in , ,

Çevirmenin Çemberi: Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde

Neşe Taluy Yüce, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Olga Tokarczuk imzalı “Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde” kitabının çeviri sürecini anlattı.

Çevirmenin Çemberi: Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
- Reklam -
- Reklam -

Geçtiğimiz yıl, İsveç Akademisinden yapılan açıklamada, geçen yılki skandalın ardından duyurusu ertelenen 2018 Nobel Edebiyat Ödülü’nü Polonyalı yazar Olga Tokarczuk’un aldığı duyuruldu. Açıkçası uzun zamandır, hayranlıkla okuduğum ve heyecanla Türk diline aktarmaya çalıştığım bu yazarın başarısı benim için hiç de sürpriz değildi.

2000 yılında Kültür Bakanlığı tarafından çıkarılan XX. Yüzyılda Polonya Edebiyatı Çeviri Seçkisi’ndeki giriş yazımda Olga Tokarczuk’tan umut veren düz yazıcılardan biri olarak söz etmiş ve şöyle devam etmişim:

Tokarczuk, “Kitabın İnsanlarının Yolculuğu” (Podróż ludzi Księgi) adlı romanının tanıtım bölümünde yazma eylemini şöyle tanımlıyor:

- Reklam -

Roman yazmak benim için, kendi kendine masal anlatmak gibi bir şey. Hani çocukların uyumadan önce yaptıkları gibi. İşte bu kitap da yirmili yaşlarını sürmekte olan bir çocuğun, insanların başına gelen her şeyin bir anlamı olduğuna dair masum inancıyla yazılmıştır. Böylece, Tokarczuk düş dünyası ile gerçek dünya arasında gidip gelen anlatım biçimini kendine özgü bir umarsızlıkla betimliyor, bizim yerimize.

(Neşe Taluy Yüce XX. Yüzyıl Polonya Edebiyatı Çeviri Seçkisi, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000, s.42)

Evet, hâlâ aynı fikirdeyim. Olga Tokarczuk’un anlatımı, Polonya edebiyatında sadece Bruno Schulz’un söylemiyle karşılaştırılabilecek olan şiirselliği, tüm görkemi ve sınırsız cesaretiyle ortaya çıkmıştır. Eleştirmen Ryszard Koziołek, Tokarczuk’un yazmaya başladığı dönemlerde “ekoloji, cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınma, kontrolsüz ekonomik büyüme tuzakları, çeşit çeşit dışlanma türleri hakkında çok da fazla bir şey düşünmüyorduk.” diye yazıyor. Gerçekten de öyle. Olga Tokarczuk çağımızı her şeyiyle öyle güzel anlatıyor ki, heyecanlanmadan okumak elde değil.

- Reklam -
Neşe Taluy Yüce
Neşe Taluy Yüce

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde: Tokarczuk Usulü Polisiye

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde işte tam da böyle Alla Tokarczuk usulü yazılmış bir polisiye. 2009’da çıktı. Yayınlandığında Polonya’daydım ve büyük bir heyecanla kitabı aldım. Elimden bırakamadan bir solukta okuduğumu hatırlatıyorum. Türkiye’ye daha dönmeden kısa bir özet hazırlayıp, aklıma gelen bütün yayınevlerine gönderdim. Sonuç sıfır. Bazısı yanıt bile vermedi bazısı da ilgilenmediğini söyledi.

Kitaplığımda hüzünle duran bu muhteşem romanı, belki bir gün çeviririm diye ara ara elime alıp bakardım. Ta ki… Evet, ta ki, Timaş Yayınevi’nden Ayşe Tuba Ayman Hanım, bana 2018’de -yani daha henüz Tokarczuk’un ödülü ilan edilmemişken- kitabı çevirtmek istediklerini yazana kadar. O sırada elimde başka bir yazardan farklı bir çeviri vardı. Onu nasıl hızla yaptım, bitirdim ve Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde’yi çevirmeye nasıl başladım, bilmiyorum. Herhalde en hızla çevirdiğim roman bu oldu. Çevri sürecinde çok eğlendim. Daha önce de Olga’nın iki kitabını çevirmiştim. Koşucular (Alabanda Yayınları) ve Aç Gözünü Artık Yaşamıyorsun (Kalem Kültür). Dolayısıyla yazarın diline hayran ve alışkındım. Bir çevirmen olarak en büyük hassasiyetim, yazarımın sözcükleriyle oynanması, değiştirilmesidir. Bu bağlamda doğru bir editörle çalışmanın nasıl keyifli bir şey olduğunu iyi bilirim. Ayşe Hanım’a bu konuda teşekkür borcum var.

Başkahramanımız, bir zamanların köprü mühendisi Janina Duszejko (Duşeyko), artık uzak bir Polonya köyünde İngilizce öğretmenliği ve yakındaki yazlık evlerin kış süresince bekçiliğini yapan yaşlı bir kadındır. Astroloji ve hayvanlara karşı beslediği sonsuz aşk en büyük tutkularıdır. Boş zamanlarında bir arkadaşıyla birlikte William Blake’i çeviren Bayan Janina, her şeyin yıldızlar tarafından önceden çizildiğine inanır. Bir gün köyde komşulardan biri ölür ve arka arkaya ölümler sıralanır. Cinayetlerin nedenlerini ve katili veya katilleri yıldızlardan yardım alarak çözebileceğini iddia eden Janina, polis tarafından “kaçık bir kocakarı” olarak ciddiye alınmaz. Oysa ki…

Şahane bir sonu olan bu bir tür “polisiye parodisi”ni polisiye okurları beğenecek, ama polisiye romanı yeğlemeyenler daha çok sevecek.

Neşe Taluy Yüce

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

X-Men: James Marsden

X-Men Oyuncusu Cyclops Rolüne Dönmeye Hazır

the french dispatch wes anderson yeni fotograf kapak

The French Dispatch: Wes Anderson’ın Yeni Filminden İlk Fragman