in ,

Yürek Burgusu: İnsan Ruhunun Derinliklerine Bir Yolculuk

Henry James’in psikolojik çözümlemeler üzerine temellendirdiği romanı “Yürek Burgusu”nu sizler için inceledik.

Yürek Burgusu İnceleme - Henry James
- Reklam -
- Reklam -

Genç bir mürebbiye, uzaklardaki bir konak, normalden farklı davranışlar sergileyen küçük çocuklar, ortalıkta dolaşan hayaletler ve daha niceleri. Bir de tüm bunlar üzerine izolasyon kavramını ekledik mi tamamdır, daha ilk sayfasından içimizi titretecek bir korku romanı var elimizde. Ama “Yürek Burgusu” gerçekten öyle mi? Yoksa bu bir sanrıdan mı ibaret?

Henry James Kimdir?

15 Nisan 1843 tarihinde dünyaya gelen Henry James, son derece “ağır” bir aileye mensup aslında. Babası Henry James Sr. 19. yüzyılın önde gelen isimlerinden, özellikle teoloji alanında. Aynı şekilde kardeşi olan William James ise Amerika Birleşik Devletleri topraklarında psikolojiyi psikoloji yapan isimler arasında. Kardeşi Alice James ise tarih öğretmeni fakat öne çıktığı alan William James ile yaşadığı ilişki, yer yer “erotik”, yer yer sorunlu, bütünüyle karmaşık.

Genel itibariyle baktığımızda Henry James’in üslûbunu nelerin etkilediğini görebiliyoruz, derinlemesine olmasa da. İngiliz Dili’nin önde gelen romancılarından biri olan Henry James, aynı zamanda gerçekçilikten modernizme geçiş sürecinde de önemli bir yere sahip.

- Reklam -

Yürek Burgusu İnceleme – Bly’da Korku ve Dehşet

Anne babalarının ölümünden sonra yeğenlerine bakmakla yükümlü bir amcanın mürebbiyeyi işe almasıyla başlıyor hikâye. Son derece az tecrübeye sahip bu mürebbiye, Flora ve Miles isimli iki çocuğa bakmak üzere konağa geçiyor. Miles okuldan atılmış ve okuldan gelen mektupta yazanlara göre bir daha geri dönemeyecek. Küçük kardeşi Flora ise Essex’teki bir okula gidiyor ve nevi şahsına münhasır karakteri ve güzelliğiyle mürebbiyenin sevgisini kazanıyor. Sonra da hızlı bir şekilde içinden çıkması güç dünyalara dalıyoruz. Konağın muhtelif yerlerinde gözüken figürler, bu figürlerin konakta sahip olduğu tarih, çocukların çocuk masumiyetiyle olayları yorumlayışı ve hepsinden önemlisi mürebbiyenin yaşananlar karşısında düşündükleri ve hissettikleri. Kitabın çimentosu bu desem pek yanlış sayılmaz.

yurek burgusu“Onları bastırdığım bir endişeyle, belli etmemeye çalıştığım, çok uzun sürerse delilik gibi bir şeye dönüşebilecek bir heyecanla izlemeye başladım. Şimdi görüyorum da, beni kurtaran şey bunun bambaşka bir şeye dönüşmesi olmuştu. Endişe hissi uzun sürmedi; yerini korkunç kanıtlar aldı. Evet, kanıtlar diyorum; hem de ipleri tam anlamıyla elime aldığım anda ortaya çıkan kanıtlar.”

Her ne kadar günlük hayatta “Kral” olarak bahsettiğim Stephen King, bu kitap için “Son yüz senede yazılmış en iyi doğaüstü korku romanlarından biri,” dese de aynı fikirde olmadığımı direkt olarak belirtmek zorundayım. Zira Yürek Burgusu, korku etmenleri üzerinden işlenen, son derece ağır bir psikolojik roman. Pekalâ gotik kurgu veya hayalet öyküsü olarak da nitelendirilebilir lâkin bu “Hangi tür bu yav?” batağına girmeyi pek makûl bulmuyorum, çünkü bir sonu yok. Eseri korkudan ziyade psikolojik roman olarak nitelendirmemin sebebi de kitabı okurken korkmamam gibi bir şey değil, gayet de tüyleri diken diken eden yerler mevcut. Fakat psikanaliz, korkuya kıyasla çok daha baskın bir çizgide.

Kurgu, Karakterler ve İçerik

Kitap dahilinde tüyleri diken diken eden yerlerin mevcut olduğundan bahsetmiştim, ama benim için sadece bu kadar. Kurguya herhangi bir lâf söylemem yersiz olur, fakat aynı zamanda açıklanmayan bazı noktalar, hiçbir sebep gösterilmeden okura aktarılan sonuçlar, kişisel olarak bir kitapta pek sevmediğim şeyler. Örnek vermek gerekirse hayaletlerin hedefleri. Neden diye soruyoruz, cevap bulamıyoruz, neyse diyerek devam ediyoruz, yine cevap bulamıyoruz. Aynı şekilde mürebbiyenin çocuklar ve hayaletlerle ilgili şüpheleri; hayaletleri gören kendisi (ki bunlar sanrı mı yoksa gerçek mi diyerek bizi düşündürüyor kitap boyunca), çocukların hayaletleri gördüğüyle ilgili herhangi bir somut delil yok elimizde, hatta çocuklar herhangi bir doğaüstü varlığı görmediklerini söylüyorlar. Lâkin mürebbiye, çocukların hayaletlerle iletişimde olduğundan emin. Neden? Yine elimiz boş. Bu noktada “Yazar kapalı anlatımı seçmiş ve bazı şeyleri okura bırakmış,” da diyebiliriz pekalâ fakat, okuyucuyu olarak “Bunlar gerçekten yaşanıyor mu, yoksa sanrı mı?” diye düşündüğümüz noktada ufacık da olsa bir ipucu veya bir yanıltma bekliyor insan.

- Reklam -

“Kendime söylediğim tek şey Miles’ın içimdeki bir şeyi dışarı çıkardığı, böyle çöktüğüm yerde kalakalmamı da bunun ispatı olarak göreceğiydi. İçimde çok korktuğum bir şey olduğunu ve muhtemelen bu korkumdan daha fazla özgürlük elde etmek için faydalanabileceğini görmüştü. Korkum okuldan neden atıldığına dair dayanılmaz soruyla muhatap olmaktı, çünkü bu soru aslında arka planda toplanmış olan dehşet verici şeylerle ilgiliydi.”

Mürebbiye, mürebbiyenin beğendiği fakat pek iletişime geçemediği işveren (çocukların amcası), Bayan Grose, hayaletler, Miles ve Flora. Bir hikâyede, özellikle de dış dünyadan izole bir konakta geçen bir hikâyede karakter bolluğu beklemiyorum, fakat kitabın akıcı olmasının hatrına mürebbiye haricindeki karakterlerle de iletişime geçmek isteyebiliyor okur. Mürebbiyenin iç dünyası ve psikolojik çözümlemeleri yer yer o kadar uzun sürüyor ki, Miles veya Flora’nın bir hareketinden ötürü koca bir paragraf okuyoruz. Ve belirtmekte fayda var; çok ama çok sıkıcı koca bir paragraf.

Kafa karışıklığı ve mürebbiyenin çalkantılı iç dünyasını yansıtmak, yazarın temel amacı, buna bir itirazım yok. Lâkin bunu yaparken kitabın inanılmaz derecede durgun ve sıkıcı olması benim için bir sorun niteliğinde. Eğer ki psikolojik çözümlemelere kelimenin tam anlamıyla tapan veya bu alanla ilgili ihtisas yapan biri olsaydım sevebilirdim, ama sevemedim. Çünkü kitap dahilinde bana verilen yegane şey bu.

Çeviri, Editörlük ve Kapak Tasarımı

Karanlık Kitaplık serisi dahilinde İthaki Yayınları tarafından basılan Yürek Burgusu‘nun çevirisi Egemen Özkan‘a âitken, editörlük Melis Oflas‘a, kapak tasarımı ve illüstrasyonuysa Hamdi Akçay‘a âit. Her ne kadar çeviri muhtelif kitap sitelerinde yer yer eleştirilmiş olsa da, İngiliz dilini ustaca kullanan Henry James’in cümlelerinin altından lâyığıyla kalkmış Egemen Özkan, zira göze batan anlam bozuklukları mevcut değil, varsa da dikkatimi çekecek kadar olmadı. Aynı şekilde dönemin gotik ruhunu yansıtan kapak tasarımı da takdire şayan.

Sonuç

Yürek Burgusu, sayfa sayısına bakılıp “bir hafta sonu okuması” yapılacak bir kitap değil, zira içerik ve işleyiş olarak son derece ağır. Fakat daha önce karşılaşmadığı durumlarla karşılaşan bir insanın iç dünyasını ve davranışlarının kökenini merak eden okurlar için ilgi çekici olabilir.

İhsan Çağatay Boz

1991 yılında geldiğim bu dünyanın mevcut gerçekliğinden hiçbir zaman memnun olmamam hasebiyle oyunların ve kitapların sonsuz dünyasında yaşarken, her şeyi istediğim şekilde bükebildiğim öyküler yazıyorum. Tarih ve felsefenin yanı sıra insanlığın nükleer savaşlar, durdurulamayan virüsler veya kontrolden çıkan yapay zeka ile intihar ettiği veya karanlığa gömüldüğü eserlere de ilgim ve takdirim sonsuz. Son olarak, George Romero ile başlayan zombi sevdam katlanarak devam etmekte.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Ishamael Ishamael dedi ki:

    Birkaç gündür bu kitap hakkında düşünüyordum çok ilginç bir tesadüf oldu. Engin yayınlarından stage 5 veya 6 olarak alacaktım dil için ama korkunun yanında psikolojik analiz yapan bir kitap da olduğunu görünce emin olamadım biraz araştırdım ama tatmin edici bir şey bulamadım. bu yüzden almadım. İncelemeni o zaman okuyabilseydim bile sanırım almazdım. Her ne kadar psikolojik çözümlemeleri sevsem bile uzun sıkıcı paragraflara karşı fobim var. :smiley: Özellikle de basitleştirilmiş de olsa başka bir dilden okuyacaksam noooo thank you. :slight_smile: Gerçi Lord Jim de psikolojik çözümlemeymiş sanırım onu aldım. :smiley:

    İnceleme her zaman ki gibi çok başarılı. Eline sağlık. Havada kalan şeyleri sevmiyorum. Yine de belki Türkçe olarak okunabilir bir ara. Kapak da gerçekten güzel sevdim sırf kapağı için alma isteği oluşuyor insanda. :slight_smile:

  2. Avatar for fatihcetin fatihcetin dedi ki:

    Geçen aylarda okumuştum ve biraz beklentimin altında kalmıştı. Ben bir korku,gotik ve hayalet gibi ögeler beklerken biraz psikoloji içeriği olunca pek etkilemedi beni ama okunabilir bir kitap olarak düşünüyorum. İnceleme de güzel olmuş.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

road dahl netflix

Netflix, Roald Dahl Evrenini Televizyona Uyarlıyor

dede korkut unesco

“Dede Korkut” UNESCO’nun Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’nde!