıkarmadan yeni hikâyeleri dinlemeye ikna ediyor. İzlediklerimiz Iron Man’in ilk filmi çıktığından beri tanıdığımız karakterler ancak hikâye farklı. Böylece evreni takip edenler ister istemez meraklanıyor ve eseri tüketmeye daha istekli oluyor. Fakat tüm bunlara rağmen yine de olay örgüsünü başarılı bir şekilde anlatmak yeni bir karakteri tanıtmaktan daha kolay değil. İlk sezon boyunca özellikle Thor’un veya Killmonger’ın anlatıldığı bölümlerde Marvel raydan hafifçe sapmış görünse de sezon finaliyle bunları toparlamış gibi gözüküyor.

- Reklam -

Dizinin 1. sezonu böylece son bulmuşken hayranlara neler sundu? Bundan sonrası dizinin final bölümünü izlememiş okurlarımız için SPOILER içerecektir, şimdiden belirtmiş olalım.

What If...? 1. Sezon incelemesi

What If…? 1. Sezon Hikâyesi Ne Anlattı?

What If…? dizisinin son bölümüne gelinceye kadar hikâyelerin birbirinden tamamen ilgisiz ve ayrı birer eser olduğunu düşünerek ilerlemiştim. Sonuçta çoklu evrenler içerisinde birbirine asla temas etmeyen yaşamların hikâyeleriydi. Dolayısıyla yayınlanan her yeni bölümü izlerken bir öncekinde geçen olayları düşünmüyordum. Sonsuz evrende bir noktada Peggy Carter süper asker serumunu aldı, zombiler Marvel evrenine hakim oldu, Dr. Strange aşkı yüzünden kendi küçük evreninde hapis kaldı… Fakat Ultron’un görünmesiyle her şey bir anda değişiverdi. Age Of Ultron fragmanında hissettiğim fakat filminde göremediğim şeyleri “What If…?”in son iki bölümünde gördüm.

Çoklu evrenlerin delinmesi ve Gözcü’nün bir noktada olaylara müdahale etmek zorunda kalması dizi için belki de anlatılabilecek en uygun sonlardan birisiydi. Böylece izlediğimiz tüm kahramanların alternatif evrenlerden bir araya gelerek “Çoklu Evrenin Koruyucuları” ekibini kurması izlediğimiz şeylerin alakasız parçalar değil, tam tersine bir bütünü oluşturan parçalar olduğu anlatısını çok iyi bir şekilde aktarıyor. Kaynak eserde böyle bir olay anlatılmasa bile Marvel’ın bütünlük oluşturmak amacıyla giriştiği bu hikaye izleyicileri rahatsız etmiş gibi görünmüyor.

Animasyon ve Görsellik

What If...? inceleme

İlk bölüm yayınlandığından beri stüdyonun çalışmayı tercih ettiği görsel dil oldukça başarılı. Aksiyon sahnelerini çok güzel taşırken aynı zamanda duygusal sahneleri de izleyiciye geçirebiliyor. Animasyonun yeşil ekrana olan üstünlüğü özellikle Dr. Strange’in anlatıldığı “What If… Doctor Strange Loses His Heart Instead of His Hands” bölümünde öne çıkıyor. Belki de yapımın genel olarak izleyiciden kabul görmesindeki en büyük etkenlerden birisi de animasyon biçiminin çizgi romanlara daha yakın hissettirmesi de olabilir. Strange’in büyüleri, kıyafetleri ve mistik görselliği kaynak esere oldukça benziyor.

Dahası ilk bölümden itibaren ekibin animasyonun gücünü daha etkili bir şekilde kullandıklarını da görebiliyoruz. Sezon finalinde Ultron ile girişilen kavgada ışık ve gölge etkenlerinin başarılı bir şekilde kullanılması, karakterlerin duygularının daha net bir şekilde verilmesi, renklerin ve tonların uyumlu kullanılması izlemesi çok daha keyifli bir yapım ortaya koyuyor. Böylece sadece hikâyenin değil aynı zamanda görsel dilin de ilerlediğini görebiliyoruz.

Seslendirme

Peki Ya...? Gözcü The Watcher

Her şeyden önce Jeffrey Wright’ın The Watcher için ne kadar doğru bir tercih olduğunu söyleyerek başlamak gerekiyor. Karakterin oluşturulması sırasındaki katkıları da bu role kendisini ne kadar verdiğini gösteriyor. Girişteki etkileyici konuşmasının yanı sıra ilk bölümlerde evrendeki olayları izlerken sakin ve duygudan uzak ses tonu gerçekten bir Gözcü’nün böyle olması gerektiği izlenimini veriyor. Genel olarak seslendirme ekibi gayet başarılı. Zaten çoğu isim film evreninden tanıdığımız yıldızlar. Geçen yıl kanser nedeniyle aramızdan ayrılan Chadwick Boseman‘ı da bu sayede bir kez daha duyma fırsatına erişiyoruz. Karakterin o an hissettiği duyguları izleyiciye aktarmakta bir engel olarak karşımıza çıkmıyor.

Hiç Mi Kötü Tarafı Yok?

“What If…?” yapımını izlerken bazı noktalardaki eksiklikleri görmezden gelemiyorsunuz maalesef. Bunların en başında diyaloglar geliyor. Belki de Marvel yapımlarının geneline sirayet eden diyaloglardaki eksiklik bu yapımda da karşımıza çıkıyor. Atmosfer harika, karakterler inanılmaz fakat her şeyi bir adım öteye taşıyacak olan o söz bir türlü çıkmıyor. Bunun yerine ilk akla gelen cümle yazılmış gibi duruyor. Bildiğimiz ama ihtiyacımızın olmadığı Marvel şakaları, sanki daha düşük bir yaş grubu hedeflenerek yazılmış gibi duran konuşmalar yapım için eksi bir not olarak yazılıyor. Üstelik böylesi kısa süreli yapımlarda diyalogların önemi daha da belli oluyor. Dizi bittiğinde aklınızda parlayan ışıklar ve renkli görseller dışında pek fazla bir şey kalmıyor.

- Reklam -

Bir diğer eksik kısım ise süre. “What If…?” yarım saate sıkıştırılmaya çalışılmış bir yapım. Böyle olunca bazı olaylar çok hızlı bir şekilde geçilmek zorunda kalmış. Anlatılmayan ve halı altına “alternatif evrende böyle” diyerek süpürülmüş şeyler var. İzleyicinin özellikle Thanos’u ekranda gördüğünde olmasını beklediği birçok olay hızlıca geçilmiş. Bu T’Challa’nın Star Lord olduğu bölümde ve özellikle Ultron’un sonsuzluk taşlarını ele geçirdiği bölümde iyice göze çarpıyor. Filmlerde gölgesinin görülmesi bile Çılgın Titan’dan korkmak için yeterli bir sebep olarak gösterilirken, beş sonsuzluk taşına sahip Thanos’un tek hamlede ortadan kaldırılması biraz üzücüydü.

Ultron

Ayrıca Gamora’nın Thanos’un zırhını nasıl ele geçirdiği ve Tony Stark ile birlikte Eitri’nin yanına neden gittiği maalesef eksik kalan bölümlerden birisiydi. Fakat serinin yapımcısı A.C. Bradley bu konuda yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

“Aslında Gamora ve Stark’ın eğlenceli, yürekleri ısıtan macerasını bu sezonun ilk bölümleri arasında anlatmayı planlamıştık. Fakat Covid pandemisi animasyon bölümünün bir kısmını oldukça kötü bir şekilde etkiledi. Dolayısıyla bölümü yetiştiremedik ve 2. sezona kaydırmak zorunda kaldık. Umarım önümüzdeki sene oldukça eğlenceli bir evreni izleyeceğiz. Dikkatinizi çekerim bu daha fazla hikâyenin geleceğine dair bir söz.”

İlk Sezon Biterken…

Marvel’ın animasyon alanında yaptığı belki de en iyi işlerden birisi “What If…?” ilk sezonun sonuna geldiğinde hikayeyi kesinlikle olması gereken bir noktada bıraktı. Çoklu Evrenlerde yaşanan hayatları izlemek ve klasik Marvel yapımlarının dışına hem görsel hem de anlatı açısından çıkabilmek oldukça önemliydi. Farklı hikâyeleri tatmin edici bir son ile bir araya getirip sürekliliği sağlaması stüdyonun alması gereken risklerden birisiydi ve Marvel bunun altından kalmışa benziyor.

What If…? 2. Sezon ile Bizleri Neler Bekliyor?

What If...? 2. Sezon

A.C. Bradley, What If…? dizisinin 2. sezonu için hazırlıkların tamamlandığı haberini vermişti. Bradley yaptığı açıklamada bazı karakterleri tekrar ziyaret etmek istediğini fakat Marvel Evreninin sürekli genişleyen yapısı yeni hikâyelere de kapı açtığını da söylemişti.

“Büyük ihtimalle yeni sezonda Eternals’a ufak bir göz atacağız ve Shang-Chi ile birlikte Black Widow karakterlerini göreceğiz. What If…? dizisinin en keyifli şeyi sonsuz çoklu evrendeki hikayeler arasında mümkün olduğu kadar çok şeyi anlatmak. Bütün bu karakterlere değinmek istiyorum. Bütün yeni dünyaları ve kahramanları paylaşmak için sabırsızlanıyorum.”

Yani buradan da anlaşılacağı üzere animasyon serisi, Marvel Sinematik Evreni’ni düzenli olarak takip edecek ve halihazırda bize tanıtılmış olan yeni karakterlere de yer verecek. Başka bir evrende tüm ailesini kaybeden Black Widow’u, kahramanını kaybetmiş olan farklı bir evrene gönderen Gözcü sayesinde  Scarlett Johansson’ın ileride bir kez daha kostümü giyebileceği teorileri şimdiden hayranları heyecanlandırmış durumda.

Siz What If…? 1. sezon hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı ve 2. sezon teorilerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Oğuzhan Açıkalın

Gedikli bir çizgi roman geek’i olmasam da beyaz sayfalara doluşmuş renkli resimleri her zaman ilgiyle takip ettim. Çünkü resimlerin ve kelimelerin bizi olduğumuzdan daha iyi bir yere taşıyacağına inanıyorum. Kısa kısa hikâyeler yazıyorum, edebiyatın her türlüsüne ilgi duysam da bilimkurgu konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Pennywise: The Story of IT Belgeseli

Pennywise: The Story of IT Belgeseli Geliyor: O’nun Perde Arkası Anlatılacak

Resident Evil: Welcome to Raccoon City fragmanı

Resident Evil: Welcome to Raccoon City’nin İlk Fragmanı Yayında