Yabani Dergi geçen sene haziran ayında başladığı yolculuğunda bu ay itibariyle onuncu sayıya ulaşmış durumda. Geçtiğimiz 9 ayda tam 79 yerli yazar ve çizerin onlarca öyküsünü ve çizgi öyküsünü bizlerle buluşturan Yabani, onuncu sayısında kendi deyişleriyle “bize ilham veren, edebiyatın ve çizgi romanın fantastik dünyasına bizi çeken insanların” öykülerinden yola çıkarak hazırlanan özel bir içerikle karşımıza çıktı.
Bildiğiniz gibi uyarlama yapmak kolay iş değildir. Eğer bir de uyarladığınız eser çok bilinen, sevilen bir eser ise vay halinize. Ortaya koyduğunuz çalışmanın iyi olması yetmez, uyarladığınız eserin sevenlerini de ayrıca memnun etmelisiniz. Yabani’nin bu sayısında ise Edgar Allan Poe’dan Franz Kafka’ya tam 6 uyarlama çizgi roman var. Bunların yanı sıra bir de dördüncü sayıda okuduğumuz Devrim Kunter imzalı Doktor Hyde’ın devamı ve 10 tane de klasiklerden esinlenilmiş illüstrasyon var. Peki bu sayı beklentileri karşılıyor mu? Sonda tekrar edeceğim cevabı şimdiden söyleyeyim: Evet. Bazı ufak aksaklıklara rağmen okurken zevk aldığım, ara sıra tekrar elime alıp okuyabileceğim bir sayı hazırlamış Yabani ekibi.
Derginin sayfalarını çevirdiğimizde bizi ilk olarak gotik edebiyatın en ünlü isimlerinden H.P. Lovecraft’ın klasik eseri “Cthulhu’nun Çağrısı” karşılıyor. Ömer Tunç’un karanlık çizimleri hikayedeki tekinsizliği ve korkuyu oldukça güzel aktarmış. Özellikle Cthulhu tasviri gerçekten şahane olmuş. Keşke biraz daha uzun olsaydı, sayfa kısıtının farkındayım tabii ama tadı damağımda kaldı.
Bir sonraki çizgi romanda ise yine önemli bir gotik yazar, Edgar Allan Poe ve ünlü şiiri “Kuzgun” var. Doğruyu söylemek gerekirse Hakan Duman’ın çizim tekniği bana çok da hitap etmedi. Bir diğer sıkıntı da Kuzgun’un çizgi roman olmak için pek uygun olmaması. Duman’ın çizimleri büyük bir çoğunlukla anlatıcıya odaklanmış ancak şiirdeki yalnızlık ve melankoliyi ne kadar yansıtabilmiş tartışılır. Bütün dergide hoşuma gitmediğini söyleyebileceğim tek uyarlama maalesef bu.
Ve geldik derginin en çok tartışılabilecek çizgi romanına: Orhan Mert ve Franz Kafka’nın “Dönüşüm“ü. Orhan Mert alışılmış şeyler yapmak yerine deneysel bir çalışma ortaya koymuş ve bence çok da iyi yapmış. Gerek grafiksel anlamda gerekse hikayenin tasvir edilme şekliyle ben çok sevdim. Yabani’nin benim için taşıdığı en büyük özelliklerden biri de burada ortaya çıkıyor; çok seveceğim ancak normal şartlarda karşılaşmam güç olan isimlerle tanışmış oluyorum. Ayrıca belirtmek gerekiyor ki Dönüşüm’ü daha önce okumamış olan okurlar için bu uyarlama çok bir şey ifade etmeyebilir ya da Mert’in stilini sevmeyebilirsiniz. Ama kabul etmelisiniz ki böyle farklı işlerin de Yabani’de yer alması mutluluk verici.
Bir diğer şiir uyarlaması da A. Gökhan Gültekin’in çizimleriyle J.R.R. Tolkien’in “İstif“i. Tolkien’in elfleri, savaşçıları, ejderhaları ve nicesi Gültekin’in rengarenk çizimleriyle hayat bulmuşlar. Çok ama çok güzel bir çalışma gerçekten, kendi adıma fazla düşünmeden bu sayının en başarılı çizgi romanı diyebilirim.
Ömer Seyfettin’in “Beyaz Lale” hikayesi edebiyatımızın en dehşet dolu eserlerinden biridir herhalde. Devrim Kunter’in çizdiği uyarlama da öykünün dehşetini neredeyse yakalamış. Kunter’in siyah beyaz çizimlerinin öyküyle olan uyumunun yanı sıra aslında oldukça uzun sayılabilecek bir öykü olan Beyaz Lale’nin çizgi roman için seçilen kısımları da şahane bir bütünlük oluşturmuş.
Derginin son uyarlama çizgi romanı da yine yerli bir ismin eserine ait. Göktuğ Canbaba’nın “Ünlü Yazarların Kesilmiş Elleri” isimli hikayesini Eren Arık resmetmiş. Canbaba’nın hikayesi yazar tıkanması yaşayan birinin Nepal’de derdine çare olabilecek bir cadıya gitmesini anlatıyor. Ve tıkanma yaşayan bu yazar Arık’ın illüstrasyonlarında Göktuğ Canbaba’nın kendisine dönüşüyor. Hem hikaye hem de Eren Arık’ın çizimleri oldukça başarılı. Belki bir eleştiri olarak kullanılan yazı fontunu söyleyebilirim, okunması daha kolay olacak bir fontu tercih ederdim.
Derginin son çizgi romanı ise Devrim Kunter’in yazdığı, Bora Örçal ve Özgür Yıldırım’ın çizdiği “Dr. Frankenstein“. Başlarda söylediğim gibi bu öykü aslında dördüncü sayıda okuduğumuz Dr. Hyde’ın devamı. Kunter farklı klasiklerden aldığı karakterlerle hikayesini oluşturmaya devam ediyor. Tabi şimdiye kadar okuduklarımızla kesin bir yorum yapmak mümkün değil ama Dr. Frankenstein’in son sayfasından yola çıkarak Alan Moore’un The League of Extraordinary Gentlemen’ına benzer bir hikayeyle karşılaşabileceğimizi tahmin ediyorum. Kralına İsyan gibi uzun soluklu olursa ortaya çok güzel bir seri çıkabilir. Bir de sonraki bölüm için de 6 ay beklememiz gerekmez.
Dergide 10 tane de illüstrasyon olduğunu söylemiştim. Hepsinden tek tek bahsedemeyeceğim ama özellikle Sibel Bozkurt’un Cthulhu’sunu, Aykut Aydoğdu’nun Pamuk Prenses’ini ve Tamer Poyraz Demiralp’in iki sayfalık şahane Diskdünya çizimini çok beğendiğimi söyleyeyim. Bunlar dışında Ayşe İrem Aktaş, Ayşegül Sınav, Koral İlhan, Yasin Karakaya, Ethem Onur Bilgiç, Mehmet Özen ve Ahmet Uzun da başarılı illüstrasyonlarıyla yer alan diğer isimler. Kapağı çizen Hakan Arslan’ı ve arka kapağı çizen İsmail İnceoğlu’nu da unutmamak gerek.
Sonuç olarak aldığınıza, okuduğunuza değecek bir sayı olmuş. Açıkçası Yabani’yi daha çok orijinal çalışmalar için takip ediyor olsam da böyle özel bir işe imza atmış olmaları beni mutlu etti. 12 liralık fiyat önceki sayılara göre biraz fazla belki ama hem içeriğiyle hem de 68 sayfalık kaliteli baskısıyla karşılığını veriyor.
Bu sayının derginin geleceği için taşıdığı önemden tanıtım haberinde bahsetmiştik, dolayısıyla onları tekrar etmeyeceğim. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Yabani sadece yerli bir çalışma olduğu için değil, verilen paranın ve zamanın karşılığını fazlasıyla verdiği için devam etmeyi hak ediyor. Umarım önümüzdeki ay on birinci sayıyla yeniden evlerimizi şenlendirirler.