Çizgi Roman Günlükleri yazı dizisinde, çizgi romanlarda okuduğumuz saçma, ilginç, komik, eğlenceli veya trajik; özetle birisine anlatmaktan karşılıklı keyif alınacağını düşündüğümüz olay ve hikâyeleri sizlerle paylaşıyoruz. İkinci bölümün konusu 1920’ler Amerikan suç kültürüne öykünen Kral IV gezegeni Skrull topluluğu!
Ray Liotta’nın canlandırdığı Henry Hill karakterinin “Kendimi bildim bileli hep bir gangster olmak istemişimdir” sözleriyle açılıyordu Goodfellas. Bu tür yaşam biçimlerine artık günümüzde pek rastlamasak da temsil ettiği alengirli kültürün insanlar için ilgi çekici kalmaya devam ettiği kurgusal alanda çıkarılan eserlere bakarak pekâlâ söylenebilir. Marvel Evreni’nde ise bu işe Henry Hill’den bile daha istekli koca bir gezegen ve hatta gezegen sistemi var. Bu bir adanmışlık öyküsüdür dostlar, buyurun.
Gümüş Çağ, Yeniden
Sene 1969, Fantastic Four 90. sayıdayız. Jack Kirby’nin Marvel’dan ayrılıp büyünün bozulmasına bir sene var, ama şimdilik Stan Lee ve Kirby ortaklığı en olgun ürünlerini vermekte. Sayının ilk yarısında dörtlü, Mole Man karşısında biraz terledikten sonra ilerleyen sayfalarda, bir önceki sayıda Dünya’ya yaklaştığı kısaca gösterilmiş olan uçan dairenin iniş yaptığını ve içinden sıradan yapılı bir Skrull’ın belirdiğini görüyoruz. Kendisi bir avcı ve bu kez peşinde olduğu av da belli: Fantastic Four’un güçlü kuvvetli üyesi Thing. Skrull, bu hedef doğrultusunda şehir dışına bıraktığı aracının yanından ayrılıp kılık değiştirerek Manhattan’a varıyor ve kalabalıklar içinde ayırt etmesi çok da zor olmayan Thing’i kısa sürede fark ediyor.
Milyonların İdolü Thing bu sırada hayranlarıyla kucaklaşmakta.
Sayı: Fantastic Four (1961) #90Thing’i etrafı sevenleriyle sarılı bir halde bulan Skrull dostumuz uygun boşluğu yakaladığında Reed kılığına girerek avının yanına sokuluyor ve acil durum velvelesiyle yirmi senelik arkadaşını tanıyamayan Thing’i aracının yakınlarına kadar götürüyor. Burada sürpriz bir saldırıyla onu paketledikten sonra uçan dairesine atlıyor ve göklerde kayboluyor, 90. sayının sonu.
Bir sonraki sayı ise ilk başta bu olaylarla çok alakasız görünen bir manzarayla açılıyor. Yelekli takım elbiseler, trençkotlar, fötr şapkalar, Thompson tüfekler, pantolon askısında taşınan tabancalar ve elbette kimsenin ağzından eksik olmayan tütünlerle bir dönem eserinde olduğumuz izlenimi veren sayfalar karşılıyor bizi, öyle ki Stan Lee en başa bir önceki sayının devamını okuduğumuzun teminatını veren bir not düşme gereği dahi duymuş.
Sayı: Fantastic Four (1961) #91
Skrull Galaksisi: Gezegenimizi Tanıyalım
Fazla geçmeden işin aslını öğreniyoruz. Hata yok, farklı bir zaman düzleminde değil, üzerindeki hâkimiyetleri sebebiyle Marvel Evreni’nde Skrull Galaksisi olarak da bilinen Andromeda Galaksisi’nin Kral IV gezegenindeyiz. Gelgelelim buranın Skrull’ları kendilerine türdeşlerinden çok daha farklı bir kültür benimsemişler. Buna yol açan 30’lu yıllarda Machine Gun Martin lakaplı eski bir çete üyesinin hapisten kaçarken o sırada Dünya’da gözlem yapmakta olan bir Skrull casusunun gemisine atlaması olmuş. Canlı numune olarak Kral IV’a getirilen Martin’in varlığı burada beklenmedik bir etki yaratmış. Martin’in karizması, tarzı ve onunla beraber Dünya’dan gelen sinema filmleri gezegen halkını adeta büyülemiş. Her yere Martin’in heykelleri dikilmiş. Kral IV’da yaşayan Skrull’lar biçim değiştirme yeteneklerini kullanarak tüm yaşamlarını bu kültüre göre dizayn etmişler ve hayatlarını bu şekilde sürdürmeye başlamışlar. Hem de koca bir toplum, yıllarca hiç rolden çıkmadan!
Hoş bir konsept, burası kesin. Ancak maalesef tümüyle özgün olmadığını belirtmek gerekiyor. Bu sayıların yayımlanmasından bir yıl önce televizyonlarda gösterilmiş “A Piece of Action” adlı Star Trek bölümünün çok benzer bir fikre sahip. Bölümde gezegenlerine bırakılan, Chicago’nun suç çetelerini anlatan bir kitabı örnek alarak topluluklarını şekillendiren Iotia halkına yer veriliyor. Yani benzerlikler büyük. Yine de Skrull’lar özelinde böyle bir öykü anlatılması bana kalırsa Marvel Evreni’ne yapılmış güzel bir ekleme.
Elimizdeki materyale geri dönecek olursak, Machine Gun Martin’in Kral IV’a tek kazandırdığı Prohibition (Alkol Yasağı) dönemi estetiği olmamış, Roma’nın gladyatör eğlencesini de mafya-spor ilişkisiyle harmanlanmış bir şekilde Skrull’lara itelemiş. Bu doğrultuda evrenin her köşesinden esir alınan dövüşçüler için bir market oluşmuş. Burada, kaçakçılıkla uğraşan Skrull’lar yakaladıkları güçlü canlıları bu koca rol yapma diyarının mafya babalarına satıyorlar. Bu tutsaklar, Büyük Oyunlar (Great Games) adı verilen bir etkinlikte ölüm kalım savaşı veriyorlar ve çeteler arasındaki bölge hakimiyetleri bu arenadan çıkan sonuçlara göre el değiştiriyor.
Hadi Er Meydanına
Thing’i “on kusursuz güç taşı” karşılığında satın alan Boss Barker’ın bölge mücadelesi halinde olduğu en büyük rakibi ise Lippy Louie. Louie’nin henüz yenilgi yüzü görmemiş Torgo adında bir şampiyonu var. Kaderin oyunu, Thing ile Torgo dövüşlerden önce hücre arkadaşı oluyorlar.
Thing içinde bulundukları durumdan kurtulmak için Torgo’ya ortaklık teklif ediyor etmesine ama Torgo kendini arenada rakiplerini yenmeye adamış bir ölüm makinesi. Daha sonra başkaldırının cezasının isyancının gezegenini yok etmek olduğunu öğrenince bu tavır anlam kazanıyor tabii ki.
İşler bu denli ciddi olmasına rağmen ikili arenada karşı karşıya geldiğinde sırayla birbirlerine merhamet gösteriyorlar. Ben’in iyi kalbi karşısında Torgo da kayıtsız kalamıyor anlayacağınız. Tam bu noktada Reed, Johnny ve o sıralarda yeni doğum yapmış olan Sue’nun yerine ekibe giren Crystal olaya dâhil oluyorlar. Crystal, gezegen katili Sonic Disrupter’ı havaya uçurduktan sonra çıkan kargaşada Torgo, arenadaki diğer tutsakları da serbest bırakıyor. Bu sayede büyük bir ayaklanma başlamış oluyor. Ancak Fantastic Four kalıp kahramanlık yapmak yerine bunu oradan tüymek için bir fırsat olarak görüyor ve olayların Kral IV için nasıl sonuçlandığının cevabını alamadan macera sona eriyor.
İlerleyen zamanlarda bu konuya tekrar değinilmesi 7 seneyi buluyor. Fantastic Four’un 1976 yılında yayımlanan 173. sayısında Reed ile Ben; Galactus’un açlığını yatıştıracak, ağzına layık ve toplu intihara meyilli bir gezegen ararken tesadüf eseri Torgo’nun memleketine gidiyorlar. Bu sayılarda öğreniyoruz ki Torgo’nun başlattığı ayaklanma başarılı olmuş ve esirler sağ salim evlerine dönebilmişler. Torgo da mensubu olduğu Mekkan halkının lideri olmuş.
Peki Ya Kral IV?
Kral IV gezegeni de yıllar içinde çeşitli yazarlarca bir iki kez kullanılıyor. 1985 tarihli Avengers Annual #14’te Nebula’nın izini süren Avengers ekibinin yolu buraya düşüyor. Bu sayıda ekibe Humphrey Bogart çakması kumarhane işletmecisi bir Skrull yardımcı oluyor.
Gezegenin ayaklanma sonrası dinamiklerine değinilmesi ise Black Panther (2005) #31-34 sayıları içinde gerçekleşiyor. Bu sayılarda öğreniyoruz ki Kral IV halkı Dünya’ya ait daha yeni radyo sinyalleri keşfetmiş ve siyahilerin 60’lardaki sivil haklar hareketine ilişkin bilgi edinmişler. Halkın bir kısmı bundan etkilenerek siyahi kimliklere bürünmüşler, hatta içlerinden önder olarak çakma Martin Luther King ve Malcolm X bile çıkarmışlar.
Daha sonra Secret Invasion döneminde çıkan Skrulls! adlı bilgi kitabı bu konsepti biraz daha genişletti. Buna göre yalnızca Kral IV değil Kral yıldızının yörüngesinde yer alan tüm gezegen sistemi benzer yapıya sahip ve burası galaksi tarafından koca bir tema parkı gibi görülüyor.
Gelgelelim bu fikir maalesef yalnızca bir kere değerlendirildi. Al Ewing, U.S.Avengers serisinde Archie televizyon şovlarından etkilenip herkesin mutlu mesut yaşadığı çakma bir Riverdale kasabası inşa eden Kral X gezegenini ve onun, rolden çıkan biri olduğunda çıldıran prensini yazmıştı.
Ne yazık ki buradan üretilebilecek tüm olasılıkların sonunu da geçtiğimiz aylarda yine Al Ewing getirdi. 2019 Haziran’ında yayımlanan Guardians of the Galaxy Annual #1’de kendisinin yazdığı bir bölüm var. Bu sayfalarda Nova (Richard Rider) ve Quasar’ı bir barda dertleşirken okuyoruz. Rich, yakın bir zamanda tüm Kral gezegen sisteminin orayı bir zayıflık olarak görmeye başlayan Skrull İmparatorluğu tarafından yok edildiğinden bahsediyor. Bu bağlamda evrendeki önde gelen uygarlıkların tümünde tutucu düşünce yapısının yükselişte olduğu üzerine bir anlatı söz konusu. Ewing yine de bu konsept için kapıyı tamamen kapamamayı tercih etmiş, patlamadan önce kaçmayı başarabilen on bin civarı kişinin olduğu bilgisi araya sıkıştırılıyor.
Bundan kısa bir süre önce Al Ewing, Guardians of the Galaxy serisini tümden devraldı. Onun yöneteceği süreçte Krallı Skrull’lara dair yeni bir şeyler görür müyüz, sağ kalanlar kültürlerini başka topraklarda yeşertebilirler mi bakalım. Kabul, çok kıyıda köşede kalmış bir konsept ama ben buradan her zaman eğlenceli hikâyeler çıkma potansiyelinin olduğuna inanıyorum. Sonuçta gangster Skrull’ların gezdiği bir yerde ne ters gidebilir ki?
Çizgi Roman Günlükleri yazı dizisi devam edecek! Siz de bu bölümün konusu ve yazı hakkındaki görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.
E bu yine harika bir yazı olmuş.