in , ,

Yazarının Kaleminden: Schrödinger’in Papağanı

Murat K. Beşiroğlu, bilimkurgu öykülerinden oluşan Schrödinger’in Papağanı kitabının yazım macerasını Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Yazarının Kaleminden: Schrödinger'in Papağanı
- Reklam -
- Reklam -

Efsanevi yönetmen Orson Welles, geçenlerde izlediğim ‘They’ll Love Me When I’m Dead’ isimli belgeselde, sanatta şansın önemine fazlasıyla inandığını, çektiği en iyi sahnelerin sette gerçekleşen kazalar sonucu oluştuğunu söylüyordu. Belgesel, Welles’in bu anlayışla çektiği ‘The Other Side of the Wind’ isimli filmle ilgiliydi ve yapımına 1970 yılında başlanan film yönetmenin öldüğü 1985 yılına kadar tamamlanamamıştı. Daha sonra gerçekleşen bazı talihli rastlantılar sonucu 2018 yılında tamamlanan film seyirciden karışık tepkiler alsa da film hakkında çekilen belgesel epey beğenilmişti.

Schrödinger’in Papağanı isimli bilimkurgu öykü kitabımın öylesine çetrefilli bir hikayesi yok elbette. Hayatta şansın önemine pek inanmayan bir insan olarak, zihnimde kitabın harcını oluşturan rastlantıları canlandırdığımda acaba Welles haklı mıydı diye düşündüğüm için böyle bir giriş yapmayı tercih ettim.

Schrödinger’in Papağanı2011 yılında, TBD bilimkurgu öykü yarışmasından kazandığım para ödülüyle oğluma bir Afrika papağanı almıştım. Gri tüyleri ve kırmızı bir kuyruğu olan oldukça gösterişli bir hayvandı. Jako adını verdiğimiz papağanımızı ailecek çok sevmiştik ancak onun bizi aynı ölçüde sevdiğini söyleyemem. Evimizin salonunda üç ay kaldıktan sonra bile yanına yaklaştığımızda tüylerini kabartarak bağırıyor, bulunduğu ortamdan memnun olmadığını belli ediyordu. Ne uçup gitmeye ne de kalıp uyum sağlamaya niyeti olmadığını görünce onu kafesiyle birlikte hayvansever bir dostumuza vermiştik. Sonradan aldığımız haberlere göre yeni yuvasında mutlu olmuş, hatta konuşmaya bile başlamış.

- Reklam -

Jako’nun evimizde ikamet ettiği son günlerde bir arkadaşımız tatile giderken kedisini bize bırakmıştı ve o sırada evde epey renkli günler geçirmiştik. Henüz bize dahi ısınamamış olan Jako arkadaşımın kedisi Çapkın’dan özellikle nefret etmişti; aralarındaki gerilimli ilişkiyi izlerken epey eğlendiğimi hatırlıyorum. Üç ay kadar önce bir gün ‘Schrödinger’in kedisi acaba üzerinde uygulanan düşünce deneyi konusunda ne düşünürdü’ sorusu aklıma geldi ve bütün bu anılar da o sırada zihnimde canlandığı için kitaba ismini veren öykü doğmuş oldu.

İsmini Schrödinger’in Papağanı öyküsünden almış olsa da, kitabın ortaya çıkmasına Kıyametin Yedi Günü öyküm vesile oldu. Birkaç ay önce Ekşi Sözlük’te karşıma 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ne dair şehir efsanelerini konu alan bir başlık çıktı. O sıralar bir felaket kurgusu yazmak istediğimden başlığın altında yazılanları büyük bir merakla okumaya başladım. Deprem sırasında denizden yükselen beyaz alev topunu, yakınlaşan gökyüzünde parıldayan yıldızları, odaları dolduran parlak kırmızı ışığı, Gölcük’te kıyıya vuran genetiği değiştirilmiş balık adamları, mezarlarından çıkıp depremi durdurmak için yeri tutarak dua eden evliyaları içeren şehir efsanelerini kâh depremde yaşanan acıları hatırlayıp üzülerek, kâh eğlenerek okudum. Yazacağım felaket kurgusunun küresel bir problemle ilgili olmasını planlamıştım ancak bu durum bulduğum malzemeyi kullanmak bakımından sorun yaratmayacaktı. Ne de olsa bütün o şehir efsaneleri depremin yarattığı ruh halinden kaynaklanmıştı ve herhangi bir felaket için kullanılabilirdi.

Oturup roman olmasını planlayarak Kıyametin Yedi Günü’nü yazmaya başladım. Romanın ilk kırk sayfasını yazdıktan sonra ortaya çıkan metni fikrine güvendiğim dostlarıma okuttum ve metni çok beğendiler, ancak ortada bir sorun vardı. Yan konularla genişletip romana dönüştürsem hikâyenin yoğunluğu ve heyecanı kaybolacaktı. Ben de uygun bir son bulup hikâyeye noktayı koymaya karar verdim. Böylece Kıyametin Yedi Günü kırk küsur sayfalık bir öykü olarak elimde kalmış oldu. Böyle söylüyorum çünkü o haliyle bir dergide yayınlanmak için uzun ve bir kitap olmak için de kısaydı. O güne kadar hep 7-8 sayfalık öyküler yazmış ve aralarından seçtiklerimi bir dosya haline getirerek birkaç yayınevine göndermiştim. Demek ki o günden sonra Kıyametin Yedi Günü’yle aynı kitapta yer alabilecek görece uzun öyküler yazmaya başlamalıydım.

- Reklam -
Murat K. Beşiroğlu
Murat K. Beşiroğlu

Ertesi hafta internette araştırma yaparken karşıma doğada üç, dört, hatta beş cinsiyetli hayvanlar olduğu bilgisi çıktı. Cinsiyet rollerinin bilimkurguda kullanımına aşina olduğum için bu konuda bir öykü yazmanın ilginç olabileceğine karar verdim. Önceki gün bilimkurgu ansiklopedisinde insanların uzaylılarca hayvanat bahçesine hapsedilmesinin çokça karşılaşılan bir bilimkurgu teması olduğunu okumuştum. Dört cinsiyetli uzaylılar ve hayvanat bahçesine kapatılan insanları barındıran bir öykü yazmaya karar verdim ve bitirdiğimde öykünün adını İsyankâr koydum.

Sizleri sıkmamak adına diğer öykülerin hikayelerini anlatmayacağım, ancak kitabın ilgisiz başka bir rastlantı sonucunda Perseus Yayınevi’nden çıktığını belirtmeliyim. Yayınevi seçimim doğal olarak editöryal çalışma, kapak tasarımı, arka kapak yazısı, kitabın fiziki kalitesi gibi pek çok şeyi etkiledi ve sonuçtan kendi adıma memnun kaldığımı söylemeliyim.

Kitabımla ilgili anlattıklarımdan yola çıkarak benim de Welles gibi sanatta tesadüflere inanıp inanmadığımı merak etmiş olabilirsiniz. Şansın yanımda olduğunu, talih kuşunun küçük dokunuşlarla bana yardım ettiğini düşünmeyi birçok insan gibi ben de seviyorum. Ancak rasyonel yanım kulağıma bütün bu rastlantıların özel bir anlamı olmadığını, asıl belirleyici olanın sanat yolunda kararlılıkla yürümek olduğunu fısıldıyor.

Schrödinger’in Papağanı okur nezdinde önceki kitaplarıma kıyasla daha büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu ilginin artarak sürmesini temenni ediyor ve okuyanların kitabı beğenmesini umuyorum.

Murat K. Beşiroğlu


* Murat K. Beşiroğlu’ndan İki Kitap Birden: “Schrödinger’in Papağanı” ve “Rüya Sanatçısı”

* Sitemizde bulunan diğer yazım maceralarını okumak için tıklayın!

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for galeme galeme dedi ki:

    Kitabı bugün bitirdim. Hikayelerin hepsini büyük bir keyifle okudum. Özellikle Kıyametin Yedi Günü’ne bayıldım. Diğer kitapları da mutlaka okuyacağım.

    Ayrıca kitabın ismi ve kapağı kesinlikle harika olmuş.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

marvel yeni video diziler

Marvel Dizileri WandaVision, The Falcon and the Winter Soldier ve Loki İçin İlk Video

2020 BAFTA Kazananları

2020 BAFTA Kazananları Duyuruldu