in , ,

Anı Hırsızları – Esma Fethiye Güçlü | Çevirmenin Çemberi

Esma Fethiye Güçlü, Çöpcüler ile tanınan Darren Simpson’ın yeni romanı olan “Anı Hırsızları”nın çeviri sürecini Kayıp Rıhtım okurları için anlattı.

Anı Hırsızları - Esma Fethiye Güçlü | Çevirmenin Çemberi
- Reklam -
- Reklam -

Esma Fethiye Güçlü, Darren Simpson‘ın Anı Hırsızları adlı yeni kitabının çeviri macerasını Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Genç Timaş etiketiyle geçen ay okurla buluşan eser, bir özgürlük mücadelesi hikâyesini anlatıyor.


Bir çevirmen için, daha önce kitabını çevirdiği bir yazarın başka bir kitabını çevirmek birçok açıdan avantajlıdır. Yazarın üslubuna aşina olmak, kurmaca bir hikâyeyi oluştururken ne tür teknikler kullandığı konusunda –birinci elden edinilmiş– malumata sahip olmak, yeni kitabın çeviri sürecinde çevirmenin işini çoğunlukla kolaylaştırır.

- Reklam -

Anı Hırsızları’na başlamadan önce, Darren Simpson’ın çevirisini üstlendiğim bir önceki kitabı Çöpçüler’den yola çıkarak karşımda iyi planlanmış, kendi içinde tutarlı, derinlikli bir metin bulacağımı tahmin ediyordum. Öncelikle bu konuda yanılmadığımı söyleyebilirim.

Darren, Anı Hırsızları’nda köklerini gerçek hayattan alıp dallarını gerçek hayata eğen, fakat gerçekliğin bir şekilde bükülüp yeni kurallarla şekillendiği bir evren yaratıyor. Başkabiryer Sığınağı adlı mekânda geçen bu hikâye; kahramanların, içinde yaşadıkları “gerçekliği” keşfetmek için atıldıkları macerada kendi iç dünyalarına yaptıkları yolculuğu konu ediniyor kısaca.

Anı Hırsızları Hikâye Evreni: Tuzlu Kumlarda Gezinmek

Kurmaca bir hikâyenin anlatıldığı bir kitabın çevirisini yaparken hikâyenin geçtiği mekânın, kahramanların içinde yaşadığı, etkilendiği fiziksel ve duygusal koşulların çok iyi anlaşılması gerek. Anı Hırsızları, (illüstratör, Matt Saunders’ın kapak tasarımında başarıyla resmettiği) çok geniş bir mekânda geçiyor. Daha önce çeviri macerasını yine Kayıp Rıhtım’da anlattığım Çöpçüler’de, gerçek hayatta hiç bulunmadığım, hatta hiç görmediğim hikâye ortamına bütünüyle hâkim olabilmek için alanın bir haritasını çıkarmam gerekmişti. Anı Hırsızları’nın hikâye mekânı, Başkabiryer Sığınağı ise yine özgün bir mekân olmakla birlikte zihnimde daha kolay şekillendi. Ancak Başkabiryer’de bulunan ve kahramanların zamanlarının çoğunu içinde geçirdikleri ana binanın bazı sıra dışı özellikleri vardı ve bu özellikleri okura aktarmak için doğru kelimeleri seçip bu kelimelerde karar kılmak biraz zaman aldı. Bu zorluğun nedeni, binanın mekanizmasını anlatmak için İngilizcede kullanılan kelimelerin, “günlük Türkçede” okurun zihninde doğru resmi oluşturmayı sağlayacak kadar yaygın kullanılmamasıydı. Böyle durumlarda kitabın hedef okur kitlesinin ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmek için daha fazla düşünmek gerekiyor.

Eğlenceli tarafı

Anı Hırsızları, işlediği bütün konuların yanı sıra bir macera ve arkadaşlık hikâyesi. Kitabın başkahramanları Cyan ve Ruby’nin tatlı bir çekişmeyle sürdürdüğü arkadaşlıklarını yansıtan diyalogları ve en gergin anlarda bile atışmaktan vazgeçemedikleri bölümleri çevirmek eğlenceliydi.

Anı Hırsızları - Darren Simpson

Hafıza, duyular ve duygular

Bu kitapta, hem çevirmen hem de okur olarak, en beğendiğim şeylerden biri; hafıza, duyular ve duygular arasındaki ilişkinin konu edildiği hikâyenin nörobilim temelli gerçeklerle örülmüş olmasıydı. Çocuklara ve gençlere yönelik kitapların “ille de” didaktik (ya da ahlaki) özellikler taşıması, hedef okur kitlesine belli bir konuda dersler vermesi gerektiği düşüncesine hiç katılmayanlardanım. Ancak kitaplarda anlatılan hikâyelerin gerçek hayatta bir karşılık bulmasını; olumlu ya da olumsuz bir duyguya, bir düşünceye, bir insanlık durumuna ve –çözüm önerme zorunluluğu olmadan– bir soruna ışık tutmasını çok değerli buluyorum. (Aslında edebiyat ve sanatın temel işlevlerinden birinin bu olduğuna inanıyorum.)

Anı Hırsızları, dolaylı olarak, hafızanın iyi ve kötü anılarla birlikte bizi nasıl şekillendirdiğini, hissedebilmenin ve duyguları tanımlayabilmenin –acı çekmek anlamına gelse bile– ne kadar değerli, geliştirici olduğunu anlatıyor. Kitaptaki kahramanların olumsuz anılarla ve kaygılarla başa çıkmak için izledikleri yol, anlatıdaki üstü kapalı işaretleri de göz önünde bulundurup biraz daha geniş düşününce, bağımlılıklar konusuna da değiniyor aslında. Bu yönleriyle Anı Hırsızları, güzel bir dilden vazgeçmeden eğlencenin, arkadaşlığın, iyiliğin ve kötülüğün anlatıldığı bir hikâye.

Kitapla buluşan bütün okurlara iyi okumalar dileyerek yazıyı Anı Hırsızları’ndan küçük bir alıntıyla sonlandırıyorum.

Anı Hırsızları - Darren Simpson

… “Cyan’e aldırma, Jonquil. Aptallık ediyor ve komik olduğunu zannediyor.”

Cyan kolunu ovuşturdu. “Hadi ama! Sen bana hep gülersin.”

“Evet, sana gülerim.” Ruby, Jonquil’a döndü. “Her neyse, yakında sen de ağlamanın nasıl bir şey olduğunu unutacaksın. Bu olurken biraz neşelensen fena olmaz. Yarın seni Serenity’ye götürelim.”

“Serenity ne?” diye sordu Jonquil.

“Çok eğlenceli bir şey. Göreceksin.”

- Reklam -

Cyan avuçlarını masaya koyduktan sonra Teal’ın eline hafifçe vurup tepsisini işaret etti.

“Bana bir puding borçlusun.”

Teal bir kaşını kaldırdı. “Neden bahsediyorsun?”

“Anlamazlıktan gelme. Bahsi kaybettin.” Cyan parmağını Jonquil’a çevirdi. “Helikopter bugün sığınağa yeni birini getirdi. Ben bildim, sen bilemedin. Hadi bakalım. Ver tatlını.”

Teal ağzında bir şeyler geveleyip oturduğu yerde kıvrandı. “Ama bu ravent tatlısı! Yarına kadar bekleyemez misin? Bu tatlıyı ne kadar sevdiğimi biliyorsun.”

“Tabii ki biliyorum. Tatlıların kralıdır. Tatlıların efendisidir. Benim de en sevdiğim tatlı. Hadi bakalım, gönder şunu buraya.”

Teal yüzünü asıp kâsesini uzatır uzatmaz Cyan tatlıyı yemeye başladı.

“Eğer seni mutlu edecekse,” diyerek gülümsedi Cyan, “sen de kazandığın yedek tatlıyı yiyebilirsin.”

“Hangi tatlıyı?”

“Tevazu pastasını.”

Teal kafasını sağa sola sallayıp içini çekti. “Şakaların da sürücülüğün kadar kötü.”

Cyan, birinci tatlıyı bitirip kendi tatlısını yemeye başladı. Sonra duraksayarak muhallebiye bulanmış kaşığı Jonquil’a doğrulttu. “İyi misin? Yine parmaklarını kıpırdatıp duruyorsun.”

Jonquil ellerinin üzerine oturdu.

“Bugün sana oyun odalarını ve dinlenme alanını göstereceğiz. Keyfin yerine gelecektir. Bu bir işe yaramazsa yarın Serenity’ye gideceğiz. Serenity her zaman işe yarar.”

Esma Fethiye Güçlü


Anı Hırsızları hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum üzerinden paylaşabilirsiniz. Sitemizde yer alan diğer çevirmen maceralarını buradan okuyabilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Piranesi - Susanna Clarke

Susanna Clarke’ın Yıllar Sonra Gelen Ödüllü Fantastik Romanı “Piranesi” Türkçede

İBB Ödünç Kütüphane istanbul mecidiyeköy meydanı

“İBB Ödünç Kütüphane” İstanbul’da Hizmete Başladı