in ,

Yazarının Kaleminden: Dördüncü Dünya

Yazar Murat K. Beşiroğlu, öykülerinin bir araya geldiği yeni kitabı “Dördüncü Dünya”nın yazım macerasını Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Yazarının Kaleminden: Dördüncü Dünya
- Reklam -
- Reklam -

Dördüncü Dünya kitabını oluşturan bilimkurgu öykülerinin çoğunluğunu 2018 yılının ikinci yarısında yazdım. Çalıştığım bankadan yeni ayrılmış ve hayatımda ilk kez tam zamanlı olarak yazabilmeye başlamıştım. Nihayet not defterimde yıllar içinde birikmiş fikirleri öyküye dönüştürebilecektim. Öyküleri çoğunlukla iki bilimkurgu öykü fikrini bir arada kullanarak kurguluyordum. Birkaç denemeden sonra öykü fikirlerini belleğimde iz bırakan anılarla birleştirdiğimde daha canlı ve inandırıcı öyküler yazabildiğimi gördüm. Yıllar içinde birikmiş olan fikir ve izlenim malzemesini tüketince bocalar gibi oldum ama araştırmaya daha fazla efor harcayarak yeni öyküler yazmaya devam ettim. Bolca kahve tükettiğim, yazdığım öykülere tatmin edici bir son bulamayınca çıkıp uzun yürüyüşler yaptığım, verimli geçirdiğim günlerin akşamında çocuklar gibi şen olduğum ve hoşlanmadığım satırlar yazdığımda karalar bağladığım zamanlardı.

Dördüncü Dünya’nın, okurla buluşacak ilk öykü kitabım olmasının yanı sıra bugüne dek yarattığım tüm kurgu dünyaları içermek gibi bir özelliği var. Kitapta önceki yıllarda yayınlamış olan Ogox ve Aşk Algoritması romanlarım ile önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak Rüya Sanatçısı ve Antik Çağın Robotları romanlarımın evrenlerine ait birer öykü de bulunuyor.

Daha önce profesyonel olarak ilgilendiğim bir konu olduğu için Dördüncü Dünya’da en çok işlediğim konu yapay zekâ oldu. Yapay zekâ dışında uzaylılarla ilk temas, paralel evrenler, simülasyon dünyalar, zekâ artırımı, kötücül robotlar, jenerasyon gemileri, uzak gezegenler, ölümsüzlük, rüya alemleri, genetik modifikasyonlar gibi bilimkurgu temalarını içeren öyküler de yazdım. Dördüncü Dünya’ya dahil etmek üzere seçtiğim 28 öyküyü toplu olarak gözden geçirdiğimde temalardaki çeşitliliğin öykülerin geçtiği zamanlar için de geçerli olduğunu gördüm. Kitapta ilk çağda, 1920’lerde, 60’larda, 80’lerde, 90’larda, yakın ve uzak gelecekte geçen öyküler bulunuyor.

- Reklam -

Dördüncü Dünya’da neyi anlattığım kadar nasıl anlattığım üzerinde de titizlikle durdum. Her ne kadar üslupla içerik arasında diyalektik bir ilişki olsa da bir edebi metnin ritminin, temposunun ve iç müziğinin içeriğinden daha önemli olduğuna inanıyorum. Hele kısa öykü yazıyorsanız üslup daha önemli hale geliyor çünkü metnin boyutu nedeniyle karakterleri derinlemesine işleme ya da girift bir kurgu oluşturma şansınız azalıyor. Her bir öykümde, dili fazla zorlamamaya özen göstererek, konunun gerektirdiği ritmi, tonu ve iç sesi yakalamaya çalıştım. Bunu başardığımı iddia edecek durumda değilim elbette, neyi ne kadar başardığıma okur karar verecek.

Dördüncü Dünya - Murat K. Beşiroğlu

Kitabın içeriğini zihninizde canlandırabilmeniz için kitaptaki öykülerden birkaçının konusuna aşağıda yer vermek istiyorum.

-Ağaçları kesilip madenlerine el konulduğu için müziği bozulan Melodia gezegeni,

-Çaldıkları robot gövdeleriyle laboratuvardan kaçan afacan yapay zekalar,

- Reklam -

-Mars kolonisi için yeni bir inanç sistemi geliştirmekle görevlendirilen din adamı,

-Türkçe’yi unutup bilmediği bir dili konuşmaya başlayan iş insanı,

-Tramplenin üçüncü katından havuza atlarken havada asılı kalan çocuk,

-Arkadaşının rüyalarını kullanarak bilgisayar oyunu üretmeye çalışan yazılımcı,

-Arabasına binen kadını eşi olmadığına ikna edemediği gibi kendinden şüphe etmeye başlayan aile babası…

‘Labirent ve Rüya’ isimli öykümden seçilmiş bir pasaja yer vermek de kitabın havasını solumanıza yardımcı olabilir.
“…Şimdi tüm şehir büyük çalkantılarla kabarıp alçalan masmavi deniz suyuyla dolmuştu. Ufukta bulutlar, şiddetli esen rüzgârın etkisiyle birbirlerinin içine geçerek anaforlar oluşturuyordu. Selim Özben derin bir yalnızlık hissiyle sarsıldı. Artık bütün geçmişini içinde barındıran koca şehir, okyanusta çırpınan aciz bir kazazede gibiydi. Suyun üzerinde kalan son tepeler, cami minareleri ve gökdelenler de suyla örtülmek üzereydi. Selim Özben, şehirde kalan sevdiklerini hatırlayarak ağlamaya başladı. Rüzgârın şiddeti sanki biraz azalmış, geminin deniz üzerindeki sallantısı daha yumuşak bir hal almıştı. Gökyüzünde, kararmış bulutlar arasında uçları çatallı küçük yıldırımların parlayıp sönen ışıkları seçiliyordu. Denizin ve rüzgârın ürkütücü uğultusu dinmiş, hafif; ama insanın iliklerine işleyen kararlı bir yağmur başlamıştı…”
Bu yazıya başlarken Dördüncü Dünya kitabının hikâyesini anlatmanın kolay olacağını düşünmüştüm. Ne de olsa her yönüyle tanıdığım bir kitaptan söz edecektim. Kolları sıvayıp işe girişince kazın ayağının hiç de öyle olmadığını fark ettim. Kitabın ruhunu sizlere tam olarak aktarabildiğimden emin değilim. Galiba bu aşamada yapılacak en iyi şey kitabı okurların şefkatli kollarına teslim etmek olacak. Keyifli okumalar dilerim.

Murat K. Beşiroğlu


* Murat K. Beşiroğlu’nun Yeni Öykü Kitabı “Dördüncü Dünya” Raflarda

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for annihilator annihilator dedi ki:

    Güzel bir yazı olmuş. Ne zaman alabilirim bilmiyorum fakat hiç radarımda yokken kitap listeme girdi.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ragnarok netflix

Ragnarok: Netflix’in Norveç Dizisinden Fragman Geldi

Horus'un Gözü

Horus’un Gözü: Antik Mısır Sembolleri