in ,

Zaman Çarkı 5. Bölüm İncelemesi: Kan Kanı Çeker

Zaman Çarkı 5. bölüm incelemesi yayında. Amazon Prime Video uyarlaması fantastik dizinin yeni bölümünde bir yasın izini sürmeye devam ediyoruz.

Zaman Çarkı 5. Bölüm İncelemesi
- Reklam -
- Reklam -

Zaman Çarkı 5. bölüm incelemesi sizlerle. Amazon Prime Video‘nun Robert Jordan‘ın roman serisinden uyarladığı fantastik dizisinin yeni bölümüyle birlikte sorular çoğalıyor.

Bir yanda Nynaeve bir daha eskisine dönemeyeceğinin, hayatının bütünüyle değiştiği gerçeğiyle yüzleşirken, öte yanda Egwene içindeki gücün kimileri tarafından nasıl bir tehdit olarak görüldüğünü acı bir şekilde öğreniyor. Perrin’in fiziksel ve duygusal acısı ise içindeki bambaşka bir gücü açığa çıkarıyor. Rand yeni bir arkadaş aracılığıyla eski bir dostuna kavuşurken Mat ise zihninin karanlığında geride bıraktığı vahşetin pişmanlığıyla kavruluyor.


Zaman Çarkı 5. bölüm analizi öncesi, eğer okumadıysanız sizi önceki bölüm incelemelerimize davet edelim.

- Reklam -

1. Bölüm İncelemesi

2. Bölüm İncelemesi

3. Bölüm İncelemesi

4. Bölüm İncelemesi


Zaman Çarkı 5. Bölüm: Tar Valon’a Çıkan Yollar

Zaman Çarkı 5. Bölüm İncelemesi

Dizinin açılış sahnesindeki cenaze töreninin her ne kadar duygusal olarak beni yakaladığını söyleyemesem de Aes Sedai’ların kendilerine karşı savaşan ordunun kralını da saygıyla gömmesi kesinlikle gözden kaçırılmaması gereken bir detay. Bununla birlikte örgülerini sıkı sıkı tutan Nynaeve’in yaşadığı şok ve Logain’in ehlileştirildikten sonraki duygusal çöküşünün de ekrana iyi yansıtıldığını düşünüyorum. Aynı şekilde bölümün başından itibaren Lan’in Stepin’in yasının yükünü çoğu zaman sessizliğiyle kucaklıyor oluşu da karakterler arasındaki dinamikleri güzel yansıttığına ve gelecek sezonlarda karşılaşabileceğimiz kimi olaylara şimdiden iyi yatırımlar yapıldığına ikna olmuş durumdayım.

Bir aylık bir zaman atlamasından sonra karakterlerimiz yavaş yavaş Tar Valon’a yaklaşıyor. Moiraine’ın evimize gelmeyeli çok olmuştu diyen Lan’e, benim evim bu eyer, bu pelerin, bu çizmeler ve yanımdaki bu düşünceli adam deyişi de Moiraine hakkında düşünecek yeni şeyler veriyor. Kendisini Kule’nin siyasetinden ne kadar yalıtmaya çalıştığını fark etmemizi sağlıyor. Ancak bölümün ilerleyen sahnelerinde göreceğimiz gibi bu başarılması o kadar da kolay bir şey değil.

Tar Valon’un ardından yükselen Ejder Dağı’na bakan Mat ve Rand belli ki oldukça zor bir yolculuğu geride bırakmanın rahatlamasını yaşıyor. En sonunda arkadaşlarının gideceğini düşündükleri şehre varıyorlar. Tar Valon’un kültürel çeşitliliğini, büyüklüğünü ve canlılığını onların hayran bakışlarıyla bizlerde hissediyoruz. Ayrıca yanılmıyorsam kitapta en sık kullanılan ifadelerden biri olan Kanlı Külleri ilk kez bu bölümde Rand’in ağzından duyuyoruz. Tar Valon’un büyüklüğü karşısında koyun çobanımızın dudaklarından dökülüveriyor Kanlı Küller. Böyle minik dokunuşların serinin hayranlarını mutlu ettiğine eminim, en azından beni ediyor. Arkalarında bıraktıkları Thom’un önerdiği handa kendilerine gelmek için bir oda tutuyorlar. Ancak Mat gün geçtikçe daha da çok karanlığa çekiliyormuş gibi duruyor. Rand her ne kadar dostunu rahatlatmaya çalışsa da başarılı olduğunu söylemek güç.

Kaldıkları hanın kütüphanesinde karşılaştığı Ogier, sevgili Halan’ın oğlu Arent’in oğlu Loial, bizleri gülümsetecek kadar kitaba uygun tespitler yapıyor. Onun okuma aşkı, tarihe düşkünlüğü ve insanların garip hayatlarına duyduğu çekim hemen kendini gösteriyor. İki Nehirli bir Aiel mi? Bundan daha ilginci Aiel olduğunu inkâr eden İki Nehirli bir Aiel mi? Ayrıca Jain Uzakgezgini’nin Seyahatlerinin adının geçmesi, Rand’in açtığı ilk kitapta Karaethon döngüsünü görmesi. Çok keyifli detaylar bunlar.

Logain’in ehlileştirilip kafese tıkılmış bir şekilde Aes Sedai’lar tarafından Beyaz Kule’ye getirildiği anı uzaktan izleyen Mat ve Rand’in aralarındaki diyalog da oldukça etkileyiciydi. İkisinden biri Tek Güç’e dokunabiliyorsa diğeri onun Logain gibi bir sonu olmasına izin vermeyeceğine dair anlaşıyorlar. Bir yandan da Mat’in içine çekildiği karanlığı daha net hissetmeye başlıyoruz. Logain’in İki Nehirlilere olan bakışı ve Mat’in onun kahkahasını adeta gelecek olayların yaratacağı şiddetle, kaderlerindeki büyük tehditle dalga geçercesine gülmesi Mat kadar bizleri de etkiliyor.

İkilinin sahnelerinde tat kaçırmaması için adını vermek istemediğim birini daha görüyoruz. Hatta biraz dikkatli dinlerseniz hana ilk girdikleri sahnede bu kişinin ıslığını da duyabilirsiniz. Sezon bitmeden karşımıza çıkacağından eminim. Benden söylemesi.

Işığın Yoluna Karşı Yaprağın Yolu

The Wheel of Time 5. Bölüm İncelemesi

Beyaz Cübbelilerden şimdiye kadar nefret etmediyseniz eminim bu bölümle etmişsinizdir. Egwene ve Perrin Tenekecilerle birlikte Tar Valon’a yaklaşırken, Beyazcüppeliler önlerini kesip ikiliyi sorguya çekmek istiyor. Bir an pasif direnişin etkisini tam veremeyeceklerini düşünmüş olsam da kol kola girip kenetlenen Tenekecileri hırpalamaya başlayan Beyaz Cübbelilerin tavrının tutarlılığı insanın midesini bulandırmaya yetiyor. Aram’ın, Perrin ve Egwene’i kaçırmaya çalışırken ne olursa olsun Beyaz Cübbelilerin Yaprağın Yolunda yürüyen Tenekecileri öldürmeyeceğini söylemesi en azından şiddete başvurmayanlara karşı uyguladıkları sertliğin çarpıcılığını bir kere daha gözler önüne seriyor.

Belki dizi tam olarak aktaramamış olabilir, altını çizmekte fayda var; Beyaz Cübbelilerin asıl motivasyonu Aes Sedai yakalamaktan ziyade Karanlık Varlık’a hizmet edenleri yakalamak. Kısacası onlarla Işık’ın yolunda yürüyen, barışçıl bir halka karşı takındıkları tutumun tek açıklaması aralarında Karanlık dostu sakladıklarını düşünmeleri olabilir. Aes Sedai’ların hepsini de Karanlık Varlık’ın hizmetkarı olarak gördükleri için yönlendirdiğinden şüphe ettikleri Egwene’i ve onun muhafızı olarak gördükleri Perrin’i sorgulamak istemelerinin nedeni bu. Işığın Çocuklarının motivasyonunu netleştirdiğimize göre devam edelim.

Aram’ı saf dışı ettikten sonra ele geçirilen ikili sorgulanmak üzere kampa götürülüyor. Egwene’in Valda ile görüşmesinden önce üç Beyaz Cübbeli tarafından zorla soyulup, kuru fırçayla “arındırılıp” yıkanması ve bu sırada kadınlığa geçişinin simgesi olan örgülerinin sökülmesi inanılmaz bir şiddet örneğiydi. Adeta Valda gibi bir Işığın Evladının karşısına çıkmadan önce Egwene’in temizlenmesi gerektiği fikrinin çirkinliği ekrana muazzam yansıtılmış. En azından şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Valda’nın kendini Işık’ın ardına gizlemiş korkunç yüzü karakterle yeni tanışan izleyiciye nefret edilecek bir düşman vermek konusunda oldukça başarılı.

Bununla birlikte Valda daha da önemli bir rol oynuyor aslında. Valda’nın Aes Sedai’ların yönlendirmek için ellerine ihtiyaç duymadığını söylediği sahne, Zaman Çarkı dünyasıyla yeni tanışan izleyiciye yönlendirmeye dair kritik bir bilgiyi aktarmış oluyor. Kitaplarda çoğu Aes Sedai’ın hiçbir el hareketi yapmadan yönlendirebildiklerini bildiğimiz gibi kimilerinin de örgüleri ilk öğrenirken kullandıkları bazı destekleyici hareketleri her defasında yapmazlarsa örgülerini başarıyla öremediklerini de biliyoruz. Bu sahnenin hem Zaman Çarkı’nın büyü sistemini açıklamak için faydalı bir adım olduğunu hem de Beyaz Cübbelilerin inançları uğruna ne kadar vahşileşebileceklerini de güzel tesis ettiğini düşünüyorum. Aynı şekilde Valda aracılığıyla Beyaz Cübbelilerin Aes Sedai’lara olan düşmanlığının nedenini de daha iyi anlıyoruz. Böylesine bir güçle diğer insanların arasında tanrılar gibi gezmelerinin Karanlık Varlıktan başkasının işine yaramayacağı fikrinin kimi güce aç erkekler için ne kadar ikna edici olduğu bir gerçek.

- Reklam -

Egwene’in muhafızı olabileceğini düşündüğü Perrin’e işkence eden Valda’nın tek istediği Egwene’in yönlendirebildiğini görmek. Eğer Egwene yönlendirse Perrin yaşayacak ama yönlendiremezse ölecek. Dostu ve kendi hayatı arasında kalan Egwene’in yaşadığı travma bizleri ele geçirirken, tüm bu sahneler boyunca kurt ulumaları eksik olmuyor. Öyle ki Perrin’in kanı aktıkça kurt ulumalarının sesi de artmaya başlıyor. Bizlerde ilk kez Perrin’in altın gözlerini görüyoruz.

The Wheel of Time 5. Bölüm İncelemesi

Valda kimin yaşayıp kimin öleceğine dair bir karara varmaları için ikiliyi yalnız bıraktıktan sonra Perrin eşinin ölümüyle ilgili gerçeği Egwene ile paylaşarak yaşamayı hak etmediğini söylüyor. Yaşadığı pişmanlığın ağırlığı altında ezilen Perrin, Egwene’in canını kurtarmak için Valda’nın onunkini almasına razı oluyor. Elbette gerçek karşısında ilk şoku atlattıktan sonra Egwene, dostunun yaşadığı ıstırabın altında yatan suçluluğu fark ederek yaşananların yalnızca bir kaza olduğunu söylüyor. Yanlarına dönen Valda, Perrin’i kestikçe kurt ulumalarının daha da şiddetlendiğini işitiyoruz. Dostunun çektiği acıya daha fazla dayanamayan Egwene kendisini Tek Güç’ün akıntısına bırakıp şaşılacak kadar minik bir kıvılcım yönlendirerek Valda’nın dikkatini dağıtmayı başarıp bir yandan da Perrin’in halatlarını yakarak çözülmesini sağlıyor. Perrin’in ayağa kalktığı anda Valda karşısındaki cüsseyi, kurt ulumalarına eşlik eden altın gözleri fark edince herkesin aklındaki soruyu yüksek sesle dile getiriyor. Nesin sen?

Zaman Çarkı 5. bölümdeki benim için en etkileyici an kesinlikle  Egwene’in Valda’yı etkisiz hale getirip çadırdan kaçmadan önce öldürülen Aes Sedai’ların yüzüklerini alması oldu. Böyle böyle minik anların karakterlerin yolculuğuna büyük hizmet ettiğine inanıyorum. Kurtların saldırısı sırasında da en sonunda Perrin’in ağzından onların niyetine dair bir şey duymakta ayrıca mutlu etti.

Beyaz Kule Siyaseti

Zaman Çarkı 5. Bölüm İncelemesi

Nynaeve, Moiraine ve Lan tarafından beraber yolculuk ettikleri Aes Sedai’lardan uzak durması tembih edilerek, Beyaz Kuledeki en güvenli yere muhafızların bölümüne yerleştiriliyor. Nynaeve ise ne Amyrlin Makamını ne de Kule siyasetini umursarmış gibi görünüyor. Tek düşündüğü şey bir an önce arkadaşlarına kavuşmak. Moiraine, Beyaz Kuledeki her kadının kendi hedeflerinin, gururunun ve hırsının olduğunu söyleyerek, Nynaeve her ne kadar güçlü olursa olsun onlarca yıl boyunca eğitim almış Aes Sedai’larla baş etmesinin mümkün olmadığını belirtir. Hele hele onun kadar güçlüsünün Çömez olmadan kuleden ayrılmasına göz yumacaklarını hiç zannetmiyorum. Ve kesinlikle Kule siyaseti hepimizi çiğ çiğ yer. Umarım ilerleyen bölümlerde daha da detaylı görme fırsatı yakalarız.

Kerene ile nasıl tanıştığını anlatan Stepin’in hissettiği suçluluk bize de geçiyor. İlerleyen kitaplarda daha detaylı bir biçimde pek çok farklı şekillerde karşımıza çıkacak olan muhafız bağının dizinin bu kadar başında kendine bunca yer bulması bir açıdan takdire şayan bir başka noktadan ise Stepin sanki diziyi ele geçirmiş gibi hissettim. Geçen bölüm tanıştığımız bir karakterin daha tam kim olduğunu çözemeden yaşadığı kaybın acısının yükünü bizim de sırtımıza yüklemeye çalışan dizi tam o yoğunluğu veremiyor.

Öte yandan muhafız bağının kudretini seyircinin aklına şimdiden kazımak gayet yerinde bir karar. Muhafızların kuleye ve Aes Sedai’larına olan bağlığı, çoğu için ilk kez kendilerini yuva da hissettikleri yerin Kule olması gayet güzel aktarılmış. Ayrıca Aes Sedai’nı kaybeden bir muhafızın yapması gereken en mantıklı şeyin yeni bir bağ kurmak olduğunu da Lan’den duyuyoruz ki Stepin kendisine önce bir Moiraine’i kaybet de öyle konuşalım deyince bir kalpler sızlıyor. Ardından Lan’in Moiraine’in yanına gidip sessizce dostlarının yasının yükünü paylaşırken aynı zamanda akıllarından ya birbirimizi kaybedersek diye geçirdiklerine eminim.

Stepin’in Nynaeve den uykuya dalmasına yardımcı olması için bitki aldıktan sonra Nynaeve’in adeta kafesinin kapısı aralanmış gibi dışarı çıkar. Liandrin’in onu köşeye kıstırıp kütüphaneyi ve bahçeleri keşfetmesi için aklını çelmesine diyecek tek sözüm keşke bahsettiği bahçeleri kütüphaneyi bizde görseydik. Hani o kadar güzel Tar Valon’u yapmışsınız, keşke Kule’nin gücünü de tam hissedebilseydik. Bomboş hali inanılmaz cansız geldi, ne olursa olsun biraz daha kalabalık olmasını en azından yaşanmış hissettirmesini isterdim. Tüm Kule en az Moiraine’in yıllardır uğramadığı odası kadar çıplak geldi gözüme. Umarım ileride birkaç kapalı alanla sınırlı kalmaz Kule sahneleri. Ve keşke Loial ile Rand’in konuşmalarını daha çok görseydik ya da Nynaeve ile Loial’ın rastlaştığı sahne bölüme eklenmiş olsaydı. Resmen kurgusal bir hata gibi geldi birdenbire Loail’ın Nynaeve’i, Rand ve Mat’in yanına getirdiği an. Öte yandan en sonunda buluşmuş oldukları için mutluyuz.

Nynaeve’in gözlerinden Mat’in içinde bulunduğu durumun ne kadar endişe verici olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Rand’in açık açık Mat’in yönlendirebildiğinden şüphelendiğini de öğreniyoruz. Ortada tam bir kanıt olmasa da içinde bulunduğu ruh halinden böyle düşünülmesi gayet anlaşılır. Bölümde çarpıtılmasına niyeyse en çok güldüğüm hikayeyse Nynaeve’in Egwene ile ilgili anısı. Nynaeve’in aslında yıllar öncesinde Egwene’e şifa vermiş olduğunu anladığımız bu anının Egwene’in dirayetine bir gönderme olarak kullanılmasını nedendir bilinmez garip buldum. Egwene kesinlikle anlatıldığı gibi kırılmaz evet, ama aynı zamanda Nynaeve bildiğimizden daha da güçlü bir şifacı.

Lan ve Stepin arasındaki Terkedilmişlere dair olan sohbetin ilerleyen sezonlar için bir başka hazırlık olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki dizi Stepin aracılığıyla bizlere Zaman Çarkı dünyası hakkında pek çok ince detayı verme kararı almış gibi. Muhafızların Aes Sedai’larından uzun yaşamaması gerektiği, aralarındaki güç dengesinin hassaslığı çarpıcı bir şekilde bölüm boyunca aktarılıyor. Terkedilmişlere dair figürleri de ilk kez Stepin aracılığıyla görüyoruz. Uzun bir yolculuğun önemli taşlarını bu bölümde atmış olsalar da oyuncunun kalburüstü performansı yüzünden izleyicinin hikâyeye yeterince çekildiğine inanmıyorum.

Zaman Çarkı 5. Bölüm İncelemesi

Öte yandan Daniel Henney’in Lan performansı gerçekten takdire şayan. Serinin çoğu hayranının kitaplar boyunca taş gibi bir yüz ifadesiyle tasvir edilmiş olan, ne hissettiğini asla anlayamadığımız Lan karakterinin bu kadar fazla duyguyu açığa vurması garipsenmiş olsa da ben karakterin en sonunda daha empati kurulabilecek bir insana dönüştüğünü düşünüyorum. Üstelik duygularını açığa vurduğu sahnede yalnızca kendi acısını değil bağ sayesinde Moiraine’ininkini de yansıttığını düşünürsek ve bununla birlikte odadaki diğer herkesin acısını dile getirdiği de eklenirse gayet etkileyici bir performans olduğunu söyleyebiliriz.

The Wheel of Time 5. Bölüm: Toparlamak Gerekirse…

4. bölümde çıtayı bir tık yükselten dizi ne yazık ki bu bölümüyle aksiyon arayanları tatmin etmeyi başaramıyor. Zaman Çarkı 5. bölüm boyunca sanki bir önceki bölümde bitirilmesi gereken bir yasın izini sürmeye devam ediyoruz. Ancak karşımızda yalnızca Aes Sedai’nı kaybeden muhafızın yası değil pek çok katman taşıyan derinine indikçe kudretini hissedebileceğiniz türden bir yas var. Korunması gereken dostun gözlerinizin önünde ellerinizden kayıp gitmesi… Dizinin oldukça hassas noktalara başarıyla dokunduğuna inanıyorum.

Bakalım önümüzdeki bölümlerde bizleri neler bekliyor. Işık sizinle olsun!

Sizler de Zaman Çarkı 5. bölüm için yorum ve teorilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz. Işık sizinle olsun!

Merve Akartuna

1994, İstanbul doğumluyum, Galatasaray Üniversitesinde felsefe lisans eğitimimi aldıktan sonra Université de Strasbourg’da yüksek lisansımı tamamladım. Kendimi bildim bileli okumaktan ve yazmaktan muazzam keyif almışımdır. Aristoteles kadar Robert Jordan’a düşkünüm. Fantastik kurgunun zihni özgürleştirici gücüne inancım tam. Sevdiğim yazarların yarattıkları evrenlerde zaman algımı kaybetmeye bayılıyorum. Varlığım sürdükçe merak ettiklerimi sorgulamaya, arzu ettiklerimi okumaya ve düşündüklerimi yazmaya devam edeceğim.

3 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Tnuviel37 Tnuviel37 dedi ki:

    Bölümün en büyük günahı merkezine Stepin’i koyması. Rand ve Perrin haricindeki tüm Tar Valon sahnelerinde ana tema Stepin. Bunun yerine kuledeki diğer Aes Sedailer ve belki kabul edilmişlerin ve muhafız adaylarının eğitimini biraz gösterseler ve Stepin’i de arka planda işleseler çok daha iyi olurdu bence.

  2. Avatar for BirGamerin_Albumu BirGamerin_Albumu dedi ki:

    İnceleme güzeldi. Elinize sağlık. Yani seriyi 3 kez bitirmiş biri olarak dizide en çok beğendiğim yerin intro olmaması gerekir.(onuda ileriki sezonlarda dokunan desen değişir diye düşünerek beğendim.) Hadi her ne kadarilk 3 bölümde mantık hataları olsa da ve 4. bölümdeki saçma dövüş sahneleri olsa da 4. bölüm en azından bana biraz umut vermişti. Ama 5. bölümü izledikten sonra boşa umutlanmışım diye düşündüm. Şöyle söyleyebilirim (senaristlere hakaret olarak algılanmasın lütfen) 5. bölümden sonra düşündüm ve bu bölümü ben yapsam nasıl senaryo yazardım. Benim yaptığım 5. bölüm senaryosu (düşünerek) toplamda 58 dakikaydı ve bu bölümden çok daha kitaba sadık ve 10 kat daha iyiydi.(baştaki mezar sahnesi ve Perrin ve Egwene’nin beyaz pelerinlilere yakalanma sahnesi değişmeden olduğunu belirteyim) Kısacası ilk sezonu bitiriceğim ama Eomer’inde dediği gibi umut bu diyarları terkedeli çok oldu.

  3. Avatar for Davram Davram dedi ki:

    İlk dört bölüm (biraz zorlamayla da olsa) fena gitmiyordu. Ama bu son bölüm için söyleyeceğim tek şey, kelimenin tam anlamıyla: BERBAT!

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Bad Blood Silikon Vadisi Jennifer Lawrence

Silikon Vadisi’ni Dolandırıp Milyarder Olmuştu: Hikâyesi Film Oluyor, Başrolde Jennifer Lawrence Yer Alıyor

Dünya'nın Karakutusu kıyamet

Dünya’nın Karakutusu İnşa Ediliyor: Kıyamete Hazırlık Çalışmaları Başladı