1839’dan sonra Osmanlı Devleti resmi olarak yüzünü Batı’ya dönmüştür. Bu tarihte ilan edilen Tanzimat Fermanı, Osmanlı aydınının değişen çehresi açısından atılan en net adımdır. Hızla değişmeye ve gelişmeye başlayan Osmanlı toplumunda nitelikli eğitim kurumlarının açılmasıyla bu eğitim kurumlarında yetişen öğrenciler ve devlet adamlarının desteği ile Avrupa’ya eğitim amaçlı gönderilen öğrenciler toplumun aydınlık yüzünü oluşturmuşlardır.
Bu aydınlardan bir tanesi de çevirisini yaptığım “Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var mıdır?” isimli eserin yazarı Osman Nuri Eralp’dir. Eğitim hayatı başarılarla dolu bir veteriner ve bakteriyolog olan Osman Nuri Bey evrende yalnız olmadığımızın izini sürdüğü bu eserde hayal gücüyle desteklenmiş bilgi birikimini bizlere sunuyor. Yazar pozitif bilimlerin ışığıyla aydınlattığı hayatına bizi de dahil edip bu fantastik evrene bizleri de konuk ediyor.
Basımından 101 sene sonra eseri büyük araştırmalar sonrası keşfeden arkadaşım Bilge Kösebalaban sayesinde eser elime ilk ulaştığında büyük bir heyecanla çevirmeye başladım ve her bölüm sonunda hayretim kat be kat arttı. Çünkü yazar zaman zaman edebi üslubu ile kelimelerin musiki ahenginden yararlanarak profesyonel bir sanatçı edasıyla kelimelerin sihirli dünyasına götürdü beni. Zaman zaman da kullandığı bilimsel terimler ve bilgi birikimi önünde eğilmemi sağladı.
Zaten eserin çevriminde beni en çok zorlayan şeylerden biri de bazı bilimsel terimlerin Arapça veya Farsça karşılığını kullanılması oldu diyebilirim.
Çünkü bilim dilinde kullanılan bazı terimler günlük kullanımdan düştüğü için kelimenin doğruluğu hakkında şüpheye düştüm. O konuda da Kamus-ı Türkî’den faydalanarak eksikleri giderdiğimi düşünüyorum.
Elimdeki baskı oldukça eski ve silik olduğundan Osmanlı Alfabesi’nin azizliğine nispeten de olsa uğradığımı söyleyebilirim. Türk kültüründe Göktürk ve Uygur Alfabelerinden sonra kullanılmaya başlanan Arap Alfabesi’ne eklenen birkaç harf ile (pe, je, çe) Osmanlı Türkçesi denilen bir yazı dili meydana getirilmiştir. Bu alfabeye olan hakimiyetim Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olmamdan kaynaklı olarak oldukça iyi olsa da, ara sıra baskının azizliğine uğradığımı söylebilirim açıkçası.
Onun dışında eserde beni en çok heyecanlandıran ve en çok eğlendiğim şey ise 101 sene sonra bir yerlerde eşsiz bilgiler içeren unutulmuş bir eseri ilk kez benim okuyor oluşumdu. 101 yıl öncesine açılan o fantastik kapıdan ilk kez benim giriyor oluşum oldukça mutlu etti beni.
Eseri çevirirken sanki kendim de 1918’de Fatih Atpazarı’nda Osman Nuri Bey ile berabermişim gibi hissettim. Hatta bazen işi abartıp kendisi ile hasbihal ettim. Konu başlı başına galaksimiz, Uzay, gezegenlerdeki hayat olunca bu heyecan yaptığım işten tatmin olma boyutum kat be kat arttı.
1918 yılında Osmanlı Devleti savaş yorgunuyken böyle bir kaos ortamında bile bu eşsiz fikirleri duymak en umutsuz anlarda dahi üretmekten, pozitif bilimlerden vazgeçmeyen bir Osmanlı aydını ile tanışmak benim için çok güzel bir deneyim oldu. Umarım Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var mıdır? isimli bu eser alana ilgi duyan herkeste aynı etkiyi yaratır.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!