in , ,

Sergüzeşt-i Kalyopi – Merve Köken | Çevirmenin Çemberi

Edebiyat tarihimizin önemli keşiflerinden, ilk macera romanı “Sergüzeşt-i Kalyopi”yi Latin harflerine aktaran Merve Köken; eserin çeviri macerasını anlattı.

Sergüzeşt-i Kalyopi - Merve Köken
- Reklam -
- Reklam -

Türk edebiyatı tarihi açısından önemli bir keşif olan, 1873 tarihli T. Abdi’nin Sergüzeşt-i Kalyopi romanının çevirmeni Merve Köken; eserin keşif ve çeviri macerasını anlattı.


Mart ayının öncesine bir bakalım. O günlere döndüğümüzde büyük bir kaosun içinde olacağımız, bilinmezlik içinde savrulacağımız kimin aklına gelirdi? Böyle bir şeyi öngörebilmeniz mümkün müydü? Böylesi bir distopyanın içerisinde kendimize biçilen rolü tahmin edebilir miydik? Bu soruların cevabı herkes için aynı: Elbette hayır. Bizi konfor alanımızdan, gündelik yaşantımızdan, tüm sosyal çevremizden alıkoyan gerçekle mart ayında tanıştık. Ülkemizde covid vakaları görülmeye başladı ve hepimiz evlere kapandık. Bu süreç hepimiz için oldukça yabancı, bir o kadar da tedirgin ediciydi. Bununla baş edebilmek için bazılarımız yogaya, bazılarımız ekmek yapımına, bazılarımız ise dizilere sarıldı. Ben ise yaşadığım tüm olumsuzluklarda o olumsuzluğu yok saydığım gibi yine aynı savunma mekanizmasına başvurmuştum: Çalışmak.

Aslına bakılırsa Sergüzeşt-i Kalyopi’nin elime geçmesi ocak ayına rastlıyordu. Acaba Latin alfabesine aktarılabilir bir şey var mı, diye İnci Enginün’ün Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e eserini araştırdığım esnada Sergüzeşt-i Kalyopi’nin izine rastladım. Dijital kütüphaneler aracılığı ile edindiğim bu eserin önemi hakkında o süreçte pek bilgi sahibi değildim. Zaten Karakarga Yayınları Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nin bir başka kitabı olan Makineli Kafanın Hikâyesi o esnada çıkmak üzere olduğundan o eserle ilgilenmek zorundaydım.

- Reklam -

Türk Edebiyatında Romanı Kendi Bahçesinde Yetiştirmeye Gönüllü Bir Yazar: T. Abdi

Vakaların artıp hepimizin tam olarak evlere kapandığı esnada Sergüzeşt-i Kalyopi’yi elime alma fırsatım oldu. T. Abdi’nin yazmış olduğu önsözü okuduktan sonra bir daha bırakamadım. Çünkü T. Abdi yazmış olduğu önsözde bizim edebiyatımızda o dönem için yeni bir tür olan romanın daima yabancı eserlerin çevrilmesi sonucu okura ulaştığını, kendinin ise bu topraklarda geçen bir hikayeden esinlenerek böyle bir girişimle bu eseri yazdığını ve bu işe gönüllü olduğunu ifade ediyordu. Hatta bununla ilgili olarak bir insanın kendi yetiştirdiği bir meyve ile pazardan aldığı meyve arasındaki lezzet farkını örnek veriyordu. Yani T. Abdi Türk edebiyatı için roman türünü kendi bahçemiz için yetiştirmeye gönüllü olmuştu.

Sergüzeşt-i Kalyopi - T. Abdi

- Reklam -

Eserin önsözünü okuduğumda kabul görmüş birtakım kaidelerin bu eserle birlikte değişeceğinin farkındaydım. Çünkü 1873 yılında basılan Sergüzeşt-i Kalyopi bizim ilk yerli romanımız olarak adlandırılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’tan iki yıl evvel, ilk macera romanı olarak adlandırılan Hasan Mellah’tan ise bir sene evvel basılmıştı. Evet Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat 1872 senesinde tefrika edilmişti. Ama basımı 1875 yılına rastlıyordu. Bu şevkle günde en az beş altı saatlik periyotlarla eseri Latin alfabesine aktardım.

Eser ilerledikçe üslup ve dil olarak tam bir Tanzimat romanı ile karşı karşıya olduğumu fark ediyordum. Bu esnada eserle ilgili yapılmış çalışma var mı diye araştırıyor, metin okuyucu ile buluşmamış olsun diye dua ediyordum. Erişime açık olmayan bir tez ve bir iki tane makale dışında eserle alakalı çalışmanın olmaması beni daha da yüreklendirdi. Çünkü T. Abdi’yi ve Sergüzeşt-i Kalyopi’yi okurla bu formatta ben buluşturmak istiyordum. Kalyopi ıssız adalarda, dalgaların arasında boğuşurken ben de matbaa hatalarıyla, ağır dili ve yüklem eksiklikleriyle dolu cümle yapısıyla ile uğraşıyordum. Bir yandan da tüm matbaa hatalarını dipnotlarda gösteriyor, eserin Tanzimat romanı özelliğini tespit edip tenkitli metin hazırlıyordum.

Sergüzeşt-i Kalyopi: Türk Edebiyatının İlk Macera Romanı

Baş kişisi bir kadın olan bir eseri sunacak olmak beni ayrıca heyecanlandırıyordu. Robinson Cruise nasıl bir ıssız ada macerası yaşıyorsa benim kadın kahramanım da aynı maceraları Midilli’de yaşıyordu. Kız Adası’nın sahiline dalgalarla boğuşarak ulaşıyordu. Bu yönüyle de eserin egzotik tarafları ön plana çıkıyordu. Tanzimat romanları arasında şu güne kadar esamesi dahi okunmamış olan, zaman zaman bir ara tür olarak nitelendirilmiş Sergüzeşt-i Kalyopi bir ayın sonunda Latin alfabesine aktarılmıştı. Eseri daha önce Karakarga Yayınları Kayıp Kitaplar Kütüphanesi için birlikte çalıştığım Bilge Kösebalaban’a ulaştırıp günümüz okuru için uygun bir dile ve ifade gücüne kavuşturmasını bekledim. Bu süreçten sonra birkaç defa daha son okumalar yapıldıktan sonra eser okurla buluştu.

T. Abdi’nin kişiliği ve hayatı hakkında derin bilgilere sahip olamasam da bunun bir öneminin olmadığını, ne zaman, nerede yaşamışsa yaşasın, takma isimle de olsa Türk edebiyatının ilk macera romanını bizlere sunduğu gerçeğinin farkındayım. Bu eserin aktarımını yaparken bir kez daha farkına vardım ki ömür bir zaman ölçütü değil. Zaman izafi ve ruh sonsuz… Ben 1870’lerde eser vermiş olan T. Abdi’yi yeniden okurla buluşturarak zamanın kabuğunu kırdım. T. Abdi artık bizimle. Okuyucusuyla birlikte sergüzeştinin keyfini sürüyor.
Merve Köken
Sergüzeşt-i Kalyopi hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.


* 1616 Tarihli Eser İlk Bilimkurgu Romanı Olabilir mi?

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for EmrecanDogan EmrecanDogan dedi ki:

    Yazıdaki ruha vuruldum. Romanın kahramanı bir kadınken ve yazar da takma ad kullanan biriyken aklıma direkt olarak şu geldi: Tanzimat’ta kadının eşitliğine inanan ama çevrenin oklarına hedef olmak istemeyen bir kadın yazmış olabilir mi bu romanı? O.o

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

hareket iblisi stefan grabinski inceleme

Hareket İblisi: Polonya’nın Karanlık Raylarında Tedirgin Çay Partisi

2020 Nobel Edebiyatı Ödülü Louise Glück

2020 Nobel Edebiyat Ödülü Kazananı Açıklandı