in ,

Yarın FM İncelemesi: Yazarını Yanında Taşıyan Öyküler

Çağdaş Küçük’ün taşra tesirli öykülerden oluşan ve Epona Yayınları etiketiyle yayımlanan “Yarın FM” kitabını inceliyoruz.

Yarın FM İncelemesi: Çağdaş Küçük'ten Taşra Tesirli Öyküler
- Reklam -
- Reklam -

Yarın FM incelemesi sizlerle. On iki öyküden oluşan, Epona Yayınları tarafından basılan ve yer yer otobiyografiye reveransta bulunan bu ilk kitapla ilgili fikirlerimizi paylaşmadan önce, gelin hep beraber Çağdaş Küçük’ü tanıyalım:

1978 yılında Balıkesir’de doğan Çağdaş Küçük, Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik ve Bilgisayar Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 1999 yılından beri İzmir’in Dikili ilçesinde bir devlet okulunda öğretmenlik görevini sürdüren yazarın öyküleri Notos, Varlık ve Deplase gibi dergilerde yayımlandı.

Yarın FM: Yazarın Frekansı

Fransız sosyolog Saint Simon’a göre bir çağın bütün düşünce ve ahlâk biçimleri, o çağın sosyo-ekonomik gerçekliği tarafından belirlenir.  Tarihsel dönem içindeki ahlâkî değer yargıları, politik tutumlar, gelenek ve görenekler, o dönemin sosyo-ekonomik gerçekliğinin aynasıdır.

- Reklam -

Saint Simon’un görüşünden yola çıkarak, Çağdaş Küçük’ün öykü karakterleri ve hikâyeleri, dar bir çevredeki değer yargılarının, gelenek ve göreneklerin, sosyo–ekonomik koşulların bir izdüşümü olarak görülebilir. Çağdaş Küçük’ün birbirinden bağımsız bu öykü karakterleri, düşünce ve ahlâk biçiminden birbirine benzerken, tek bir ses olduklarını da size düşündürebilir. Burada sorulması gereken soru, yazar karakterlerinden ayrılabilmiş midir?

Yarın FM Kitabında Yer Alan Hikâyelere Kısa Bir Bakış

Yukarıda sorduğumuz soruya cevap alabilmek için gelin önce hep beraber kitaptaki hikâyelere bakalım.

Kitabın ilk öyküsü Kar Golleri Kesti’de, yazar başarılı bir atmosferle sizi selamlıyor ve soğuk bir kahvehaneye bırakıyor. Vahit karakterine yakın tanrısal anlatımla kurulan hikâye çatısı içinde birçok başka karakterin sesine de yer veriyor. Köye yağması beklenen karı merkeze aldığı hikâyede; izlenen maçları, maçların izlenemediği anlarda ise Vahit’in üstün öngörüsünü diğerlerine maçları zihninden anlatışı ile aktarıyor. Hemen hemen her karakterin bir lakap taşıdığı Kar Golleri Kesti’de,  yazar sizin hayal gücünüze güvenerek hikâyeyi bitiriyor.

İkinci öykü Sahur’da, yazar sizi birinci tekil anlatımla Samet karakterinin sahura uyandığı ilk âna çağırıyor. Yazar, inançsız bir baba, adanmış bir anne ve Samet’in ergenliğe geçişi için ilk uyanış olan teyze karakterinin ekseninde sahur, ilk oruç, günah ve sevap terazisini oluşturuyor. Yazarın temkinli adımlarla gittiği, karanlığı deşmeyi seçmediği bu öykü, sizi tam olarak nihai sonuca ulaştırmadan ve öyküde geçen şarkıda söylendiği gibi, bir gecenin koynunda bitiyor.

Üçüncü öykü Lüzumsuzsa Söndür’de yazar tiyatral bir anlatım izliyor ve her karaktere bir pencere açıyor. Penceresine ışık tuttuğu karakteri konuşturan yazar diğerlerini usulca karanlıkta bırakıyor. Önce kim olduklarını, ne yaptıklarını anlattığı karakterlerin kesişen yollarını bir suç örgüsüyle birleştiriyor ve ışık kendisine tutulduğunda bile konuşamayan karakterin sessizliğiyle hikâyeyi söndürüyor.

Dördüncü öykü Sihirli Karyola’da sizi Kesik Kulaklı Ayı ve Sihirli Karyola’nın eşliğinde cenaze merasimine bırakıyor. Ana karakterle babaannesinin tabutunu sırtlanmanızı, eski bir anının üzerindeki toprağı kaldırmanızı ve hepsini birlikte defnetmenizi sağlıyor.

Sonraki öykü Hemzemin Geçit’te üçüncü tekil anlatımı tercih eden ve fakat bilinçli bir tercih olup olmadığını anlamadığımız bir şekilde araya anlatıcının sesini alan yazar, lise öğrencisi Tacer karakterinin Feyza öğretmeniyle kurduğu düşlerin ortasına sizi atıyor ve birkaç öykü sonra, Radyo İstasyonu’nda yeniden Tacer’i hatırlatacağı âna kadar onu bir tren kazasının yasını tutmaya bırakıyor.

Yarın FM’in sonraki öyküsü Damla Damla Günler’de ise günlük sayfalarını aralıyor ve otobiyografik olduğunu düşündüğümüz hikâyeyi, kimi zaman özeleştiri olarak niteleyebileceğimiz ayrıntılarıyla sunuyor. Diğer öyküler Manastır Tepeleri, Bir Düğün Gecesi, İz, Berberde, Radyo İstasyonu ve Mektup’la proletaryalara tuttuğu kalemini oynatıyor ve taşra etkisindeki anlatıcılığını sürdürüyor.

Kitabın Öne Çıkan Metinleri

Yarın FM’de görece öykücülüğün daha iyi olduğunu düşündüğüm iki öyküye değineceğim. Bunlardan ilki Sihirli Karyola. Katmanların başarıyla aralandığı, geçmiş ve bugün arasındaki ipin bir görünüp bir kaybolduğu öykü, alt metni, gereksiz anlatılardan nitelikli ayrılışı ve verdiği hisle öne çıkıyor.

Bir diğer öne çıkan öykü İz’de karakterin travması yazar tarafından incelikle aktarılıyor ve travmanın içinden çıkma veyahut çıkamama yolculuğuna sizi dahil ediyor. Bu öyküde yazarın kalemini daha cesur ve daha kontrollü tuttuğunu söylemek mümkün.

Kitaba Eleştirel Bakış

Bu yazının ikinci bölümünün sonunda sorduğum, “Yazar karakterlerinden ayrılabilmiş midir?” sorusuna vereceğimiz yanıtla birkaç eleştiride bulunmak istiyorum.

Yarın FM İncelemesi: Çağdaş Küçük'ten Taşra Tesirli Öyküler

Öykülerde öne çıkan eril hakimiyet, kadın sesinin kısık kalması ve öznel zevkleri barındırarak tekrarlanan anlatılarda -futbol, lakap, erkek muhabbetleri- yazarı hissettiren birçok belirteç görünüyor. Yazar anlatım tercihini nasıl yaparsa yapsın,  seçilen karakter daima erkek oluyor. Bu noktada daha fazla kadın sesine ve kadın hikâyelerine ihtiyaç duyduğumu söylemek gerekir.

Öykülerin nitelikli konular barındırmalarına rağmen, niceliklerinin genişlemesi ile öykünün dar alanında paslaşacak kişi sayısının artması ve bununla beraber okuyucunun ana konudan uzaklaştığı görülüyor. Bu eleştiriden ayrılan ve başarıyla kotarılan öyküler ise; Bir Düğün Gecesi, İz, Sihirli Karyola, Mektup.

Yazarın okura bazı noktalarda düşünme şansı bırakmadan açıklamaya gitmesi de gözlerden kaçmıyor. Benzer bir eleştiri olarak fazlaca lakap kullanmayı tercih eden yazarın -ki bunda bir sıkıntı görmüyorum- lakapların nereden geldiğini okura sürekli olarak anlatmak istemesini örnek verebilirim.

Yazar güzel bir akış içerisindeyken “o sırada, o esnada, yani, aniden, birden, tam o esnada vb.” gibi kalıpların kullanımlarına sıkça başvuruyor ve biraz kulak tırmalayıcı geliyor. Bu kalıplar metinlerden atıldığı takdirde hiçbir eksiklik olmayacağını, aksine okumanın çok daha rahat yapılabileceğini söylemek mümkün.

Son olarak diyaloglardaki hızlı geçişlerden de bahsetmek gerekiyor. Bunu Berberde hikâyesinden örnek bölüm paylaşarak açıklayalım:

““Allah geçinden versin.”

“Âmin!”

- Reklam -

“Ağdayı yeni yaptım, elleyebilirsin Kara.”

“Abi hâlâ kadın çorabı giyiyor musun yahu.”

“Manyak, benim tüm günüm motor tepesinde geçiyor. O nasıl sıcak tutuyor biliyor musun sen.”

Kitapta Altı Çizilen Cümleler

Kitapta dikkatimi çeken cümlelere, Lüzumsuzsa Söndür öyküsünde geçen şu cümlelerle başlamak istiyorum:

“İki gün sonra tarlada yıldırım düştü İngiliz’in üstüne, geberdi gitti. Dünya o gün yağan yağmurla sanki bir başka temizlendi.”

İkinci alıntı Manastır Tepeleri’nden geliyor:

“Oralarda daha çocuk yaşta, üstelik de tek başıma nasıl hindi güttüm acaba? Hayallerimin korkularıma perde gerdiği o günleri bazen öyle arıyorum ki.”

Aynı öyküden başka bir alıntı:

“Bu et yığınının içindeki benim arkadaşım olabilir mi?”

Son alıntı ise Yarın FM’in öne çıkan hikâyesi İz’den geliyor:

“Kurşunların susmasını ya da yolunu kaybeden bir roketin odamızı bulmasını aynı derecede isteyecek kadar bulanıktı zihnimiz. Hepimiz tüm gece boyunca sessizce delirir, kaybettiğimiz aklımızın sabah ışıklarıyla geri geleceğini ümit ederdik.”

Editoryal Aksaklıklar

Ne yazık ki Yarın FM kitabında yer yer yazım yanlışları ve bozuk cümle yapıları görülebiliyor. İz öyküsünden bir örnek:

“Yavaş yavaş Pijamamın sağ yenini yavaş yavaş bileğime doğru çekmeye başladım.”

Bir diğer editoryal aksaklık ise öyküde bir önceki cümleye referans vermeyen anlatılara yer verilmesi. Bunu da Manastır Tepeleri’nden bir bölümle aktaralım:

““Hatice ablan yarın mı gelecek?”

“Evet ana, yarın gelecek.”

“Hâlâ ablamı soruyor. Söylemedik tabii. Söylesen önce iki saat Hatice kim, tarif etmek lazım. E hadi hatırladı diyelim, üzülecek bu sefer, zırıl zırıl ağlayacak.””

Demans hastası anne karakterinin Hatice’yi sorduğu bir noktada Hatice karakterinin tarif edilmesinin gerekliği burada tartışılır bir ayrıntı olarak duruyor.

Son olarak Ocak 2023 tarihinde okurla buluşan Yarın FM’de emeği geçenleri de bahsetmiş olalım. Kitabın editörlüğünü Mehmet Fazlı Gök, düzeltisini Zeynep Sude Taş, kapak tasarımını Alper Zeki yapıyor.

Sizler de Yarın FM kitabıyla ilgili görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilir, ayrıca tüm içeriklerimizden anında haberdar olmak adına bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Gaye Keskin

MSGSU Tekstil/ Tasarım mezunuyum. Yaklaşık iki sene Turnagöl Tiyatrosu'nda; oyunculuk, sahne ve kostüm tasarımı yaptım.
Uzun yıllardır çizim yapıyorum, yazmaya şiirle başladım. Rıhtım'a demirleyene kadar hiç öykü yazmamıştım. Öykü Seçkisi'nde yayımlanan ilk öykümle beraber, öykü yazım yolculuğum başlamış oldu. O günden sonra, hep yazdım. Üç arkadaşımla yürüttüğümüz Paralel Evren Podcasti şimdilik dinlenmede. Öykü Seçkisi dışında, çeşitli mecralarda öykülerim yayımlandı. Dokuz arkadaşımla Zaman temalı bir fankit çıkardık. Bu sıralar da bir öykü kitap çalışması hazırlıyorum.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

2023 Bağımsız Ruh Ödülleri Kazananları Açıklandı Everything Everywhere All at Once

2023 Bağımsız Ruh Ödülleri Kazananları Açıklandı: “Everything Everywhere All at Once” Fırtınası Devam Ediyor

Ninja Kaplumbagalar Mutant Kargasasi Kadro

Yeni “Ninja Kaplumbağalar” Filminde Kadro Belli Oldu: Jackie Chan, Usta Splinter Rolünde